Elektriksiz köyden,Enerji Bakanlığına
Yayınlanma:
Güncelleme:
Mardin’in Midyat İlçesi’nde doğup büyüyen Süryani asıllı İbrahim Baylan bugün İsveç’in Enerji Bakanı. Mardin’den İsveç’e uzanan hayat hikâyesini “Harikulade bir yolculuk” olarak özetliyor. Midyat’ta elektriği olmayan bir köyde çocukluğunun geçtiğini anlat
TÜRKİYE’den 1982 yılında İsveç’e göç eden Süryani bir ailenin çocuğu olan İbrahim Baylan, bugün İsveç’in Enerji Bakanı. Uluslararası Akıllı Şebekeler Kongresi için geldiği İstanbul’da, İsveç Konsolosluğu’nda bir araya geldiğimiz Baylan, doğum yeri Mardin-Midyat’tan, İsveç’in enerji bakanlığına uzanan hikâyesini anlattı.
ELEKTRİK BİLE YOKTU
Doğduğu Midyat ilçesine bağlı Barıştepe (Saleh) köyünde o zamanlar elektriğin olmadığını, çocukluğunda ilk kez İstanbul’a geldiğinde baş döndürücü bulduğunu söyleyen Baylan, “Mardin’e bağlı küçük bir köyde doğdum. Elektriğimiz yoktu, hatta o zamanlar İstanbul’da görebileceğiniz modern hiçbir şeye erişimimiz yoktu. 34 yıl önce Midyat’ta elektriği olmayan bir köyden ilk kez İstanbul’a geldiğimde şaşkınlığım büyüktü. İlk kez elektrikli şeyler görmüştüm. İlk kez bir televizyon görmüştüm ve şaşırmıştım. Tabii ki her şey yeni ve heyecan vericiydi.
Daha sonra İsveç’e göç ettik. İsveç de o günlerde çok moderndi, refah seviyesi, yaşam kalitesi çok yüksekti... Fakat itiraf etmeliyim ki bir yandan da zorlandım. Okul sistemi, lisan ilk başlarda biraz zor geldi fakat 10 yaşında insan çok daha rahat adapte olabiliyor. Ve ben de adapte oldum ve fırsatları gördüm. Şansımı değerlendirdim. İstanbul’a dönecek olursam, buraya ilk kez geldiğimde henüz elektrikli hiçbir şey görmemiştim. Ve şimdi burada bir konferansa akıllı şebekeler ve akıllı şehirler hakkında konuşmak üzere davet edilmek, itiraf etmeliyim ki biraz ironik. Fakat diğer yandan da hayatın bazen ne kadar harika olabildiğinin bir kanıtı” şeklinde konuşuyor.
BUGÜN HER ŞEY VAR
Mardin’i anarken gözleri parıldayan Baylan, “Eğer o zamanlar birisi çıkıp da ‘30 yıl sonra bu ülkeden enerji bakanı olarak Türkiye’ye gelip, akıllı şebekeler, akıllı şehirler hakkında konuşacaksın’ deseydi, ‘Tabii, tabii’ derdim. Buraya geldiğimizde çalışma arkadaşlarıma da söyledim, hem çok duygulandım, hem çok etkilendim. Bir taraftan da her şeyin ne kadar değiştiğini görmekten dolayı... Türkiye’de birçok şey oluyor. Benim çocukluğumun geçtiği köyde bugün yollar var, internet var, tabii ki elektrik var, modern hayattan bekleyebileceğiniz her şey var” diyor.
FOSİL YAKITSIZ EKONOMİ
Dünyanın en kalkınmış ülkelerinden İsveç’in enerjideki hedefleri de oldukça iddialı; başlıca hedefleri ise ekonomiyi fosil yakıtlardan arındırmak. Enerjinin dümenindeki Baylan’a “fosil yakıtsız ekonomi” hedefine nasıl ulaşacaklarını sorduğumuzda, şunları anlatıyor: “İsveç’i fosil yakıtlardan tümden arınmış ilk refah ülkesine dönüştürme hedefini koyduk. Fakat bunun için henüz bir tarih belirlemedik. 80’li yıllarda petrole çok bağımlıydık, özellikle ısınma sektöründe.
Tabii İsveç için ısınma çok önemli bir sektör. Fakat karbon vergisi ve karbon fiyatı getirip, aynı zamanda alternatiflere teşvik sağlayarak, bu sektörü fosil yakıtlardan neredeyse tamamen arındırmayı başardık. Avrupa Birliği’nde ulaşım sektöründeki en yüksek yenilenebilir payına sahip olsak da, önümüzdeki en büyük zorluk ulaşımda fosil yakıt kullanımını azaltmak. Yakında yeni bir sistem başlatıyoruz: Çevreci araçlara bonus verilecek ve çok fazla benzin veya motorin tüketen verimsiz araçlar ise ekstra vergi ödemek zorunda kalacak. Uzun zamandır çevre için doğru olanı yapmanın maliyetli olduğu, sanayiyi karıştıracağına dair bir tartışma var. Fakat biz tam tersini yaşadık. 30 yıl öncesine kıyasla İsveç ekonomisi yüzde 80 büyüdü, nüfus yüzde 20-25 arttı. Fakat enerji ve elektrik tüketimimiz ve fosil yakıt tüketimimiz çok azaldı. Hem çevreye, hem iklime bakarsak, ileride temiz enerji ve temiz teknolojilere olan talep dünya çapında muazzam olacak. Bizim açımızdan İsveç’i fosil yakıtlardan arınmış bir refah ülkesine dönüştürmek sadece manevi açıdan doğru olmakla kalmayıp, bununla beraber çok önemli bir ekonomik strateji.”
İsveç’in başarısının sırrı
19. yüzyılın sonuna baktığımızda İsveç’in az kalkınmış bir ülke olduğunu ve pek çok insanın İsveç’ten göç ettiğini, bugün ise dünyadaki en başarılı ve refahı bol ülkelerden biri haline geldiğini anımsatarak, başarısının arkasında yatan nedenleri sorduğumuzda Baylan, şöyle konuşuyor: “İsveç ekonomisini kalkışa geçiren başlıca sebeplerden biri eğitim. 80’lerin ortasına doğru ülkedeki her çocuğu eğitme fikri ortaya çıktı. Reformlar yapıldı.
Amerika’ya çok fazla göç olsa da toplumdaki okuryazarlık arttı. Aynı zamanda ülkenin hidro elektrik potansiyeli harekete geçirildi. Ucuz elektrik, birçok sanayinin kalkınmasını sağladı. Ve tabii Avrupa’daki savaşların dışında kalmayı başardık. Yüksek eğitim seviyesi, elektriğe istikrarlı erişim ve barışçıl bir dönem İsveç toplumuna ekonomik büyüme için doğru şartları temin etti. Bizi rekabetçi kılan önemli bir özelliğimiz ise değişimden korkmamamız. Bir örnek vereyim: Diyelim ki İsveç’te işinizden ayrıldınız, kamu tarafından desteklenen bir sigortanız oluyor. Böylece evinizi terk etmek veya yaşamınızı değiştirmek zorunda kalmıyorsunuz. Geçiş döneminde hayatınıza olduğu gibi devam ediyorsunuz, bu süreçte eğitim veya başka bir şey için fırsatınız oluyor, sahip olduğunuz her şeyi satmak zorunda kalmıyorsunuz, böylece insanlar değişimden korkmuyor.”
Nükleeri yasaklamadık ama kimse yapmaz
İSVEÇ’in nükleer enerji konusundaki pozisyonunu sorduğumuzda ise Baylan, nükleer konusunun İsveç enerji siyasetini 40 yıldır domine ettiğini söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Bu konuda bir referandum bile yaptık. Bugün İsveç’te 10 adet nükleer reaktör var. Bu da bizim elektriğimizin yüzde 40’ını sağlıyor. 4’ünün sahipleri, önümüzdeki 4-5 yılda santralleri sökeceklerini açıkladı. Artık eskisi kadar karlı değiller. Kalan 6 reaktörle alakalı tartışmalar sürüyor. Uzun vadeli bir anlaşma üzerinde mutabık kalmaya çalışıyoruz.
Diğer 10 nükleer santralin olduğu sahalarda yeni nükleer santral kurmaya müsaade ediyoruz. Fakat bu tamamen özel girişim olabilir ve hükümet hiçbir şekilde bu yatırımları doğrudan veya dolaylı olarak teşvik ve garantilerle destekleyemez. Bu yatırımların yapılması için elektrik fiyatlarının bugünkünden 4-5 kat fazla olması gerekiyor. Bu fiyatların da 20-30 yıl boyunca devam etmesi gerekiyor ki kimse bunu garanti edemez. Özellikle de yenilenebilir enerjide gördüğümüz ilerleme ile. Yani ana görüş, yasak olmasa da yeni nükleer yatırım olmayacağı yönünde. Kalan nükleerde ne yapılacağını ise sahiplerine bıraktık. Sökme konusunda siyasi bir karar almayacağız.”
Çöp ithal ediyor!
İSVEÇ’te evlerde çıkan çöpün neredeyse tamamı elektrik üretiminde kullanılıyor. Evsel atıkların modern yöntemlerle işlenmesi yoluyla elde edilen biyogaz, İsveç elektriğinin yüzde 40’ını sağlıyor. Baylan, “Öyle bir noktaya geldik ki artık kendi çöpümüz yetmiyor. Başka ülkelerden elektrik üretmek için çöp ithal etmeye başladık” diyor. İsveç’te son yıllarda enerji üretiminde çöp kullanımının artması nedeniyle ülkedeki evlerden çıkan atıklar artık ihtiyacı karşılamada yetersiz kalıyor. Bu nedenle İsveç, komşusu Norveç, İngiltere ve İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinden çöp ithal ediyor.
Üstelik bu ülkeler İsveç’e ihraç ettikleri atıklar karşılığında para da ödüyor. Baylan, çöpten elektrik konusunda Türkiye’de de iyi bir potansiyel olduğunu söyleyerek, “Türkiye ile işbirliği yapabileceğimiz alanlardan biri de atıklardan enerji üretimi. Diğer yandan akıllı çözümler, akıllı şebekeler, ısınma ve soğutma sektörlerinde de İsveçli şirketlerle işbirliği yapılabilir” diyor. Alternatif kaynakların öneminden bahsederken Baylan, “Örneğin bir hesaplama yaptık, İsveç’te sanayide, kamuda, evlerdeki tüm standart ampulleri LED’e çevirdiğimizde, bir nükleer reaktörün ürettiği kadar enerji tasarrufu sağlıyoruz” diyor./Hürriyet
Ekonomi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.