Akşener'den sert çıkış: Putin'in kafasında Kars, Erzurum ve Ardahan!
Rusya'nın Ukrayna topraklarında işgal harekatı yedinci günde devam ederken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de partisinin TBMM'deki grup toplantısında sıcak bölgedeki gelişmelere değindi.
Rusya'nın, Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması oylamasında kullanılan 'çekimser' oya tepki gösteren Akşener, "Vakit, boş laf değil yaptırım vaktidir. Vakit, çekimser kalma değil zalimin karşısında dik durma vaktidir" dedi."
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında, Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı saldırının, tarihin kırılma noktalarından biri olduğunu söyledi. Dünyada Rusya yayılmacılığı sorunu olduğunu belirtip, Rusya'nın uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler prensiplerini tanımadığını açık şekilde dile getirdiğini kaydeden Akşener, "Üstelik bu saldırı sadece ülkenin doğusunda yer alan ihtilaflı bölgeler ve askeri tesislerle de sınırlı kalmadı. Ukrayna'nın şehirleri, sivillerin yaşam alanları hedef alındı. Bunun açık bir işgal ve darbe girişimi olduğunu söylemek zorundayız çünkü Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna halkının iradesini tanımıyor. Siyasi egemenliğine saygı duymuyor. Askeri yollarla düpedüz vali atamaya çalışıyor hatta bu zatı muhterem bunlarla da yetinmiyor. Adeta paranoya nöbeti geçiren bir Rus roman kahramanı gibi ülkesini güvende kılmak için istediği ülkeyi işgal etme hakkını da kendinde gördüğünü söylüyor. Bu durum, her bakımdan bir dönüm noktasıdır" dedi.
"VAKİT, ZALİMİN KARŞISINDA DİK DURMA VAKTİ"
Meral Akşener, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tavrının 2'nci Dünya Savaşı sonrasında Doğu Avrupa'yı adım adım kontrolü altına alan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'i hatırlattığını anımsatarak, şunları söyledi:
"Stalin, sınırlarını genişletme konusunda öylesine hırslıydı ki kendi sözünü dinlemeyeceğini düşündüğü, Doğu Avrupalı komünist siyasetçileri bile ortadan kaldırmış, yerlerine kendi emir erlerini atamıştı. Yani Soğuk Savaş dünyasında da mesele komünizmin yayılmasından çok Rusya'nın yayılmasıydı. İşte o nedenle 1956 yılında Budapeşte'de 1968 yılında ise Prag'da dolaşan Sovyet tanklarının tek bir amacı vardı. O amaç, Rusya'nın tahakkümünü korumaktan başka bir şey değildi. O yıllarda Sovyetlerin uyguladığı bu strateji sosyalizmin arkasına gizlenebiliyordu. Soğuk savaş sona erdikten sonra artık geride ardına gizlenecek bir ideoloji de kalmadı ancak bu Rus devletinin yayılmacılık tutkusunun bittiği anlamına gelmiyor. Bugün bunu tüm çarpıcılığıyla görebiliyoruz. Bu tutku Putin ile birlikte yeniden dirilmiş durumda. Bu defa ise sosyalizm terimlerinin yerini Çarlık Rusya nostaljisi almış gibi görünüyor. Ukrayna'da yaşanan, dünyadaki vicdanlı ve aklı selim sahibi herkesin adalet duygusunu sarsan bu duruma uluslararası toplum daha fazla sessiz kalamaz. Bu şımarıklığa, bu hırsa daha fazla izin veremeyiz. Başta Kırım'daki kardeşlerimiz olmak üzere Putin'in zulmüne maruz kalan onca insanı kaderlerine terk edemeyiz. Putin haddini aşmıştır. Vakit, boş laf değil yaptırım vaktidir. Vakit, çekimser kalma değil zalimin karşısında dik durma vaktidir."
"EKSİK PARÇALARIN KARS, ERZURUM, ARDAHAN OLMADIĞINI KİM SÖYLEYEBİLİR?"
Rusya'nın bu durumu karşısında Türkiye'nin güvende olduğunun iddia edilemeyeceğini belirten Akşener, "Putin'in kafasındaki Rusya'nın eksik parçalarının Kars, Erzurum ve Ardahan olmadığını kim rahatlıkla söyleyebilir? Bugün, bölgemizdeki tüm bağımsız devletler bu soruyu kendi ülkeleri için soruyorlar. Herkes Putin'in idaresindeki Rusya nedeniyle güvenliğinin tehlikede olduğunun farkında. Bunun farkında olmayan ve Rusya'nın bu halinden memnun olan tek bir bölge ülkesi var o da maalesef Türkiye. Halbuki ortada çok açık bir gerçek duruyor. Karşımızda, bölgesindeki ülkelerin sınırlarını, bağımsızlığını ve siyasi egemenliğini tanımayan, bunu da açıkça beyan eden bir Rusya var. Aklı başında insanlar tarafından yönetilen her devlet eğer bağımsızlığını ve egemenliğini, Rusya'ya karşı korumak istiyorsa, belirli adımlar atmalıdır. Ancak üzülerek söylüyorum ki Türkiye bu adımları atamayacak kadar Rusya'ya bağımlı hale getirilmiştir. İki ülke arasındaki ilişki, dengeli ve simetrik değildir. Bu ilişki Rusya lehine asimetrik bir ilişkidir. S400'lerden Suriye'ye, Akkuyu'dan turizme kadar hemen her alanda bu asimetrinin Türkiye'yi düşürdüğü kırılgan durumun yansımalarını görüyoruz" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.