Yine Yolcumuz Var...
Orduevi’nin önünde bir adam sinirliydi...
Saatine bakıyor, birisine kızıyordu...
12 Eylül darbesinden hemen sonraydı, askerler yönetime el koymuşlar, siyasetçileri Zincirbozan’a göndermişlerdi.
Kenan Evren devlet başkanıydı, o sabah yurt gezisine çıkacaktı...
*
Orduevi’nin önündeki adam yine saatine baktı, başını iki yana salladı...
Rütbeli askerler, valiler, bürokratlar, gazeteciler duvar dibine sinmiş gibi neredeyse hazırolda darbenin liderini beklerken, sinirli adam eli arkasında boydan boya yürüyor, arada bir yeniden saatine bakıp kızıyordu...
Şık giyimliydi...
Lacivert bir ceket, gri pantolon, gür beyaz saçları...
Ben tıfıl gazeteci, yanımdakilere sormuştum:
“Kim bu?..”
“Milliyet’in Ankara temsilcisi...”
“Niye kızdı?..”
“Kenan Evren geç kaldı diye...”
“Yani şimdi bu darbenin liderine mi kızıyor?..”
“Evet...”
*
O gün onu tanımıştım...
Kapıda bekletilerek kendisine ve diğerlerine saygısızlık edildiğini düşünüyordu. Kendinden emindi ve sinirlenmişti...
Saatine bakıp soruyordu:
“Nerede kaldı bu ulan?..”
Kimi zaman da soruyordu:
“Şey miyiz biz?..”
*
Sonraki yıllarda gazetecilerin başbakanların önünde yalakalaştıklarını gördükçe hep o adamı hatırladım...
Aralarına genç gazeteci olarak katıldığım yıllarda, toplantılarda, yemeklerde, resepsiyonlarda iktidar adamlarının ona nasıl saygı gösterdiklerini, onu ne kadar önemsediklerini izliyordum...
Kendi kendime “İşte gazeteci” diyordum...
Korkusuz...
Başı dik...
Belli ki vicdanı tertemiz ve özgür...
Sonraki zamanlarda dost olduk, başım her derde girdiğinde gidip ona danıştım... Eşi ressam Özen Hanım ile birlikte bize hem örnek, hem ailemizin büyükleri gibi olmuşlardı...
Onları çok sevdik...
Çok...
*
Dün yine yolcumuz vardı, haber verdiler:
“Orhan Tokatlı öldü...”
Nur içinde yat ağabey...
Bize öğrettiğin ve gösterdiğin her şey için teşekkür ederiz...
Milyonlarca kez...