Nedim Şener’in avukatları, gözaltı kararının, Anayasa’nın 19. maddesindeki ‘kişi güvenliği ve hürriyeti’ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’na aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını istedi
Ergenekon soruşturması kapsamında evinde arama yapıldıktan sonra gözaltına alınan Milliyet muhabiri Nedim Şener’in avukatları, gözaltı kararının kaldırılması için mahkemeye başvurdu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimliği tarafından verilen gözaltı kararının kaldırılması için aynı mahkemenin üç kişilik heyetine itiraz dilekçesi veren Şener’in avukatları, gözaltı kararının Anayasa’nın 19. maddesindeki “kişi güvenliği ve hürriyeti”ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki “özgürlük ve güvenlik hakkı”na aykırı olduğunu belirterek gözaltı kararının kaldırılmasını istedi.
Şener’in avukatları, dün önce gözaltı kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e bir dilekçe vererek, müvekkillerinin emniyette susma hakkını kullanarak ifade vermeyeceğini, bu nedenle ifadesinin savcılık tarafından “ivedilikle” alınmasını talep etti. Fakat bu talepleri kabul edilmedi. Bunun üzerine İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen 3 sayfalık dilekçede şu ifadeler yer aldı:
‘Haksız arama yapılmış’
“Müvekkilimiz Nedim Şener gazetecidir ve bu görevi gereği edindiği tüm bilgi ve belgeleri bugüne kadar zaten kamuoyu ile paylaşmıştır, ülke gündemini etkileyen ve çok satılan toplam sekiz kitabında yayınlamıştır.(...) Bütün yaşamını başarılı bir biçimde kamuoyu önünde gerçekleştiren müvekkilimizin evinde 03.03.2011 tarihinde tam olarak hangi gerekçelerle olduğuna ilişkin ne tarafımıza ne de kendisine belirtilen birtakım isnatlar ile son derece haksız bir arama yapılmış, söz konusu arama sonucunda arandığı ve rastlanılmadığı ihsas edilen hiçbir belgeye rastlanılmadığı halde sayın savcılık talimatı üzerine gözaltına alınmış ve halen de Emniyet Şube Müdürlüğü’nde gözaltına tutulmaktadır. Arama konusunun tam olarak belirtilmemesi ve herhangi bir detaya yer verilmemesi karşısında arama kararı için CMK 116. maddesinde belirtilen ‘makul şüphe’nin oluşmadığının açık bir kanıtı olduğu gibi yine CMK 90, 91. maddelerinde belirtilen yakalama ve gözaltı koşulları gerçekleşmemiştir.”
‘Kaçma şüphesi yok’
“Bu kapsamda müvekkilimize suç işlerken rastlanılmadığı, gözaltına alınmasının yürürlükteki soruşturma konusu ile ilgili emareleri düşündürebilecek nitelikte olmadığı, delillerin toplanmasında güçlük bulunmadığı, müvekkilimizin bugüne kadar çağırıldığı her adli davete titizlikle icabet ettiği, mesleği, sosyal durumu ve gelişen olaylar nedeniyle ailesinin yaşadığı sıkıntı dikkate alınarak gözaltı kararının kaldırılmasını talep etmek zorunluluğu duyduk.”
‘AİHS’YE aykırı’
Dilekçede Anayasal teminat altına alınan basın özgürlüğüne atıf yapılarak, şöyle denildi:
“Kamusal görev yapan, halkın ‘haber alma hakkı’na hizmet eden gazetecilerin, bu görevlerini yerine getirdikleri gerekçesi ile mahkûm edilemeyeceği pek çok ulusal ve uluslarüstü içtihatlarda belirtilmiştir. Bu adil yasalar, içtihatlar dikkate alındığında söylenen nedenlerden hiçbirisi müvekkilimiz için söz konusu değildir, müvekkilimize yönelik somut bir suç isnadı da yoktur. Bu kapsamda 03.03.2011 tarihinde uygulanan yakalama ve gözaltı kararları da Anayasa’nın 19. maddesi, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi’nin 5. maddesi ve CMK’nın 90, 91. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Açıkladığımız nedenlerle hiçbir yasal dayanağı olmadığına inandığımız gözaltı kararlarının kaldırılmasını vekil olarak talep ederiz.”
Ergenekon soruşturması kapsamında evinde arama yapıldıktan sonra gözaltına alınan Milliyet muhabiri Nedim Şener’in avukatları, gözaltı kararının kaldırılması için mahkemeye başvurdu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimliği tarafından verilen gözaltı kararının kaldırılması için aynı mahkemenin üç kişilik heyetine itiraz dilekçesi veren Şener’in avukatları, gözaltı kararının Anayasa’nın 19. maddesindeki “kişi güvenliği ve hürriyeti”ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki “özgürlük ve güvenlik hakkı”na aykırı olduğunu belirterek gözaltı kararının kaldırılmasını istedi.
Şener’in avukatları, dün önce gözaltı kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e bir dilekçe vererek, müvekkillerinin emniyette susma hakkını kullanarak ifade vermeyeceğini, bu nedenle ifadesinin savcılık tarafından “ivedilikle” alınmasını talep etti. Fakat bu talepleri kabul edilmedi. Bunun üzerine İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen 3 sayfalık dilekçede şu ifadeler yer aldı:
‘Haksız arama yapılmış’
“Müvekkilimiz Nedim Şener gazetecidir ve bu görevi gereği edindiği tüm bilgi ve belgeleri bugüne kadar zaten kamuoyu ile paylaşmıştır, ülke gündemini etkileyen ve çok satılan toplam sekiz kitabında yayınlamıştır.(...) Bütün yaşamını başarılı bir biçimde kamuoyu önünde gerçekleştiren müvekkilimizin evinde 03.03.2011 tarihinde tam olarak hangi gerekçelerle olduğuna ilişkin ne tarafımıza ne de kendisine belirtilen birtakım isnatlar ile son derece haksız bir arama yapılmış, söz konusu arama sonucunda arandığı ve rastlanılmadığı ihsas edilen hiçbir belgeye rastlanılmadığı halde sayın savcılık talimatı üzerine gözaltına alınmış ve halen de Emniyet Şube Müdürlüğü’nde gözaltına tutulmaktadır. Arama konusunun tam olarak belirtilmemesi ve herhangi bir detaya yer verilmemesi karşısında arama kararı için CMK 116. maddesinde belirtilen ‘makul şüphe’nin oluşmadığının açık bir kanıtı olduğu gibi yine CMK 90, 91. maddelerinde belirtilen yakalama ve gözaltı koşulları gerçekleşmemiştir.”
‘Kaçma şüphesi yok’
“Bu kapsamda müvekkilimize suç işlerken rastlanılmadığı, gözaltına alınmasının yürürlükteki soruşturma konusu ile ilgili emareleri düşündürebilecek nitelikte olmadığı, delillerin toplanmasında güçlük bulunmadığı, müvekkilimizin bugüne kadar çağırıldığı her adli davete titizlikle icabet ettiği, mesleği, sosyal durumu ve gelişen olaylar nedeniyle ailesinin yaşadığı sıkıntı dikkate alınarak gözaltı kararının kaldırılmasını talep etmek zorunluluğu duyduk.”
‘AİHS’YE aykırı’
Dilekçede Anayasal teminat altına alınan basın özgürlüğüne atıf yapılarak, şöyle denildi:
“Kamusal görev yapan, halkın ‘haber alma hakkı’na hizmet eden gazetecilerin, bu görevlerini yerine getirdikleri gerekçesi ile mahkûm edilemeyeceği pek çok ulusal ve uluslarüstü içtihatlarda belirtilmiştir. Bu adil yasalar, içtihatlar dikkate alındığında söylenen nedenlerden hiçbirisi müvekkilimiz için söz konusu değildir, müvekkilimize yönelik somut bir suç isnadı da yoktur. Bu kapsamda 03.03.2011 tarihinde uygulanan yakalama ve gözaltı kararları da Anayasa’nın 19. maddesi, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi’nin 5. maddesi ve CMK’nın 90, 91. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Açıkladığımız nedenlerle hiçbir yasal dayanağı olmadığına inandığımız gözaltı kararlarının kaldırılmasını vekil olarak talep ederiz.”