Kızlarımız için hayat çok zor!
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü, çocukların cinsiyetlerinden dolayı uğradığı ayrımcılığa, çocuk yaşta zorla evlendirmeye, şiddete ve çocuk yoksulluğuna dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler tarafından 2012’de ilan edildi. Aynı zamanda kız çocuklarının eğitim, beslenme, güvenli yaşam gibi hakları da bugün için gündeme getiriliyor. Peki 2023’te kız çocukları hangi koşullarda Dünya Kız Çocukları Gününü kutluyor? Kimi ülkelerde her şey olması gerektiği gibiyken kim ülkelerde ise hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. Türkiye'de ise durum nasıl derseniz pek iç açıcı değil.
Okul sorunu aşılmış gibi
UNİCEF’ in verilerine göre dünya genelinde ilkokul çağındaki 32 milyon, ortaokul çağındaki 30 milyon ve lise çağındaki 67 milyon toplam 129 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Çatışmalardan etkilenen ülkelerde kız çocuklarının okul dışı kalma olasılığının, diğer ülkelere göre iki kat daha fazla olduğu söyleniyor. Türkiye’de çocuk nüfusunun yarısını oluşturan kız çocuklarının eğitime katılım durumu ise şu şekilde. Milli Eğitim Bakanlığı’nın raporlarına göre 2022’de ilkokulda eğitim gören kız çocuğu oranı %93,1 iken ilkokul düzeyinde net okullaşma oranı kız çocuklarında %93,9. Ortaokula giden kız çocuklarının oranı 2022’de %89,7 iken, 2023’ e gelindiğinde %91,2. Lise düzeyinde ise 2022 yılında 89,3’ken bu oran 91,57’ye yükseldi. 2022’ye göre okullaşma oranları yükseliş göstermiş olsa da oranlar ilkokulda 2015-16’daki orana ortaokulda 2019-2020’ye yetişemedi. Ortaöğretim için okullaşma oranı artmış olsa da devlet okullarında orta öğretime devam eden kız öğrenci sayısı 2 milyon 53 binken açık öğretimde eğitim alan kız öğrenci sayısı 934 bin 276 oldu.
Çocuk yaşta evlilik hala sorun
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun yaptığı 2018 yılında yaptığı araştırmaya göre dünyada her beş çocuktan biri zorla evlendiriliyor. Her yıl 12 milyon kız çocuğu, çocuk yaşta evlendirilerek eğitim, sağlık başta olmak üzere pek çok temel haktan yoksun bırakılıyor. Türkiye’de de 2018 yılına kadar 18-45 yaş arasındaki her beş kadından birinin çocuk yaşta evlendirildiği belirtiliyor. TÜİK’e göre ise 2002’den 2022’ye kadar 742 bin 565 kız çocuğu evlendirildi. TÜİK’in 2022 yılı için açıkladığı veriye göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi olarak evlendirilmelerinin toplam resmi evlilikler içindeki oranı 2021’de %2,3 iken 2022 yılında bu oran %2’ye düştü. 2022’de toplam evlenen kadın sayısı 574 bin 358 iken, bunun 11 bin 520’si evlendirilen kız çocuklarından oluşuyor. Bu rakamlar dini nikah ve gayri-resmi evlilikleri kapsamıyor.
İstismarlar bitmek bilmiyor
UNFPA’nın 2018’deki verisi ise çocuk yaşta zorla evlendirilen her 3 kadından 1’inin çocuk yaşta doğum yaptığını ve bu kadınların yarısının şiddete maruz bırakıldığını ifade ediyor. Yine İnsan Hakları Derneği’ nin verilerine göre 2001-2022 yılları arasında 21 bin 87’si 15 yaş altı olmak üzere 18 yaş altı 2 milyon 88 bin 925 çocuk doğum yaptı. 2021 yılında 15 yaş altı 118 çocuk, 15-17 yaş arası 7 bin 176 çocuk doğum yaptı. 2022’de bu rakamlar 15 yaş altı için 147 çocuk, 15-17 yaş arası için 7 bin 42’ye ulaştı. 15 yaş altı doğum yapan çocukların 6’sı ikinci, biri ise üçüncü doğumu gerçekleştirdi. 15 ve 17 yaş arasında ise 567'si ikinci 23'ü ikinci, 2'si dördüncü ve üzeri doğum yaptı. Çocuk istismarının bir parçası olarak çocuk yaşta zorla evliliklerin yanı sıra 2021 yılında cinsel suç mağduru kız çocuğu sayısı 21 bin 323 iken 2022’de suç mağduru olan 106 bin 852 kız çocuğunun 27 bin 739’u cinsel suç mağduru olarak kayda geçti.
Kız çocukları yoksulluk kıskacı içinde
TÜİK’in istatistiklerine göre Türkiye nüfusunun tamamının %32,6’sının yoksulluk riski altında. Risk altında olanların %42,7’sini oluşturan 9.4 milyonunu 0-17 yaşındaki çocuklar oluşturuyor. 2022 yılı sonu itibariyle 9,4 milyon çocuk yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında.2022’deki toplam yoksul çocuk oranı %32,7 iken yoksul kız çocuğu oranı %33,4 olarak belirtildi. Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2023’te geçici koruma kapsamında bulduğunu ifade ettiği 1 milyon 658 bin 100 Suriyeli çocuktan 800 bin 178’i kız çocuklarından oluşuyor. Göçmen çocukların eğitim, istismar, yoksulluk gibi sorunları daha ağır bir şekilde yaşadığı tahmin ediliyor.
Eğitim sistemi kızlar için üzücü
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Kasım Karataş, 11 Ekim Kız Çocukları Gününe dair gazetemize konuştu. Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği 35 yıldır çocukların yaşadığı istismar ve ihmaller üzerine çalışırken, kız çocuklarının yaşadığı sorunlara da özel olarak eğiliyor.Karataş, kız çocuklarının erkek çocuklarına oranla toplumda daha kırılgan durumda olduklarını, eğitim ve sağlık gibi temel hak ve hizmetlere erişirken dahi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tüm dünyada ayrımcılık yarattığını söyledi. Eğitim hakkına erişim konusunda, ilkokulda okullaşmada çocuklar arasında gözle görülür bir farklılık olmadığını dile getirse de, ortaokul ve lise düzeyinde kız çocuklarının eğitim sistemine girmede dezavantajlı olduğunu dile getiriyor. Karataş, “4+4+4 te uzaktan eğitimin getirilmesi kız çocuklarının eğitimden uzaklaşmasına sebep oldu. Güneydoğuda birçok kız çocuğu eğitimden uzakta” dedi.
Sigara satmıyor ama evlendiriyorlar
Çocuk yaşta zorla evliliklerde bir düşüş olduğunu belirten Karataş, bunun sebebinin ailelerin ve çocukların bilinçlenmesi ve zorla evliliğe direnmesi olduğunu söyledi. Ancak Türkiye’de bölgesel olarak çocuk yaşta zorla evliliğin yoğun olduğu alanlar mevcut. Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde çocuk yaşta zorla evlendirilmelerle karşılaşılabildiğini söyleyen Karataş, “Çocuk yaşta evlilik derken 18 yaşından küçüklerden bahsediyoruz. Bizim hukukumuzda 18 yaşından küçük olanlara çocuktur deniyor. Ancak buna rağmen 16-17 yaşındaki çocuklar evlenebiliyor. 16 yaşındaki çocuğa sigara satmıyoruz ama onu aile kurabileceğini ön görüyoruz, bu bir fiyasko” ifadelerini kullandı.
Çocuklar evlendirilmemeli
“Siyasette de çocuk yaşta zorla evliliği savunan siyasetçiler görüyoruz ve hayret ediyoruz. O siyasetçinin kendi çocukları o yaşta evlendirilmiyor ama topluma bunu layık görüyorlar. Çünkü aile meselesinden ideolojik bir tutum takınıyorlar” diyen Karataş, yargı kararına başvurmadan dini törenlerle evlendirilen çocukların da olduğunu ifade etti. Çocuk yaşta evliliklere dair çocuklar hiçbir şekilde 18’ini doldurmadan evlendirilmemesi gerektiğini ve Medeni Kanun’da buna göre değişiklik yapılması gerektiğini ekledi.
Fakirliğin sebebi evlilik oluyor
Son süreçte düzenli olarak Cumhuriyetin 100. yılı vurgusu yapılırken çocukları hâlâ yoksulluktan kurtaramamış olmamız hazin bir şey olduğunu düşünen Karataş, “Baktığımızda her kriz döneminde yoksulluk artıyor ama toplumun bir kısmında da zenginlik artıyor. Yoksulluk bir toplumda yaygınsa bundan en çok o toplum içindeki en kırılgan kesimleri çocuklar, yaşlılar, engelliler.. olumsuz etkileniyor.” dedi. Çocuk yaşta evlendirmelerin bir nedeninin de aşırı yoksulluk olduğunu belirten Karataş, “Özellikle göçmenlerde sık karşılaştığımız bir durum. Ailelerin sofradan boğaz eksiltmek, çocuğu onun karnının doyacağı bir yere göndermek gibi sebeplerle kız çocuklarını evlendiriyor” dedi. Karataş, göçmen çocukların tüm bu hak kayıplarından daha derin etkilendiğini belirterek, göçmen çocukların da Türkiye vatandaşı olanlarla eşit haklara sahip olduğunu vurguladı. 2011’den sonraki süreçte göçün yoğunlaşmasıyla birlikte göçmen çocukların birçok hakkı gibi eğitim hakkının da görmezden gelindiğini ancak yeni yeni çocukların eğitim sistemine entegre edildiğini söyleyen Karataş, “Okullaşma oranları hesaplanırken bile göçmen çocuklar dahil edilerek hesaplanmıyor. Onlarda okullaşma oranının daha düşük olduğunu biliyoruz. Bir ülkede yetişkinler arasında işsizlik yaygınsa çocuklar çalışıyor. Düşük ücretlerle marjinal işlerde çalışan, kendi hakkını savunamayan kesimlerdir çocuklar. Göçmen çocukların da geçici tarım işlerinde hayvancılıkta bazen sanayide çalıştırıldıklarına tanık oluyoruz.” diyerek göçmen çocuklarında bizim sorumluluğumuzda olduğunun altını çizdi.
Kız çocukları için ses çıkarın
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde sorunların nasıl çözülebileceğine dair ise Karataş şunları söyledi: “Eğitimde desteklenecek kesim ilk elden kız çocukları olmalı. Yoksulluk sorununu çözmek ve eğitim, sağlık gibi diğer kamu hizmetlerine eşitlik içinde erişim sağlanmasını garanti altına almak gerekli. Hükümet, görevleri hatırlamalı. MEB, kız çocuklarını ayrı ayrı okullara göndersek gibi Türkiye’nin gündeminde olmayan ve olmaması gereken gündemler peşinde koşacağına okula erişimi olmayan çocukları okulla buluşturmalı ve eğitimin niteliğini arttırmalı. Bir bütün olarak hükümet üzerine düşen görevi yapmalı. Bizler de daha çok ses çıkararak örgütlü bir şekilde onları yönlendirmeliyiz.”
İlk önce kızlardan vazgeçiliyor!
Açık Alan Derneği/ Derin Yoksulluk Ağı Proje ve Kaynak Geliştirme Sorumlusu Seda Özdemir Şimsek ise kız çocuklarının eğitime devamlılıkta özel bir durumu olduğunu belirterek “Anne bir şekilde istihdama katılırsa; evdeki yaşlıya, çocuğa, engelli biri varsa engelliye ya da evin çekip çevrilmesi kız çocuk üzerinden oluyor. Toplumsal cinsiyette de asli görevi haline dönüşüyor. Bu yüzden de eğitime devamlılıkta ilk vazgeçilen kız çocuğu oluyor” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.