ÇÖP KOKUSUNA DAYANAMADILAR
İstanbul genelinde her gün evlerden toplanan çöpler, atık aktarma merkezlerine getiriliyor. Çöpler daha sonra bertaraf edilmek üzere ‘düzenli depolama alanlarına’ taşınıyor. Her iki yakada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ait 4'er atık aktarma tesisi bulunuyor. Zamanla yerleşim yerlerinin ortasında kalan bu tesislerin çevresinde ise apartmanlar, toplu konutlar ve okullar bulunuyor. Yenibosna’da bulunan atık aktarma tesisinin arka tarafında çocuk oyun parkı ve ortaokul, Halkalı’da yer alan tesisin etrafında da akan bir dere ve lüks siteler yer alıyor.
Sağlığı tehdit ediyor
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, tesislerin geçmiş tarihlerde yapıldığına ve bu tesislerin artık işlevlerini yitirdiğine değinerek, “Bu atık aktarma tesisleri geçmiş tarihlerde yapılmış. Bu alanların çoğu bir zaman sonra teknolojideki, sanayideki ve ülke nüfusundaki hareketlilikle birlikle şehrin kalmış oluyor. Konutların arasında kaldığı zaman, bütün evlerden toplanan çöpler, bunların suları süzülerek aynı noktaya hep birlikte taşınırken ister istemez çevredeki halk sağlığı için bir tehdit oluşturuyor. Çevre için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla şehrin ortasında kalmış bu yapıların da yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Şu an ki yeni çerçeve içerisinde yapılması gerekiyor" dedi.
Övünen belediyeler var
"Bu katı depolama alanlarının büyüklüğü ile övünen belediyeler oluyor" diyen Eroğlu, "Bunu çok doğru bulmuyorum. Katı atık alanları ve transfer merkezlerinin kalabalık nüfusların olduğu, halkın yaşadığı binaların arasında olması hem hijyen yönünden hem de çevre yönünden uygun değil. Atık alanlarını büyütmek yerine onları küçültmeliyiz. Atık alanlarına gömmek yerine plastik, cam ve kağıt olarak geri dönüştürülmeliyiz. Halk sağlığını tehdit edecek, çevreyi kirletecek, şehrin, binaların ortasına bu tür atık aktarma merkezleri yapılmamalı" önerisinde bulundu.
Hayvanlar bakteri taşıyabilir
Türk TORAKS Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise tesislerin şehir içinde kalmasının sağlık açısından tehlikelerinden söz etti. Prof. Dr. Bayram, “Çok önemli bir sorun. Doğası gereği yerleşim yerlerinde olmaması gerekir. Özellikle açıkta olduğu zaman birçok riski barındırıyor. Esen rüzgarla beraber kalkacak olan partiküller, bunlar inorganik tozlar da olabilir. Yani çöpün içerisinde ne varsa bunların havalanıp yerleşim yerine taşınması, insanlar tarafından solunması riski var. Çeşitli virüsler, bakteriler, hastalık nedenleri olabilir. Bunların uzun mesafelere taşınabildiği gösterilmiş. Ayrıca yerleşim yerlerine yakın olunca sokak hayvanları da söz konusu. Onlar da çeşitli bakterileri alarak insanlara taşıyabilirler. Bu çöplerden akan suların yer altına karışma riski var. Su şebekesine geçebilir. Yakındaki tarımsal alanlara bulaşma riski var" uyarısında bulundu.
Başlı başına problem
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Baran Bozoğlu da "Atıklar başlı başına bir problem. Özellikle kentleşme ve endüstriyelleşme ile kent merkezlerinde atık yönetimi ciddi bir problem haline dönüştü. Atığın kendisi problem, atığı yönetmek başka bir problem. Bu nedenle önemli olan, atıkları yaşam alanlarından olabildiğince uzaklaştırmak. Çağdaş ve modern bir şekilde geri dönüşümü sağlayarak ekonomiye kazandırabilmek. Bunun için de artık kent merkezlerinden atıkları bertaraf eden tesislerin uzaklaştırılması lazım. Atığın buraya getirilme sürecinde hava kirliliği, gürültü kirliliği, toz gibi önemli problemler yaşanıyor. Bunların içerisinde organik atıklar, ambalaj atıkları var. Kimi zaman tehlikeli atıklar da olabiliyor. Koku, sinek gibi çeşitli patojenler ve kimyasal kirlilikler yarattığını biliyoruz" diye konuştu.
ÇÖPLÜĞÜN İÇERİSİNDE OTURUYORUZ
Vatandaşlar ise özellikle yaz aylarında yayılan çöp kokusundan rahatsız olduklarını belirtti. Halkalı’da bulunan aktarma tesisinin yanında bulunan evlerde oturduğunu söyleyen Şeniz Şengel, “Çok rahatsızım. Biz beş senedir burada oturuyoruz. Evi alırken bize buranın kaldırılacağını söylemişlerdi. Biz de ona inanarak buradan ev aldık. Yazın pencerelerimizi açamıyoruz. Buradan geçerken burnumu tutarak geliyordum. Çok rahatsızız bununla ilgili yetkililerin bir şey yapmasını istiyoruz. Kızım her sene mutlaka bir bronşit hastalığı geçiriyor. Ben buna bağlıyorum. Çok kirli burası. Yazın daha felaket. Hele rüzgar olduğu zamanlarda ben ön taraftaki camları kesinlikle açamıyorum. Kızımı parka bile çıkaramıyorum. Bir an önce taşınmasını istiyorum. Buralar lüks siteler diye sattılar ama çöplüğün içerisinde oturuyoruz" dedi. Neslişah Tekçe de “Biz boykot etmek için yürüyüş yaptık. Ama bir türlü sonuç alamadık. Yazın çok kötü kokuyor. Birçok kişi kokudan dolayı taşındı. Koku oluyor, sinek oluyor. Biz yazın geçemiyoruz buradan" ifadelerini kullandı.
Yenibosna’da bulunan tesisin yakınında oturan vatandaşlardan, Celal Ayabak, “Evlerde camları açamıyoruz. Rahatsızlık veriyor. Şehrin içinde atık olur mu? Herkes şikayetçi burada 100 kişiye sorun 100’ü de şikayetçi olur" ifadelerinde bulundu. Şadiye Düzkalem ise “Burada yürüyüş yaparken çok kötü koku alıyoruz. Taşınsın burası yetkilileri görsün, baksın, taşısın. Şehrin ortasında çöp mü olur?" dedi.
Bir tesisden 2 bin 500 ton çöp taşınıyor
İBB’nin sitesinde yer alan bilgilere göre Avrupa yakasında bulunan 4 atık aktarma tesisi arasında bulunan Yenibosna, Halkalı ve Baruthane tesisleri 1995 yılında, Silivri tesisi ise 2007 yılında kuruldu. Anadolu yakasında yer alan Aydınlı 1995, Hekimbaşı 1996, Küçükbakkalköy 2003 ve Şile aktarma tesisi ise 2013 yılında kuruldu. Sitede yer alan bilgiler göre her bir aktarma tesisine, günde 2 bin 500 ton çöp taşınıyor. Bu tesislerde günlük olarak getirilen 19 bin ton çöpün bertarafı, Avrupa yakasında Seymen, Anadolu yakasında ise Kömürcüoda Düzenli Depolama tesisinde gerçekleşiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.