Erdoğan randevu versin gidelim
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19’uncu ilçe belediyesi ziyaretini Bağcılar’a gerçekleştirdi. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İmamoğlu ve İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut’u makam odasında ağırladı. İstanbul’un deneyimli ilçe belediye başkanlarından Çağırıcı ile Bağcılar’ın sorunlarını konuşacaklarını belirten İmamoğlu, “Başkan’ımızla İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Bağcılar arasında nasıl diyalogları kuvvetlendirebiliriz, hangi konular şu an gündemde, neler yapılmış, neler yapılmalı; bu sorulara cevap bulacağız. Verimli bir gün geçirmememizi diliyorum. Umarım, hızlıca bütün İstanbul’un ilçelerini tamamlarız. Yarıyı devirdik. Oldukça fazla ilçemiz var. Ama eş güdümlü ve koordineli paylaşımla süreci yönetmek arzusundayız. İBB’nin en önemli çözüm ortağı, ilçe belediyeleridir. Belediye başkanı olarak benim de en önemli çözüm ortağım ya da yol arkadaşım, paydaşım ilçe belediye başkanlarıdır. Bu anlayışla hareket edeceğiz. Tüm samimiyetimizle İstanbul’a hizmet önceliğinde hareket edeceğiz” dedi.
Şansımız tabandan geliyor olmak
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Çağırıcı, İstanbul’un dünya başkenti olduğunu belirtti. Çağırıcı, “Böyle bir şehirde, İBB ile birlikte çözüm üretme adına çok güzel hizmetler yapılacağına inanıyorum. Daha önceki dönemlerde belde belediyelerinde, ki o dönemden geldiğim için biliyorum, bu sıkıntıları çok yaşadık. Çünkü belde belediyelerinin planı ayrı, ilçenin planı ayrı, Büyükşehir’in ayrı. Böyle büyük bir metropolde bu olmamalıydı; ama daha sonra bunlar hep düzeltildi. Bizim şansımız, ilçeden, tabandan geliyor olmanız, sizin ilçe belediye başkanlığından geliyor olmanız. Bizleri iyi anlayacağınıza inanıyorum. İnşallah Bağcılar’ımıza, İstanbul’umuza, her şeyden önce yeryüzünde Allah’ın yarattığı en kutsal varlık insana hizmet etmenin heyecanını yaşarız” diye konuştu. Konuşmaların ardından, Bağcılar’ın sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Çağırıcı ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Çağırıcı, inşaatı devam eden yeni belediye binası inşaatında ve Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda incelemelerde bulundu. Her iki başkan, Sancaktepe İlkokulu’na da birlikte gitti. Müdür Selattin Ceylan’dan okulla ilgili bilgiler alan İmamoğlu, öğretmenler odasında eğitimcilerle bir araya geldi.
Kanal İstanbul İstanbul'un kaderi
İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. İlk olarak, “Dün Sayın Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul’a dair önemli açıklamaları oldu. Finansman modeline değindiler. Daha önce Ulaştırma Bakanı bir TV kanalında yaptığı açıklamada, ‘yap-işlet-devret’ modeliyle yapılacağını söylemişti. Ama Cumhurbaşkanı, “Bulunursa yap-işlet-devret modeliyle, bulunamazsa hazineden karşılanacak’ dedi. Gerekirse sunum da yapacağını belirtti. Dün açıklamaları takip edebildiniz mi? Nasıl değerlendiriyorsunuz bu finansman modelini” sorusunu yönelten gazetecilere İmamoğlu şu yanıtı verdi: “Bir kere finansman modeli tartışmasını bile yanlış buluyorum. Türkiye’nin zaten bir finansman sorunu var. Bunu ben söylemiyorum. Kamu kurumlarına iş yapan şirketlere sorsanız, zaten zorlukları dinlersiniz. Birinci boyutu bu. Ama dünkü söylemlerinden en sevindirici olanı, bir sunum yapma isteği. Çok önemli. Çünkü, ‘Biz yaptık, yapıyoruz, bitirdik’ ya da ‘Kim isterse istemezse bizi ilgilendirmez, yapıyoruz’ söylemlerinin yanı sıra bu söylem, doğru bir söylem. Umarım yaparlar. Davet ederlerse, ben giderim. Randevu talebimi de yineliyorum. Benim de anlatacaklarım var İstanbul adına. ‘Kapılarımız herkese açıktır’ şeklinde bir söylemi de var dünkü programında. Açıksa biz, o kapıya gelmek istediğimizi ilettik. Çünkü Kanal İstanbul’u, İstanbul’un en kritik sorunu olarak görüyorum. Kaderi olarak, dönüm noktası olarak görüyorum. Bizim fikirlerimizi dinleme açısından bu talebimizi tekrar iletiyoruz. Lütfen randevu veriniz, gelelim. İstanbul adına yaratacağı olumsuzlukları, bizzat biz size anlatalım. Cuma günü çalıştayımız var. Sayın bakanlar dahil, bütün yetkilileri davet ettik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın uygun göreceği teknik insanları da ağırlamaktan memnun oluruz. Yani Kanal İstanbul projesi, ‘Ben yaptım oldu’ projesi o-la-maz! İstanbul’un kaderidir, önemli bir husustur ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tarz söylemlerine dönük olumlu bakışımı belirtmek isterim. Umarım amacına ulaşır tabi.”
Cuma namazında yineledim
İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Vakti saati geldiğinde belediye başkanları ile görüşürüm’ dedi. O vakti saati siz, Temmuz ayında yapmıştınız. Yeniden bir başvuruda bulundunuz mu” sorusunu ise, “Tabii ki bulundum. Talebimi ilettim. Bizzat da ilettim. Yani bir Cuma namazında denk geldiğimizde de ilettim. Vakti zamanı geçiyor açıkçası. Çünkü 30 belediye başkanımızla Eylül ayında toplantı yaptık. Şu anda Ocak’ın ilk haftası. 4 ay geçti. Sadece o kanunla ilgili bir konuydu. Kanunla ilgili her şey kamuoyunda tartışıldı. Ama biz oturup tartışamadık. Sayın Cumhurbaşkanı yok bu işin içerisinde. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlar vardı ama davet edilmedik. Birincisi bu. İkincisi; Kanal İstanbul süreci o kadar hızlı ilerliyor ki, tümüyle olumsuz baktığımız bu süreçle ilgili detayları aktarmamız için de en yakın zamanda buluşmamızın gerekli olduğunu, 16 milyon insan adına bu talebi yaptığımı tekrar buradan yenilemiş olayım. Bu hafta da yazılı olarak talebimi Sayın Cumhurbaşkanı’na ileteceğim” şeklinde yanıtladı.
Montrö bizim için teminat
İmamoğlu’na sorulan son soru, “Dünkü açıklamalarda Montrö çok ön plana çıktı. Bu kanalın Montrö ile ilgili olmadığı, yeni bir su kanalı olduğu söylendi. Bugün de Mevlüt Çavuşoğlu, ‘O kanaldan geçenlerden de para alabiliriz’ dedi. Montrö açısından değerlendirecek olursanız siz nasıl bakıyorsunuz” oldu. İmamoğlu, bu soruyu da şöyle yanıtladı: “Montrö bir Boğazlar antlaşması. Hem Çanakkale’yi hem İstanbul Boğazı’nı ilgilendiren geçiş haklarını elde eden, özellikle savaş gemileri gibi unsurların geçişiyle ilgili, bir nevi Karadeniz’in güvenliğini içinde barındıran gerçekten önemli ve değerli bir antlaşma. Tabi her ne kadar bu antlaşmayı yok sayan tavırlar ilk başta söylendi ise de sonradan bunun öneminin anlaşıldığını, özellikle hükümet temsilcilerinin bir kısmının dile getirmesi sevindirici. Çünkü çok önemli ve değerli bir antlaşma. Türkiye tarihi açısından neredeyse yüz yıla yaklaşıyor süresi ve bu kadar zamandır Karadeniz’de en ufak bir sıkıntı yaşanmadı. Bu bizim için teminat. Böyle bir teminatı bertaraf edecek hiçbir uygulamanın da doğru olmayacağını düşünüyoruz. Kanal İstanbul, Montrö’yü bypassa dönüştürebilir ve sıkıntı yaratabilir. Kafada bu varsa, o zaman Çanakkale ile ilgili de bir müdahale gerektirir ki Allah Korusun! Her iki yönüyle Allah korusun.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.