Mehmet Mert
İyi haberlere ihtiyacımız var
Yayınlanma:
Referandum, anayasa, paket, program, integral, logaritma, sinüs, cosinüs, tanjant, kotanjant, karşı dik kenara komşu dik kenar, yamuğun alanı, çemberin çapı, arının kovanı, horozun gagası....
Amaaan ben de ne yazdığımı biliyor muyum sanki!
Baksanıza referandumda son dönemece girildi ve iş iyice kızıştı.
Referandum, referandum demekten gına geldi hepimize.
Gelse de ne olacaksa olsa.
Kim bilir belki de bu siyasilerin bir tekniği.
Önce vaadler.
Sonra azıcık göz korkutma, azıcık göz boyama.
Ardından yıpratıcı ve yıldırızı gündem.
En sonunda gelsin zafer.
*
Şöyle diyorum da acaba hayatımızda siyaset olmasa daha fena olmaz mıydı?
Mesela her gün ekranlarda siyasiler yerine, eğlence, spor, kültür, sanat, tiyatro programları.
Meydanlarda panayırlar, şenlikler, curcunalar, lunaparklar.
Medyada birbirinden esprili insanlar, karikatürler, açıklamalar, olumlu mesajlar.
Sokaklarda, davullar, zurnalar, halaylar, palyaçolar.
Ne güzel olurdu değil mi.
*
Düşünsenize; insanların çoğu evlerine ekmek götürme derdinde.
İş riski taşımakta.
Cüzdanını ödemelerine uydurma korkusu içerisinde.
Bahar gelmiş alışveriş yapmak gerek.
Yeni bir ayakkabı çıkmış.
Telefon da artık eskidi, ikide bir kilitleniyor, şarjı da çabuk bitiyor.
Çocuklar da bu ara ikide bir yeni şeyler istiyor.
Eeee.
Bütün bunları karşılamaya dağ dayanmaz.
*
Kimi tutturmuş bir yol gidiyor.
Kimi sırtını devlet babaya dayamış, maddi manevi derdi kederi, tasası yok denecek kadar az.
Kimi belediyeye vermiş sırtını.
Başkanı tavlamış.
Müdürünü tavlamış.
İşini rayına koymuş.
Etrafta borusu da ötüyor.
Eee.
Daha ne olsun.
Kimi ise tutmuş köşe başı bir dükkan.
Gelsin müşteriler, dolsun kasalar, gülsün yüzler.
Darısı başımıza.
*
Hani bir söz var ya; sen yapmayı bırakana kadar insanlar sizin ne yaptığınızı pek farkedemezler!
Ben de bu sözü bazı kurumlarımıza uydurmak istiyorum.
Mesela yerelde dün belde belediyelerimizin yaptıklarını bugün ilçe belediyelerimizden görmeğince nasıl da o günleri arıyoruz değil mi?
Düşünsenize ilçe belediyelerimiz de büyükşehirlere bağlanıyor.
Hizmetin gelip gelmeyeceği bir yana, şu belediyelerden bir şekilde geçimlerini sağlayan insanlar ne yapar ederler.
*
Veya bölgemizde varlıklarını bir şekilde sürdüren ciddi özel kurumlarımız var.
Yıl zannediyorum 1992 veya 93.
O zamanki gazetemize bir eleman ilanı verildi.
İlanı veren Fırat Plastik.
Ciddi bir personel alımı gerçekleştirecekler.
İlanı çeyrek sayfa ölçülerinde bir haftalık süre ile verdiler.
İlan çıktı, ertesi gün beni aradılar; lütfen ilanın yayınını kesin. Hedeflediğimiz elemanları bir günde temin ettik. Ama size yine ilanın bir haftalık ücretini ödeyeceğiz.
*
O kadar mutlu olmuştum ki o gün.
Yüzlerce insanımızın yeni bir iş bulmasına az da olsa yardımımız dokunmuştu.
Düşünsenize bölgemizde hemen hemen her yıl Fırat Plastik gibi ciddi ve büyük kuruluşlar yeni iş alanları açsalar.
Sadece bölgemizde değil tabi ki, tüm dünyada hep iyi haberlerle, yeni açılan iş merkezleri ile falan uyansak.
Yine Akçansa gibi - her ne kadar zaman zaman çevreyi kirlettiği iddiaları ile de gündeme gelmesine rağmen - bölgenin kalkınmasına ve binlerce kişiye iş kapısı olmasına vesile olan kurumlarımızdan kurtulmak yerine, benzer kurumların daha fazlasını hayata geçirmeye çalışılsa daha iyi olmaz mı?
*
Yine düşünelim, Akçansa veya Fıratpen veya bir başka bölgemiz sanayi kuruluşları bu tesislerini taşıma kararı aldılar.
Çok mu mutlu olacağız sanırsınız.
Kesinlikle hayır.
Ve bir daha soralım kendimize, şayet cebinizde metelik, arkanızda iyi bir iş yeri veya kurum, gündeminizde yapılacak faaliyetler listesi sizi beklemiyorsa.
İşte o zaman ne referandumu düşünürsünüz, ne siyaseti, ne yeni anayasa paketini ne de başka şeyi.
Sadece ve sadece kendi durumunuzu düşünürsünüz o kadar.
*
Söylemek istediğimiz aynen şudur; artık iyi haberlere daha fazla ihtiyacımız var.
Huzura, barışa, sağlığa, dayanışmaya, kaynaşmaya, bayrama, şenliğe, eğlenceye, müziğe, sanata, folklor, yeni yatırımlara, yeni iş yerlerine, her zamankinden daha çok şu günlerde ihtiyacımız var.
Lütfen bir an önce bu beklentilerimiz gerçekleşsin.
Umarız ve dileriz ki; referandumdan çıkacak sonuç ne olursa olsun, tüm ülke halkının beklediği bu sonuç gerçekleşsin...
Amaaan ben de ne yazdığımı biliyor muyum sanki!
Baksanıza referandumda son dönemece girildi ve iş iyice kızıştı.
Referandum, referandum demekten gına geldi hepimize.
Gelse de ne olacaksa olsa.
Kim bilir belki de bu siyasilerin bir tekniği.
Önce vaadler.
Sonra azıcık göz korkutma, azıcık göz boyama.
Ardından yıpratıcı ve yıldırızı gündem.
En sonunda gelsin zafer.
*
Şöyle diyorum da acaba hayatımızda siyaset olmasa daha fena olmaz mıydı?
Mesela her gün ekranlarda siyasiler yerine, eğlence, spor, kültür, sanat, tiyatro programları.
Meydanlarda panayırlar, şenlikler, curcunalar, lunaparklar.
Medyada birbirinden esprili insanlar, karikatürler, açıklamalar, olumlu mesajlar.
Sokaklarda, davullar, zurnalar, halaylar, palyaçolar.
Ne güzel olurdu değil mi.
*
Düşünsenize; insanların çoğu evlerine ekmek götürme derdinde.
İş riski taşımakta.
Cüzdanını ödemelerine uydurma korkusu içerisinde.
Bahar gelmiş alışveriş yapmak gerek.
Yeni bir ayakkabı çıkmış.
Telefon da artık eskidi, ikide bir kilitleniyor, şarjı da çabuk bitiyor.
Çocuklar da bu ara ikide bir yeni şeyler istiyor.
Eeee.
Bütün bunları karşılamaya dağ dayanmaz.
*
Kimi tutturmuş bir yol gidiyor.
Kimi sırtını devlet babaya dayamış, maddi manevi derdi kederi, tasası yok denecek kadar az.
Kimi belediyeye vermiş sırtını.
Başkanı tavlamış.
Müdürünü tavlamış.
İşini rayına koymuş.
Etrafta borusu da ötüyor.
Eee.
Daha ne olsun.
Kimi ise tutmuş köşe başı bir dükkan.
Gelsin müşteriler, dolsun kasalar, gülsün yüzler.
Darısı başımıza.
*
Hani bir söz var ya; sen yapmayı bırakana kadar insanlar sizin ne yaptığınızı pek farkedemezler!
Ben de bu sözü bazı kurumlarımıza uydurmak istiyorum.
Mesela yerelde dün belde belediyelerimizin yaptıklarını bugün ilçe belediyelerimizden görmeğince nasıl da o günleri arıyoruz değil mi?
Düşünsenize ilçe belediyelerimiz de büyükşehirlere bağlanıyor.
Hizmetin gelip gelmeyeceği bir yana, şu belediyelerden bir şekilde geçimlerini sağlayan insanlar ne yapar ederler.
*
Veya bölgemizde varlıklarını bir şekilde sürdüren ciddi özel kurumlarımız var.
Yıl zannediyorum 1992 veya 93.
O zamanki gazetemize bir eleman ilanı verildi.
İlanı veren Fırat Plastik.
Ciddi bir personel alımı gerçekleştirecekler.
İlanı çeyrek sayfa ölçülerinde bir haftalık süre ile verdiler.
İlan çıktı, ertesi gün beni aradılar; lütfen ilanın yayınını kesin. Hedeflediğimiz elemanları bir günde temin ettik. Ama size yine ilanın bir haftalık ücretini ödeyeceğiz.
*
O kadar mutlu olmuştum ki o gün.
Yüzlerce insanımızın yeni bir iş bulmasına az da olsa yardımımız dokunmuştu.
Düşünsenize bölgemizde hemen hemen her yıl Fırat Plastik gibi ciddi ve büyük kuruluşlar yeni iş alanları açsalar.
Sadece bölgemizde değil tabi ki, tüm dünyada hep iyi haberlerle, yeni açılan iş merkezleri ile falan uyansak.
Yine Akçansa gibi - her ne kadar zaman zaman çevreyi kirlettiği iddiaları ile de gündeme gelmesine rağmen - bölgenin kalkınmasına ve binlerce kişiye iş kapısı olmasına vesile olan kurumlarımızdan kurtulmak yerine, benzer kurumların daha fazlasını hayata geçirmeye çalışılsa daha iyi olmaz mı?
*
Yine düşünelim, Akçansa veya Fıratpen veya bir başka bölgemiz sanayi kuruluşları bu tesislerini taşıma kararı aldılar.
Çok mu mutlu olacağız sanırsınız.
Kesinlikle hayır.
Ve bir daha soralım kendimize, şayet cebinizde metelik, arkanızda iyi bir iş yeri veya kurum, gündeminizde yapılacak faaliyetler listesi sizi beklemiyorsa.
İşte o zaman ne referandumu düşünürsünüz, ne siyaseti, ne yeni anayasa paketini ne de başka şeyi.
Sadece ve sadece kendi durumunuzu düşünürsünüz o kadar.
*
Söylemek istediğimiz aynen şudur; artık iyi haberlere daha fazla ihtiyacımız var.
Huzura, barışa, sağlığa, dayanışmaya, kaynaşmaya, bayrama, şenliğe, eğlenceye, müziğe, sanata, folklor, yeni yatırımlara, yeni iş yerlerine, her zamankinden daha çok şu günlerde ihtiyacımız var.
Lütfen bir an önce bu beklentilerimiz gerçekleşsin.
Umarız ve dileriz ki; referandumdan çıkacak sonuç ne olursa olsun, tüm ülke halkının beklediği bu sonuç gerçekleşsin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.