Kılıçdaroğlu Büyükçekmece’ye neden gelmedi?

YAYINLAMA:

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz hafta Büyükçekmece’ye geleceğini duyurmuştuk. Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün daveti üzerine, 17 Mart 2011 Perşembe günü, Büyükçekmece Kültürpark’ta gerçekleşecek olan Muammer Kırdök resim sergisi açılışı için ilçeye gelecekti Kılıçdaroğlu, ancak aynı gün Haliç’te bir panelde konuşma yapan Kılıçdaroğlu panel sonrası Büyükçekmece’ye gelmedi.

HABERDAR olarak biz bu haberi verdik ve okurlarımız gazetenin telefonunu soru yağmuruna tutarak ‘Hani Kılıçdaroğlu geliyordu, neden gelmedi’ hışmına uğrattı bizleri.

Bu hışımdan sonra bu yazıyı yazmak şart oldu.

Evet Kılıçdaroğlu Büyükçekmece’ye neden gelmedi?

 

Akgün gerçeği!

 

Hatırlarsanız 2009 yazında da o zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Çatalca’ya, Silivri’ye, Avcılar’a gelmişti ama Büyükçekmece’ye gelmemişti.

Biz yine bu satırlardan Baykal’ın neden gelmediğini sorgulamıştık.

O gün ne yazdıysak bu gün de farklı şeyler yazmayacağız.

Genel başkan kim olursa olsun arada Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün tutum ve davranışları değişmedikçe bu hep böyle olacak.

Akgün 20 yıldan fazla ANAP’da politika yaptı. ANAP kültürü aldı, ANAP ruhunu taşıdı.

Birden bire kendisini 90 derece ters bir oluşumun içerisinde buldu.

Her ne kadar ‘Ben doğuştan CHP’liyim, bizim aile doğuştan CHP’li’ dese de bu söz havada kaldı.

Birisi de kalkıp ona ‘Ya sen doğuştan CHP’liydin de Allah’ını seversen daha önce neredeydin?’

CHP baraj altında kaldığında nerdeydin.

CHP’liler içeri atıldığında, hapse gönderildiğinde nerdeydin.

Madem CHP’liydin de CHP’li bir belediye başkanına, kültür sanat aşığı bir belediye başkanına Büyükçekmece sahilinde kitap yakmak yakışıyor muydu?

 

Diktatör Akgün!

 

Sadece bunlar mı Akgün’ün özellikleri?

Tabiî ki değil.

Bakın Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün belediyecilik bilgisine ve tecrübesine sözüm yok.

Çok net ve açık söyleyebilirim ki; belediyecilik, sistem, disiplin, beceri, çalışma azmi Akgün dışında Türkiye’de çok az başka bir politikacıda olsun.

Her ne kadar belediyecilik bilgisini çoğu zaman kendi çevresi çıkarına kullansada çalışkanlığına sözümüz yok.

20 yıl yaşadığım Kumburgaz’da son iki yıldır yapılan çalışmaları gidip gördüğünüzde oralara bir el değdiğini hissetmemek mümkün değil.

Daha önceki belediye başkanlarının cesaret edemediği sokakların genişletilmesi v.s. gibi birçok çalışmayı yüreklice başlattı ve bazılarını bitirdi.

2009 seçimlerinde çoğu kimse Akgün’ün sadece merkezde oy alabileceğini düşünüyordu, beldelerden oy gelmez kaybeder diye düşünüyordu ama az oy farkıyla olsa bile, belediye meclisini kaybetse bile Akgün seçimleri aldı.

O dönem AKP’den de Akgün’e tekliflerin gittiğini biliyorum, ama Akgün CHP’yi tercih etti.

Peki aynı Akgün nerelerde hata yapıyor?

 

CHP neden Akgün’ü aldı?

 

Peki Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün bu özelliklere sahipken CHP 2009 seçimlerinde neden Akgün’ü tercih etti.

Zamanın il başkanı Gürsel Tekin’in İstanbul’u alacağız diye bir iddiası vardı.

Tekin ilçelerde kazanabilecek kişileri aday gösterdi.

Çoğunda da başarılı oldu. Beylikdüzü gibi hata yaptığı yerlerde oldu tabi.

Ancak seçimlerden hemen sonra Tekin ve Akgün’ün arası açıldı.

Siyasette 20-25 yıllık tecrübesi olan Akgün kendisinden üstün kimseyi görmüyordu.

Her insan biraz egoisttir ancak bu fazlalaştığı zaman hastalığa dönüşür ve Akgün şuanda ego sınırlarını çok zorluyor.

Çünkü Akgün yalnız kalıyor.

Kimseye daha fazla yetki vermiyor, fırsat vermiyor.

Bu özelliği de Akgün’ün korkaklığını ortaya çıkarıyor.

Neden korkuyor derseniz?

20-25 yıllık koltuğunu kaybetmekten korkuyor.

Şaşalı günlerini kaybetmekten korkuyor.

Yetki vereceği birisinin yarın onu yeneceğini düşünüyor.

Yıllar önce kendinsin Ali Çebi’ye yaptıklarını yaşamaktan korkuyor.

 

Yalnız adamlar hep kaybeder!

 

Tarihte yalnız adamlar, yalnız kalanların hep kaybettiğini kolayca gözlemleyebiliriz, söyleyebiliriz.

Bir Fevzi Çakmak, İsmet İnönü olmasaydı Mustafa Kemal olmazdı!

Abdullah Gül, Bülent Arınç olmasaydı Tayyip Erdoğan olmazdı.

Ernesto Che Guevara olmasaydı Fidel Kastro olmazdı.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Peki siz bana 20-25 yıldır liderliğe oynayan Hasan Akgün’ün yanında ikinci bir adam söyleyebilir misiniz?

Tamam var bir iki kişi sürekli yanında, çalışıyor, ya da yer alıyor ancak Akgün bu kişilere en son hangi konuda yetki verdi.

En son hangi durumda kendisi geri durdu bu kişileri öne çıkardı.

 

Değişim ve gelişim şart!

 

Bakın tarih geçtikçe, zaman ilerledikçe siz zamana ayak uyduramazsanız yok olmaya mahkûmsunuz.

Akgün belki bu gün bilgi ve birikimi ile çoktan bir bakan olmayı hak ediyor, parti genel başkan yardımcılığını hak ediyor (dikkat edin yardımcı diyorum), belki bir büyükşehir belediye başkanlığını hak ediyor.

Ancak.

Kendisini yenilemediği için, çağa ayak uydurmadığı için, riske girmediği için kaybediyor.

Az olsun benim olsun mantığını güdüyor ve Büyükçekmece ile yetiniyor.

Büyükçekmeceliler halinden memnun ise yapacak bir şey yok.

Sonuçta 20-25 yıldır Büyükçekmeceliler her dönem Akgün’e vize verdi.

Belki bu durum bir 20-25 sene daha devam edecek bilemem.

Ben işim gereği bildiklerimi, gördüklerimi, gözlemlediklerimi sizlerle paylaşmak durumundayım.

 

Kavgacı Akgün!

 

Akgün buralara çoğu zaman kavgalarla gelmişti.

Kırmıştır dökmüştür çevresindekileri.

Ancak çok ucuz kavgalar etmiştir.

Mesela esnaf odası başkanıyla kavga etmiştir.

Dernek başkanıyla kavga etmiştir.

Muhtarla kavga etmiştir.

Meclis üyesi ile kavga etmiştir.

Yerel basın ile kavga etmiştir.

Eleştiriyi kabullenmemiştir, hoşgörülü davranmamıştır.

CHP’de politika yapmasına rağmen CHP’liler ile kavga etmiştir.

Şimdiye kadar bu kavgalardan kendince güçlü çıktığını düşündüğü için gene olsa gene kavga ederimi savunuyor.

Ancak değişen dünyada kavgaya gürültüye yer yok. Kine nefrete yer yok.

Bakın Araplar bile uyandı, devrim yaptı, kavgadan yana olanı yok etti.

Kavgayı tercih eden dün Saddam’dı bugün Kaddafi.

Kaddafi’de Saddam’ın kaderini yaşayacak kaçarı yok.

Binlerce kişiyi öldürmeyi düşüneceksin sonra da aynı kişilerden yardım isteyeceksin.

 

Bu yazı niçin yazıldı!

 

Büyükçekmece’de yaşayan bir gazeteci olarak artık ilçemi yöneten belediye başkanının çağa ayak uydurması gerektiğini düşünmekteyim.

Büyükçekmece’de artık kavga gürültü patırtı değil mutlu insanlar istiyorum.

Bu mutluluğa engel eğer ben ve benim gibiler ise bu halk beni cezalandırsın.

Yok başkalarıysa kim olursa olsun o zaman onlar cezalansın, kendine gelsin, öz eleştiri yapsın.

200-300 bin nüfuslu bir ilçenin belediye başkanı hoşgörülü olmalı, eleştiriyi kabullenmeli, adil olmalı, çifte standarda müsaade etmemeli.

Sağda, solda, makamında söylediklerine dikkat etmeli.

Kimseyi arkasından vurmamalı, mert olmalı, yiğit olmalı, yürekli olmalı.

Modern ilçenin modern belediye başkanına yakışan budur.

Kalın sağlıcakla…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *