SEÇİMLER VE DEMOKRASİ

YAYINLAMA:

1946 da çok partili siyasi hayata geçişimizden bu yana birkaç dönem hariç ülkemizde yapılan seçimler demokrasinin tanımına uygun değildir.

Bu coğrafyada yaşayan milyonlarca insanın gerçek tercihleri iradeleri sandığa hiçbir zaman yansıtılamamıştır. Hep birileri tek seçici olmuş çoktan seçmeli test soruları gibi milletvekili olmak isteyenlerin listesine bakıp kimin daha çok parası var kim hangi inançlarla tarikatlarla örgütlerle din mezhep aşiret ve hemşeri ilişkileri ile iç içe? Kimin adamı parti içinde kime yakın kime uzak? Ağzı palavrada olsa laf yapıyor mu? İşte bu kriterler baz alınanca toplumun iradesi birilerinin tekelinde oluyor. Aslında seçilmek isteyen adayda aranması gereken nitelikler şunlar olmalı.1- Seçim yöresini tanıyor mu o bölge insanı ile sıcak ilişkiler kurmuş mu ? 2-Bölgenin ekonomik sosyal sorunlarını biliyor sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar getirebiliyor mu?3-Halkın daha mutlu yaşamasına katkıda bulunacak projeleri var mı?4-.Geçmişinde neler yapmış üretime toplumsal anlayışa katkısı ne?5-Partiye uzun yıllar hizmet etmiş özveride bulunmuş biri mi? Tüm bunlar dikkate alınmadan, genel başkanın tanıdığı mı genel başkan yardımcıları genel sekreterlerle yakın dostluğu var mı il başkanları ile ne tür bağlantılar kurmuş gibi referanslar öne çıkarsa ve  bölge gözetmeden Ankara da İstanbul da  yaşayanı Kars’tan Malatya da yaşayanı İzmir den aday gösterdikten sonra tek seçici parti genel merkezleri hatta yalnızca genel başkanların onaylayacağı listeler çıkar vatandaşlarımızda gidip o listede tanımadığı ömrünce yüzünü bile görmediği insanlara ülkeyi yönetmeleri için iradelerinin vekaletini verir ve biz buna demokrasi ve milli irade deriz. Bir başka hazin durumda şudur. 3-5 milyon insan temsilci seçmek istediklerine oy verdiği halde önlerine konan demokrasi ve irade katli olarak adlandırabileceğimiz barajlar ile oy verdikleri insanları TBMM. sine gönderemez 3-5 milyonun oyu yok sayılır. Aslında bizim ülkemizde yapılan seçimlerde oylanan ve kazanan tek kişinin iradesidir. Bu yöntemle oluşan meclise biz milli iradenin tecelli ettiği TBMM. Diyoruz.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen 12 Haziranda ülkemiz kader seçimine gidiyor. CHP bir umut ışığı oluşturdu. Halka verilen 41 sözün yerine getirilmesi ülkeyi düzlüğe çıkaracaktır. Ancak projeler arkasında düşünen üreten deneyimli geçmişte ülkeye verdiği hizmetler partiye bağlılığı ile öne çıkan siyasetçilerle gerçekleştirilebilir. Bölgemizde CHP’den birçok aday başvurusu var. Yıllarca bu parti içinde çeşitli yönetim kadrolarında bulunmuş biri olarak hepsini tanıyorum. İthal gelenler hariç. İçlerinde bu bölgeyi temsil edecek çok değerli arkadaşlarımız var. Özellikle biri var ki ona ayrı bir sayfa açmayı görev biliyorum. Aldığı hukuk eğitimiyle asker disiplinini birleştirmiş yurtseverliği ve yıllardır bölgemizde kurduğu sıcak insan ilişkileri ile öne çıkan biri Esen yurttan diğeri Beylik düzünden olmak üzere bu bölgede iki kez belediye başkan adayı olup yüksek oy alma başarısı gösteren son 15 yıl içinde partinin her kademesinde nefer olarak çalışan Sayın avukat Şahin Erol bu toplumun gerçek temsilcisi olmayı hak etmiş mümtaz bir insandır. Umarım tek seçicilerin bölgecilerin benim adamım mantığında olanların kurbanı olmazda seçilebilecek bir sıralamadan aday gösterilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *