BAHAR GELDİ “SAPANCA” AŞKIM YİNE DEBREŞTİ

YAYINLAMA:

Sapanca’nın güneyinde Samanlı Dağın Maşukiye ile başlayan İstanbuldere ile devam eden vadilerinde yeşil renk cümbüşü, pırıl pırıl akan dereler, ağaçlar altında kiremitte peynir, mantar, alabalık çağırıyor beni. Hem bu balıklar çiftlik ürünü değil doğal derelerde akıntıya karşı yüzen alabalıklar. Kırkpınar’daki botanik bahçesinde beş çayı cabası. Her mevsimi güzeldir. Sonbaharda da dağlar kızıla döner dalga dalga. Bolu dağlarının devamı gibidir. Çam, kestane, gürgen, akasya, ıhlamur, kızılcık ağaçları her biri bir başka tonda renk cümbüşü sunar insana. Dostlardan gelen maillerdeki memleket resimleri, dünyadan manzaraların hepsini görürsünüz İstanbuldere’de. Birkaç yaz önceydi bir dostumuzun villasına davet edilmiştik. Ağaçlar elma dolu, yerler elma dolu, çöp konteynırları elma dolu bakan yok, toplayan yok. 

Istıranca dereleri İstanbul’a akıtıldı. Melen Çayı da geldi. Korkuyorum sıra Sapanca’ya gelecek diye. Kanal İstanbul hikayesi ile 3-5 milyon daha artacak İstanbul nüfusu hangi suyu içecek. Haberler geliyor. O pırıl pırıl dereler, dayısı olanlara Milli Emlak kanalıyla kiralanıp o güzelim su pet şişelere doldurulup satılıyormuş. Ruhsatlar saniyede 2 litre su çekilebilir diye veriliyor ama kiralayan şirketler 24 saat çalışıp saniyede 15-20 litre su çekiyorlarmış. Tabii böylece Sapanca Gölü’de kaynaklarından oluyor. Bir gün kürek yarışları yapılan, çay bahçeleri, restaurantlarla çevrili bu gölde şöför eğitimleri yapıldığını göreceğiz. Bu korunamayan gölümüz. Gelin bir göz atalım. Devletçe koruma altına alınanların sularımızın durumu nasıl?

Köyceğiz-Dalyan: Bölge, balık çiftliklerinden ve düzensiz yerleşimden kaynaklanan evsel atıklardan olumsuz etkileniyor. Dalyan Ağzı ve İztuzu plajları turistlerin günlük aktiviteleri nedeniyle kirleniyor.

Patara: Bölgedeki tarımsal faaliyetlere bağlı olarak kullanılan gübre ve tarımsal ilaçlardan kirleniyor.

Belek: Oteller ve yazlık konutlardaki altyapı eksikliği ve nüfus artışı nedeniyle su kirlilik yükü artmış, sera alanlarındaki gübre kullanımı nedeniyle akarsulara fosfor ve azot karışıyor.

Kekova: Koylarda bekleyen yatlara ait sintine ve atık sularını alacak atık su toplama teknesi olmadığından kirlilik artıyor.

Göksu: Yaz döneminde Göksu Nehri, su seviyesinin düşmesinden olumsuz etkileniyor. Akgöl, tarımsal amaçlı drenaj kanallarından gelen mil nedeniyle dolmuş.

Fethiye-Göcek: Kanalizasyon sistemi bulunmayan konutlarda fosseptik kullanıldığı belirlenmiş. Göcek Körfezinin adalarla çevrili olmasından dolayı deniz suyunda yeterli sirkülasyon olmadığından kirlilik artıyor. Burada da yat ve teknelere ait sintine, atık su ve katı atıklar devamlı artıyor.

Trabzon-Uzungöl: Sel, heyelan, çığ, erozyon gibi afetlerin tehdidi altında. Kıyıları betonlanmış, havuz yapmışlar o güzelim gölü. Kanalizasyon şebekesi, atık su arıtma ve katı atık tesisleri olmaması sebebiyle kirlilik sürekli artıyor.

Tuz Gölü: Her okul konferansımda tekrar tekrar söylediğim gibi TEMA toplantısı için gittiğimiz Konya’da gördüğüm şu acı durum hala sürüyor. Tuz Gölünü besleyen en büyük ırmak Konya’nın kanalizasyonu, bunun haricinde çevredeki tüm fabrikaların ve küçük sanayi sitelerinin atıkları tuz gölüne bırakılıyor. Göldeki kirlenme arttıkça tuz üretimi azalıyor. Türkiye’nin tuz ihtiyacının yüzde 70’ini sağlayan tuz gölüne Konya’nın kanalizasyonunu göndermek harika buluş. İnsan sağlığına verilen değere bir bakın.

Ve Başşehrimiz Ankara-Gölbaşı: Ankara’nın en önemli rekreasyon alanları olarak tanımlanan Eymir ve Mogan gölleri, kentsel ve endüstriyel tehdit altında. Mogan Gölü, kendini besleyen dereler tarafından taşınan maddeler ve fazla buharlaşma nedeniyle derinliğini kaybetmiş, tarımsal atıklar nedeniyle de kirlenmiş.

İşte sevgili okuyucular, Ülkemizin göz bebeği bölgeleri bunlar. Biz insanlar, yerel yönetimler ve resmi kurumlar bunlara göz yumuyorlar. Bizler oraların güzelliklerini gördük, görüyoruz. Ama torunlarımın oraların güzelliklerini görebileceklerinden şüphem var. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *