ÇILGIN PROJE

  

 

Türkiye’ye hiç ayak basmamış ABD'li psikiyatr Prof. Arnold LUDWIG, “KING of the MOUNTAIN" adlı kitabında, 20. nci Yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdülhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan Roosevelt'e, Degaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den Nasır'a ve Arafat'a, 2000 (iki bin) kadar lider hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda; 377 belli başlı devlet adamı/lider tesbit etmiş ve onlara 200 kadar değişik değerlendirmeye göre, 1'den 31'e kadar puan vermiş. PGS (Political Greatness Scale) olarak tanımladığı bu sıralamada, örneğin; en çok Roosevelt ve Mao 30'ar puan almışken, Lenin 28, Nehru 25, Fidel Castro 23, Khomeini 23, Churchill 22, Kennedy 15, Golda Meir 12, .......puan almışlar.

Bir lider, 31 puanla ve "Visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı/lideri unvanına hakkıyla lâyik görülmüş. O da; Mustafa Kemal ATATÜRK!

Ne yazık ki, ne basınımız, ne halkımız ve özellikle yeni kuşaklar bu çok önemli değerlendirmenin farkında bile değiller. (King of the Mountain, The nature of political leadership, by, Arnold M. LUDWIG, University Press of Kentucky, 2002.- Amazon.com)

Bakın Odatv.com adresiyle Sinan Meydan’dan alınan E.Mail den bir özet sunayım size. Benim çok hoşuma gitti. Siz de seveceksiniz. 1959’da bir Sümerbank çalışanı olarak başladığım çalışma hayatımı anımsattı bana. Şöyle diyor Sinan Meydan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Çılgın Kanal Projesini” açıklamasının ardından tüm tv’ler, gazeteler, hatta tüm ulus bu projeyi konuşur oldu. Yandaşlar, “İstanbul dünyanın merkezi olacak, Türkiye kalkınacak” diye bağırır oldu. Emlakçılar 3. Köprüde olduğu gibi ağızları sulanarak arazi satmak, müteahhitler pojeden pay kapmak için sabırsızlanıyor. Marmara’dan Karadeniz’e bir kanal açmakla kalkınacaklarını zannedenlere 80 yıl önce Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu ATATÜRK’ÜN hayata geçirdiği AKILLI PROJE’DEN, SOSYAL FABRİKA PROJESİ’NDEN şöyle söz ediyor Sinan Meydan. Sevgili Arkadaşım, Değerli Dostum dediği Gazeteci-Yazar Banu Avar Venezüella’da karşılaştığı bir olayı anlatmış ona. Rehberimle şehri göreceğimiz tepeye doğru tırmanırken, KEMAL ATATÜRK tabelası gördüm. Şaşırdım. Rehber kız fark etti. Tepeye geldiğimizde, Şu fabrikayı görüyor musun? Yanındaki nikah salonu, şu sağlık ocağı, büyük bina okul, onun yanındaki de bizim ev. Biz bu fabrikaya Atatürk Modeli diyoruz. Banu Avar şaşırmış, binlerce Km. uzakta Atatürk Modeli Fabrikanın ne işi var?

İŞTE CEVABI: ATATÜRK’ÜN DEV PROJESİ, NAZİLLİ SÜMERBANK BASMA  FABRİKASI.

1937’de Atatürk tarafından açılan fabrika onun kafasındaki Sosyal Fabrikanın ilk örneğidir. Temeli 25 Ağustos 1935’te atılmış, 18 ayda tamamlanmıştır. 8 milyon liraya mal olmuştur. 2400 işçi çalışacak, 2.400.000 kilo iplik işlenecek, 20 milyon metre basma imal edilecektir. Fabrika işletmeye açılmasıyla dünyada görülmemiş sosyal niteliğe sahip olmuştur. Fabrikada bir taraftan imalat sürerken bir taraftan balolar, partiler düzenlenmiş, sinema salonu oluşturulmuş, fabrika korosu kurulmuş, resim atölyeleri, spor kulübü oluşturulmuş 6 ayda bir halka ücretsiz “ıskarta basma” dağıtılmış, AR-GE çalışmaya başlatılmış, 4 kazan ile 3 türbinden oluşan 2500 KW gücünde elektrik santrali devreye sokulmuştur. Ve bu tip fabrikalar Türkiye’nin dört bir yanında bez fabrikası, şeker fabrikası, vagon fabrikası şeklinde kurulmaya başlanmıştır. Osmanlının borçları da ödenmiştir. Projeye baaaak, projeye bak. 70 yıldır gururla söylediğimiz “Onuncu Yıl Marşını” hatırla.

Türkiye’nin bu gün yaşadığı “ekonomik” ve “sosyo-kültürel” sorunların baş sorumlusu Atatürk’ün Köy Enstitüleri, Sosyal Fabrika, Halk Evleri, Uçak Sanayi, Demiryolları, İdeal Cumhuriyet Köyleri, Toprak Reformu, Dinde Öze Dönüş gibi dev projeleri, ABD’nin istekleri doğrultusunda bir kenara bırakan ATATÜRK sonrası iktidarlardır. Diyor Sinan Meydan. Şimdi elinizi vicdanınıza koyunda söyleyin. Marmara’dan Karadeniz’e ikinci boğaz açmak mı? ki bu 3-5 milyon nüfus artışı ve susuzluk demek, yoksa Türkiye’nin dört bir yanına “Sosyal Fabrikalar” kurmak mı? Ülkeyi kurtarır. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.