TOPRAK DEĞİL, HAVA DEĞİL, SU DEĞİL, ESAS TEHLİKE “AHLAK KİRLENMESİ” ( 1)
YAYINLAMA:
Sevgili Haberdar Okurları: 5-6 yıl önce yayınladığımız buna benzer bir yazı çok olumlu eleştiriler almıştı. Gerek telefonla ve gerekse yüz yüze güzel bir konuya değindiğimizi, bu konunun bir köşe yazısıyla geçiştirilmemesini o yazıyı hala sakladığını söyleyen bir dost beni yeniden arşiv karıştırmaya itti. Bu yazıya bir numara koyarak önümüzdeki birkaç hafta daha çok önemli bir konu olan ahlak kirlenmesini değişik yönleriyle tekrar işleyeceğiz. Burada ahlakın çok geniş bir kavram olduğunu biliyorum. Sözünü etmek istediğim çevre konusunun etrafında oluşan düşünsel kirlenme olacak. Bu kirlenmelerin en tehlikeli olanıdır. Çünkü bu kirlenmeyi yok etmek için nesiller boyu çalışmak, insanları eğitmek gereklidir. Çünkü çevrenin en önemli kaynağı insandır. Düşünebilen, düşünceleri ile yeni, yeni çevre kavramları oluşturan da yine insandır. Herkese göre değişik yorumlanabilen ahlak, insanı insana karşı yapabilir. Ancak “doğa ve bilim” somut ve gerçektir. Bu nedenle doğanın bilimsel gerçeklerine karşı olmak, doğayı kendi menfaatine kullanmak ahlaki kirlenmedir. Ülkemiz bu tür ahlak kirliliklerini çok yaşadı. Zararlarını bu ülke çocukları hala çekiyor. Bu konuyu düşünürken yaşanmış örnekleri hakkında arşivlerimden biraz araştırayım dedim. Bakın neler çıktı? Çevre ve ekosistemin sınırları, ülkelerin sınırları gibi değildir. Bir ülkedeki zararlı atıkları gemilere, tırlara yükleyip bir başka ülkeye göndermek, satmak bir ahlak kirliliğidir. (Karadeniz’de karaya vuran zehirli atık varilleri, Yalova’ya yapılacak zehirli atık toplama alanı gibi)
· “Sürdürülebilir kalkınma ve Çevre” diye, diye geri kalmış ülkelerin bakir değerlerini kullanıp sonra o ülkelerin çevreyi felakete götüreceğini iddia ederek işgal etmek, ahlak kirliliğidir. (ABD-Irak)
· “Kirleten Öder” gibi slogan ve politikalarla zengin olanın kirletme hakkı vardır, öderse her şey yolunda demek, ahlak kirliliğidir. (ABD)
· “Yatırım yapıyorum, para kazanacaksınız” diyerek halkımızı aldatan ve ülkemizin altın madenlerini çevre değerlerini hiç göz önüne almadan, para gücü ile zayıf insanları satın alarak sömürmek ve arkada tükenmiş bir çevre ve kafası karışık insanlar bırakmak, ben de onlardan biriyim. Burada bizi uyarmak için çok uğraşan, tüm hayatını garantiye alacak miktardaki dolarları elinin tersiyle iten İTÜ’nün saygıdeğer hocası Prof. Dr. İsmail Duman’ı tekrar sevgiyle anıyorum. (Bergama olayları) bu bir ahlak kirlenmesidir.
· Radyoaktif olabilecek çayları ekonomik kaygılarla halkın gözüne baka, baka içmek, bilimsel verilere itibar etmeyip halka siz de içebilirsiniz demek, ahlak kirlenmesidir. (Çernobil ve geçmişte bizim Bakanımız)
· “Asbest tehlikesizdir” diyerek yüzüne gözüne sürmek, bilimsellikten uzaklaşmak, ahlak kirlenmesidir. (bir bakanımız)
· Boğazda gemi yanarken ve hiçbir acil eylem planı yokken, Devletimiz her önlemi almıştır, bu konuda acil planlarımız vardır. Diye demeç vermek, ahlak kirlenmesidir.
· Koyun yüklü gemi battığında “bırakın orda kalsın, bizim denizimizde oksijen yok zaten” diyerek böyle bir kazadan alacağımız tazminattan bile ülkesini mahrum etmek bir ahlak kirlenmesidir.
· Yasalara rağmen su havzalarının en yakınlarına şehir kuranlara, incecik derelere 1600 HES planlamak, halkın karşı çıkmasına biz halka bunu anlatamadık resimlerle anlatacağız demek, çöp alanlarına, gecekondu konmasına, oy uğruna göz yummak, bir ahlak kirlenmesidir.
· Tarla oluşturmak için orman yakmak, yakılan orman yerine villalar oturtmak, ilçeler oluşturmak, 3 G ile ormanları satmak, bu oluşumlara oy uğruna göz yummak, sırf Türk’lere zarar vermek için ormanları yakmak, bir ahlak kirlenmesidir.
Öf Be! Say, say bitmiyor. Ne ahlaksızız demeye de dilim varmıyor. Demek daha çoook çalışmamız lazım çoook! Birkaç hafta bu konuya devam edeceğiz. Güzel ahlaklı insanlar içinde, sağlıklı ve mutlu yaşamanız dileğimle.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *