ESAS TEHLİKE “AHLAK KİRLENMESİ” ( 2 )

YAYINLAMA:
TOPRAK DEĞİL, SU DEĞİL, HAVA DEĞİL        
ESAS TEHLİKE “AHLAK KİRLENMESİ” ( 2 )
 
TOPLUMSAL, SİYASAL, KÜLTÜREL KİRLENME
Çevre kirlenmesi deyince ilk akla gelen doğa kirlenmesi oluyor. Ama bundan kötüsü, doğa kirlenmesinin sorumlusu toplumsal, siyasal, kültürel, düşünsel, dilsel kirlenmeler değil mi? Doğa kirlenmesini önlemek için önce bu kirlenmeleri yok etmek gerekmez mi? Doğanın bozulması insan eliyle olduğuna göre önce insandan, insanımızdan başlamak gerekmez mi?
Nasıl arınacağız? Çözüm yollarını bulmak için ilkin her alandaki kirlenmeyi örneklerle ele alalım. Bozuklukları saptamak için buyurun arşive, girin kitaplara.   
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerinde yepyeni bir devlet kuruldu. Atatürk’ün önderliğinde Türk halkı eliyle. Türkiye Cumhuriyeti, 20 yıl boyunca Türk tarihinin en parlak dönemini yaşadı. Yeni bir devlet kurmanın, bu kuruluş ve devrimlerin içinde yer almanın sevincini yaşıyordu Türk gençliği. Bir yandan Osmanlı’nın borçları ödeniyor, diğer yandan yeni, yeni fabrikalar açılıyordu devlet eliyle. İmparatorluk zamanında yabancılara kurdurulmuş olan bir takım sanayi kuruluşları ulusallaştırılırken Türk gençliği de katkıda bulunuyordu. Sümerbank, Etibank, Şekerbank gibi kuruluşlar Türk halkının öğüncü oluyordu. Yerli malı kullanma haftaları, tutum haftaları düzenleniyordu okullarda. Orman Bakanlığı kurularak ormanlarımız koruma altına alınıyor, ( O zamanki Bakanlar içinde ormanda arazisi olan bakan yoktu.) Tarım Bakanlığı tarımı makineleştiriyor, Türk düşünce, bilim ve sanat yaşamı gelişiyordu. Türk edebiyatı tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar çok sanatçı kazanıyordu. Okuma yazma oranı yüzde beşten yüzde seksenlere çıkarılmıştı. Köylü çocukları da eğitim birliği içinde okuma olanağına kavuşmuştu. Türk kadınları insan olarak varlılarını anlamışlardı. Onlar için halk okulları açılmıştı. Halk evleri her yanda eğitim ve sanat yuvaları olmuştu. Köy Enstitüleri çok donanımlı öğretmenler yetiştirip köylere gönderiliyordu. Bir ulus uyanmaya başlamış, yüzyıllar boyu horlanan bu halk yeniden kendini, dilini, tarihini bulmaya başlamıştı. Atatürk’ün ölümünden ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra her şey yavaş yavaş değişmeye başladı. Karşı devrimciler daha 11 Kasım 1938’den başlayarak muhalefete geçtiler. 2. Dünya Savaşı sonrası demokrasiye geçmeye başladık, olumlu bir gidişti bu, ama demokrasi ve özgürlük kavramlarının yanlış anlaşılması sonucu her şey bozulmaya da başladı. Gerçi sanayimiz gelişti, pek çok gelişti, ama sanayi atıkları sorunu hiç düşünülmedi. Yollar yapılıyor, barajlar açılıyor, ama yanlış yapılanma da her yanı sarıyordu. Köylerden kentlere plansız akın başlamıştı. Rumelihisar’lı annem, İstanbul Harbiyesinin son mezunu babam anlatırdı, 1940-1960 arasında Paşabahçe’den Polonez köye,  Yakacık’tan Çamlıca’ya, Şişli’den Kağıthane üstünden Belgrad Ormanları’na geziler yapılırdı. Zümrüt gibi bir güzellik görünürdü İstanbul’da. 1951 de hepsinin yok oluşu şaşkınlıkla izlendi.Yakılmıştı koca orman, tarla ve yerleşim yeri açmak için İstanbul’a dışardan gelenlerce..Şimdi o yerler 3G orman vasfını kaybetmiş adıyla satışa konuyor. O günlerde Vatan Gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman’a doğudaki bir gezisinde ateş edildi gericiler tarafından. Atatürk’çüler, devrime büyük bir güven içinde karşı devrim hareketini küçümsediler. Gerçi Atatürk’ün ölümünden hele, hele 1946’dan sonra karşı devrimin adım adım ilerleyerek bu günlere geldiği görüldü. Demek ki hala uyanmamışız. Politikacılarımız halkı uyandırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çok ta başarılılar bu konuda.
Doğal kirlenmeden daha tehlikeli olan toplumsal kültürel kirlenmelerdir kuşkusuz. Çünkü doğaya egemen olmasını bilen insan, kirlenmeden arınmasını da bilebilir. Ve bunu sağlayabilir, ama önce kendinin insan olması gerek. İnsan olma yolunda tarih boyunca ilerleyen insanı insanlıktan çıkaran toplumsal ve kültürel bozulmadır. Özellikle görsel iletişimde milyon dolarlar kazanan televizyoncularımız bu bozulmaya güzel hizmet veriyorlar. Toplumsal ve Kültürel Kirlenmenin tarihçesini Osmanlı’dan bu yana devam edeceğiz. Sağlıklı, kültürlü güzel insanlarla mutlu yaşamanız dileğimle.                          
       
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *