ESAS TEHLİKE “AHLAK KİRLENMESİ” ( 7 )

YAYINLAMA:
TOPRAK DEĞİL, SU DEĞİL, HAVA DEĞİL
 
Geçen haftadan devam DİL KİRLİLİĞİ:
 
Artık Türkçe sözcüklere yabancı dilden takılar getirerek karma bir dil oluşturuyoruz. “Açmatik, dokunmatik” gibi. Bu alışkanlık sözlü iletişim ortamlarındaki programlarla ve birkaç istisnası dışında yaratıcılıktan uzak reklamların da etkisiyle hızla yayılırken, gençler ve özellikle çocuklar, televizyonlarda kullanılan bozuk Türkçeyi konuşmaya başladı.
Artık visionlarını varietelerle geliştirip; reality Showlarla pekiştiren, vowlu Türkçe ile süslenen top ten yada top secretli ShowTV (şov ti vi), Star TV, HBB (Has Bilgi Birikim) değil, (eyç bi bi) vb. özel televizyon kanallarımız; radio contact, capitol fm, number one vb. özel radyolarımız var. Bu sözlü iletişim ortamlarında dinlediğimiz Türkçe ise bazen tanınmaz durumda. Sunucuların pek çoğu manken, mankenlik eğitimi görmüşler. Pek çoğunun kullandığı dil, içtenlikle sıradanlık arasındaki sınırı zorlamayı çoktan geçmiş. İletişim denilen ve çağımıza ad veren olgunun en önemli aracının dil olduğunu bilerek, herkesin bir değil, birkaç dil bilmesini kim istemez? Türkçenin güzelliğine, zenginliğine ve gücüne olan güven ile bu dilin büyük bir kültür dili olma yolunda taşıdığı potansiyele olan inanç hiç sarsılmamalı ve Türkçe eğitimine önem verilmelidir. Yoksa yabancı kelimelerle karıştırılmış bir Türkçe gelişecek ve gazetelerde, televizyonlarda şöyle haberler okumak, dinlemek durumunda olacağız.
İzmir- İzmir Enternasyonal Fuarı Enformasyon Bürosu’nun yanındaki prefabrik pavyonlardan birinde verilen brifingde, dizaynı ve fizibilitesi yabancı bir firma tarafından yapılmış Aslankaya Barajı’nın ikinci ünitesine türbünlerin montesinin bitmesi üzerine burada istihsal edilecek enerjinin enterkonnekte sisteme entegrasyonunun sağlanacağı, bilahare bu menatıkın elektrik produktivitesinin ve potansiyelinin iki katına çıkacağı bildirilmiştir.
Nasıl haber ama! Ne anladınız? ( Ben bu cümleleri bir çok teknik dergi karıştırarak 2 saatte yan yana getirebildim.) Dil kullanımı konusundaki tartışmalarda dilimizi seven, onu korumak isteyen kimileri, varsın kalkınma, gelişme, çağdaşlaşma olsun; isterse kültürümüz de değişsin diyorlar. Çünkü sonunda ve çoğunlukla kültürde değişme olmadan kalkınamayacağımıza, çağdaş uygarlık düzeyine varamayacağımıza inanıyorlar. Bu görüşe karşı olanlar ise; “Kültürümüz değişsin, ama güzel dilimiz hiç değişmesin” diyorlar. Beğenelim ya da beğenmeyelim dilimiz sürekli değişiyor. Ama bu günlerdeki değişimi gelişme olarak kabul etmek mümkün mü?
Çağdaşlaşmak, topluma, ulusal değerlere arka dönmek değildir. Yabancı kültür değerlerine teslim olmaksa hiç değildir. Mercili, okeyli konuşan, cafe-barlarda okey oynayıp stres atmaya çalışanların, entel takılanların, üniversiteye gidememiş, fakat çevresindeki sosyetik (!) hanımlardan etkilenmiş Coiffeur Metin’e abone olmuş, yarı Türkçe konuşanları lütfen uyaralım.
Dil Kirlenmesi konumu Atatürk’ün bir sözüyle bitirmek istiyorum.
“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak önce bizim kendi benliğimize bu saygıyı duygu, düşünce ve uygulamada bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin ganimeti (şikarı) olur. (aktaran:S.İlhan)
Sağlıklı kalmanız dileklerimle.         
 
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *