Bırakın referandumu da genel seçime konsantre olun!

YAYINLAMA:
Artık çoktan geride kalmalı referandum tartışmaları.
Tabi bizler için geride kalmalı da siyasiler daha fazla ders çıkarabilir.
Kazananlar ya da kazandığını zannedenler şımarmamalı.
Kaybettiğini düşünenler ise nerede hata yaptıklarına bakmalı.
Bölgemiz ilçelerinin kritiğini fırsat buldukça sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Şuan aklıma gelen Beylikdüzü ve yanılmıyorsam AKP’li belediyelerden sadece burada HAYIR yüksek çıktı.
Yok yok Yusuf Uzun ve ekibi HAYIR oyu kullandı demiyorum.
Sanki EVET oyu daha az çıktı diye düşünüyorum.
Dediğim gibi yer yer ilçeler değerlendirmesi yapacağız.
Ancak şimdi yavaş yavaş genel seçim havasına girmeliyiz.
Kimler hangi partiden bölgemizden milletvekili adayı olmalı.
Hangi parti iktidara gelirse bölgemize daha çok faydası olur.
Mevcut iktidar değişebilecek mi?
Değişirse kualisyon hükümeti mi olur yoksa tek başına başka bir parti hükümeti kurabilecek oy alabilir mi?
Bölgemiz belediye başkanlarından kimler mebus olmak için can atıyor kimler Ankara’yı istemiyor.?
 
* * *
Bu soruları çoğaltırız tabi.
www.haberdar.com.tr web sitemizdeki bu yöndeki anketimizi de oylarınıza sunuyoruz.
12 kişinin adını koyduk bu ankete.
Sizlerden gelen istek üzerine bu isimlerde değişiklik yapabiliriz.
Hadi bakalım kimlerin vekil olmasını istiyorsanız düşüncenizi yansıtın bu ankete.
Bu arada ben bazı okuyucularımdan gelen istek üzerine mümkünse her gün yazmaya çalışacağım fakat biraz daha kısa yazacağım.
Tabi bu yazılar içerisinde arada bir çok sevdiğim hikayeleri de sizlerle paylaşacağım.
İşte o güzel hikayelerden birisi yazının devamında sizlerle…
 
 
Nereden geldiğini unutmayacaksın!
 
Basketbol milli takımımızın başarısını inkar etmemeliyiz.
Bu başarıda en büyük pay sahiplerinden Hidayet Türkoğlu’nun meşhur hikayesini duymuşsunuzdur.
Bu günlerde bir kez daha paylaşmakta fayda var.
Ne biliyim işte sonradan görmüşlere kapak olur belki!
Bu hikayeyi Hidayet tv8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştır.
 
Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu esiyle birlikte, Eminönü’nde geziyordu.
Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarşı, Nurosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı derken, Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı...
Sonra simitçiye yaklaştı:
- 300 bin abi. Çıtır çıtır....
- Tezgahta kaç simit var ?
- 70-80 tane var herhalde...
- Hepsini alsam ne tutar ?
- Seksen desek 24 milyon.
- Al sana 30 milyon... Farz et ki hepsini aldım...
-Sağ ol abi... sağ ol...
Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı.
 Eşi şaşkındı. Üç beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.
- Hidayet sen deli misin?
- Yooo
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Boş ver sorma.
- Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim ?
- Hidayet !
- Yoksa ?
- Evet o tezgah, eskiden benimdi.
 
 
Günün sözü!
Dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır: Ya kendi aklından faydalanırsın, yada başkalarının akılsızlığından ..
[L.N Tolstoy]
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *