CEZAEVLERİ BİRER OKULDUR

YAYINLAMA:

Türk edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdırmış başta Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Uğur Mumcu, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Bay kurt, Sabahattin Ali, İbrahim Balaban ve 12 Eylülden sonraki dönemde, Yalçın Küçük, Nevzat Çelik, olmak üzere birçok ünlü yazar şair ve sanatçının ilham mekânı, çalışma alanı ve temel okulu, cezaevleri olmuştur.

Acılar, çileler, işkenceler, verilen onur savaşları, çekilen özlemler, buruk sevdalar üzerinde düşünecek bol zamanı olan insanların, en hassas duygularını, en ulaşılmaz fikirlerini, insan beyninin ince ayrıntılarınca gözden kaçırılmadan sunmasının ancak içerde özgürlüklerden yoksunken mümkün olabileceğini düşünüyorum. İşte bu ruhun cenderesinde sıkışmış, dışarıya çıkmak için can atan, duygu coşkunluğu ve anlatımın gizeminden önemli edebi eserler doğmuştur. Köy romanı, cezaevi romanları, anılar, dostluklar üzerine kurgulananlar yaşamdan en güzel kesitlerin sunulduğu örneklerdir.

Dışarıda ki insanın ayrımına varamadığı duyup hissettiği halde anlatamadığı birçok fikri düşünce ve duyguyu, aşk ve sevginin ifadesini bu romanlarda bulmak mümkündür. O mekân kavramının yitirtildiği yerlerde, hüznün, hasretin, özlemin ortak olduğu eşsiz eserler yazılmıştır.          

                                    
Yaşamım boyunca, yazanı, çizeni, okuyanı yeni fikirler üreteni, özgür ve çağdaş düşünceyi savunanları hep saygıyla karşıladım. 80’li yıllarda siyasi cezaevlerinde yöneticilik yaptım. Cezaevlerinde ki görevim sırasında, özgürlüklerinden yoksun bırakılan her insana destek olmak için elimden gelen gayreti gösterdim. İçerden dışarıya giden tüm mektuplar notlar ile dışarıdan gelen mektuplar kitaplar benim denetim ve kontrolümle içeri alınıyordu. Elimizdeki tek ölçüt sıkıyönetim savcılığının yayınladığı yasak yayınlar katalogu idi. Her mektubun ve kitabın üstünde görülmüştür damgası ve benim imzam vardır.

O yıllarda içerdekilerin tümüne yakını hep okuyordu, bir şeyler üretmeye çalışıyordu. Özellikle bir yabancı dil öğrenme gayretleri en yaygın olandı. Ancak gözlemlediğim kadarı ile dil öğrenmeyi başaran ciddi bir kitap veya şiir yazanlar sayılı idi. Nevzat Çelik bir cezaevi şairidir. İçerden birçok şiirini gönderdiği yazar ve şairlerden kendisini yüreklendirici cevaplar geldiği gibi umutlarını kıracak olanlarla geliyordu. Y.Küçük zaten yıllarca yazan özgün eserler meydana getiren bir insandı. Onun için cezaevi bir büyük boş zamandı. İçerde bu durumu iyi değerlendirdiğini düşünüyorum. Bu günlerde 12 Eylül dönemi benzeri siyasi cezaevleri yeniden gündemde. Edebiyatımıza Silivri yeni değerler kazandırmaktadır. İçerde çok önemli yazarlar ve eşsiz kitaplar yazılıyor.

Soner Yalçın’ın Ergün Poyraz’ın Nedim Şener’in Ahmet Şık’ın ve cezaevi gediklisi haline gelen Yalçın Küçüğün Doğu Perinceğ’in önemli kitapları gündemde. Yalçın Küçük zaman zaman geçmişte yollarımızın kesiştiği Sultanahmet cezaevinde yattığından övünçle bahsediyor.     
                                                        
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *