“AHLAK KİRLENMESİ” 7

YAYINLAMA:

TOPRAK DEĞİL, SU DEĞİL, HAVA DEĞİL     ESAS TEHLİKE “AHLAK KİRLENMESİ” 7

7. HAFTA VE SONUÇ
EVET Sevgili HABERDAR Okurları! 7 hafta önce “Ahlak Kirlenmesi”nden bir söz ettik, sizinde verdiğiniz olumlu tepkilerle tam 7 hafta sürdü bu konu, “Toplumsal, siyasal, kültürel kirlenmeler, ekran kirliliği, basın kirliliği, dil kirliliği, eğitimdeki yozlaşma konumuz oldu. Sanki hiç temiz bir yönümüz kalmamış gibi korku sardı içimi. Subay çocuğu olduğum, hizmet eri kucağında, mahvellerde, ordu evlerinde büyüdüğüm için değil, en temiz pırıl pırıl olduğu için hep sevdim ordumuzu onu da kirlettiler. Ama o bunu kabul etmez er geç silkinir ordumuz.  Tek dileğim; eğitimiyle, adliyesiyle, yerel yönetimleriyle, bankalarıyla ve tüm bireyleri ile tertemiz bir toplum olmak. Niçin olamıyoruz? Her halde kurallara uyma, disiplin terbiyemiz yok. Okuduğum kitaplarda insanlara nakletmek istediğim hoşuma giden cümlelerin altını çizerim. Gazetelerin köşe yazılarından beğendiklerimi keser arşivlerim. Bu köşe yazımın bu satırdan sonrasında son yıllarda çıkmış konumuzla ilgili gazete yazılardan bir demet sunacağım size.  Eğitim konusunda; Gazeteler yazdı. “Sıfır” çeken öğrenciler;  LGS’ye giren öğrencilerin  çoğunun “sıfır” çektiği açıklandı. İşte eğitimimizin hali. Siyasetçilerimiz konusunda; Siyasilerimizin en güzel kalkanı dokunulmazlık zırhı. Buna rağmen son 23 yılda yargıdan kurtulamayan bakanlar oldu. 23 Nisan 1981 Eski Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı, rüşvetten 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 17 Mart 1982 Eski Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi, görevi kötüye kullanmaktan 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 15 Mayıs 1985 Eski Devlet Bakanı İsmail Özdağlar, görevi kötüye kullanmaktan 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 20 Ocak 1993 Eski Bayındırlık Bakanı Safa Giray ile Cengiz Altınkaya oto yol ihalelerinde usulsüzlük yapmaktan yargılandı suçsuz bulundu. 15 Haziran 2004 Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile Recep Önal, yüce divana sevk edildi. Yargılandı. Yüzlerce Millet Vekili dokunulmazlıkları sebebiyle yargılanamıyor. İşte arşivimden konumuzla ilgili bulduğum yazılar.  Eğitimde ve siyasette hal böyle olunca ülkemizde “Hava Kirliliği” olsa ne olur, “Su Kirliliği” olsa ne olur, “Toprak Kirliliği” olsa ne olur. Bu kirlilik konusunu Cem Yılmaz’dan bir şiirle kapatalım. (Bu şiiri ikinci defa geçiyoruz önce okumayanlar okusun.)
                      İSTİKBAL MARŞI
Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak, 
Dönmeyip Amerika’da, arlanmaksızın yaşayacak.      
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak.

Çalma kurban olayım hepsini, ey hırslı çakal,
Gariban halkıma da bir pul, bırakacak kadar al.
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen buradaki ortakların behemal.

Ben ezelden beri aç yaşadım, aç yaşarım,
Hangi hükümet beni kurtaracakmış? Şaşarım.
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım,
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım.

Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten duvar,
Benim “cağız, ceğiz” diyen bir hükümetim var.
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar,
Avrupa Birliği denilen tek dişi kalmış canavar.

Arkadaş, Meclis’e dürüst çalışanları uğratma sakın,
İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın.
Gelecektir, cezanı vereceği günler Hak’kın,
Kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın.

Yaktığın yerleri “Orman” diyerek geçme, tanı,
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı,
Gözleri açık yatır, seni kurtaran Ata’nı,
Satılmadık o kaldı, durma satıver vatanı.

Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda,
Semizletin Apo’yu, mezarında dönsün şüheda.
Uydurma kanunlarla Meclis’ten getirin seda,
On bin yıllık tarihe, yurdum ederken veda.

Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli?
Yediğiniz herzelere başka ne demeli?
Oyuverin altını, iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli.

O zaman durur belki gözümden akan yaşım,
O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım.
O zaman boşa gitmez yıllar süren uğraşım,
Hesabını verip de gittiğiniz gün kardaşım.

Dalgalanın siz de dolar gibi şimdi ey suçlular,
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular.
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar,
Hakkıdır garip yaşamış vatandaşın da gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin aydınlık bir istikbal…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *