TSK NEREYE KOŞUYOR
Üç kıtada at koşturmuş Çanakkale de destanlar yazmış Viyana önlerine dayanmış meydan savaşları kazanmış imparatorluklar kurmuş atalarımızın peygamber ocağı dediği onların yadigârı olan çağa ve teknolojik gelişmelere ayak uyduran bir dönem dünyanın en güçlü dördüncü büyük ordusu TSK bu günlerde itibar güç ve prestij kaybının maalesef son noktasındadır.
Komuta kademesi tek kurşun atmadan dışarıda emperyalizmin gizli açık örgütleri içerdeki dini siyasi araç olarak kullanan İslam şeriatını hedef alan yerli işbirlikçileri ve güç odaklarının yemleyip yandaş ve yalaka haline getirdiği bir kısım medyanın yargısız infazlarıyla kurulan komplolar sonucu adeta teslim alınmıştır.
Bulunduğu coğrafyadaki stratejik yerine tükenmekte olan enerji kaynaklarının merkezi olan ve dünyanın en kaotik bölgesi halindeki orda doğuya komşu olmasını bölgesindeki etnik ve mezhep savaşlarına emperyalizmin bu coğrafyadaki kirli emellerine rağmen kendi ordusunu düşman ilan edip uluslar arası caydırıcılığını içerdeki güvenirliğini savaş gücünü yok etmeye çalışan böyle bir ülke ve iktidar örneği yeryüzünde yoktur.
TSK’nin çağın savaşlarında en güçlü ve seri tepki verecek seçkin vurucu gücü hava ve deniz kuvvetleridir. Başta bu iki güç olmak üzere kara kuvvetlerinin geleceğin ordusunun yönetim kadrolarını oluşturacak komuta kademesi yandaş medyanın yargısız infazları özel atanmış mahkemelerin yoruma kanaate dayalı bazı kararları ile içeri tıkılmış geride kalanlarında çalışma performansı moral motivasyonu vatan sevgisi üniforma aşkı ve itibarı yok edilmiş o üniforma içinde kendini şövalyeler gibi gören subay astsubay ve generaller bu gün o üniformadan nasıl kurtuluruz dışarıda nasıl iş bulurda yaşamımızı sürdürürüz kaygısına düşmüştür. Askeri hastaneler yirmi yıl önceki ilkel haline dönmüş tıp alanında yetişmiş Doç. profesör olmuş birçok askeri doktor hava kuvvetlerinin göz bebeği ve varlık nedeni yüzlerce pilot denizin deneyimli kaptanları ile kara kuvvetlerinin seçkin mensuplarından ekonomi siyaset uluslar arası ilişkiler ve hukuk okumuş mastır doktora yapmış subay assubaylar başta olmak üzere istifalar basına yansımaktadır.
Bu çözülmenin sorumlusu olanlar bu gün daha önce görevlendirdikleri mahkemelerin kararlarını savcısıyım dedikleri davaların yargılamaların haklılığını haksızlığını tartışır oldular.
Gücün kendi ellerinde olduğunu çözümün ağızlarından çıkacak iki sözcükle mümkün kılınacağını bildikleri ve istedikleri yasayı daha önce birçok kez yaptıkları gibi bir günde TBMM den geçirecek güçleri bulunduğu halde bunu yapmayıp milletin karşısında ordudaki bu gidişi durdurmak için samimi olmayan ifadelerle ve geçmişte kendi görevlendirdiklerini suçlayarak yine mağduru oynamaya soyunmaktadırlar.
Buna millet inanıyor mu diye sormak belki abesle iştigal olacaktır. Ancak ben her ne kadar Kadir İnanır(!) desem de biliyorum millet en büyük Erdoğan diyecektir.