REFERANDUM ÇEVRE İÇİN NE İFADE EDİYOR ?

YAYINLAMA:

Bu konuyu çok merak ettim. Adliyelerde bilirkişi olmama rağmen konuyu analiz edecek bilgi birikimim olmadığı için araştırmalara girdim. Çevre Hukuku Derneğini bu vesile ile tanıdım. Bu konuda Çevre Hukuku Derneğinin değerlendirmesini sizinle paylaşacağım.
Anayasanın 125. Maddesinde Gerçekleştirilen değişiklik ile ilgili yorumu birlikte inceleyelim.
Anayasamızın çeşitli maddelerinin değiştirilmesi için 12.09.2010 tarihinde halkoyuna sunulan tasarının 125. Maddesinde yer alan ve “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz” diyor. Yerindelik ne demek? İdari işlemin amaç unsurunda idarenin takdir yetkisi olamaz, idarenin bütün işlemlerinin nihai amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin vereceği kararların risklerini üzerine alarak kamu yararını sağlamak ve görevlerini yerine getirmek konusunda karşılaştığı soruna en uygun çözümü bulması o konuda en yerinde kararı almasına yerindelik denir. Ancak yerindelik hukuki değil, teknik bir sorundur. Bu sorun konusunda önceden idareye yol gösterebilecek kurallar yoktur. Bu konuda idareye takdir yetkisi vermekten başka bir çare yoktur.
İdari yargının yerindelik denetimi yapamayacağı ilkesi yadsınamaz bir ilkedir. İdare hukukunda bu konuda iki temel sorun vardır. Birincisi, eğer devletin işlem ve eylemlerini yargı denetimine tabi tutmazsanız anayasamızda ya da yaslarımızda bulunan hükümler ne olursa olsun gerçek anlamda diktatörlükle yönetilirsiniz. İkincisi yargı denetimine sınırsız bir “yerindelik denetimi” tanırsanız bu sefer diğer bir anti demokratik yönetim olan Yargıçlar yönetimine sahip olursunuz.
Halk oylaması ile kabul edilen bu halde idari yargı organlarının yerindelik denetimi artık mümkün olmayacaktır. Açık bir ifadeyle söylemek gerekirse idarenin eylem ve işlemlerini denetlemekle görevli idari yargı artık denetimsiz olacaktır.
Çevrenin korunması amacıyla açılan davaların genel nitelikleri itibarıyla büyük ölçekli sanayi yatırımlarına, enerji üretim veya iletim ihaleleri, işlemleri veya özelleştirmelerine karşı açıldığı bir gerçektir. HSYK ve Anayasa Mahkemesi özelinde yapılan bu değişiklikle yargı organlarının başkanları tarafından “yargının etki altına alınmaya çalışılması” olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizin daha önce hiçbir hükümet döneminde olmadığı kadar çok özelleştirme, derelere HES (Hidro Elektrik Santralleri) ihaleleri alanında agresif işlemler dizisi ile artık durdurulamaz olacaktır.
HES’lerle (Hidro Elektrik Santralleri), Üçüncü köprü için kesilecek milyonlarca ağaç, artık korumasız kalacaktır. Sevgili arkadaşım Doğa Derneği ve Su Meclisi başkanı Güven Eken kendini Allianoi’de, Hasan Keyf’te boşuna zincire vuruyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen bizler emanetçisi olduğumuz doğayı korumak için çabalarımızı sürdüreceğiz. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *