Pendik'ten selam var...
YAYINLAMA:
Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün geçmişinde önemli bir isim. Ömer Duman. Silivri İlçe Emniyet Eski Müdürü. Buradan Büyükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne, oradan da Pendik Emniyet Müdürlüğü'ne tayin edildi. Şimdi Pendik emniyetinde... Ama yakın geçmişimizde öyle önemli bir yer etti ki, etkisi belki yıllarca daha devam edecek. Silivri tarihinde mesleki görevimi icra ettiğim yaklaşık 9 yıllık bu süreçte belki ondan fazla emniyet müdürü geldi geçti bu ilçeden. Bazıları bugün İl Emniyet Müdürlüğü görevine kadar yükseldi. Ancak hiç bir emniyet müdürü yoktur ki bu ilçenin tarihinde, arkasından bu kadar özlenilsin, bu kadar adından bahsedilsin. İlçeye kattıkları ile takdir edilen Duman bugün hala Silivrilinin hafızalarında. Üstünden 2 emniyet müdürü geçmesine rağmen bu ilçede... Polis ve halk arasında diyaloğu sağlayan, ilçe emniyeti ile vatandaş arasında köprü olmayı başaran, emniyeti ilk kez bu kadar başarılı kılan ve kalpleri fetheden bir adam. Bugün aynı başarıyı Pendik emniyetinde sağlıyor. Silivri için yaptıkları ise sadece arkasından anılıyor. Az sonra Silivri emniyetinden bahsedeceğim ama keşke mevcut kadrolarda emniyet ve halk arasında Ömer Duman'ın sağlayabildiği pozitif iletişimi sağlayabilseydi yada en azından koruyabilseydi.
Özlüyoruz seni Ömer Duman.
Önceki gün Pendik emniyetine ziyarete gittik Silivri'deki bazı meslektaşlarımla. Eskilerden kalma hatıralarla muhteşem bir gün geçirdik. Teşekkür ederiz.
Ve Silivri Emniyetinden bir manzara
Anlatacağım olayın gerçekliği ihtimali bile bir yana, böyle bir olayın yaşandığı iddiası dahi mide bulandırıcı aslında. Silivri'de daha önce yaşanmamış, örneklenemeyecek kadar utanç verici. Bir kaç polis memurunun, sokak ortasında 22 yaşında bir çocuğu darp etmesi...
Suçu her ne olursa olsun ve ne demiş olursa olsun hepsi bir kenara. TC sınırları içerisinde dini, dili, ırkı, cinsiyeti, tercihleri, siyasi duruşu ne olursa olsun her vatandaş için polis asayişi ve huzuru sağlayacı bir unsur, bir kolluk gücüdür. Vazifesi de yetkileri de bellidir. Bir yerde bir olay varsa polisin müdahalesini gerektirir, bunun en uç noktası şahsın etkisiz hale getirilerek gözaltına alınması ile neticelenebilir. Elinde belinde silahı olmayan, savunmasız bir insanın sokak ortasında ailesinin ve vatandaşların gözü önünde dakikalarca polis tarafından darp edilmesi dehşet verici bir iddia. Mutlaka araştırılması ve kamu vicdanının rahatlatılmasını gerektirir bir vaka.
Kişinin yaşam hakkını da bir kenara koyalım, olaya tanık olduğu iddia olunan çocukların ve vatandaşların bu ilçede artık polise bakış açısının ne olacağı, polis ile iş birliği açısından doğuracağı olumsuz sonuçları, polise duyulan güvenin alacağı darbeyi, polisin huzuru sağlayıcı misyonu, polis teşkilatının itibarını düşüreceği pozisyonu, olaya tanık olanların psikolojisinin ne hale gelebileceğini bir oturup enine boyuna düşünmek gerekir. Az öncede bahsettiğim Ömer Duman'ın yarattığı o barışık tablo sayesinde bugün ilçede el üstünde tutulan, örnek gösterilen, vazifesine yardımcı olunan, yeri geldiğinde dost gibi kabul görüp vatandaş tarafından korunup kollanan o polis teşkilatının arkasından bugün küfür edilerek ve yaka silkilerek bahsedilmesi noktasına gelinmesi bir emniyet teşkilatının başında bulunanlar için çok utanç verici olması gerekir. O nedenle sanırım bu olayın kamu nezdinde vicdanları rahatlatıcı, teşkilatın aldığı yarayı onarıcı olması bakımından kurum yetkililerine şu saatten sonra önemli vazifeler düşüyor. Yoksa yazık edersiniz o teşkilatın ilçedeki itibarına... Dilerim yaptıkları ile arkasından sövülerek anılan değil, Ömer Duman gibi övgüyle ve saygıyla anılan ve yıllar sonra bile unutulmayacak kadar hafızalarda yer eden kurum yöneticileri olarak iz bırakırsınız bu ilçenin tarihi sayfalarında...
Şaka gibi bir vaka
Fener köy ve muhtarı Muharrem Eren şu sıralar çokça konu oluyor köşe yazıma... Ama her defasında yazılası bir vukuatla çıkıyor karşıma... İlk duyduğumda daha yüzümü gülümseten bir olayı anlatacağım. Karadeniz fıkralarına taş çıkartır cinsten. Eleştiri yok bu kez yazımda.
Kanser hastası bir amcamız (Allah uzun ömürler versin), mali durumu yerinde olduğundan, çıkıyor memleketin her bir yanından kendine mezarlık beğenmeye. Yolu bizim Fener'e düşüyor. Fener'i beğendiğinden kendisine bir mezar yeri almaya karar veriyor. Muhtara danışıyor. Bizim meşhur muhtara.. Muharrem Eren veriyor cevabı. "Vallahi mezarlığımızda hiç yer kalmadı. Ama siz buradan bir arsa satın alın, mezarlık olarak bağış yapın, hem sevaba girersiniz köyün mezar yeri olur, hem de size bir mezar sağlanmış olur"
Adama mezarlık yeri satın aldırtılıyor. Uygun bir arsa bulunuyor. Amcamız parasını ödeyip arsayı satın alıp mezarlık yeri olarak bağışlıyor. Hem köyün mezarlığı oluyor hem amcamızın gönlü oluyor.
Danamadıralı Adem amca isyanda
Halk Adem amcaya isyan ediyor, Adem amca beni kandırdılar diyor. Çocuklar birbirine girmiş. Evi terk etmekten bahsediyor. Köylü isyanda, Adem amca isyanda, Adem amcanın çocukları isyanda. Köye Vodafone baz istasyonu kurmak istiyor. Adem amcanın evinin bahçesi için sözleşme yapılıyor. 71 yaşındaki Adem amca da kötü br şey değildir diyerek maksat yardım olsun atıyor imzayı. Gel zaman git zaman köylü olayı duyunca ayaklanıyor. Adem amcanın çocukları kıyameti koparıyor. Adem amca pişman oluyor. Vazgeçmek istiyor. Şimdi Vodafone'un Danamandıra da sebebiyet verdiği baz istasyonu krizi çözülmeye çalışılıyor. Bakalım bu işin sonu ne olacak. Bizde izlemeye devam ediyoruz.
Gürcan anlatmış, İrfan Yazmış…
İrfan Ermiş beni yazmış köşe yazısında. Yazıyı okuyanlar zaten takdirini yapmışlardır. Ermiş değil de başka biri yazsa bu yazıyı, ciddiye alıp sayfalar dolusu cevap verebilirdim. Ama Gürcan Albayrak anlatmış, İrfan Ermiş yazmış. Kim bu Gürcan Albayrak? Silivri'deki herkes tanır bilir. Kim bu İrfan Ermiş, onu da herkes bilir. Peki ben kimim? Onu da siz bilirsiniz.. 3 kuruşluk adamlara şu üç günlük dünyada sayfalar dolusu yazmaya gerek var mı peki ciddiye alıp? Gerek yok bence…Öğrenmiş oldum. Bu İrfan Ermiş ve Gürcan Albayrak'ın, onlara bugüne dek gösterdiğim iyi niyetin ve yapmış olduğum iyiliklerin karşılığındaki teşekkür şeklini.
Bu arada üstat Ömer Hayam ne demişti bilirsiniz;
- Önce lafa bakarım nedir diye, sonra söyleyene bakarım kimdir diye?
Her lafa ve her söyleyeni adam yerine koyarak cevap versek sizler için açılan şu satırlara yazık değil mi?
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *