Abdullah'ın Suçu Ne?

Dün bir yerel gazetenin manşetiydi bu... Başlık güne gülümseyerek başlamamı sağlayacak kadar özenle ve güzel seçilmiş. Oturdum, düşündüm uzun uzun... Sahi, gerçekten Abdullah'ın suçu ne?

Birden fazla cevabı var aslında bu sorunun.... Abdullah suçlu... Hemde öyle böyle değil...

Abdullah suçlu, çünkü ilçe başkanlığı yaptığı CHP'de tüm itirazlara karşın kulakları tıkayıp Özcan Işıklar'ın belediye başkan adaylığını destekledi.

Abdullah suçlu, çünkü o Işıklar'ı Belediye Başkanı seçtirtti.

Göreve gelmeden önce gerek basınla gerek halkla yaşadığı sıkıntılar daha o günden bu güne haberciydi aslında. Göreve geldi, kriz devam etti. Krizi çözmek için araya girenler, proje üretenler, Işıklar'ı makama kilitleyip halkla iletişimini kesenler, 'Aman göze görünmesin Başkan, kriz böylelikle kendiliğinden geçecektir' mantığı ile hareket ederek Işıklar'ı sandıklara sarıp sarmalayanlar da çözemedi krizi...
Tam bir buçuk sene geçti. Zaman zaman şiddeti ve dozu azalan Silivri Belediyesinin yönetimsizlik krizi, her sükut dönemi sonrası daha şiddetli geri geldi.

Ben bu yazıyı kaleme alırken gördüm ki Belediye Başkanı Özcan Işıklar facebook'dan halkına seslenmiş kısa kısa... Şems-i Tebrizi'den satırlar. "Gerçekten de öyle olmuştu. Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım. O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi... Derin denizlerin işi... Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor, derin denizleri ise ancak derin sevdalar.... Anladım ki derin ve esrarengiz olan herşey susuyor... Anladım ki susan herşey derin ve heybetli..."

Şu facebook'a harcadığı vakti Silivri'ye harcasa, derin derin hizmetler de göreceğiz, derin sevdalı başkandan.

Ama O, Silivrilinin, temsilcisi olduğu yerel yönetimi ile ilgili merak dolu bakışlarına bile derin derin susuyor maşallah. Sığ suları en hafif rüzgarlar coştururken, derin denizleri ancak derin sevdalar...

Biz bir buçuk yıldır yeri geliyor sığdan, kuytudan, yeri geliyor en derin sorunlardan yazıyoruz ama ne hikmetse bizim başkanı hiç bir sevda coşturamıyor. Facebook'dan yazıyor ve anlıyoruz ki derin ve esrarengiz olan herşey susuyor. Anlıyoruz ki susan herşey derin ve heybetli...

Anlıyoruz ki Işıklar derin ve esrarengiz bir başkan, anlıyoruz ki susan başkan gayet heybetli... İyi ama, bu heybet Silivri'ye bir buçuk yıldır yetmedi? Peki ne olacak şimdi?