ÖRGÜTLÜ İNSANLARIN ZAFERİ
Sevgili Haberdar Okurları, uzun zamandır birlikteyiz. Bu gazetede sizinle olmaktan çok mutluyum. Gazetemiz geçenlerde dokuzuncu kuruluş yılını kutladı. Çok mutlu oldum. Ama geçen hafta ilk benden duymanızı istediğim haberi maalesef ulusal gazeteler ÇEVRECİLERİN TARİHİ ZAFERİ diye duyurdu. Ben Adana’da olduğumdan köşe yazım gecikti. Olsun duygularımı yine de sizinle paylaşmak istiyorum. 2002 yılında Elbistan’dan davet almıştım. O yöre halkı Ceyhan Nehrinin kuruması korkusunu taşıyordu. Elbistan yakınlarında bir kayanın dibinden kaynıyordu bir çok ile, ilçeye hayat veren Ceyhan Nehri. Ama hayatı tehlikedeydi. Saatte kaynadığı su miktarının yarısı Afşin Termik Santraline, Şeker Fabrikasına gidiyor kalanını da nehir kenarında yaşayan insanlar, hayvanlar, bitkiler kullanıyordu. Afşin Termik Santrali 3 ünite daha devreye almayı planlamış soğutma suyu olarak çekeceği su için dev boru hatları döşeniyordu. Ve saatte kullanılacak su miktarı kaynayan sudan fazlaydı. Ceyhan yok olacaktı. Ben TÜRKİYE ÇEVRE KOZASI’NI temsilen gittim. Manevi kızım Necla ve eşi Hakan’la ve orada yaptığım konuşmada halkı örgütlenmeye davet ettim. Halk örgütlendi. Direndi. Kazandı. Bu yıllarda problem dereler. Karadeniz’de kıyamet kopuyor. Fırtına Deresi, Yağmurdere, İkizdere, Artvin’in Meydancık Beldesinde Papart Deresi vs. Avrupa’nın mutlaka korunması gereken on alanından biri olan Küre Dağlarında insanlar isyan ediyor. Her dere üzerine onlarca HES (Hidro Elektrik Santrali) planlanmış ülkenin en güzel, doğa harikası yerler tanrıları para olanlar tarafından özel sektöre peşkeş çekiliyor. Ocak ayında Rize, İkizdere’ye davet edildim. TÜRKİYE SU MECLİSİNİ kurup örgütlenmek için. Türkiye’nin 81 İlinden 90-100 kişi kadardık. 3 gün gece geç saatlere kadar çalıştık. Son gece Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu seçimi oldu. 7 kişi seçilecekti. Ben tanıdığım TEMA eski Genel Müdürü, Doğa Derneği Başkanı, 4’ü Avukat yerel adaylara oy verdim ve sonucu beklemeden dönüş için otobüsüme yetiştim. Sekizinci en yüksek oyu almışım. Konuya kendini adayan, 2008 yılında İkizdere Derneği öncülüğünde hukuk mücadelesi başlatan Kadem Ekşi’nin ayrılması ile Yürütme Kuruluna giren ben, Trakya Temsilcisi olarak olaylara uzak olduğumdan pekte faydalı olamadığım halkın örgütlenmesini maillerden takip ettim. Karadeniz İsyanda, Derelerin Kardeşliği gibi platformlar, köylülerin derelerine sahip çıkıp nöbet tutmaları güzel sonucu getirdi. Her ne kadar yürütmeyi durdurma kararları alınmasına rağmen HES inşaatları devam ettirilse, bölgede 4 hidroelektrik santrali yapılsa ve biri Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılsa da Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu İkizdere Vadisini Doğal SİT Alanı ilan etti. İkizdere Vadisi 2007 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla turizm alanı olarak ilan edilmiş yatırımcılar bu bölgeye milyonlarca dolarlık yatırımlar yapmıştı. Ben de orada onlardan birinde kalmıştım. Oraları SİT Alanı olunca derelere yapımı planlanan 22 HES projesi ortadan kalktı. Artık oralarda dereler özgür akacak. Halk ve ben mutluyum. Ama 25 yılımı verdiğim İTÜ mezunu, görevi doğayı korumak olan Çevre ve Orman Bakanı İkizdere’nin SİT alanı olarak ilan edilmesine tepki göstermiş ve HES’lere karşı çıkanları rüşvet almakla suçlamış. Enerji Bakanımızda bize doğal gaz satanlara müjdeler olsun demiş. Biz HES’lere karşı değil, seçildiği yerlere karı çıkıyoruz. Tarihi değerimiz Hasankeyf, İlk sağlık merkezimiz Allianoi, Fırtına Vadisi, İkizdere ve diğerleri 5-10 Megavatlık santraller için feda edilemez. Rüzgar santralleri kuralım. Boğazların akıntılarından, dalgalarından faydalanalım. Olmaz illaki HES olacak, ya da Nükleer. Nükleer deyince aklıma geldi. 6 Temmuzda nükleer anlaşmasının gerçekleşmesi üzerine yapılan imza kampanyasında toplanan 170 bin imzanın tesliminde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne muhalefetten 58 kişiye açılan davanı ilki 28 Ekimde Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek. Sonuç ne olursa olsun. ÇEVRECİ DURUŞ BİZİM YAŞAM BİÇİMİMİZDİR. ÖRGÜTLENECEĞİZ KUVVETLİ OLACAĞIZ DOĞAYI KORUYACAĞIZ. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.
