NASIL BİR DARBE İSTERSİNİZ
Cahilliğin köleliğin inanç özgürlüğü olarak takdim edildiği Müslümanlığın bez parçasına indirgenip farklı bir dine dönüştürüldüğü ülkede insan haklarından çağdaşlıktan söz etmek mümkün değildir.
Eğer herhangi bir din mezhep töre insanları kula kul olmaya köleliğe mecbur bırakıyorsa o ülkedeki sisteme demokrasi demek abesle iştigaldir.Köleliğe ve biat etmeye giden yol özgürlük olarak değerlendirilemez.Toplum korkularından arındırılmadıkça ülkede siyasi ve ekonomik istikrar sağlanamaz.5-6 yaşındaki çocukların tarikat yurtlarında kuran kurslarında başlayan ideolojik eğitimleri okullarda devam ediyor.Ve bu gün artık o okullarda eğitim alanlar ülkeyi yönetiyor.
Özellikle bizim gibi askeri darbelere alışık olan milletler darbe deyince bunun mutlaka askerler tarafından gerçekleştirildiğini sanıyor ve kendisine karşı yapılan sivil darbelerin farkına varamıyor.Gerçeği kavradığında ise dönüşü olmayan bir yola girmiş oluyor.
27 şubat 1933 de Almanya da Hitler anayasayı meclisten geçirip düşündüğü sivil faşist diktatörlüğü kurmak için Reichstag parlemento yangınını çıkarmıştı.Naziler bu yangını komünistlerin üzerine atarak olay yerinde yakalanan Marinus Van Der Lubbe adındaki şizofreni hastasını fail olarak gösterip anayasayı meclisten geçirdi ve fiilen sivil parlamenter bir darbe ile bu gün bile nefret ve kinle anımsanan faşist ırkçı nazi iktidarını kurup dünyayı felakete sürükledi.
Halen sokaklarında iffet polislerinin gezdiği kadınların örtünme kabusu ile özgürlüklerinin kısıtlandığı insan haklarının rafa kaldırıldığı nükleer silah üreterek başta ülkemiz olmak üzere orta doğuyu ve dünyayı ateşe vermek için çalışan bu dönemde yakınlaştığımız komşumuz İran’daki sistem de sivil darbe ile gerçekleştirilmiştir.Şah’ın laik iktidarında dünyanın dördüncü büyük ve güçlü ordusu olan İran da askeri kışlalar molalar tarafından işgal edildi şah ve ailesi ülkeden kaçtı.İki milyon insan İran’ı terk etti çoğu ülkemizde olmak üzere göçmen olarak başka ülkelere gitti.Meydanlara kurulan dar ağaçlarında binlerce insan sallandırıldı.
Tarih tekerrürden ibaret der eskiler.Bazen ülkemizde de Almanya ve İran da ki tarih mi tekerrür ediyor diye düşünüyorum.Seçimle iş başına gelen bir iktidarımız var.Meşru ve demokratik yollardan iktidar olanlar önce önlerinde en büyük engel olarak gördükleri orduyu ve yargıyı devre dışı bıraktılar.İlk ve orta öğrenimi idareyi emniyeti üniversiteleri ve tüm kamu görevlilerini kendi düşüncesini paylaşan kadrolarla doldurdular.Seçimlerde referandumda 12 eylül askeri darbesinin mağdurları olduklarını söylediler.
Darbeleri kınadılar.
Ancak nedense kendilerini güçlendiren 28 şubat ve 27 nisan müdahalelerinden hiç söz etmediler.
Ordunun en gizli sırlarının saklandığı yerler sudan bahanelerle arandı.İnsanların özel hayatı dinlemelerle didik,didik edildi.Bir yıla yakındır yargı karşısına çıkarılmayan yüzlerce insan hapishanelere tıkıldı.Ülkede yıllarca Teröre karşı savaşanlar terör suçlularının gizli tanıklığı ile suçlanırken terör örgütü lideri ile barış görüşmeleri yapılır hale gelindi.Şimdi bütün bunların adı demokratikleşme midir?Açılım mıdır ? Yoksa sivil darbe midir karar sizin.