KORKULARIMIZLA YÜZLEŞMELİYİZ

YAYINLAMA:

Çocukluğumda oturduğumuz mahalle ile okulumuzun arası üç dört kilometreye yakın mesafedeydi.Yaz kış her sabah akşam bu yolu yürüyerek okula giderdim.Yolun orta noktasında kasabanın tek mezarlığı vardı.Okul çıkışı bahçede oyuna dalmışsam dönüşüm hava karardıktan sonra olurdu.Dönüş yolundaki en büyük kabusum hava karardıktan sonra bu mezarlık yanından geçmekti.Bazen hızlı adımlarla nefesimi tutarak çoğunluklada yüksek sesle şarkı söyleyerek mezarlık yolunu geçerdim.Zaman zaman bu korkumun yersiz olduğunu oradakilerin ebediyen toprak altında yattıklarını kimseye bir zararlarının olmayacağını düşünüp korkumu yenmeye çalışsam da bunda başarılı olamadım.Halen bu korkumla yüzleştiğimi söyleyemem.

Son yıllarda toplum olarak korkularımızla yüzleşmekten kaçınıyoruz.Kaygılarımız gelecek endişelerimiz yaşamımızın çekilmez hale getirilmesi insanların adeta nefes alışlarının bile kontrol edilmesi özgürlük alanlarının alabildiğine daraltılması duygularının inançlarının ibadet ve alışkanlıklarının giyim kuşamlarının iktidar hırsıyla yanıp tutuşanların elinde birer korkunç silah haline dönüştürülmesini görüyor ama bu kaygı ve korkularımızla yüzleşemiyoruz.Tepki gösteremiyoruz.Sesimiz mezarlık da söylenen korku şarkılarına dönüştü.

Sanatın içine tüküreni heykele ucube diyenleri dördüncü Murat’lığa soyunanları TV.ve radyo yayınlarına müdahale edenleri gaspçıları eşkıyaları teröristleri serbest bırakırken düşüncelerini açıklayanları içeri tıkanları tarihi olayları tahrif ederek gerçekleri bu güne uydurmaya çalışanları insanların yaşamlarını alt üst eden hukuku güvenlik gücünü yerleşik tüm kurumları yozlaştıran ve yandaşlaştıranları kaynağı belirsiz servetleri olanları yolsuzluk adam kayırma devletin milli kaynaklarını üç otuz paraya satanları baş tacı ediyoruz.

Tarihe sahip çıkıyor görünerek tarihi özgürlüklere sahip çıkıyor görünerek özgürlükleri insan haklarına sahip çıkıyor görünerek insan haklarını ihlal etmeyi yolsuzlukları önleme adına yolsuzlukların yolunu açmayı dindar görünerek İslam dinini Amerikan icadı İslam’a dönüştürmeyi inancı bir bez parçasına indirgemeyi amaç edinmiş insanların siyasi hırsları toplumun kabusu haline gelmiştir.Bu gün tarih okuyan herkesin bildiği padişah haremleri zevk-ü sefa alemleri gözdeler cariyeler yabancı baş hatunlar hamam oğlanları savaşlar seferler güneşin batmadığı imparatorluğun nasıl yeryüzünden silindiği Anadolu topraklarına gelip sığındığında orada Büyük Atatürk’ün insanüstü gayretleri ve dehası ile bu topraklarda tutunduğu bilinmektedir.Atatürk’e saldıranlara ses çıkarmayanlar övündükleri padişahların özel hayatını anlatan ve bir belgesel olmayıp bir kurgudan ibaret dizileri kınamak için mehter marşları ile sokağa dökülenler padişahların eşlerine haremdeki kadınlarına hatta yüz yıl önceki Osmanlı kadınlarına bir bakın onların örtüleri sizin bu gün kadınların başına geçirdiğiniz Arabist türbana benziyor mu? Geçmişinize sahip çıkıyorsanız onların kadınlarının giyim kuşamına da sahip çıkın o zaman.

Önümüzde beş altı ay kaldı.Millet olarak bu süreçte korkularımızla yüzleşemezsek meydanlarda sesimizi yükseltemezsek mezarlıkta korku şarkıları söylemeye devam ederiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *