Pir Sultan Abdal!

YAYINLAMA:

16. yüzyılda yaşamış Türk halk şairidir Pir Sultan Abdal.
Dün akşam tiyatroda sahnelendi AKM Büyükçekmece’de.
Gürpınar Cemevi’nin ev sahipliğinde.
Gösteriyi keyifle ve gururla izledim.
Emeyi geçen herkese çok çok teşekkürler.
İki saatlik oyun sonunda Ozan Sadık Gürbüz’ün bağlama eşliğinde söylediği türkü ile
oyuncular veda eterken gözlerim yaşardı.
Gururla ölmek bu olmak diye düşündüm.
Öldükten sonra da (500 yıl sonra) yaşamak bu diye düşündüm.
Adam olmak, hayatını insanlığa adamak bu diye düşündüm ve bir kez daha Pir Sultan Abdal’ı
yüreğimle alkışladım.
Allah var Cem Özer’de güzel oynadı hani.
Tabi oyunu izlerken yaklaşık 500-600 yıl önce yaşananların daha beterinin günümüzde
yaşanmasını görmek bilmek insanın içini acıtsa da PİR SULTAN ABDAL’ların yaşadığını
bilmek ise bu acıları unutturdu.

***
‘Asıl adı Haydar'dır. Yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına
bağlı Banaz köyünde geçti. Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih
olduğu sanılıyor. 16. yüzyılda Osmanlı'da baş gösteren bir çok ayaklanmayı desteklemiş,
sosyal hareketlenmeler ile ilgili fikirlerini şiirlerine yansıtmıştır. Bazı tarihçiler şiirlerinde
geçen "Şah" kelimesinin İran Şahı'nı değil Anadolu Bektaşi Postnişinini temsil ettiği
belirtirler. Pir Sultan, ağır idari uygulamalar altında ezildiğini düşündüğü Türk Toplumunun
yeni bir yönetime de ihtiyaç duyduğunu çoğu kez şiirlerinde dile getirmiştir. Bu nedenle
dönemin Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından pek sevilmemiş, eskiden dost olan bu iki insan
arasındaki ilişki zamanla husumete dönerek, Pir Sultan Abdal'ın Hızır Paşa tarafından idam
edilmesiyle sonuçlanmıştır. Klasik Anadolu Aleviliğinin ideasını eserlerinde işleyen Pir
Sultan Abdal, 16. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir. Bugün yazmış olduğu
sözler bir çok sanatçı tarafından hala şarkı ve türkülerle icraa edilmektedir.’ Diye geçilmiş Pir
Sultan Abdal’ın yaşam hikayesi.

***

  Pir Sultan Abdal

“Kara toprak, senden üstün olursam
Ben de bu yayladan Şah’a giderim.”

Demiş ve sonsuzluğa yol almıştır.

Alevi düşüncesinde kutsallık, gözün görebildiği, kulağın duyabildiği elin değebildiği, özetle
beş duyunun algıladığı tüm varlıklara yöneliktir. Bu kutsallık, aklın ötesine çıktığında sarsılır.
Alevi insanı, soyut kavramlardan uzaktır. Bu nedenle tarihin kimi dönemlerinde kendisine
dayatılan doğa ötesi varlıklara hep uzak kalmıştır. O, kendi inancını, kendi kültüründen
çıkararak yapılandırmıştır.

...

Bu durum Aleviliğin bireyselliğini değil, evrenselliğini gösterir.

Yaşadığımız çağda bir sivil örgütlenme kurumu olarak kurduğumuz Alevi Derneklerinin,
vakıflarının tümü de bir mezhebin, bir dinin yaşatılması amacından çok, demokratik ve laik
bir yaşamın, özetle çağdaş bir yaşamın yerleştirilmesi amacına yöneliktir. Gerek üyeler
arasında, gerekse yönetim kurullarında Alevi kökenden olmayan kişilerin varlığı bu amacın
büyük kanıtıdır.

...



Belediye Basın Bürosu!

Bu arada Büyükçekmece AKM’de oyun başladı.
Defalarca anons edildi. ‘Cep telefonlarını kapatın, fotoğraf çekmeyin lütfen’ diye.
Bizim hemen yanımızda iki üç basından arkadaş vardı.
Oyun başlar başlamaz şık şık şık diye basmadılar mı deklanşöre hemen uyardım.
Sağolsunlar bir daha fotoğraf çekmediler.
Ancak genç bir çocuk vardı.
Bu arkadaş durmadan şak şuk şuk diye fotoğraf çekmeye devam etti.
Bu defa ev sahiplerinden rica ettim; ‘Kim bu vatandaş bak böyle devam ederse tiyatrocular
oyunu terk edebilir. Uyarın fotoğraf çekmesin’ dedim.
Arkadaş demez mi; ‘Ben Büyükçekmece Belediyesi basın Bürosu fotoğrafçısıyım. Bana
kimse karışamaz’.
Eyvah dedim ve ben hemen salonun diğer tarafına geçtim.
Ey belediye basın bürosu yetkilileri.
Çaylak birilerinin eline veriyorsunuz son model fotoğraf makinesi.
Adamcağız ne yapsın ‘GAZETECİ’ oldum aşkıyla tiyatro, miyatro, uyarı, ikaz dinlemiyor ve
basıyor deklanşöre.
Bir gün bu çaylaklar yüzünden bir tiyatro grubu terk edecek AKM’yi rezil olacaksınız aleme
o zaman demedi demeyin sakın!

HABERDAR’ın gurur panosu!

Yine Büyükçekmece AKM’deyiz.
Allah’tan sık gitmiyoruz buralara.
Ne malzeme varmış arkadaş bir bilseniz.
Bakın bu fotoğraf AKM’nin girişinde yer alan basın panosu.
Burada yaklaşık 15-20 gazete kupürü var.
İlçede yayınlanan gazetelerden alıntılar.
Bir başka gazetenin 8-9 tane haberi girmiş panoya.
Ancak ilçenin en etkili, en çok okunan gazetesi HABERDAR’dan eser yok.

İşte bu HABERDAR’ın gururu panosudur.
Neden derseniz?
Bu panoyu hazırlayanlar; ya asmaya değer haber bulamadılar, çünkü genellikle
HABERDAR’da panolara asılan yağlama, ballandırma türü haberler yayınlanmaz.
Ya da HABERDAR’ın sayfalarını kesmeye kıyamadılar o beğendikleri haberleri hatıra
sakladılar bir gün lazım olur diye!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *