Üniversite meselesi!
Üniversite meselesi!
Silivri Belediye Başkanı her ortamda her konuşmasında üniversite meselesinden bahsediyor. İstanbul Üniversitesi Silivri'ye geliyor diye diye bas bas bağırıyor. Protokol yaptık yer verdik şu kadar zaman sonra burada olacaklar nutukları atıyor. Ve görüyoruz ki Başkan bu nutuklarla hem kendini hem bizi kandırıyor.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar bakınız kimin yerini kime veremiyor...
Silivri'nin bir köyünde, köy halkına ait bir araziyi köylüye sormadan, danışmadan İstanbul Üniversitesine protokolle veriyor. Bu ne yasal olarak mümkün ne de etik olarak...
Köy vermem diyor. Işıklar üniversiteye sözü vermiş işi çözemiyor. Üniversite yer bekliyor, Işıklar verdim diyor, köy vermiyor, Işıklar bunu bile bile hala orada burada İstanbul Üniversitesi geliyor diye diye geziyor.
Başkan üniversiteye yer falan veremiyor. Veremediği gibi bizde ağzımız beş karış açık dinliyoruz kendisini.. Hayallerimizde Silivri gelişiyor, büyüyor, modernleşiyor...
Karakaş çek git diyor
Hoş haklı da bence... AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş çağrı yapıyor. Sen bu ilçeyi seviyorsan çek git bırak o koltuğu diyor. Doğrusu AK Parti yönetimindeki Silivri Belediyesi ile bugünün sosyal demokrat belediyesini kıyaslayınca, 'eğer buysa sosyal demokrat yöneticilik' eyvah demekten kendimzi alamıyoruz...
Sosyal demokratlar ancak birbirini yiyiyor. Hem de olan hizmetten ötürü değil. Hizmetlerin hayali bile kendi aralarında krize neden olabiliyor.
Bizim sosyal demokratlar bu işin üstesinden gelemiyor...
Ya aslanlara ne demeli?
Sayın Başkan, bu gibi konularda çuvallayınca en basitine kaçıyor ve kendisini eleştiren gazetecilere çatıyor.
Eleştiriyi hazmetmeyen Başkan bir de duyduğuma göre sağda sola çamur atmayı da ihmal etmiyor.
Tabi bir de paralı aslanları var başkanın etrafında.
Araplar devrim yapıyor kıral deviriyor bizim Silivri'nin sivri kalemleri bu çağda kralın yalakalığına soyunuyor.
Helal olsun vallahi ne diyeyim size.
Bir de sakal bıyık bırakıyorsunuz ya!
Hoş bıyıkla adam olunsaydı zaten bilmem ne bir modacı varya pala bıyık ondan delikanlısı olmazdı ya!
Neyse.
Eleştiriyi hazmedemeyen Başkan, selamı sabahı kesiyor. Küsüyor... Öyle yapma böyle yap diyen gazeteciye belediye bültenlerini göndermeyi kestiriyor. Sanki o gazeteler belediyenin bültenleri için ölüp bitiyor.
Gece yarıları aradığı gazeteciler sanki her gece işi gücü bırakıp hazır kıta telefon başında başkandan telefon beklemek zorundaymış gibi, saate bakmaksızın arayabiliyor mesela. Mahremiyet saati falan umurunda değil.
Aradığı gazeteciye sayıp sövebiliyor. Hiç çekinmeden hemde. Bu ilçede belediye başkanı olduğunu unutarak, bu ilçenin gazetecisi ile konuştuğunu farkedemeyecek kadar kontrolü kaybederek.
Türkcell kayıtlarında saklıdır, kimin hangi saatte kimi arayarak ne söyledikleri.