Beni Şerif Gören keşfetti
Yayınlanma:
Güncelleme:
Önemli sanatçılardan tiyatro dersi alan genç oyuncu Maral Büyüksaraç, "Pamuk Prenses yerine Külkedisi olmayı tercih ederim" diye konuşuyor
1996 yılının soğuk bir kış ayında Muğla'da hayata gözlerini açtı Maral Büyüksaraç. Annesi, son Osmanlı torunlarından piyanist Türkan Büyüksaraç, babası, tanınmış işadamlarından mimar Mete Büyüksaraç. Emekli büyükelçi Olgun Büyüksaraç'ın da torunu olan Büyüksaraç'ın dişi geyik anlamına gelen Maral ismini eski Başbakan Bülent Ecevit koydu. Doğduğu yıl büyükbabasının sponsor olduğu efsane dizi 'Bizimkiler' de Dila karakteriyle aldığı rolle küçük ciğerlerine ilk kez setlerin tozu girdi. Filmlere taş çıkaran keşfedilme hikayesi babasının arkadaşı Müşfik Kenter'le devam etti. Ali Poyrazoğlu, Yıldız Kenter, Müjdat Gezen ve Çolpan İlhan gibi önemli sanatçılardan tiyatro dersleri aldı. Tek Altın Palmiyeli Türk yönetmen Şerif Gören'in keşfi o...
Yaşınız 17... Çocukluğunuzdan başlayabilirsiniz anlatmaya mesela... Kimdir Maral Büyüksaraç?
24 saat geçince bir gün olur diye bir geyik var. Kendinizi buna inandırırsanız, hayatınızı günler, aylar ve yıllar üzerinden şekillendirirsiniz. Tam da bu yüzden yaş konusu, sıradan insanların değil, bilimin konusudur. Ben bilim insanı değil, sanatçıyım. Yaşımla değerlendirilmek istemem doğrusu.
Halk tabiriyle 'Büyümüş de küçülmüş' gibisiniz...
Ben hiç küçük olmadım ki. Ama illa sizin jargonunuzla konuşacaksak, ilginç bir çocukluğum oldu aslında. Çocukluğumda babam eve çok geç, bazen de hiç gelmezdi. Annem ise Türkiye'de değildi. Onu görmek için ya konserlerine ya da Amerika'ya gitmemiz şarttı. Annem Osmanlı kuşağının son torunlarından. İlkokul dörde kadar New York'taydım. Annemle babamın boşanmasına yakın Türkiye'ye babamın yanına geldim ve hayatım değişti. Her hafta sonu babamla Ortaköy'den Nişantaşı'na kadar paten kayar, bisiklete binerdik. Paten ve bisiklet adeta hayatımızdı. Anneannem çorabımdaki en ufak lekeyi takıntı yaparken, büyükannemle akşama kadar basketbolda yarışırdık. Büyükbabamı tanıdığım an hayatım değişti. Resme başladım. Seramik belki de bana yakışan tek hobim.
Siz, hep sinema sanatçısı mı olmak istediniz? Yoksa, süreç öyle mi gelişti?
İnsanların özel hayatlarında aktörlerden daha iyi rol yaptığını görünce, özel hayatında sıfır rol yapan bir insan olarak setlerde rol yapmaya karar verdim. Herkes ensesinde kamera varmış gibi rol yapıyor. Ruhum masumiyetini korusun diye ben setleri tercih ettim.
Öykünüz nerede başlıyor?
Ben aslında fotoğrafçı olmak istiyordum. 6 dil biliyorum. Küçüklüğümden beri "Oyuncu olacağım" diye bir şey yoktu. Tesadüfen oldu biraz. İlköğretimi İsviçre'de okudum. Paris'te bir sanat okulu buldum ve fotoğraf okumaya karar verdim. Paris'te mutsuz oldum. New York'taki EC dil okuluna kabul edildim Amerika'da. Liseden mezun olduğum gün ODTÜ Üniversitesi'nden 2011 yılında 'Geleceğin ve Şimdinin En İyi oyuncusu'' ödülünü aldım 15 yaşında.
Bir prensesle mi röportaj yapıyoruz şimdi?
Bulunduğum çevrede bana, "Pamuk Prenses" yakıştırmasını yapanlar oluyor. Ben de onlara, "Pamuk Prenses olacağıma Külkedisi olmayı tercih ettim" yanıtını veriyorum. Külkedisi'nin alın teri var.
Beni Şerif Gören keşfetti
2011 yılında tüm gazetelerde Şerif Gören tarafından keşfedilme hikayenizi bir de sizden dinleyelim..
* Meral Okay tiyatroda oynadığımı biliyordu. Sinemada oynamayı çok istediğimi söylemiştim. Bana, "Bu işler hemen olmaz. Eğitimine devam et" demişti. Aradan 2 yıl geçti. Bir gün Kenter Tiyatrosu'ndan çıktım. Defterdar Yokuşu'ndaki evime gidiyorum. Arka sokakta set kurulu olduğunu fark ettim. Seti seyrederken bir adam geldi. Bana, "Ne iş yaptığınızı bilmiyorum ama ben Yusuf Kurçenli" dedi ve numarasını bıraktı. Daha sonra Kenter Tiyatrosu'nda kuliste karşılaştık yeniden. Öğrendim ki Meral Okay ve Yıldız Kenter, Şerif Gören'e beni önermiş. Eğer bana yol vermeselerdi sinemaya girmiş olmayacaktım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.