"CHP halay çekmesini öğrenecek"

"CHP halay çekmesini öğrenecek"
Kılıçdaroğlu'nun listesinde yer almasına rağmen Parti Meclisi'ne giremeyen Gürbüz Çapan, "CHP şimdiye kadar genel başkanla twist oyunuyordu. Şimdiden sonra halay çekmeyi öğrenecek. Genel Başkanımız da halay başı olacak" diyor.


Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, son olarak CHP'nin 34. Olağan Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu'nun anahtar listesinde yer almasıyla gündeme geldi. Anahtar listede yer almasına rağmen Parti Meclisi'ne seçilemeyen Çapan, GAZETEPORT’dan  Rabia Yılmaz’a konuştu. İşte o röportaj:

 

PARTİ BİR TİRAN TARAFINDAN YÖNETİLİYORDU

- Olağan kurultayın sloganı 'Değişim ve Demokrasi' idi. 19 Temmuz'dan sonra neler değişecek? 

Yaklaşık 20 yıldır parti içi demokrasi terkedilmiş durumda. Parti bir tiran tarafından, tek kişi tarafından yönetiliyordu. Oligark falan da değil, resmen tiranlık vardı. Yukarıdan aşağıya liste yapılıyor, aşağıdan o liste çıkıyordu. Kemal Bey 98 kişilik bir liste yaptı. Çalışmak istediği arkadaşları o listeye koydu. Listedekilerin çoğunluğu seçildi. Mesela beni seçmediler.

Çarşaf listenin uygulanması iyi birşeydir, benim aleyhime olmasına rağmen. Partide bir tek genel başkan yok. Birde seçici kurultay delegeleri var. Bu uygulama onlara da güven verdi. Bu uygulama bizim de seçme şansımız olduğunu, birini seçebildiğimizi hatırlattı. Değişim, dönüşüm ve başlangıç budur. Çünkü hiç bir partide demokrasi kültürü yok. Mesela AK Parti'den biri çıkıyor ve geri çekiyorlar. Çekilmezse başına birşey geliyor. Artık CHP'de kurultay delegelerinin de söz hakkı var. Seçilen parti meclisi üyeleri, kurultay delegelerinin de fikrini önemseyecek. Genel başkan kadar kurultay delegasyonunun fikrini de önemseyecekler.

Kemal Bey'in listesine almadığı bazı adayları, kurultay delegasyonu parti meclisine seçti. Dolayısıyla kurultay delegeliği yerine oturdu. Yani ilk adımdı. İlk denemelerde yanlışlıklar olur. Bu iyi ve doğru birşey oldu. Dolayısıyla parti içindeki dönüşümün ilk adımı iyiydi.

'ARTIK TAŞA TAŞ, KUŞA KUŞ DİYECEĞİZ'

-'Yeni CHP' başlığında gerçekleşen kurultayda yinelenen 'Değişim ve Demokrasi' vaadini önümüzdeki günlerde yerine getirebilecek mi?
CHP'den bir çok insan umudunu kesmiş durumda. Yaşlanmış ve reflesklerini kaybetmiş olduğu, kolerasyon sağlayamadığı, algısının bozuk olduğu, hem yanlış algıladığı hem de algıları düzgün yönetemeyen, statükocu kast partisi haline geldi anlayışı vardı. Bu anlayış yavaş yavaş yıkılıyor. Genel başkanın konuşmalarına bakarsanız, çok güzel şeyler var. Çok ajitasyon yok ama ne yapacağına dair işaretler var. Bunun yanı sıra CHP birçok şeyi kursağından konuşuyor.

Din ile ilişkini kursaktan konuşarak götürüyor, etnik unsurlarla irtibatını böyle götürüyor. Bende bir konuşma yaptım, 'Artık taşa taş, kuşa kuş diyeceğiz'. Kürt birine 'senin neren Kürt' diye demeyeceğiz, oturup Kürtle konuşacağız. Yani bizim Kürtle değil, Kürdün kendisi ile konuşacağız. Kürdün kendisi ile hallaşacağız. Ayrılma psikolojisini böyle yeneceğimizi düşüyorum. 

Eski parti konuşmalarını çıkarın, CHP'nin demeci mi, MHP'nin demeci mi belli değildi. Sanki askeri garnizondan kapı karakoluna bildiri okunuyor gibiydi. Şimdi herkes konuşacak. Mesela kim seçildi. Solcu bilinen Fikri Sağlar'ı seçtiler. Ergenekoncu bilinen İlhan Cihaner'i seçtiler. Bu isimler listede yoktu. Demek ki bu partinin bir aklı var. Bu akıl beni seçmedi onları seçti. Fakat ben bu duruma memnun oldum. İlk defa kurultay kendini gösterdi. Beni seçse daha iyi olurdu ama seçmediler. 

- Niçin sizi seçmediler?
Ben anlatamamışım kendimi. Algıyı doğru yönetememişim demek ki. Onların değil, benim kabahatim o. Seçime girip kaybediyorsan, bu kaybedenin kabahatidir. Bu süreci yönetemedim. Son gün listede olduğumu öğrenmem de bu durumda etkili tabi. Ama genel olarak benim sorunumdur bu. Beni seçerler zannettim, ama seçmediler.

'BİAT PARTİSİ DEĞİLİZ'

-Çarşaf liste uygulaması parti tabanında nasıl karşılandı?
Tek başına kimsenin iyi seçici olmadığını gördük. Kurultay'da bin 300 delege var. Onların da iradesi var ve onlara da sormak lazım. Yoldaşlık hukuku bunu gerektirir. Başkanın çıkardığı listeye 5 kişi daha girmiş önemli değil. 10-15 girse daha iyi olurdu. Güven kazanırlarsa bir dahaki sefere 5-10 kişi ekleseler daha iyi olur. Genel başkan çoğunluğa çalışabilir. 60 kişi olsa bunun 35'i kafidir. 

Biz bir nizami harp örgütü değiliz. Bir taassup partisi değiliz, biat partisi değiliz. Genel başkana biat edelim gibi bir durumumuz yok. Biz arkadaşları ve yoldaşlarıyız onun. Biz aklımızdakini söyleriz, doğru da yanlış da onun görevidir. Sözcümüz o. Biz onun yanlışını da doğrusunu da söyleriz. Ama sonra bağırmanın anlamı yok. Sonunda başarıda, yenilgi de onun olacak. Belki AK Parti de ders alır, onlar da böyle birşey yaparlar. Seçimin önünü açsınlar ya da hiç olmazsa kendi parti seçimlerinin önünü açsınlar. Partililere liste yaptırıyorlar, sonra kendisi başka liste gönderiyor. Nasıl ayarlıyorlar bilemiyorum ama.

'CHP HALAY ÇEKMEYİ ÖĞRENECEK'

-Yeni CHP elit yapısından sıyrılıp halkla buluşabilecek mi?
CHP halka çıkacak. Halkın kapısını gidip çalacak. Halay çekmeyi öğrenecek CHP. Şimdiye kadar genel başkanla twist oyunuyordu. Şimdiden sonra halay çekmeyi öğrenecek. Genel başkanımızda halayın başı olacak.

-Yeni CHP yeni yüzüyle AK Parti karşısındaki alternatifsiziğin çözümü olabilir mi?

Biz CHP'nin iktidar olmasını istiyoruz. Alternatif olmak, iktidar olmak için kurultay yaptık. Sokağa inerek, sokağa çıkarak, sorun sahibiyle soruna çözüm bulmaya çalışarak, o sorunların özetini çıkararak hareket etmek gerektiğini düşünüyoruz. Yeni Parti Meclisi arkadaşlarımız da oradan başlayıp, AK Parti'ye muhalefet olacaklar. AK Parti muhalefetini sokağa taşımak lazım. Haftada bir konuşmayla olmadığını gördük. AK Parti'nin başkanı ayda 30 ile giderken muhalefetin başkanı 35-40 ile gitmelidir. Ayrım gözetmeden parti meclisini Hakkari'ye ya da Edirne'ye toplayabilmelidir. Hakiki yurttaş görürler. Bu onlara da iyi gelir. Ben seçilseydim bunları önerip, yapacaktım. 

-Toplumsal algı CHP'nin Türkiye'de olayları yönlendiren ve gündem belirleyen bir politika üretemediği yönünde. 'AK Parti üretiyor, CHP peşinden gidiyor' şeklinde eleştiriler yapılıyor. Ne dersiniz?

Türkiye bir sirk cambazının elinde ve cambaza mı tavşana mı bakacağını şaşırıyor. Siz gündem karartmayı, gündem belirleme olarak anlıyorsunuz. 35 Kürt çocuğu öldü, ardından kürtaj meselesini açarak üstünü kapattı.

- CHP danışmanlık hizmeti almakta yetersiz mi davranıyor sizce?
Alıyor tabii ki almaz mı. Daha aktif destek alacak artık. Ankara Baro Başkanı'nın Parti Meclisi'ne girmiş olmasını çok olumlu buluyorum. Çok değerli akademisyenler, sosyologlar girdi ve partinin durumu daha iyi vaziyette. Şu an bir tarım politikası geliştirmeye çalışıyoruz. Tarım politikasında nitelikli ürünlere gideceğiz. Pazar değeri olan meyve ekeceğiz ya da meyveleri pazara götüren zinciri kuracağız. Biz gidip ilk defa köylüyle oturup konusuşup orada badem oluyorsa 2 dönümüne badem ekersen, senin yıllık gelirin 5-10 bin liraya çıkar sende rahatlarsın diyeceğiz. Bunun için kahin olmaya gerek yok. Türkiye'de güneşi, suyu, toprağı birbirine karıştırsan, 10 tane Türkiye'ye bakar.

'BEN ÇAKMA ERGENEKONCUYUM'

-Veli Küçük'le yaptığınız telefon görüşmesi nedeniyle Ergenekon soruşturmasına dahil edildiniz. Bu süreci anlatır mısınız?
Ben çakma bir ergenekoncuyum. Çakma olduğumu herkes gördü. Ben bu ergenekoncular diye tarif edilen kişilerin mağduruyum. Onlar 2000'de beni tutukladılar ve 1 yıl hapishanede yattım. Başıma gelmeyen kalmadı. Sonra bizi onlarla çete üyesi yaptılar. Ergenekon var mı yok mu bilmiyorum. Ama varsa onlardan değilim ve karşılarındayım. Türkiye'nin bir derin devlete ihtiyacı yok. Türkiye'nin şeffaf, açık, aleni, hukuki bir devlete ihtiyacı var. Türkiye coğrafya olarak bir köprüdür ve burada binbir çeşit halk var. En iyi ismi bulmuşlar Türkiye Cumhuriyeti. Bunu kurcalamaya irdelemeye gerek yok. 

Yöneticilerin şeffaflaşması gerekiyor. Hukuktan şaşmaması gerekiyor. Hileyle başka birine muamele yapanlara şimdi aynı yöntemlerle başka muamele yapılıyor. 2000'li yıllarda bu Ergenekoncu olarak adlandırılanlar yapıyordu bunu, şimdi onlara aynısı yapılıyor. Delil yok diyorlar, ama onların da delili yoktu. 9 yıl tutuklu kalanlar var.  Bundan hiç bahsedilmiyor. Paşadan bahsediliyorda, o insanlardan niçin bahsedilmiyor. Paşa bizim gibi biri. Biz yattık. Onlar yatsın görsünler. Hasan Hüseyin'in bir şiiri var '' Efendiler cezaevini güzel yapın, ortaya bir havuz koyun. Olur da birgün terse döner dünya, biz dışarı siz içeri girersiniz'. Sıkıntılı bir süreç, ama biz yaşadık aynı şeyleri. 9 yıl yatıp, beraat eden arkadaşım var. Kimse tanımıyor. Türkiye'de yapmamız gereken şey; hukuk kuralım. Tutuklu olmasın kimse, yargılansın.

'NE CAMİNİN MİNARESİNE, NE SÜNGÜNÜN UCUNA SIKIŞMAK İSTEMİYORUM'

-Size ait bir rapordan bahsettiniz. Neydi o rapor?

Benim hakkımda raporları var. Önce Alevi yaptılar. Sonra Kürt yaptılar. Sonra Ermeni asıllı Kürt yaptılar. Beni Ermeni olmaktan ve Ermenistan'a koyun kaçakçılığı yapmaktan mahkemeye çıkardılar. Ergenekoncu olarak tanımlanan kişilerin jandarma komutanının benim hakkımda verdiği rapor bu. Türkiye'de birbirimize iyi davranmayı öğreneceğiz. Hep birlikte yoldaşlık edebileceğimiz, türkü söyleyip, halay çekebileceğimiz bir Türkiye istiyorum ben. Ne caminin minaresine ne süngünün ucuna sıkışmak istemiyorum.

Bunu mahkemede de söyledim, burada da söylüyorum. Bu davanın hiç bir yerinde değilim ben. Ne önüne ne arkasına koyabilirsiniz ne yanına koyabilirsiniz. Ruhsal bir arkadaşlığımız bile yok o arkadaşlarla. Bir tek Mustafa Balbay'ı tanırım. Utanç duysunlar 18 ay beni yatırdılar orada. Esenyurt Belediye Başkanlığı yaparken koyun ve nükleer kaçakçılığı yapmışım ve çete lideriymişim. Bu nasıl bir karalama, nasıl bir iftiradır. Bunu da bahane edip beni 1 yıl içeride yatıran Ergenekoncu olarak tanımlanan kişilerdir. Türkiye'nin her yerinde jandarma karakoluna giremez hale gelmiştim ben. Şimdi Türk olduğum anlaşıldı heralde. 

-2009 yılında yapılan yerel seçimlerde cezaevindeydiniz ve adaylığınızı koyamadınız. 2008 yılında tutuklandığınızı ve 18 ay cezaevinde kaldığınızı düşünürsek, bu bir tasfiye yöntemi miydi?
Tümüyle seçimi rahatlatmak amacıyla beni enterne ettiler. Beni Ergenekon kazanına başka türlü atamazlar. Veli Küçük'le görüşmem ise beni arayıp televizyonu, radyoyu, gazeteyi istedi, ben de vermedim.  Bu görüşme sayılabilir mi?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum