ÇILGIN PROJE BİR KANDIRMACA!

ÇILGIN PROJE BİR KANDIRMACA!
Haberdar Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Mehmet Mert’in hazırlayıp sunduğu Mertçe Söyleşi programında Mert’in sorularını yanıtlayan Turgut; “ 2009 yerel seçimlerinde MHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayıydım. Şimdi de 3. Bölgeden Milletvekili
MHP 3. Bölge Milletvekili Adayı Şehir Planlamacısı Yüksek Harita Mühendisi Ahmet Turgut canlı yayın Mertçe Söyleşi programının konuğu oldu.
Haberdar Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Mehmet Mert’in hazırlayıp sunduğu Mertçe Söyleşi programında Mert’in sorularını yanıtlayan Turgut; “ 2009 yerel seçimlerinde MHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayıydım. Şimdi de 3. Bölgeden Milletvekili Adayıyım. Mümkün olan her bölgede en fazla sayıyı çıkartmak. Ama her bölgede 10 milletvekili diye bir hedef koyduk kendimize” dedi.   
İŞTE BU PROGRAMDAN BAZI SORULAR VE TURGUT’UN CEVAPLARI:
M.Mert: İstanbul Şehir Plancılar Odası Başkanıydınız. Adaylıktan dolayımı Oda Başkanlığından istifa ettiniz?
A. Turgut: Adaylık nedeniyle oda başkanlığında istifa etmiştim. İstanbul Şehir Plancılar Odasında 16 yıl başkanlık yaptım. Aynı zamanda o süreçte Anıtları Kurulunda da Başkan Yardımcılığı görevinde bulundum. 20009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına Adayı oldum. Ondan sonra partimin Merkez Yönetim Kurulunda görev aldım. 2009’dan bu yana Genel Merkezde MYK Üyesiyim. Bu seçimde de milletvekilliği noktasında partimiz bizi değerlendirdi. Çalışmalara da başladık. Ben oda başkanlığı münasebetimle 3. Bölge’yi, İstanbul’u hep yakından takip ettim. Kendim de 20 yıllık Şehir Plancısıyım. Yıldız Teknik Üniversitesi mezunuyum. 2005 yılından beride üniversitede ders veriyorum. Üniversite vakfının başkanlığını da yürütüyorum. Eğitim hayatının içinde de olmaya özen gösteriyorum.
M.Mert: Şehir plancısı birisi olarak, Başbakan’ın çılgın projesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.Turgut: Ben 90 yılından bu yana İstanbul’da şehir plancısı olarak çalışıyorum ve ikamet ediyorum. Bu proje sayın Başbakan’a ve çalışma arkadaşlarına ait değil. Ama ben bunu yapmak istiyorum demesi kötü bir şey değil. Ama bu proje bizim diye sunulması kötü bir şey. Bu proje fikir projesi olarak eski den de bir çok kez konuşulmuş farklı bölgelerde uygulanmak istenmiştir. Bu proje çelişkilerle, İstanbul projesi olarak sunuldu. Trafiğin çözümü, turist sayısının artırılması vs. gibi cümleler kuruldu. Adı da ‘Kanal İstanbul’ oldu. Ama hiçbir detay verilmedi.
Çok açık ve net konuşalım bu proje tam anlamı ile bir kandırmaca. İstanbul boğaz içi, İstanbul açısından çok önemli bir kültür aksı. Bu sadece bir su yolu değil. İstanbul’un zaten tarihten gelen önemini benimseten, iki yakayı birleştiren kent olgusu. Buda boğaz içinden kaynaklanıyor. Ülke hukukumuz açısında bir kültürel ve tarihi miras. Uluslar arası hukuk açısından da koruma altına alına bilecek bir alandan bahsediyoruz. Bu alanda bugünkü haliyle 50 bin gemi geçiyor ve bu gemiler bir güvenlik sorunu oluşturuyor. Eğer bu gemi trafiği bir kanala alınabilecekse ve İstanbul boğaz içi rahatlatıla bilinecekse bu gerekli bir proje. Altına imza attığımız boğazlar sözleşmesi var Montrö. Ve burası açık bir su yolu. Biz bu gün burayı denetleyemiyoruz. Bazı gemilere kılavuz kaptan veremiyoruz, ücret alamıyoruz. Ciddi de bir kayba uğruyoruz. Bunları güçlü bir Türkiye Cumhuriyet devleti çözecektir. Hükümet bunu hiç gündemine almamış, tartışmamış bile. Eğer bu konuyu kamu oyuna taşıyacağız ve bu sorunu çözeceğiz derseniz. Bu proje gündeme gelir. Şimdi diyorlar ki, etüt ve proje yapmadık. Ama maliyetini, güzel yanını biliyorum. Ya bu doğru ya bu doğru. Niye açıklamıyorsun? Spekülasyon oluşturmak istemiyorum. Bunun söylemi bile spekülasyon yarattı bu kentte. Eğer Başbakan bu size hediyemdir diye bir söylem kullanmışsa burada da bir yanlış var. Ne hediyesi? Neden açıklamadınız? Ve neden Çatalca’yı konuştunuz? İBB başkanı bir televizyonda canlı yayında Silivri’yi telafuz etti. Sonra soru gelince de yeri açıklamadım dedi. Kamu yöneticisinin bu duruma düşmesi bence hiç de şık değil. Bu proje bir hükümet projesi olabilir ama seçim projesi olamaz. Bu bütün çelişkileri ben görünce de. Bu proje içinde yeni konut alanları, oteller, kültür merkezleri oluşturacağız diyince de, bu bir kentsel geliştirme projesi. Bunları 3. köprü ile, gene AKP’nin seçim beyannamesini açıklarken, ‘ iki yeni şehir kuracağız’ kavramı ile birleştirdiğinizde, üstüne de böyle bir ona cazibe katacağını düşündükleri arazi geliştirme politikası sonuçta. Ama bu düzeyde yapılıyor sonuçta ve kapalı bir şekilde kim için neden yapıldığını da bilmiyoruz. Ben bunu arazi geliştirme projesi olarak değerlendiriyorum. Burada Legoları birleştirdiğimizde, ben 2006 yılında beri proje başkanı olduğumda yargıya götürdüm İBB planlarını. O dönemde İBB meclisinde CHP’de evet oyu kullandı o planlara. 2009 yılında AKP yeniden İBB meclisi gündemine getirdi. O zaman da sadece AKP meclis üyelerinin oyları ile geçti plan. O planda da büyük çelişkiler var. plana baktığımızda Silivri bölgesi bir alt merkez olarak tanımlanmıştır. Biz bu planın hesapları ile 4 milyon nüfus geleceğini söyledik. Haritaya baktığımızda, bu bölgeyi göz önünde bulundurursak, İstanbul’un ekolojisini, doğal varlıklarını da heba etmek mecburiyetine gelebilirsiniz. İstanbul denetlenmesi gereken bir kent. 13 milyon nüfusun getirdiği sıkıntıları yaşıyoruz. Depreme karşı dayanıksızlık, ulaşım başlı başına bir sorun, konut alanlarının yetersizliği, okul, hastane ihtiyaçları, yeşil alan ihtiyaçları bu metropolün bir çok sorunu var. Kanal İstanbul projesi ile bunların ortadan kalkmasının imkanı yok. İstanbul’un önceliği bu proje değil. Ben bir kitap hazırlamıştım. B.çekmece, Silivri sahil bandının nasıl yenilenmesi, turizme nasıl açılması ile ilgili öngörüler konuştum. Yazlıklar nasıl yenilene bilir?. ben İstanbul’a 10 milyon turist hedefi koymuştum. Bu hedefte Karadeniz kıyılarının aktif şekilde kullanılması ve onun ötesinde ağılıklı olarak da, B.çekmece- Silivri sahil bandının yenilenmesi vardı. Ben 5 yıl içerisinde 200 km metroyu bitireceğimi taahüd etmiştim İstanbul’luya. Şimdi burada, Çatalca, Silivri, Büyükçekmece, Arnavutköy, Küçükçekmece’de ki sakinlerimiz rahat olsunlar. Çatalca ve Silivri’nin çok surunu var. Birde bu bölgedeki arsaları birileri topluyor zaten üç kuruşa almaya çalışıyor. Bu pozisyonda dirensinler. 13 Haziranda farklı bir tablo oluşacaktır. İktidar olan Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul’un bu bölgesinin çok küçük görünen sorunlarıyla dahi ilgilenecektir. İstanbul bu hızlı metropolleşme sürecinde, tarım alanlarını ve köylerini yönetemedi. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar mağdur oluyor. Üç kuruşa kapatılmaya çalışılan arsalara avcılarına karşı uyanık olacağız, fırsatçılara imkan tanımayacağız.
M.Mert: Bölge halkına, İstanbul’lulara mesajınız nedir? Kararsızla ne yapmalı sizce kime yönelmeli?
A.Turgut: Diğer partilere oy verme kararı alan vatandaşlarımıza tekrar düşünmelerini öneririm. Bu bölgeden çok farklı sorunlara sahip ilçeler var. İBB bu sorunları yönetemiyor. İstanbul’da bazı ilçeleri AKP, bazılarını CHP yönetiyor. Büyükşehiri de AKP yönetiyor ama uyum ve birlikteliğin sağlandığını ben göremiyorum. İBB ayrımcı davranıyor. Bunu kabul etmeseler de sahada bu durum var. Biz iktidar olduğumuzda da İstanbul’un tamamı için, özelliklede bölgemiz için bu bölge için neler yapabileceğimizi ben ortaya koymaya çalışıyorum. Bölgemizin önemli sorunlarından birisi ulaşım. Çatalca, Silivri, Arnavutköy, B.çekmece gibi ilçelerimizi kent merkezlerinde sıkıntı çekiyor. Bu gün İstanbul’da ulaşım hizmetleri bana göre pahalı. Çok ciddi bir ulaşım sorunu yaşıyoruz ve İBB’de bu konuda kabiliyetli davranamıyor. MHP’nin oluşturacağı bir iktidar ile, başta İstanbul olmak üzere bütün büyük kentlerde ulaşım sorunlarını merkez hükümet eliyle çözme niyetindeyiz. Bu sorunları çözümünde de belediyelerin siyasi partilerine kesinlikle bakmayacağız.
M. Mert: İdari yapının 3 bölgeye taşınası daha doğru bir sistem olmaz mı?
A. Turgut: Şöyle bir yasa sorunumuz var bizim. İller idaresi kanunu çerçevesinde farklı bir, il haline geldiğimizde İstanbul’un yönetimi ile ilgili başka problemler ortaya çıkıyor. Bu gün ağılıkla mesela Çorlu, Çerkezköy, İstanbul ile yaşıyor. Tekirdağ’a bağlı olmasına rağmen. Şimdi burayı İstanbul’un ilçesi yapalım olmaz. Metropolitan alan kavramı işte bunun için devreye girebilir. Yani mevzuatımıza ilaveler gelmesi lazım. Valilikte toplanan bazı kavramları, kaymakamlıklara yada belediyelere aktararak sorunlar çözülebilir diye düşünüyorum.
M. Mert: Ulaşım anlamında sizin ne tür projeleriniz var?
A.Turgut: İstanbul şu anki yapısı itibarı ile 450-500 km raylı sisteme ihtiyacı var. Şu anda 70 km işleyen sistem var. Bir o kadar da demir yolu ağımız var ki çok eskimiş ve yeniden yapılmaya çalışıyor. Buna çözüm olarak merkez hükümet kaynak aktaracak. İBB’nin kaynağı yok mu? Var ama doğru kullanmıyor. 2009 yolu itibarı ile Türkiye’de 2900 küsür civarında ki belediyenin yaptığı bütün yatırımın çoğunluğunu %49 unun İBB yapmış. Yani bu büyüklükteki bir belediyeden söz ediyoruz. Kaynaklarının % 40’ını her yıl ulaşıma aktardıklarını beyan eden bir belediye ama ona rağmen de çıldırtan bir trafik yaşıyoruz. İstanbul’un Çatalca, Silivri, Arnavutköy, B.çekmece’nin çok büyük bir tarım ve hayvancılık sorunu var. Köylüler su faturalarını ödeyemiyorlar. Suyu hem kendileri hem de besicilik yaptıkları için hayvanları da içiyor. Burada İSKİ’nin hatası var. Tarım yapın, hayvancılık yapın diyorsanız bunun koşullarını da oluşturmanız gerekiyor. Biz bunu yapacağız. Yine bu bölgede çok ciddi 2B sorunu var. Bunlar ağaç kesmemişler, kendilerine tahsis edilmiş alanlar. Tarım yapmışlar, yada iskan etmişler zaman içerinde orman haritaları Türkiye’nin temel sorunlarından bir tanesi bu. Ülkemizde orman kadastrosu ile normal kadastro uyumsuzdur. Biz bunu mülkiyetli olanlara tapularını direk vereceğiz. Bunlar bu tapuları hak etmişler ve bunlar iade edilecek. Tarımsal ecrimisil kavramını ortadan kaldıracağız. Bu Türkiye’nin her yerinde tarım yapılan her yerde böyle olacak. İstanbul’un turizmi gelişmek zorunda. Gelişeceği alanlar da Marmara ve Karedeniz kıyıları. İstanbul turizm kenti olmak zorunda. Biz turist sayısını 10 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Bir diğer konuda deprem meselesi. Depremin yenilenmesi konusunda merkez hükümet kaynak aktaracak. Bugün çaresizce depremi bekleyen vatandaşlarımızın korkularının giderilmesi kapsamında gerekli yasal düzenlemeleri yaparak kaynak aktarmayı düşünüyoruz. Bir şekilde İstanbul’u yenilemek zorundayız. Son olarak vatandaşlarımız Milliyetçi Hareket Partisine güvensinler. 13 Haziran itibarı ile iktidar olduğumuzda gerçekten biz dersimizi iyi çalıştık. Bu bir taahüddür. Devlet Bahçeli taahhüdüdür. Kendisi özüne ve sözüne güvenilebilecek bir siyasetçi ve devlet adamıdır. Biz bu taahhütlerimizi Allah nasip ederse harfiyen yerine getireceğiz.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.