“HERKESİN SİZİ SEVMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

“HERKESİN SİZİ SEVMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Ayşe Arman’ın çılgınlığını, sekse olan düşkünlüğünü, sevgilisini, canı Alya

“HERKESİN SİZİ SEVMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
 
Zaten sadece seviliyorsanız yandınız!

 
“Mahallenin kötü kalplisi olmaktansa, şımarık ve arsız kızı olmayı tercih ederim!” dedi hem cinsi olan bir bayan yazara... Şımarık ve arsız.. Düşünüyorum...
 
Ayşe Arman’ın çılgınlığını, sekse olan düşkünlüğünü, sevgilisini, canı Alya’sını size anlatmama gerek yok. Çok iyi tanıyorsunuz. Ancak size benim Ayşe’mi anlatabilirim. Öncelikle hayatımda gördüğüm en çalışkan ve cesur kadınlardan birisi... İşine tutku ile bağlı. Yenilikçi. En büyük rakibi olarak kendini görüyor zira her yeni yapacağı işi bir öncekinin üzerine çıkarmaya çalışıyor. İnsanlara karşı son derece saygılı. Kimseyi yargılamıyor, sadece anlamaya çalışıyor. Taa ki onun ayağına basana kadar. O durumda dişi bir panter gibi tüm bedeniyle saldırıyor.  Kimseye müdanası yok. İnandığı yolda dimdik ilerliyor. Ne işi olursa olsun kızı söz konusu olunca akan sular duruyor. Röportaj yaptıklarını üzecek bir şey yazmama adına, söyleşilerini gazeteye göndermeden önce kişilere gönderiyor. İnanın bunu çok az röportajcı yapar.
 
Ancak o kadar meşgul ve zamanı yakalama telaşında ki verdiği sözleri hatırlamakta ve tutmakta çok zorlanıyor. E bu tempo içinde bu durum son derece normal.
 
Arman ile hayatın çılgınlıklarını yaşamayı seviyorum. Bazen ona bir yardımım olduğunda, şaşırıyor. Hemen karşılığını vermek istiyor. O zaman “Dur Ayşe, ben çok eğleniyorum.” diyorum.
 
Bu hafta sizler için Ayşe Arman ile başarıyı konuştuk. E söz konusu kişi Arman olunca da cinsellikten kaçamadık. Keyifle okumanız dileğiyle...
 
Cinsellik ile ilgili yazılarınızla, Türkiye’de “yeni bir bakış açısı” yarattınız…
- Yok canım, o kadar uzun boylu değil…
 
Size kızanlar bile aslında sizi içlerinden tebrik ediyorlar. Nedir bu durum?
- Özel bir durum yok. Cinselliği seviyorum. Galiba şu hayatta en çok sevişmeyi ve çalışmayı seviyorum. İkisi de çok eğlenceli. Ama seksi sevmeyen olabilir mi? İnsanın sevdiği bir insanla sevişmesi, sarılması, öpüşmesi, bütünleşmesi, kaşık gibi yatması, birbirine dokunmasından daha muhteşem ne var…
 
Nedir bu cinselliği yazılarınızda ön plana koyan? Bunu bilinçli mi yapıyorsunuz, bir tabu mu yıkmak istiyorsunuz yoksa sizin için son derece normal mi bunları konuşmak, yazmak?
- Hiçbir şeyi planlı, bilinçli yapmıyorum. Bana bir strateji uygulatmaya çalış, şunu şunu yap de, kesin ağzıma yüzüme bulaştırırım. Ben içinden gelenleri yapan bir çocuk gibiyim. Seks yazmak istiyorsam seks yazıyorum, onun da vardır bir sebebi, bir gece önce şahane bir gece geçmiştir. Bu yazılar benim çok işime yarıyor, büyü gibi, seks yazdıkça daha çok sevişiyoruz, o yazılardaki adam ve kadın oluyoruz. Bir de oyun seviyorum ben. Kırmızı ayakkabı aldıysam ve şahane bir iç çamaşırı giriyorum tabii onlarla yatağa.
 
Bunu yazmakta da bir sakınca görmüyorsunuz…
- Yooo. Arkadaşlarıma ne konuşuyorsam, onlara ne anlatıyorsam, okurlarıma da onları yazıyorum. Beni tanıyınca, genellikle “Aaa sen tam tahmin ettiğim gibi çıktın!” derler, evet öyle, ben o yazılardaki kadınım. Bana bir sürü şey “normal” geliyor. Benim için “ayıp” dürüst olmamak, onun dışında ayıp yok. İnsanları da yargılamam, o yüzden 15 dakika içinde karşımdaki insanın, hayatına dair kimseye anlatmadığı şeyleri anlatır, uçakta, otobüste, vapurda, her yerde. Ben sorarım, onlar anlatır. İşim olduğu sormuyorum, merak ettiğim için soruyorum. Ama ben da anlatırım. Sor bana haftada kaç kez sevişiyorsun diye hemen cevap veririm, açık bir tipim. Benim için sorulamayacak, konuşulamayacak, yazılamayacak neredeyse hiçbir şey yok. Bu işin bir tarafı, yani bir strateji güttüğüm için seks yazmıyorum, ya denk düşüyor ya da içimden geliyor. Tabu yıkma meselesine gelince, kim istemez? Cinsellik gerçekten yara bu ülkede. Allah’ın belası bastırılmışlıklar, yasaklar yüzünden bir sürü insan ölüyor, kadınlar tecavüze uğruyor, canları yanı, mutsuz oluyor. Cinsellik konusunda biraz rahatlasak hepimizin kazancına. Benim için bir tek mühim husus var bu konuda…
 
Nedir o?
- Ben hep aşk sekstir diyorum, seks de aşktır. Çünkü ben böyle algılıyorum, seviştiğim bütün adamlara aşıktım. Aşık olmadığın adamın elini bile tutmayacaksın. Öyle olursa, seks de hep çok yukarıda, kutsal bir şey olarak kalıyor, yerlere düşmüyor…
 
Daha çok teşekkür mektubu mu alıyorsunuz, yoksa kızgınlık içeren mailler mi?
- Küfür ve övgü bir arada! Bu da beni mutlu ediyor.
 
Neden?
- E sadece sizi seven insanlar varsa yanmışsınız. Ne ileri gidebilirsiniz ne de kendinizi geliştirebilirsiniz. Ayrıca herkesin sizi sevmesi mümkün değil.
 
Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
- Bazen az bazen sonsuza kadar!
 
Hiç yorulmuyor musunuz, yoksa işinize yürekten bağlı olduğunuz için çalışmak sizi yormuyor mu?
- Yoruluyorum. Ama elimdeki iyi bir işe, dünya ile ilişkim kesiliyor. Büyüleniyorum.
 
Eşiniz sizi hayranlıkla izliyor mu?
- Yok yok. Cumaları benden uzak duruyor. Herkes uzak duruyor. Pazar röportajlarını teslim günü. İşe çok konsantre olduğum için, beni işten alı koyan her şeye karşı sinir oluyorum, o günlerde bana kimse dokunmaz. Haftanın diğer günleri de sayfa teslim zamanlarında, akşam 6 gibi, gergin olurum, bana bulaşılsın istemem, sayfayı görmek isterim, öyle yazıyı yolladım bittim değil yani, kopamam bir türlü. Ama onun dışında rahat, eğlenceli bir tipim. Yaptığım işi takdir eden bir sevgilim var, bana saygı duyan. Bayılıyorum ona. Okur yazılarımı, yorum yapar. Boşuna hayatta başıma gelen en iyi şey Ömer demiyorum, Ömer ve dolayısıyla Alya…
 
Sizce başarının sırrı çok çalışmaktan mı geçiyor, yoksa doğru zamanda doğru yerde olmak mı?
- İkisi de. Ama çalışmazsan, doğru yerde doğru zamanda olmuşsun kaç yazar? Ölene kadar çalışmak lazım. Gerçekten. Ben başka yol bilmiyorum. Ve ben çalışkanım. Piyasadaki bir sürü insandan yetenekli olmayabilirim ama çok daha çalışkanım.
 
Çok kazanıyor musunuz ya da sorumu şöyle sorayım hayat standartınızı eşiniz olmadan da aynı şekilde yakalayabilir misiniz?
- Yok hayır, mümkün değil. Hürriyet’ten iyi bir maaş alıyorum ama artık çoluğum çocuğum var, okul paraları filan deli paralar! Ben nereden ödeyeceğim? Her şeye yetişmem mümkün olamazdı. Ama gazetem sayesinden ev sahibi oldum, sonsuza kadar taksit ödemem gerekse de :--)
 
En çok nerelere para harcıyorsunuz?
- Ev taksitlerine… Onun dışında ev eşyalarına. Kıyafet, ayakkabı ve çanta bile sonra geliyor. Zaten çantaya filan çok para vermeye kıyamam, Ömer alır bana güzel çantalar, ben ev aksesuarı manyağıyım. Ha bir de takı, mücevher severim. Seyahate de para harcıyoruz.
 
Birikiminiz var mı? Her ay maaşınızdan belirli miktarı tasarruf ediyor musunuz…
- Garanti Emeklilik, sevgilim zoruyla girdim. Her ay pişman oluyorum. Ama fena mı, para birikiyor orada. Bir de işte girdiğim evler var, sonsuza kadar ödüyorum. Gazetecilikten zengin olamadım ben.
 
Para mı başarı mı? Ya da siz başarının parayı çekeceğine inananlardan mısınız?
- Para başarı değil. Bir sürü paralı ama itibarsız insan var. Başarı sadece itibar da değil sadece. Bir sürü itibarlı ama parasız insan var. İkisinden de bir miktar olmalı. Ama hangisi daha önemli dersen, itibar tabii. Parayla satın alamayacağın bir şey çünkü…
 
Hayatınızda birinci önceliğinizin Alya olduğunu görüyorum. Çalışma hayatınızda Alya'yı ihmal ettiğinizi düşündüğünüz zamanlar oldu mu? Ya da eşinizi?
- Tabii ki Alya. Ve tabii ki, ihmal ediyorum. Ama bütün anneler böyle düşünmez mi? Annelik, bitmez tükenmez bir suçluluk duygusudur. Ben zaten suçluluk duygusuyla doğmuşum. Ve her şeyin suçlusu benim. Öyle hissediyorum. “Hep benim yüzümdendir!” diyorum. Alya inat mı? Benim yüzümden. Baleyi sevmiyor mu? Benim yüzümden. Kötü huylarının hepsi bendendir, iyilerini de üzerime alamıyorum. Biraz ruh hastasıyım. O yüzden evet, ihmal ediyorum. Mesela bir akşam uyutmadım mı? Perişan oluyorum. Bir sabah okula götürmedim mi? O mesela servisle okula, güle oynaya, çocuk mutlu ama ben karalar bağlıyorum… Herkesin bir acayipliği var, benimkiler de bunlar. Ve evet, Ömer ve Alya’dan önemli hiçbir şey yok. Her şeyi bırakırım, gazeteci Ayşe Arman olmaktan bile vazgeçerim onlar için.
 
Yeni doğum yapmış kadınlara ne salık verirsiniz? Çalışmalılar mı?
- Herkese göre değişiyor bu soruların cevabı. Tek bir yanıtı yok. Kadının ne iş yaptığına, kaç yaşında anne olduğuna, o çocuğu ne kadar istediğine, eşinin ve kendisinin gelirine göre değişiyor… Ben evden çalıştım Alya doğunca, hala evden çalışıyorum, ne mutlu bana ki, bir ofise gitmem gerekmiyor, bu anlamıyla tuzum kuru. Tabii ki ben, “Annelerin evde olması şahane!” diyeceğim. Ama kadının ailesine bakıyorsa ne yapacak? Keşke yasalarımız, doğum yapmış kadınları en az bir yıl desteklese. Bir yıl çalışmaları gerekmese. Ya da iş yerlerinde kreşler olsa. Ama nerede o yoğurdun bolluğu…
 
Sizce Ayşe Arman'ı Ayşe Arman yapan özellik nedir?
- Bilmiyorum. Heyecan olabilir. Samimiyet olabilir. Çok çalışmak olabilir. Merak duygusu olabilir. Güvensizlik olabilir. O kadar güvensizim ki, o yüzden devam ediyorum çalışmaya. Hiç bir şeyin üzerine yatamıyorum. Korku denizlerinde boğuluyorum. O yüzden hep bir iş daha, hep bir iş daha…
 
Kafelerde restoranla siz görenlerin tepkisi ne oluyor? Şöhret olmak özel hayatınızı etkiliyor mu?
- 7 yıldır yokum ben. Varım ama yokum. İşimi yapıp tekrar “hiç kimse” olduğum Dubai’ye dönüyordum. Şahane bir kombinasyon, birisin ama değilsin! İstanbul’da tamam tanıyanlar çıkıyor ama o kadar da meşhur filan değilim. Kim takar şöhreti. Dubai’nin en sevdiğim tarafı, askılı elbiselerle, şıpıdık terliklerle, makyajsız kafama göre takılabiliyor olmamdı. Saçını föntletmene bile gerek yoktu. Ama İstanbul’da da kendimize farklı bir hayat yaratacağımıza inanıyorum. Ben başkalarını için değil de, kendimiz için yaşayalım istiyorum.
 
Hayatta yapamadığınız bir şey oldu mu?
- Televizyon. Beceremedim. Ama şimdi ilgim yok. Kafamda çeşitli kitap projeleri var.
 
En büyük pişmanlığınız?
- Babam ölmeden bir gün önce onun öldüğünü gördüm ve herkese söyledim. O hariç. Keşke onu da arasaydım. Ne bileyim utandım, “Babacığım dün gece rüyamda ölüyordunuz!” diyemedim. Deseydim ne olurdu bilmiyorum… Ama rüyayı gördüğüm günün ertesinde, gerçekten de vefat etti.
 
Kendinizle en gurur duyduğunuz yönünüz?
- Ailem. Güzel bir aile oluşturduk. Budur. Ömer, Alya, Alya’nın ablası Yaso, tavşanımız Hımm, bakıcı ablamız Maribel. O da geliyor Haziran sonunda Türkiye’ye. O olmasa ben bu işleri nah yapardım. Bir de iyi bir anne çıktı içimden, anaç bir tavukmuşum meğer!
 
Sizce her kadın isterse iş hayatında başarılı olup, para kazanabilir mi? Sır nerede?
- Ah bilsem! Para kazanmayı bana sorma, sen biliyorsan bana öğret :--) Ben sadece tutkuyla bağlı olduğun işi yaparsan başarılı olabileceğini biliyorum. Ben gazetecilikten seks kadar haz alıyorum.
 
Nasıl bir ailenin kızısınız? Ne yaptınız da bu kadar başarılı oldunuz?
- Haaa güzel soru, annem balerin ve baleyi tutkuyla bağlıydı. Biz üç çocuk büyüdükten sonra gitti Adana’a bale okulu açtı. O benim rol modelimdir, tuturuk, kafaya taktığını yapar. E armut da dibine düşüyor. Ben de bir şey kafaya takmaya göreyim.
 
Kendinizle gurur duyuyor musunuz?
- Bazen. İyi bir iş yaptığımda, aileme baktığımda…
 
Her sabah aynaya baktığınızda kendinizle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Aynadan sevgilimi görüyorum, üzerinde beyaz tişört, boxer şort oluyor, yan yana lavabolarımız var. “Ne güzel bir adam!” diyorum. Diş fırçalarken birbirimize bakıyoruz, gülüyoruz. Banyo çok önemli bizim için, en ciddi meseleleri konuştuğumuz yer. Ama Dubai’de evdeki banyo çok büyüktü, Dubai’de her şey büyük zaten, şimdi İstanbulda’da büyük ev arıyoruz…
 
Kendinizi ne zaman başarılı buluyorsunuz?
- Alya, Ömer, ben yataktayız, herkes birbirine sarılmış, “Hadi uyuyoruz” diyorum, “Bir iki üç tıp” yapıyoruz. Ya da iyi bir röportaj patlatmışım o zaman. İyi bir fikir bulmuşum, iyi sorular sormuşum, işi iyi toparlamışım, iyi bir yazı yazmışım…
 
Sizin için başarı kavramı nedir ve Türkiye'de hangi kadınları başarılı buluyorsunuz?
- Yaratıcı kadınları başarı buluyorum. Bir fikrin bir tutkunun ardından giden kadınları. Marka yaratmış kadınları. Sanatçı kadınları. Aynı anda mutlu bir aileleri varsa ne ala…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.