Onlar ‘Evet’ dedikleri için…
Yayınlanma:
Başakşehir Demokrat Parti İlçe Başkanı Nazmi Yazıcı referandum ile ilgili sert açıklamalarda bulundu. Gazetemize neden ‘Hayır’ dediğini anlatan Yazıcı, ülkenin bir an önce uyanması gerektiğini belirterek, “Türkiye’deki kötü gidişata dur demek için, ülkemi
“Küçük bir çocukken nezarete gidip babama yemek götürürdüm”
- Referandumda partiniz ‘Hayır’ diyor. Sizin kişisel fikriniz nedir?
Elbette ben de hayır diyorum. Vatanını ve milletini seven ‘Hayır’ der.
- Siz eski siyasetçilerdensiniz. Maziniz de baya kuvvetli. Geriye dönük olarak 12 Eylül konusunda neler söyleyebilirsiniz?.
1960 ihtilalinde babam 27 gün nezarette, akabinde de hapishanede yattı. O tarihlerde çocuk yaşımdaydım. Her gün nezarete gider, babama yemek götürürdüm. Yani ihtilale bire bir tanık oldum. Ben ihtilallere demokrat bir insan olarak karşıyım. Ama 12 Eylül ihtilalinde hepimiz keplerimizi sevinçten havalara atmıştık.
- Karşıysanız neden sevindiniz?
Çünkü sağ-sol çatışması ve her gün gelen ölüm haberleri ülke olarak herkesi bıktırmıştı.
- Kaç yaşındaydınız o dönem?
32 yaşındaydım. O dönem anayasasına evet demiştik. Şimdikineyse tereddütsüz hayır diyoruz.
- Neden Hayır?
Neden, çünkü AKP devletin bütün kurumlarını paçavraya çevirdi. Bütün kurumları tek tek kale fetheder gibi ele geçiriyorlar. Kendi siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Geriye ele geçiremedikleri bir tek asker kaldı. Ben, AKP hükümetinin yaptığı hiç bir icraata güvenmediğimden ötürü hayır diyorum. Onların kafasında cemaat ve İslam devleti yattığı için hayır diyorum. Osman Baydemir’le aynı oyu kullanmamak için hayır diyorum. Habur’dan giren PKK’lılar aklıma geldiği için, Orhan Pamuk ‘Evet’ dediği için hayır diyorum. Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına, karışmasına karşı çıktığım için ‘Hayır’ diyorum. Türkiye için önem arz eden kişileri hiçbir nedeni olmadan, hiçbir belgesi olmadan Silivri’ye tıktıkları için ‘Hayır’ diyorum. AKP hükümetinin ve bireylerinin demokratik Türkiye’de 1. sınıf vatandaş gibi davranmasından dolayı, kendilerini üstün ırk gördüklerinden dolayı, en önemlisi benim güzel dinim İslam’ı kullanarak siyasi ve ekonomik çıkar sağladıkları için ‘Hayır’ diyorum.
- Türkiye’nin geçtiği bu çalkantılı dönem içerisinde örnek alınabilecek bir lider görüyor musunuz? Kim veya kimler bizi bu derin karanlıktan kurtarabilir?
Türkiye’de Atatürk’ten sonra dört dörtlük lider diyebileceğim hiç kimse yok tabi ki. Bu güne dek hiçbir iktidarı yeterince benimsemiş değilim, ancak AKP iktidarı katiyen benimsenmeyecek bir yönetim oluşturdu. Yani Türkiye şu an sahip olabileceği en kötü iktidara sahip. Bunlar Türkiye’ye hiçbir zaman yakışmadılar, yakışamadılar. Benim için Başbakan Ahmet olsun, Mehmet olsun hiç önemli değil. Benim için önemli olan Türkiye’nin iyi yönetilmesidir.
- Peki bu hükümeti eleştiren bunca insan varken nasıl hala aynı kişiler Türkiye’yi istedikleri gibi yönetebiliyor?
Siyasiler yalanla, dolanla, göz boyayarak istedikleri makama gelebilirler. Gerçekten. Ama o makam o insanı değerli yapmaz. Onu önemli yapan tarafsız, adil ve dürüst oluşudur. Makamlar insanların kişiliklerine en ufak bir şey katmazlar.
- Peki ülke gündeminden gidecek olursak… Bu günlerde Öcalan ile işbirliği dedikoduları konuşuluyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Evet. Yazılanlara ve söylenenlere bakılırsa, doğru. Benim de kanaatim o yönde. Bir işbirliği var. Zaten bu AKP yönetiminin açılım politikasında Kürt kardeşlerimizle değil, PKK’lı Kürtlerle kol kola olduğunu beşikteki çocuk bile biliyor. AKP, anayasada evet oyu alabilmek için PKK ile iş birliği içerisinde olduğunu resmi gazetede yayınlatacak değil herhalde. Bunu gizli kapaklı yürütmeye çalışıyorlar.
- Son sözleriniz?
İndra Gandhi’nin çok sevdiğim bir sözü var. Gandhi demiş ki, “Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Ama uyumuyor da uyuyormuş numarası yapıyorsa ona ne yapsanız kar etmez.”
Ben de diyorum ki: Uyan ey Türk milleti uyan! Doğru insanı doğru yere taşımak, yanlış olanın önünü kesmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.