OTOBÜSTEN İNDİM, BMW’YE BİNDİM...
YELDA CUMALİOĞLU - HABERDAR
Dragons Den Türkiye Programı Ejderlerinden
Baybars ALTUNTAŞ: OTOBÜSTEN İNDİM, BMW’YE BİNDİM...
Altuntaş, rakipleri iyi analiz etme, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da nasıl para bulunacağının yöntemlerine de yer verdiği kitabında, "bardağın boş kısmına bakan memur, dolu kısmına bakan patron olur", "Önce sat sonra harca" formülüyle hiç para yokken nasıl zengin olunacağını, "Kiliste pekmezi olanın, sineği Bağdat’tan gelir" formülüyle de iş fikirlerinin yatırımcılara nasıl kabul ettirileceğini anlatıyor.
Geleceğin girişimcileri için önemli bir kılavuz olan kitapta Altuntaş, örnek alınacak hayat hikayesinin yanında, ABD Başkanı Barak Obama ile görüşmesinin perde arkasını, Franchising Derneği’ni 25 kuruşa nasıl kurduğu, henüz üniversite öğrencisiyken 400 dolar sermayeyle kurduğu şirketinin sırlarını, zengin olmada şans, kader ve kısmetin rolü, iş fikriniz var, ancak paranız yok ise bu durumda ne yapılacağını ve girişimciler için Beyoğlu anılarını dile getiriyor.
Kitabınız 1 haftada Best Seller oldu. Steve Jobs'u bile solladı. Nasıl başardınız bunu ?
Açıkçası ben de böyle bir ilgi beklemiyordum. Ben bunu şöyle yorumluyorum. Uzun zamandır halkımız yabancı girişimcilerin başarı hikayelerini okuyordu. Sanırım bir Türk girişimcisinin başarı hikayesi çok dikkatlerini çekti. Ayrıca, yabancı girişimcilerin başarı hikayelerinde genellikle 'ben yaptım' var. Bense kitabımda şu mesajı vermek istedim: 'Baybars Altuntaş yaptıysa, herkes yapabilir'. Bu da okurların çok kısa zamanda birbirlerine tavsiye ettikleri bir kitap haline gelmesini sağladı.
Kitabınızda 'İşin başında Dayım Yoktu, param yoktu, çevrem yoktu' diyorsunuz. Gerçekten böyle mi ?
Ben Şehremini Lisesi mezunuyum. Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazanmışım. Taksim Meydanından 559C numaralı otobüsle okula gidiyordum. Otobüsten indiğimde etrafımda bir sürü BMW'li, Mercedes'li arkadaşlar görüyordum. Çok rahatlıkla şunu söyleyebilirdim: 'Batsın bu dünya !'. Ama demedim.' Çalış, senin de olur dedim'. O sıralarda 'batsın bu dünya' diyen arkadaşlarım bugün hala aynı şarkıyı dinliyorlar. Dediğiniz gibi, benim gerçekten bir dayım, param ve çevrem yoktu. Hatta ailemde girişimci veya iş adamı diyebileceğim de kimse yoktu. Ama sonuçta Başkan Obama, Dünya Girişimciler Zirvesinde o kadar dünya çapında girişimcinin içinden sadece benimle görüştü. Demek ki isteyince oluyormuş.
İşte ben kitapta, bunu nasıl başardığımı samimim bir şekilde anlattım. Hatta babanın oğluna bile söylemeyeceği kadar açık bir şekilde anlattım tüm olup biteni. Neyi nasıl yaptığımı anlatırken kendi hayatımdan örnekleri de vermekten kaçınmadım. İstedim ki ülkemizde de nice Baybars Altuntaş'lar ortaya çıksın, onlar da benim yaptığım gibi kendi ayaklarının üstünde durabilsinler. Hem ailelerine, hem çevrelerine hem de devlete yük olmadan, başları dik yaşamaya devam etsinler.
Kitabınızda ilginç aforizmalarınız var. Bunlardan sizin en sevdiğiniz hangisi ?
'Veren el alan elden üstündür. Hayata SSK'lı olarak değil, Bağ-Kur'lu olarak devam edin'. Bu sözümü zaten arka kapağa özellikle yazdım. Neticede. birilerine iş imkanı sağlayan, kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen herkes bu sözümün muhatabı.
İnsan hayatında girişimcilik ve para kazanmak sizce çok mu önemli ? İnsanlar başka şeylerle de mutlu olamazlar mı ?
Çok güzel bir soru. Maalesef özellikle 1980'li yıllarla beraber ülkemizde girişimcilik kavramı 'köşe dönücülük' ve 'iş bitiricilik' kavramlarıyla karıştı. Ancak son zamanlarda bu algı biraz daha değişmeye başladı. Hayatta mutlu olmanın tek kriteri para kazanmak değildir. İnsanlar hangi işi yapmaktan keyif alıyorlar ve başarılı iseler, bu işi yapmaları ve başarılarını devam ettirmeleri gerekir. Bu yüzden, girişimciliğin tek mutluluk kaynağı olduğunu söylemek oldukça iddialı bir söylem olur.
Kitabınızda girişimciliğin 81 sırrını da açıklıyorsunuz. Bunlar gerçekten bir 'sır' mı, yoksa lafın gelişi mi böyle belirttiniz ?
Bunlar gerçekten 'sır'. Neden mi ? Hiç kimse şimdiye kadar bir kira kontratında pratik olarak nelere dikkat etmeniz gerektiğini, bankada hesap açarken nasıl pazarlık edeceğinizi, reklam ajansına aslında ne talimat vermeniz gerektiğini açıklamadı. Ben şimdiye kadarki 20 yıllık deneyimimle pratikte bugün reklam ajansıma ne söylüyorsam kitaba da bunu yazdım. Kira kontratını bugün yaparken neye dikkat ediyorsam aynen kitaba da yazıp, okurlarımla paylaştım. Önemli olan her yerde yazılı olan bilgileri aktarmak değil. Önemli olan hiç bir yerde bulamayacağınız satır aralıklarını da girişimcilerle paylaşabilmeniz. Bu yüzden benim iş yaparken kendi uyguladığım 81 'sırrımı' paylaşmakta da bir sakınca görmedim.
Kitabınızın tasarımı da oldukça ilginç..
Türkiye'de ilk kez 'kitap içinde kitap' uygulamasını getirdim. Benim girişimcilik yolunda aldığım her kilometreyi okurlarla paylaşırken, sağ taraftan akan sarı şeritlerle de girişimciliğin sırlarını da aktardım. Aslında okurlar ve girişimciler, bir taşla iki kuş vuruyorlar. Bir kitabın yanında ikinci kitap hediye gibi bir model çıktı ortaya. Bu da yayıncılık sektörü açısından bir inovasyon niteliğinde diye düşünüyorum.
Gelelim hayat hikayenize.Başkan Obama neden sizi davet etti Beyaz Saray'a ?
Başkan Obama Kahire'de geçen yıllarda bir konuşma yaptı ve dünyanın içine düştüğü bu ekonomik krizden girişimciler sayesinde çıkılabileceğini söyledi. Bu amaçla da Washington'da Başkanlık Girişimcilik Zirvesi düzenledi. Bu zirvede 62 ülkeden gelen 275 delege içinde sadece benimle görüştü, çünkü benim elimde Başbakanımızın Obama'ya yazdığı mektup vardı. Başbakanımız mektubu diplomatik yollarla değil de bir girişimciyle göndermeyi tercih etti ve bu da ABD'de oldukça ilgi çekti.
Mektupta ne yazıyordu?
Mektupta Sayın Başbakanımızın gelecek zirveyi Türkiye'de yapmak istediği yazılıydı. Bu da Obama'nın çok hoşuna gitti. Hatta konuşmasında Başbakanımıza ve Türk halkına girişimciliğe verdikleri önemden dolayı da teşekkür edince salonda kuvvetli bir alkış koptu. Bu konu dünya medyasında da yoğun ilgi gördü. CNN International hemen beni canlı yayına aldı ve Obama'nın zirvesi de dünya medyasında böylelikle bir Türk girişimciyle değerlendirilmiş oldu.
Kitabınıza dönecek olursak.. Kitabınızda iş fikri olup finansmana ulaşmak isteyen girişimcilere de bir çözüm getiriyorsunuz. Gerçekten bu metotla parası olmayan girişimciler finansmana ulaşabilecekler mi ?
Dünyada melek yatırımcılık sistemi aldı başını gitti. ABD'de geçen yıl 270.000 melek yatırımcının yaptığı toplam melek yatırım 26 milyar dolar. İş fikri olup ta finansmana ulaşmak isteyen girişimciler hem kendilerine finansman hem de güvenilir bir ortak bulabiliyorlar. Geçen aylarda katıldığım Viyana Girişimciler Zirvesinde, 1500 girişimcinin iş fikri yatırımcılar tarafından değerlendirildi. Gördüm ki 1500 girişimcinin içinde bir tek Türk girişimci yoktu.
Neden ?
Bizim girişimcilerimiz girişkenlikten girişimciliğe geçiş sürecini yaşıyorlar. Bu süreçte sıkıntılı bir süreç. İş planı hazırlamak, pazar araştırması yapmak, yatırımcılar için sunum hazırlamak diye bir şey yok girişimcilerimizde. İslim arkadan gelsin mantığıyla hareket ediyorlar. Birinci sebep bu.
İkinci sebep ise, girişimcilerimizin yabancı dil bilgisi eksikliği. Yabancı yatırımcının soracağı sorulara cevap vermesi gereken girişimcimiz maalesef bu noktada da zorlanıyor. İş böyle olunca Viyana kapılarından geri dönüyorlar.
Girişimcilerimizin durumu buyken, sizin kitabınız Steve Jobs'un kitabını geçiyor. Bu nasıl oluyor ?
Başta da dediğim gibi, girişimcilerimiz için benim kitabım girişkenlikten girişimciliğe geçiş köprüsü oldu. İş fikirlerini nasıl pratiğe dökecekler, bunu öğreniyorlar. Hatta cebinde parası olmayan bir girişimci bile bu kitapta nasıl yola çıkabileceğini öğreniyor. Bence en önemlisi de Türk girişimcisinin kendine olan güvenini tazeliyor.
Çok teşekkür ediyorum. Umarım bu kitapla girişimcilerimiz arasından da nice Baybars Altuntaş'lar çıkar.
Ben teşekkür ederim...
YELDA CUMALİOĞLU - HABERDAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.