Türkiye yine icraata oy verecek
Yayınlanma:
Güncelleme:
AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Arayı İbrahim Nabi Selçuk, 7 Haziran'daki seçimlerde vatandaşın icraata, samimiyete, hizmete bakarak oy vereceğini ve AK Parti'yi tekrar tek başına iktidar yapacağını söyledi
Üniversite öğrencisiyken kurulan AK Parti'de siyasete başlayan, AK Parti Büyükçekmece İlçe Başkanlığı'nda yönetim kurulu üyeliği, AR – GE Birim Başkanlığı, SKM Tanıtım Medya Başkanlığı gibi görevlerde bulunan İbrahim Nabi Selçuk, milletvekilliği için kolları sıvadı. AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adaylığını açıklayan Selçuk, özellikle uzmanlık alanı olan sosyal projeleri Meclis çatısı altında hayata geçirmek istediğini belirterek, “Benim uzanıp da yakaladığım konu sosyal projeler. Bu sosyal projeleri, kültürel projeleri artık icraata geçireceğimiz yer artık Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Aklımdaki hatta kitaba döktüğüm çocuklarla, gençlerle, ailelerle, engellilerle, kadınlarla ilgili projelerimi hayata geçirmek istiyorum” dedi.
Aklımdaki hatta kitaba döktüğüm çocuklarla, gençlerle, ailelerle, engellilerle, kadınlarla ilgili projelerimi hayata geçirmek istiyorum” dedi.
7 Haziran'daki seçimde AK Parti'nin tekrar tek başına iktidar olacağına inancının tam olduğunu ifade eden Selçuk, “CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin oy arttırabilecek bir projesi, sundukları bir artı yok, 'bunu yaptık ve bunu yapacağız' diye bir söylemleri yok. Ne var sadece, eleştiri var. Vatandaş olaylara, yaşanan problemlere, ülkenin çekilmeye çalışıldığı senaryoya değil icraata bakacak, hizmete bakacak, samimiyete bakacak. Oyunu da ona göre verecek ve yine AK Parti'yi tek başına iktidar yapacak” şeklinde konuştu.
Milletvekilliği siyasette farklı bir basamaktır. Siz neden milletvekili olmak istiyorsunuz?
Doğru, siyasette basamaklar var. Ama bunlar teşkilatta adım adım ilerlenecek basamaklar değil. Ne demek bu, kişinin milletvekili olabilmesi için önce ilçe başkanı, sonra il başkanı, sonra meclis üyesi ya da belediye başkanı olmasına gerek yok. Milletvekilliği aslında bir icra alanı ve milletvekili olabilmek için yeterliliklere sahip olmak gerekiyor. Birincisi içinde bulunduğunuz siyasi partinin teşkilatlarında yetişmiş olmanız lazım. Biz gençlik kollarından beri bu partide aktif olarak çalışıyoruz.
Siyasete AK Parti'de mi başladınız? Onun öncesinde Saadet Partisi'nde veya başka bir partide görev aldınız mı?
Evet, AK Parti'de başladım. Zaten yaşım da buna yetiyor. AK Parti üniversite öğrenci temsilciliği yaptım. AK Parti tam bizim kalıbımıza uydu. Neden derseniz, en önemli nedeni 'Yeni Türkiye' ideali. Biz onu öğrencilik yıllarında bile hissettik. Hissetmemizin nedeni şuydu; hep vaadler verilirdi icraat gelmezdi. Şimdi icraatlar geldi, o icraatlar üzerinden farklı farklı vaadler verilmeye başlandı. Çözüm süreci gibi çok önemli bir girişimde bulunuldu. Ki bence AK Parti'nin devrim niteliğinde bir açılımıdır. Güneydoğulu bir vatandaş olarak benim hislerime dokunan bir girişimdir. Bir ayrım gözetmiyor, milliyetçi bir parti değil; tek hedefi Türkiye'nin güçlü olması. Bu yüzden de köşeye sıkışmış bir parti değil, Türkiye partisi AK Parti. Tabi bizi heveslendiriyor, AK Parti'nin pırıltısı çok güzel.
Genç adımlara ihtiyaç var
Bu pırıltı nedeniyle mi milletvekili aday adayı oldunuz?
Bu yaşımıza kadar yaptığım çok iş var, akademik çalışmalarım var. Benim uzanıp da ulaştığım nokta sosyal projeler oldu. Ve bu sosyal projeleri, kültürel projeleri artık icraata geçireceğimiz yer artık Türkiye Büyük Millet Meclisi. Aklımdaki hatta kitaba döktüğüm çocuklarla, gençlerle, ailelerle, engellilerle, kadınlarla ilgili projelerimi hayata geçirmek istiyorum. Bu konuda çok hevesliyim. AK Parti'de siyaset yaptığımız için çok keyif alıyorum.
Bir de artık yeni Türkiye yolunda, ben bunu kesinlikle karşılaştırmak için söylemiyorum ama genç adımlara ihtiyaç var. Daha çok istekli, daha çok koşturan, fikirleri olan, üretmek isteyen, daha iyi eğitim almış, akademik kariyeri olan, kavramları birbirine karıştırmayan, konuşurken karşısındakini kırmayan, iletişim kurarken zarar vermeyen insanlara ihtiyaç var. AK Parti'de çok zengin bir kitle oluştu; sadece İstanbul'da milletvekilliği için 1000'in üzerinde insan başvurdu. Çok kıymetli ağabeylerimiz var, hepsi hak ediyor, bizden daha çok hak edenler de var. Ama bu bir nasip işi, biz bir yola çıktık, kendimize de inanıyoruz. Ancak aday olmasak dahi partide yolumuza devam edeceğiz.
Bir de artık yeni Türkiye yolunda, ben bunu kesinlikle karşılaştırmak için söylemiyorum ama genç adımlara ihtiyaç var. Daha çok istekli, daha çok koşturan, fikirleri olan, üretmek isteyen, daha iyi eğitim almış, akademik kariyeri olan, kavramları birbirine karıştırmayan, konuşurken karşısındakini kırmayan, iletişim kurarken zarar vermeyen insanlara ihtiyaç var. AK Parti'de çok zengin bir kitle oluştu; sadece İstanbul'da milletvekilliği için 1000'in üzerinde insan başvurdu. Çok kıymetli ağabeylerimiz var, hepsi hak ediyor, bizden daha çok hak edenler de var. Ama bu bir nasip işi, biz bir yola çıktık, kendimize de inanıyoruz. Ancak aday olmasak dahi partide yolumuza devam edeceğiz.
Biz hangi parti olursa olsun bir milletvekilinin proje açıkladığını, bunu hayata geçirebildiğini çok sık görmedik. Yani kendi başına proje üretebilen bir makam gibi gözükmüyor. Siz milletvekili olduğunuz taktirde siyasetin bu özelliğinden ötürü projelerinizi hayata geçirebileceğinize inanıyor musunuz?
Çok haklısınız, dışarıdan görünen o. Sanki bir sürü psikolojisi varmış; yukarıda ne denirse aşağısı onu yapıyormuş gibi görünür. Ama sistem öyle değil. Çalışma şu şekilde ilerler; alt taraftan birileri fikirler, projeler üretir. Bunlar üst makamlara iletilir. Burada değerlendirilir, partideki yetkili kurullar eğer uygun görülürse de tek dil olarak o partinin lideri tarafından açıklanır. Şimdi Sayın Erdoğan partinin Genel Başkanıyken bütün fikirleri kendisi üretmiyor ki... Danışmanlar kurulu, bakanlar, milletvekilleri fikirler üretiyor. Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin tamamında yapıldığından daha çok proje AK Parti döneminde yapıldı. Neden, çünkü içeriden çok proje üretiliyor. Ama Meclis dili, basın dili, siyasi dil ortaktır. Bu da Genel Başkan tarafından açıklanır.
Siz projelerinizin üst makamlar tarafından değerlendirileceğine inanıyor musunuz?
Değerlendiriliyor zaten, özellikle belediyeler tarafından. Türkiye'de AK Parti belediyeciliği diye bir marka belediyecilik anlayışı var. AK Parti'den önce hayır çarşısı diye bir şey var mıydı, bilgievi diye bir şey var mıydı, kültür sanatın bu kadar etkin dönemi oldu mu? Örneğin Büyükçekmece CHP'li bir belediye; kültür sanat adına yazın yapılan festivalden başka bir şey var mı? Ama gidin Küçükçekmece Belediyesi'ne, her gün bir etkinlik, düzenli tiyatrolar, düzenli aile eğitimleri, çocuklara yönelik etkinlikler var. Londra'da ne yapılıyorsa aynısı yapılıyor. Neden yapılıyor biliyor musunuz, çünkü hiçbir belediye kültür sanat için 20 – 30 milyonu harcamıyordu. Onu alıp kaldırım yapar, yol yapar. Burada anlayış değişti, AK Parti kültürel ve sosyal belediyecilik yapıyor artık. Biz de buna farklı bir bakış açısı geliştiriyoruz, benim işim bu.
Uzmanlık alanım sosyal proje üretmek. Sosyal proje seminer, panel düzenlemek değil; dokunduğumuzda karşı tarafta iz bırakmaktır. Bir örnek vereyim; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir proje yaptık. Başka İstanbul adını verdiğimiz projede; İstanbul'un kültürünü, sanatını, denizini bilmeyen 500 çocuğa 'aklınızdaki İstanbul'un resmini çizin' dedik. Resimlerin çoğu mahallesindeki camiyi, okulu, sokağı çizdi, en fazla Boğaziçi Köprüsü... Sonrasında bu 500 çocuğu alıp İstanbul'un tarihi yerlerini gezdirdik, rehberler eşliğinde İstanbul'u anlattık, ne kadar kıymetli olduğunu anlattık ve tekrar resim yapmalarını istedik. Aradaki fark inanılmazdı. Bir dokunuşta biz çocuklarımızın şehre, dünyaya ve hayata bakışlarını değiştirebiliriz dedik. Bunun gibi elimizde yaptığımız ve yapacağımız birçok proje var. AK Parti bu konuda açık.
Uzmanlık alanım sosyal proje üretmek. Sosyal proje seminer, panel düzenlemek değil; dokunduğumuzda karşı tarafta iz bırakmaktır. Bir örnek vereyim; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir proje yaptık. Başka İstanbul adını verdiğimiz projede; İstanbul'un kültürünü, sanatını, denizini bilmeyen 500 çocuğa 'aklınızdaki İstanbul'un resmini çizin' dedik. Resimlerin çoğu mahallesindeki camiyi, okulu, sokağı çizdi, en fazla Boğaziçi Köprüsü... Sonrasında bu 500 çocuğu alıp İstanbul'un tarihi yerlerini gezdirdik, rehberler eşliğinde İstanbul'u anlattık, ne kadar kıymetli olduğunu anlattık ve tekrar resim yapmalarını istedik. Aradaki fark inanılmazdı. Bir dokunuşta biz çocuklarımızın şehre, dünyaya ve hayata bakışlarını değiştirebiliriz dedik. Bunun gibi elimizde yaptığımız ve yapacağımız birçok proje var. AK Parti bu konuda açık.
İnsanlar İstanbul'da yaşamak istiyor
Eğer aday olursanız ve seçilirseniz İstanbul Milletvekili olacaksınız. İstanbul'u, sorunlarını, belediyelerin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin geçen hafta kar yağdı ve İstanbul'da adeta hayat durdu. Özellikle betonlaşma konusunda ciddi eleştiriler var. Size göre başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere belediyeler yeterli çalışma yapıyor mu?
Dünyanın en gelişmiş kenti dediğimizde akla Londra, Paris New York gelir. New York'ta birkaç hafta önce kar felaketi oldu, bütün yollar kapandı, 8 saat elektrikler kesildi. 2011 yılında Londra'da kar nedeniyle bütün uçuşlar iptal edildi, metro hatları durdu, yollar kapandı. Doğal felaketler dediğimiz şey birden gelip, insan gücüyle de kaldırılması mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarıyor. İşte geçen hafta yağan kar da bunun gibiydi. 30 yıldır en fazla kar yağdı.
Tabi bu işin bahanesi mi, değil. Ama gerçekten o anda insan gücüyle, teknik güçle baş etmek mümkün değil. Evet, öncül önlemler alınmalı, mutlaka müdahale edilmeli ama bu tür felaket durumlarında gerçekten yapılabilecek bir şey yok. Dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip New York bile kitlendi. Hizmetler yaparken tabi ki eksikler var, yerine getirilemeyen hizmetler var. Kadir Bey'in yaptığı gibi hem bu kadar sorunla uğraşıp hem de herkese karşı yakınlık hissiyle hareket etmek, hem de kültür sanata bu kadar güzel işler yapmak gerçekten kolay değil. Ama ihtiyaç bitmiyor, yapılması gereken hala çok şey var.
Tabi bu işin bahanesi mi, değil. Ama gerçekten o anda insan gücüyle, teknik güçle baş etmek mümkün değil. Evet, öncül önlemler alınmalı, mutlaka müdahale edilmeli ama bu tür felaket durumlarında gerçekten yapılabilecek bir şey yok. Dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip New York bile kitlendi. Hizmetler yaparken tabi ki eksikler var, yerine getirilemeyen hizmetler var. Kadir Bey'in yaptığı gibi hem bu kadar sorunla uğraşıp hem de herkese karşı yakınlık hissiyle hareket etmek, hem de kültür sanata bu kadar güzel işler yapmak gerçekten kolay değil. Ama ihtiyaç bitmiyor, yapılması gereken hala çok şey var.
İstanbul çok yoğun göç alan bir şehir. Göç aldığı sürede de ne kadar hizmet yapılırsa yapılsın yetmeyecek. Anadolu'ya daha çok yatırım yaparak, projeleri oraya kaydırarak, orada istihdam alanlarını arttırarak göç önlenir ve İstanbul'u bu yükten kurtarılamaz mı?
Ticari olarak baktığınızda yatırım yapacağınız alanlarda her yer eşit değildir. Afyon'a yapacağınız yatırım ile İstanbul'a yapacağınız yatırım karşısında alacağınız sonuçlar aynı değildir. Çünkü İstanbul dış ülkelerin gözünde de bir yıldız. Ama bu göçün temelinde sosyolojik ve psikolojik nedenler var diye düşünüyorum. Bu neye benzer; yanyana 3 tane mağaza var. Biri çok renkli, ışıklı, farklı kıyafetler var ve çeşit bol; diğerlerinde ışıklar kapalı. Siz direk ışıklı olan yere girersiniz. Paranız olmasa bile oraya girer, gezersiniz. İstanbul'da aynen böyle bir yer. Devlet de, işadamları da Adıyaman'a fabrikalar yaptı, iş imkanı yaratıldı. Ama insanlar İstanbul'da yaşamak istiyor, İstanbul'un imkanlarıyla yaşamak istiyor. İstanbul ona keyif veriyor. Evet, çok koşturuyor, yoruluyor, metrobüste sıkışıyor ama bu şehirde yaşamaktan da keyif alıyor.
Ama o cazibeyi de biraz daha öbür taraflara aktarmak da gerekiryor sanırım...
Doğru, buna ben de katılıyorum. Aktarmak lazım. İstanbul'daki betonlaşma hepimizi rahatsız ediyor. Topraktan, ağacın dibinden oturmaktan uzaklaşıyoruz. Ama topyekün Türkiye ile ilgili baktığımızda, İstanbul'u merkez aldığımızda AK Parti iktidarı ile birlikte gerçekten olumlu yönde değişimleri görmek gerek. Biz de bu değişimlerle ilgili pay almak, paydaş olmak ve emek vermek istiyoruz.
Muhalefet sadece eleştiriyor
7 Haziran'daki seçimin sonuçlarını nasıl öngörüyorsunuz?
2015 seçimleri gerçekten farklı olacak. Nedeni ise şu; AK Parti önüne çıkacak tüm engelleri aldı karşısına. İlk yola çıktığında bu ülkenin kurucuları olduğunu düşünen zihniyetler, elitistler mi dersiniz beyaz Türkler mi dersiniz; istemediler. Niye istesin, Adıyaman Kahyalı bir Kürt ailenin çocuğu gelsin ve yönetici olsun. O ancak muavin olur, öğretmen olur, en fazla müdür yardımcısı olur ama ilçe milli eğitim müdürü olamaz, bürokraside yer alamaz, milletvekili olamaz. Daha sonrasında darbe girişimleri ve en son paralel yapıyla mücadele... Şimdi bunların hepsini toparladığımızda karşıda engel olmaya çalışan çok büyük bir güç var, sürekli üzerine gidiliyor, sürekli problem aranıyor, sürekli açık aranıyor. Ama milletin bakışı en doğru bakış. Ben annemden biliyorum, okuma yazması olmayan bir kadın. Annemin bakışı bana en doğru bakış geliyor; annem olduğu için değil ya da ben bu partideyim diye değil. Çünkü objektif bakıyor, 70 yaşında bir kadın; hiçbir beklentisi yok. Muhalefet partilerin söylemlerinden rahatsız oluyor.
Yani millet yapılanların karşılığını veriyor, bedelini ödetiyor, ödülünü de veriyor. 2015 seçimleri zor olacak. Şah Fırat Operasyonu'nun yapılmasının altında yatan nedenler var, Afganistan'da bir şehidimiz oldu Taliban üstlendi; bu ülke bir yerlere çekilmeye çalışılıyor. Ama biz aslında bu senaryolara alıştık. Seçime yaklaşıldığı her dönem bu ülke belirli bataklıklara çekilmeye çalışılıyor. Ama elhamdüllillah biz bunu iyi yönetiyoruz ve o bataklıklara girmiyoruz. Yine bu seçimde de zorlayacaklar, bir sürü problem çıkaracaklar lakin vatandaş yine AK Parti'yi tek başına iktidara getirecek. CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin oy arttırabilecek bir projesi, sundukları bir artı yok, 'bunu yaptık ve bunu yapacağız' diye bir söylemleri yok. Ne var sadece, eleştiri var. O yüzden vatandaş hesabını çok iyi yapıyor. Gidiyor sandığa, diyor ki 'AK Parti yol yapıyor, üst geçit yapıyor, çocuğuma defter kitap veriyor. Öbürü ne yapıyor, sürekli eleştiriyor.'
Yani millet yapılanların karşılığını veriyor, bedelini ödetiyor, ödülünü de veriyor. 2015 seçimleri zor olacak. Şah Fırat Operasyonu'nun yapılmasının altında yatan nedenler var, Afganistan'da bir şehidimiz oldu Taliban üstlendi; bu ülke bir yerlere çekilmeye çalışılıyor. Ama biz aslında bu senaryolara alıştık. Seçime yaklaşıldığı her dönem bu ülke belirli bataklıklara çekilmeye çalışılıyor. Ama elhamdüllillah biz bunu iyi yönetiyoruz ve o bataklıklara girmiyoruz. Yine bu seçimde de zorlayacaklar, bir sürü problem çıkaracaklar lakin vatandaş yine AK Parti'yi tek başına iktidara getirecek. CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin oy arttırabilecek bir projesi, sundukları bir artı yok, 'bunu yaptık ve bunu yapacağız' diye bir söylemleri yok. Ne var sadece, eleştiri var. O yüzden vatandaş hesabını çok iyi yapıyor. Gidiyor sandığa, diyor ki 'AK Parti yol yapıyor, üst geçit yapıyor, çocuğuma defter kitap veriyor. Öbürü ne yapıyor, sürekli eleştiriyor.'
Ancak muhalefetteyken icraat yapmabilme şansı da yok ki...
Evet icraatta bulunamaz ama en azından ne yapılması gerektiğini söyler. Bugüne kadar MHP ya da MHP'nin bir projesini duyduk mu? Ben her hafta grup toplantılarını izliyorum ve inanın istiyorum ki bir proje ortaya koysunlar. Vatandaş nasıl ciddiye alacak? Kimse kimseyi zorlamıyor, ben gidiyorum odaya, oyumu veriyorum ve çıkıyorum. O oyu verirken diyorum ki acaba nereye gidecek, oy karşılığında ne alacağız? O yüzden vatandaş olaylara, yaşanan problemlere, ülkenin çekilmeye çalışıldığı senaryoya değil icraata bakacak, hizmete bakacak, samimiyete bakacak. Oyunu da ona göre verecek.
Şu durumda da dengeleri değiştirecek ekstrem bir şey yok. Muhalefetin de eleştirmekten başka bir projesi yok. Bu yüzden AK Parti, Türkiye'nin partisi, Doğu ve Güneydoğu'dan da, İç Anadolu'dan da, kıyılardan da oy alıyor. Diğer partiler bu yüzden bir yerlere sıkışmış durumda. AK Parti yine tek başına iktidar olarak gelecek; MHP, CHP ve HDP'nin de oy oranlarının değişeceğini düşünmüyorum. Ki ben bunu partili olduğum için söylemiyorum. Ben farklı görüşteki insanlarla da görüşüyorum, vatandaşın içindeyim, diğer partilerden arkadaşlarım var... Tüm bunları değerlendirdiğimde bu sonucu çıkarıyorum.
Şu durumda da dengeleri değiştirecek ekstrem bir şey yok. Muhalefetin de eleştirmekten başka bir projesi yok. Bu yüzden AK Parti, Türkiye'nin partisi, Doğu ve Güneydoğu'dan da, İç Anadolu'dan da, kıyılardan da oy alıyor. Diğer partiler bu yüzden bir yerlere sıkışmış durumda. AK Parti yine tek başına iktidar olarak gelecek; MHP, CHP ve HDP'nin de oy oranlarının değişeceğini düşünmüyorum. Ki ben bunu partili olduğum için söylemiyorum. Ben farklı görüşteki insanlarla da görüşüyorum, vatandaşın içindeyim, diğer partilerden arkadaşlarım var... Tüm bunları değerlendirdiğimde bu sonucu çıkarıyorum.
Paralel yapı dediniz... Ama vatandaşın bu konuda kafası karışık, dosttular da neden şimdi düşman oldular sorusu soruluyor.
Ben ahkam kesmeyi hiç sevmem, insan sarraflığı yapmayı hiç sevmem, ütopik konuşmayı hiç sevmem, bir de çok derinini bilmediğim konularda 'net böyledir' demeyi hiç sevmem. Ben meseleyi şöyle yorumluyorum; bu mesele çok diplomatik bir mesele. Sadece karşıda bir cemaat var, hükümet çalışıyor meselesi değil. Arka planlarında çok farklı senaryoların olduğunu görüyoruz. Farklı bir yapılanmanın olduğunu devlet yetkilileri çok net bir şekilde söylüyor. Yoksa insan birlikte yürüdüğü, birlikte hareket ettiği bir grup, bir kişi, bir yapıya karşı neden durup dururken böyle hareket etsin. Ben ilçe siyaseti yapmış, milletvekilliğine aday adayı olan ve az buçuk ülke siyaseti ile konuşabilecek biri olarak bu tür detayları eğer devlet yetkilileri dile getiriyorsa ellerinde argümanlar vardır diye düşünüyorum. Olmasa bu kadar net konuşmazlar, konuşamazlar.
AK Parti bize hitap ediyor
“AK Parti bizim için biçilmiş bir kaftan, bize hitap eden bir parti. Elitistlerin, seçilmişlerin partisi değil halkın partisi. Bu yüzden zaten Türkiye'nin partisi durumuna geldi. Çünkü bu ülkede biz hep ezik yetiştik. Çocukluğumuz, gençliğimiz hep ezik geçti. Çünkü ülkemiz bu psikolojiyi yaşıyordu. Hayatımız hep birilerine özenerek, birilerinin önünde ceket ilikleyerek, birilerinin projelerini devşirerek, birilerinin ekonomik anlayışı ile hareket ederek geçti. Biz gördük ki artık Türkiye gerçekten bir şeyler üretebiliyor, güçlü Türkiye imajı var, sözü geçen bir Türkiye var. Bu herkeste bir heves oluşturduğu gibi bizde de oluşturuyor.”
Refomlar kısa sürede olmuyor
“Karl Marx'ın güzel bir tespiti var; alt yapı üst yapıyı belirler. Alt yapı ekonomidir, üst yapı bütün sosyal dengelerdir. Kendimizden düşünelim; cebimizde paramız yoksa tiyatroya gidebilir miyiz ya da karnımız açken kitap okuyabilir miyiz? Hayır. İşte AK Parti bu ülkenin başına geldiğinde bu ülkenin karnı açtı. Önce temel ihtiyaçlarımızı giderdik, yol yaptık, köprüler yaptık, ekonomimizi düzelttik. Hala da devam ediyor, refah düzeyini kalkındırmaya çalışıyoruz. Bu 10 – 15 yılda yapılacak bir şey değil. Liderlerimiz boşuna 2023, 2071 demiyor. Çünkü toplumsal dönüşümler kısa sürede olmaz. Rönesanslar, reformlar 5 – 10 yılda olmuyor. Bunların tamamının sağlanabilmesi içinde en fazla paya nerede ihtiyaç varsa oraya ayrılıyor. Ama AK Parti'de kültüre, sanata değer veriliyor; zaman ayrılıyor.”
Erdoğan öncesi ve sonrası
“İstanbul zaten yaşanılması zor bir şehir, bütün megakentler öyledir ama. Megakentlerin temel özelliği insanları birbirine yabancılaştırır ve çok hızlı hareket ettirir. İstanbul'da herkesin acelesi vardır. Tayyip Bey'in büyükşehir belediye başkanlığı ile birlikte öncesi ve sonrası İstanbul var. Öncesinde keşmekeşin, çöp dağlarının olduğu, suyun olmadığı, doğalgazın gelmediği, hava kirliliğinin yaşandığı bir İstanbul var. Bir metropole yakışmayacak bir manzara. Şimdisine bakıyorsunuz bu kadar yoğun göç almasına rağmen yollarıyla, kavşaklarıyla, metrolarıyla, acil çözüm olarak düşünülen metrosuyla, daha da güzelleşen ilçeleriyle bir İstanbul var.”
Üniversitede AK Parti'ye girdi
1982 Adıyaman - Kahta doğumlu olan İbrahim Nabi Selçuk, ilk, orta ve lise eğitimini Adıyaman'da tamamlamış; üniversite lisans eğitimini Mersin Üniversitesi Felsefe Bölümü, yüksek lisans eğitimini ise Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünde tamamladı. Ortaokul yıllarında Kahta İmam Hatip Lisesi'nde eğitim gören Selçuk, Milli Gençlik Vakfı ve Hakyol Vakfı gibi STK'larda erken yaşlarda öğrenci temsilcisi olarak görev almıştır. Büyükçekmece Ensar Vakfı Şube Başkanlığı, İmam Hatip Okulları Platform Şube Başkanlığı, BİMDER (İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği) Başkan Yardımcılığı ve halen çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul 3. Bölge Eğitim-Kültür ve Hukuk Platformu Başkanlığı görevlerini sürdürmektedir.
2002 yılında üniversite eğitimine devam ederken kurulan AK Parti gençlik yapılandırılmalarında görevler almış, 2010 yılında Büyükçekmece İlçe Yönetim Kurulu Üyeliği, 2011-2012-2013 yıllarında AR-GE Birimi İlçe Başkan Yardımcılığı, 2014 yerel seçimlerinde SKM Tanıtım Medya Başkanlığı ve 2014 yılında İlçe Teşkilat Başkanı olmuştur. Yüksek lisans eğitiminin ardından bir süre eğitim ve psikolojik danışmanlık hizmeti veren ve sosyal proje uzmanı sıfatıyla belediyeler ve STK'lara danışmanlık yapan Selçuk, 2008 yılında kurduğu firmasında kültür, sanat ve sosyal proje alanında faaliyet göstermektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.
KELİME OYUNU
Aile: Eşim ve çocuğum
Çocuk: Kızım
Siyaset: Yaşam biçimim
İstanbul: Güzel şehir
Türkiye: Yeni Türkiye
Dostluk: Çabuk bitirilmemesi gerekir
Geçmiş: Geride kalı
Bugün: Yapılması gerekenlerin yapıldığı an
Gelecek: Planlanması gereken zaman
Muhalefet: Üretmesi gereken, eleştirel ekip
İktidar: İcraat
KAYNAK: GAZETE İSTANBUL
KAYNAK: GAZETE İSTANBUL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.