Türkiye'nin geleceği kaygı veriyor
Kapatılan İstanbul İl Genel Meclisi'nin son döneminde CHP Meclis Üyesi olarak görev yapan İsmail Çelebi, 3'üncü Bölge'den milletvekili aday adayı oldu. 33 yıldır yaşadığı Esenyurt'ta tanınmış bir isim olan Çelebi ön seçim taraftarı olduğunu ve bu kararın alınmasının kendisini çok mutlu ettiğini belirterek, “Ben listeye girsem de girmesem de, sıralamam ne olursa olsun bu ülkenin kötü gidişine dur diyebilmek, geleceğimizin karanlık olmaması için birinci sıra adayıymış gibi çalışacağım. Çünkü ben ülkenin geleceğinden kaygılıyım” diye konuştu.
“Aday adayları olarak birbirimiz rakip görmüyoruz” diyen Çelebi, “Biz yıllardır sahada emek veren insanlarız. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Hepsi benim arkadaşım. Rekabet yok çünkü arada ülkemiz gidiyor. Şu an aday adayı olan arkadaşlarımız duyarlılar ve ülkesini, partisini bireysel çıkarların önünde tutuyorlar. Hepimiz bu ülkenin gidişatını çok net görüyoruz ve buna dur demek istiyoruz” ifadesini kullandı.
Neden milletvekili olmak istiyorsunuz?
Ben örgüt yapısına çok inanan biriyim. Her zaman partim için çalıştım. Hiçbir zaman siyasetten kopmadım, 7/24 telefonum açıktır. Gecenin 3'ün de hastaneye de, karakola da gittim. Çünkü siyasetçi böyle günler için gereklidir. Ben inanıyorum ki siyasetçi halka rehber olur ve çaresiz insanlar o an çıkış yollarını düşünemez. İşte bu noktada siyasetçinin rehberlik etmesi gerekir. Ben de insanları doğru yönlendirdim. Toplumla barışık, eksiksiz, meclis üyeliğini bir görev bilerek yaptım ve 5 yılı tamamladım. Toplumda bir karşılığımın olduğunu düşünerek, daha iyi hizmet edebilmek için bunu TBMM'de; o bahsettiğim sofraların güçlü sesi olmak, o sesi duyurabilmek için aday adayı oldum.
Ön seçim kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle ön seçim istedim. Halkın kendi vekilini seçmesi gerektiğine, solculuğunda bu olduğuna inanıyorum. Şimdi üyenin karşısına çıkacağız, kendimizi, çalışmalarımızı anlatacağız. Üyeler takdir ederse 33 yıllık bir Esenyurt'lu olarak, çamurunu bilen, gelişmesini gözleyen, sorunlara vakıf biri olarak halkın sesi olmak için adaylık çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ama listeye girsem de girmesem de, sıralamam ne olursa olsun bu ülkenin kötü gidişine dur diyebilmek, geleceğimizin karanlık olmaması için 1. sıra adayıymış gibi çalışacağım. Çünkü ben ülkenin geleceğinden kaygılıyım.
İlçe ilçe çalışacağım
CHP'nin 3'ncü bölgede 73 bin üyesi var. Bu büyük bir rakam... Siz bu 73 bin üyeye ulaşma noktasında nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Üçüncü bölge çok büyük bir coğrafi alana sahip. Beni Esenyurt, Beylikdüzü ve Avcılar bölgesi çok iyi tanır. Ama İstanbul koca bir metropol, Bakırköy, Bahçelievler gibi ilçelerde tanınmamamız gayet normal. Burada 73 bin üyeye ulaşmak tabi ki mümkün değil. Ama ben kendi bölgem olan Esenyurt'u ve buranın üye yapısını çok iyi biliyorum. Diğer ilçeler de buna yakın bir yapıda. Yıllardır bu partinin emektarları, tozunu toprağını yutan, her şeye rağmen partiye sahip çıkan, seçim dönemlerinde aç susuz kalan örgüt üyelerimiz tüm zorluklara göğüs gererek bu bayrağı bugüne kadar taşıdı. Bir kesim de var ki, pasif üye dediğimiz sadece oy veren, partiyle çok içli dışlı olmayan insanlar var. Bizim en büyük zorluğumuz bu insanlara ulaşmak. Bunun ötesinde 3'ncü bölgede bir yerden başka bir yere gitmek çok ciddi bir sıkıntı. Ben bu sorunu aşmak için tamamen ilçeler bazlı çalışacağım. Bir günümün tamamını bir ilçede geçireceğim. Sabah Esenyurt, öğlen Avcılar, akşam Çatalca'da olmak yerine; örneğin sabahtan akşama kadar sadece Çatalca'da olacağım. Ulaşabildiğim tüm CHP üyesine kendimi tanıtacağım. 13 ilçeyi bu şekilde dolaşacağım. Tabi bu arada web sitemiz açıldı, Facebook, Twitter gibi sosyal medya aracılığıyla da tanıtımlarımız sürüyor. Bunun ötesinde özellikle sivil toplum kuruluşlarına kendimizi anlatıyoruz. Anlatabildiğimiz kadar anlatıp desteklerini isteyeceğiz.
Ön seçim dolayısıyla CHP'de yıllardır görülmeyen bir hareketlilik var. Aday adayları ilçeleri geziyor, tanıtım toplantıları düzenliyor. Örgütün yıllardır istediği ön seçim de öyle ya da böyle yapılacak. Sizce bu durum seçime nasıl sirayet edecek, sonuçları etkileyecek mi?
Ben 2007 ve 2011 seçimlerinde aktif olarak görev aldım, bölgemde milletvekili adayları ile çalıştım. Bizim baştan beri söylediğimiz şey şu; seçmen bir kere adaya kendini yakın hissedecek, onu tanıyacak, komşusu tanıyacak, hemşehrisi tanıyacak. Yani birileri bir şekilde referans olacak. Diğer seçimlerde bu referans hiç olmadı. Merkezi atama hep halkla kopuk oldu. Son iki seçimdeki adaylarımız sokakta tanınmıyordu, bölgeyi tanımıyordu, sorunlarını bilmiyordu. Üzülerek şunu söyleyebilirim ki üçüncü bölgede İl Genel Meclis Üyeliği yaptım, 33 senelik Esenyurtluyum, yıllardır bu partinin üyesiyim ama benim daha elini sıkmadığım 3 tane milletvekili var. Ben İl Genel'de toplumun tabanının sesiydim. Orada bizi ziyarete gelen milletvekillerimize tabanın okul, sağlık, sosyal sorunlarını anlatıyorduk. Biz ne kadar çözmeye çalışsak da TBMM'de dile getirilmesi daha da etken oluyordu. Ben ön seçim yapılmasının seçimlere ciddi biçimde yansıyacağına inanıyorum.
Ankara'ya 4 kişi beraber gideceğiz
Bu dönem benim dikkatimi çeken bir başka şey ise aday adayları birbirini de rakip olarak görmüyor. Biri bir toplantı yaptığında diğerleri de oraya katılıp destek veriyor. Hiçbirinin ağzından ötekiyle ilgili kötü bir cümle çıkmıyor...
Rakip değiliz. Mesela 3 – 4 aday adayı arkadaş başvuru için tek araçla Ankara'ya gideceğiz. Çünkü o benim arkadaşım seçilirse beni temsil edecek. Ben seçilirsem de onu temsil edeceğim. Ben telefon ettiğimde çıkacak milletvekili istiyorum, sorunum olduğunda doğru yönlendirecek milletvekili istiyorum. Biz yıllardır sahada emek veren insanlarız. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Ben kimseyi rakip olarak görmüyorum. Hepsi benim arkadaşım. Rekabet yok çünkü arada ülkemiz gidiyor. Artık bireysel kavgaların bitmesi lazım. Şu an aday adayı olan arkadaşlarımız duyarlılar ve ülkesini, partisini bireysel çıkarların önünde tutuyorlar. Hepimiz bu ülkenin gidişatını çok net görüyoruz.
Vatandaş nasıl bir vekil istiyor?
Vatandaşın istediği çok şey değil. Siz hasta olmadığınız sürece doktor aramıyorsunuz, aklınıza bile gelmiyor. Ya da başınıza bir iş gelmediği sürece aklınıza avukatlar gelmiyor. Siyasette böyle bir şey. Hastanede, adliyede bir işiniz olabilir yada başka bir sorununuz olabilir. İşte o zaman vatandaş milletvekiline ulaşacak. Ulaştığı anda milletvekili de onu doğru yönlendirecek. Şu anda toplumda şu yargı yerleşmiş; milletvekilleri sanki iş bulma kurumu. Birilerine iş bulmak için aranıyor. Ama bu doğru değil. Onun toplumu yönlendirmesi ve yaşadığı bir sorunda anında cevap vermesi gerekiyor. Milletvekilini aradığınızda 3 gün sonra dönüyorsa hiçbir anlam ifade etmiyor. Yılda bir kez ona işin düştü, o dakikada lazım ama ulaşamıyorsa vekil de toplumdan kopuyor. Bunun sonucunda da toplumun gerçek sorunlarından haberin olmuyor ve bunlara eğilemiyorsun.
İstanbul açık cezaevi gibi
İstanbul dünyanın en büyük ve en önemli şehirlerinden biri ama geçen hafta kar yağışı nedeniyle adeta hayat durdu. Böyle zamanlarda da şehrin eksikleri daha net ortaya çıkıyor. Size göre İstanbul'un sorunları neler? Eğer seçilirseniz İstanbul'un hangi sorunlarını Meclis'e taşıyacaksınız?
İstanbul gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve açık bir cezaevine doğru gidiyor. Yeşilin olmadığı, binaların arasından güneşin görülebildiği, içine kapanık, dar bir çerçevede yaşam standartı olan, insanları AVM'lerin esir aldığı bir cezaevi. Bir düğün yaparken bile planlama yaparsınız ama İstanbul plansız, kontrolsüz bir biçimde büyüyor. Rant ve kişisel hırslar için İstanbul perişan edildi, yaşanmaz hale getirildi. Bu yüzden İstanbul'u çok sağlıklı bulmuyorum. Özellikle ulaşım en büyük sorunumuz. Örneğin Esenyurt şu an 750 bin nüfusun yaşadığı bir ilçe. Şu an yoğun olarak çalışmalar yürüten yapı sektörü ile bu herhalde 1 buçuk milyonu bulacak. Yapılan binaların zeminini çok sağlıklı bulmadığım için doğru yapıldığına inanmıyorum. Plansız, sahipsiz ve insanların birbirini tanımadığı bir şehir oluşuyor. Maalesef kentin birçok noktası da Esenyurt gibi. İstanbul CHP iktidarında kontrollü, planlı bir şehir haline gelecektir. Ben buna inanıyorum. Biz İstanbul'un sorunlarını biliyoruz. Kontrollü, yerinde kentsel dönüşüm uygulamaları ile ve özellikle metroyu yaygınlaştırarak sorunları çözeceğiz. Bugün kar yağınca yaşanan rezaleti gördük. İnsanlara toplu ulaşım araçlarını tercih edin dediler ama üstü ulaşım araçlarının hiçbiri hizmet veremedi. Eğer metro ağı yaygın olsaydı bu sorunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Ana caddeler, otobanlar günlerce kar altında kaldı. Ara sokakları söylemiyorum bile. Ve İstanbul başıboş, kontrolsüz bir şehir haline geldi. Bütün işyerleri iki gün kapalı kaldı. Belediyeler de sınıfta kaldı, yollardaki karı vatandaşlar temizledi.
7 Haziran'daki seçim sonuçlarını nasıl öngörüyorsunuz?
Eğer CHP sandığa sahip çıkarsa; trafolara giren kedilere fırsat vermezse bu seçimlerde farklı sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. En büyük sorun birleştirme tutanaklarında... Sandık görevlileri ıslak imzalı tutanakları mutlaka ve mutlaka her şartta ilçemize, okul sorumlumuza yetiştirmek zorunda. Eğer usülsüzlüğü, trafolara giren kedileri engellemek istiyorsak kesinlikle ıslak imzalı tutanaklar elimizde olacak ki itiraz hakkımız olsun. Ama bunlar maalesef okullarda kayboluyor, birleştirme tutanaklarında da art niyetli veya taraflı olan insanlar bunların üzerinde oynuyor. İtiraz edersen düzeltiliyor, etmezsen o şekilde gidiyor. O nedenle çok dikkatli olmak zorundayız.
17 – 25 Aralık'ın etkisi görülecek
Bu sistem dört dörtlük işledi diye düşünürsek; CHP'nin iktidar olabilme ihtimalini ne olarak görüyorsunuz? Bazı kesimler de AK Parti'nin oy kaybedeceğini ve bir koalisyon hükümetinin kurulabileceğini öngörüyor. Siz bunların nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben bu kadar geniş kapsamlı bir öngörüde bulunamam. Sonuçta üçüncü bölgedeyim ve buradaki durumu gözlemliyorum. Bu açıdan baktığımda, bölgede AK Parti'ye çok ciddi tepki var. Bu gidişattan artık çok kesim rahatsız. Özellikle yolsuzluk insanların artık bilinçaltında yerleşti. Olaylar 2014 seçimlerinden önce ortaya çıktı ama süre çok kısaydı ve seçimlere çok yansımadı. O dönem Ergenekon, Balyoz olayları da vardı ve bunlara herkes inanıyordu. Aradan geçen sürede bunların hepsi de çürüdü. Ayrıca yolsuzluk operasyonları ve sonrasında yaşananlar ise bu seçime yansıyacak. Ben buna inanıyorum. AK Parti'nin de ciddi bir biçimde oy kaybedeceğini düşünüyorum.
Genel Merkez'in seçim bildirgesi de önemli tabi...
2011 seçimlerinde bizim 41 tane projemiz vardı ve hepsi ayakları yere basan projelerdi. Bunların bir kısmını AK Parti daha sonra kullandı da. Tabi ki Genel Merkez tarafından ekonomi, dış politika ya da şehirlerle ilgili çalışmaların hepsi yapılıyor. Seçim bildirgesi çıktıktan sonra da biz de bunlarla halkın önüne çıkacağız. Ama burada adayların erken açıklanması, sokağa daha erken inmesi de önemli. Umarım bu seçimde aylar öncesinden açıklanır ve çalışmalar başlar.
Kavgayı da küsmeyi de sevmem
1966 yılında Tokat Zile doğumluyum. Ailemle birlikte 1982 yılında İstanbul'a geldik. O zaman Avcılar'a bağlı olan Esenyurt Saadetdere Mahallesi'ne taşındık. Herkes gibi önce geçinme, iş, barınma derdine düştük. 10 yıl fabrikada çalıştım, orada sendikal mücadelelerde bulundum. Ama fabrikaya sendika getiremedik. Çünkü Turgut Özal'ın 80'li yıllarda getirdiği yasalardan dolayı sendikalaşmak artık kolay olmuyordu. Sonuçta işten çıkartıldım, 1992 kardeşimle birlikte demir doğrama, alüminyum işine başladık. Bir anda hem esnaf hem de sanayici oldum. Bölgede de hızlı bir gelişme olduğu için işimizi büyüttük. İşimiz büyürken sosyal hayatta da öne çıkan birisi oldum. Tabi sosyal sorumlulukları da beraberinde getirdi. Birçok firmayla iş ilişkilerimiz olduğu için hemşehrilerimiz ya da tanıdıklarımıza talepleri doğrultusunda çok rahat iş bulabiliyorduk. Derken bölgede bir misyon üstlendik. Akabinde de sivil toplum örgütlerinde çalışmalar başladı. Tanınmışlığın getirdiği sorumlulukla kendimi artık kaymakamlıkta iş bitiren, karakolda insanların yardımına giden, belediyedeki işini çözen biri olarak buldum. Siyasi hayatım 1988 yılında SHP'de başladı. 2009'da İl Genel Meclis Üyesi oldum. İl Genel Meclis Üyeliğini de bilinçli istedim. Çünkü kaymakamla, milli eğitim, emniyet, jandarmayla içiçe olduğum için sorunları biliyordum ve insanların sorunlarını doğru adrese kanalize etmesi gerektiğini düşünüyordum. 5 yıl boyunca İl Genel'de bölgenin eğitim, sağlık, spor, sosyal hizmetler gibi konularda sorunlarını gidermek için çalıştım. Çok konuşan biri değilim, kürsüyü çok işgal etmem, bazı arkadaşlar gibi her konuda fikrim yoktur. Daha çok proje üretmeyi ve karşımdaki insanları dinlemeyi severim. Çevremde de sessiz birisi olarak bilinirim. Ama herkesi kucaklarım, kavgayı sevmem, küsü de sevmem.
12 milletvekilini kesin çıkartırız
CHP keşke her yerde ön seçim yapabilseydi, o zaman çok daha etkili olacaktı. Benim aday adaylığımı açıklamama AK Parti'den, MHP'den, BDP'den de gelenler vardı. Bunlar kendilerine yakın gördükleri isimleri tercih edecekler. Ben yöremden biliyorum, AK Parti'ye oy verenler arasında ciddi tepkiler var temsiliyet istiyorlar. Eğer bizim partimiz doğru isimleri Meclis'e taşırsa ciddi oy akacak. 3'ncü bölgede 4 – 5 puan fark atacağımıza inanıyorum. 12 milletvekilini çıkaracağımızı tereddütsüz düşünüyorum. Onun üzerindeki sayı bizim sahadaki performansımıza, örgütümüzün toplum karşısında karşılığı olan isimleri listelere seçmesine bağlı. Genel Merkez atama yaparsa da bu bölgeden isimleri atasın. Burada otursun, insanları tanısın, sorunları bilsin.
KELİME OYUNU
Aile: Hayat
Çocuk: Yaşama bağlılık
Siyaset: Hizmet
İstanbul: Eziyet
Dostluk: Saygı
Türkiye: Kaygılıyım
Geçmiş: İtibar
Gelecek: Umutla bakmak istiyorum
Muhalefet: Eleştiren
İktidar: İyi yöneten
CHP: Kardeşlik
AK Parti: Para
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.