KULAĞIMIZA KÜPE OLMALI!

KULAĞIMIZA KÜPE OLMALI!
Türkiye’nin en önemli baskı gravür sanatçılarından biri olan Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan, “Ülkemizde Rönesans’ı sanatçılar yaratacak diye düşünüyorum. Çünkü özgür düşüncenin en verimli olarak ürettiği ve düşüncenin yaratıcılığa dönüştürüldüğü şey sanat

Hülya Koçyiğit, her Pazar TRT-2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında bu hafta, eğitimci ve sanatçı Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan’ı konuk etti. Türkiye’nin en önemli baskı gravür sanatçılarından biri olan ve yıllar içinde kurduğu özel atölyelerde üretilen eserlerle; dünyanın çok az sayıda baskı resim müzelerinden biri olan IMOGA’nın kurucusu olan Süleyman Saim Tekcan IMOGA’yı anlattı. Sanatçı, “İstanbul Museum of Grafik Art’ın Türkçe karşılığı IMOGA. İstanbul Museum of Grafik Art'ın ilk harflerinden oluşan bir isim ve çok ben seviyorum. Müzemiz uluslararası ve dünyada çok sayıda örneği yok. Otuz bin eser var. Dünyada benzerleri olan müzelerin müdürleri, Türkiye'ye geldiklerinde söyledikleri bir şey beni çok gururlandırıyor. Bu müze dünyadaki grafik sanatlar müzesi içerisinde zirvede olan bir müze, diyorlar” dedi.

Onlara dokunuyoruz

Ülkemizde Çağdaş Sanatlar müzesinin olmasının çok önemli olduğunu belirten Tekcan, “Bu alanda çok fazla müze olmaması, sanatçılarımızın yeteri kadar kendilerini tanıtamamalarının sebebi oluyor. Müzelerimiz olacak ki kendi eserlerimizi koyacağız, yabancı sanatçıları da koyacağız. Onlar da bizim sanatçılarımızı kendi müzelerine koyacaklar. Böylece alışveriş olacak” diye konuştu. Sanat eğitiminin ergenlik çağından hemen sonra başlamasını gerektiğini söyleyen Tekcan, “Sanat eğitimcisi olmak çok onurlu bir şey. Binlerce öğrenci elimizden geçiyor ve biz onlara dokunuyoruz. Bize de dokunan hocalarımız oldu. Bu ülkenin sanat eğitimine çok ihtiyacı var. Akıl çağı dediğimiz yani buluğ çağından hemen sonra sanat eğitimin başlaması lazım. Çünkü belli bir yaşa kadar çocuğun görsel ve işitsel algılarıyla elde ettiklerini; beyin, sinir sistemi, el melekesi ile sanata dönüştürmesi gerekiyor. Yani siz belli bir yaş yaştan sonra bale öğretemiyorsunuz, belli bir yaştan sonra iyi bir enstrüman çalmayı öğretemiyorsunuz” açıklamasını yaptı.

Sanat olmazsa olmaz

Sanatın toplumlar üzerindeki etkisinden de söz eden Süleyman Saim Tekcan, “Avrupa skolastik bir dönem yaşadı. Sanatçılar Avrupa'da Rönesans'ı yarattı. Bizim ülkemizin de Rönesans’ını sanatçılar yaratacak diye düşünüyorum. Çünkü özgür düşüncenin en verimli olarak ürettiği ve düşüncenin yaratıcılığa dönüştürüldüğü şey sanat. Dünyada sanat eseri bırakmamış devletlerin isimlerini bilmiyoruz. Sadece sanat eseri bırakan devletlerin isimlerini sayabiliyoruz. Sanat öyle bir şey. Onun için sanat olmazsa olmaz. Büyük Atatürk'ün sanat üzerine söylediği veciz sözler hepimizin kulağında küpe olmalı” dedi. Kariyerinin ilk dönemlerinde oyunculuk da yapan ve Ses Dergisi’nin yarışmasında finalistler arasında yer alan Süleyman Saim Tekcan, Metin Erksan ile uzun yıllar süren arkadaşlığı olduğunu söyledi ve “Metin Erksan, sinema kültürü ve sanat tarihi eğitiminden geçmiş bir kişiydi. Çok yakın arkadaşım, ağabeyim bir ömür boyu da süren bir arkadaşlığım oldu” diye konuştu.

SİNEMADAN PARA KAZANAMADIM!

Oyunculuğa devam etmeyen Süleyman Saim Tekcan, “Sevmek Zamanı dahil dört filmde oynadım o dönemde. Sinemadan para kazanamadım o sıralarda. Ama o kısa dönemde çok ciddi biçimde mektuplar yağmaya başladı. Şöhret başka bir şey. O dönemki arkadaşlarımla zaman zaman bir araya geliyoruz ve konuşuyoruz. Ama sinemada olmak büyük şöhret olmanın sebebi. Ediz Hun gibi, İzzet Günay gibi böyle çok değerli arkadaşlarım var. Onlar çok ünlüler. Bir yerde yemek yiyoruz, masadan kalkıyorlar, geliyorlar, resim çektiriyorlar” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.