Mehmet Mert
Madde bağımlılığı ve medya!
Yayınlanma:
Dün, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından düzenlenen "Yerel Medya Bağımlılık Farkındalığı" konulu seminere katıldık.
BYEGM İstanbul İl Müdürü Necmettin Altuntaş'ın açılış ve bilgilendirme konuşması sonrası sunumlara geçildi ki bir kez daha gerek haberlerimizde gerek köşe yazılarımızda aslında farkında olmadan ne kadar hata yaptığımızı farkettim.
Öncelikle bu eğitim programına katılamayan bütün meslektaşlarımın ve tabi gazetemiz çalışanlarının bu yazıyı mutlaka okumalarını öneririm.
Zira bu yazı bir anlamda gün boyu süren "Yerel Medya Bağımlılık Farkındalığı Eğitim Programı" nın özetlenmesi gibi olacak.
*
Adı madde bağımlısı, uyuşturucu kullanıcısı ve her ne ise bu duruma maruz kalan herhangi birisi çevrenizde var mı bilmiyorum.
Gerek bu durumlar ile ilgili önümüze gelen haberlerden, gerek bir takım anlatımlardan gerek ise yarım asıra dayanmış yaşımızın verdiği tecrübeden de yola çıkarak şu cümleyi çok net kurabiliriz ki; bugün her hangi birisi böyle bir dert sahibi olmuşsa bu yarın benim veya sevdiğimin başına gel(e)meyecek anlamı taşımaz.
Dolayısıyla bir anlamda kim olursa olsun böyle bir sorun ile karşı karşıya ise bizlerin gerek bir gazeteci olarak, gerek insan olarak bu sorunu taşıyan insana faydalı olmak gibi bir sorumluluğumuz, mecburiyetimiz ve insani gereksinimimiz var.
*
Yani şunu söylemek istiyorum; sırf gazetem fazla satsın, televizyon programım fazla izlensin, köşe yazım fazla okunsun diye bu durum yaşanan hikayeler önümüze geldiğinde, ajitasyon kokan başlıklardan, özendirici nitelemelerden, merak uyandırıcı kurgulardan kaçınmalıyız.
Merhamiyete girmeden, bağımlı kişiyi fazla açığa çıkartmadan, adres, meslek v.s. gibi bilgilendirmelere gerek duymadan, övücü veya acındırıcı anlatımlara girmeden, kısaca kişiye özel bilgiye girmeden sadece ve sadece böyle bir haberin toplumsal yönünü işleyelim yeter.
*
Mesela bir ara çok başarılı bir sunum gerçekleştiren; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Ali Murat Vural beyefendiyi dinlerken tam da zaman zaman benim gerek kurumumuzda gerek sağda solda meslektaşlarıma yaptığım uyarıları hatırladım.
Madde bağımlılığı gibi bir hastalık derecesindeki ciddi sorunu yayın organlarımızda haberleştirdiğimizde, görsel süslemelerinden kaçınmamız gerektiğini, ilgi çekici, merak uyandırıcı başlıkların doğru olmadığını defalarca söylemişliğim vardır.
Hele hele Vural hocanın söylediği gibi; biz gazeteciyiz, bizim işimiz sadece haber vermek, bilgi vermek, gerisi süslemeye girer, asayişe girer, özel hayata girer... Diye defalarca her ortamda konuşmuşluğumuz vardır.
*
Evet bizim işimiz öğretmek değil ama eğitebiliriz.
Önce kendimizi her zaman her şartta eğitebiliriz.
Sonra yayın organlarımızdan okurlarımıza seslenirken doğru cümleler kurarak, doğru fotoğraflar kullanarak, doğru yönlendirmelerde bulunarak onları da eğitebiliriz.
Mesela yine uyuşturucu imal edenin en az 20 yıl, satanın 10 yıl, kullananın ise 2 yıl hapis cezası ile yargılanacağını bu tür haberlerde sık sık işlemeliyiz.
Uyuşturucu işlerinden para, pul, itibar sahibi olanları övücü ifadeler kullanmaktan kaçınılmalı bu işi yapanlara özendirici mesajlar vermemeliyiz.
*
Bir araştırmaya göre; idol olarak kimi seçersiniz sorusunu cevaplayanların en çoku Polat Alemdar cevabını yapıştırmış.
Bakın Necati Şaşmaz dememişler, Polat Alemdar diye bir dizi karekterini söylemişler.
Nedeni basit.
Çünkü şimdiki genç nesil önce güce, sonra paraya ve daha sonra da aşka ihtiyaç duyuyor.
Dolayısıyla güce özenen gençliğin önüne uyuşturucu işi ile uğraşanları bırakın övücü haberleri hiç bir şekilde haberleştirmemek gerek.
Evet bizim görevimiz haber vermek ama varsın böyle habeler de olmamış olsun.
Ne kaybederiz.
Ama doğru olmayan bir başlık, doğru olmayan bir fotoğraf, doğru olmayan bir haber dili yüzünden şayet bir okuru bile uyuşturucuya yönlendirirsek çok ama çok şey kaybetmiş sayılırız.
*
Tabi bu arada uyuşturucu kullanmayı yenmiş kişileri keşfettiğimizde ise tam tersi övücü, özendirici, bir dil kullanarak sık sık gündeme taşımalıyız.
Madde bağımlısı insanlara nasıl yardımcı olunacağını sık sık yayın organlarımızda işlemeliyiz.
Uyuşturucu kullandı kilo verdi.
Uyuşturucu kullandı acayip keyiflendi, inanılmaz hareketlendi, şöyle uçtu böyle zıpladı yerine, sadece ve sadece kısa bilgi vermekle yetinmeliyiz.
Yine aynı şekilde şu şekilde madde aldı, şuradan aldı, şu fiyata aldı gibi merak uyandırıcı ve özendirici ifadelerden kaçınmalıyız.
*
Bu arada; Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nü ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti'ni de böyle anlamlı hizmetlerinden dolayı tebrik etmek lazım.
Bu tür etkinlikleri çoğaltmak lazım.
Hele hele bizim sektörde o kadar ihtiyaç var ki; adam ayda senede iki sayfa gazete yayınlayınca duyduğu, gördüğü, bildiği her şeyi yazmayı mubah sayıyor.
İşin ilginç yanı buna da 'basın özgürlüğü' diyor...
Neyse dostlar yazımı seminer sonrası emanet bir bilgisayardan yazarak gazeteye zor yetiştirdim.
Kusurumuz olduysa affola...
BYEGM İstanbul İl Müdürü Necmettin Altuntaş'ın açılış ve bilgilendirme konuşması sonrası sunumlara geçildi ki bir kez daha gerek haberlerimizde gerek köşe yazılarımızda aslında farkında olmadan ne kadar hata yaptığımızı farkettim.
Öncelikle bu eğitim programına katılamayan bütün meslektaşlarımın ve tabi gazetemiz çalışanlarının bu yazıyı mutlaka okumalarını öneririm.
Zira bu yazı bir anlamda gün boyu süren "Yerel Medya Bağımlılık Farkındalığı Eğitim Programı" nın özetlenmesi gibi olacak.
*
Adı madde bağımlısı, uyuşturucu kullanıcısı ve her ne ise bu duruma maruz kalan herhangi birisi çevrenizde var mı bilmiyorum.
Gerek bu durumlar ile ilgili önümüze gelen haberlerden, gerek bir takım anlatımlardan gerek ise yarım asıra dayanmış yaşımızın verdiği tecrübeden de yola çıkarak şu cümleyi çok net kurabiliriz ki; bugün her hangi birisi böyle bir dert sahibi olmuşsa bu yarın benim veya sevdiğimin başına gel(e)meyecek anlamı taşımaz.
Dolayısıyla bir anlamda kim olursa olsun böyle bir sorun ile karşı karşıya ise bizlerin gerek bir gazeteci olarak, gerek insan olarak bu sorunu taşıyan insana faydalı olmak gibi bir sorumluluğumuz, mecburiyetimiz ve insani gereksinimimiz var.
*
Yani şunu söylemek istiyorum; sırf gazetem fazla satsın, televizyon programım fazla izlensin, köşe yazım fazla okunsun diye bu durum yaşanan hikayeler önümüze geldiğinde, ajitasyon kokan başlıklardan, özendirici nitelemelerden, merak uyandırıcı kurgulardan kaçınmalıyız.
Merhamiyete girmeden, bağımlı kişiyi fazla açığa çıkartmadan, adres, meslek v.s. gibi bilgilendirmelere gerek duymadan, övücü veya acındırıcı anlatımlara girmeden, kısaca kişiye özel bilgiye girmeden sadece ve sadece böyle bir haberin toplumsal yönünü işleyelim yeter.
*
Mesela bir ara çok başarılı bir sunum gerçekleştiren; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Ali Murat Vural beyefendiyi dinlerken tam da zaman zaman benim gerek kurumumuzda gerek sağda solda meslektaşlarıma yaptığım uyarıları hatırladım.
Madde bağımlılığı gibi bir hastalık derecesindeki ciddi sorunu yayın organlarımızda haberleştirdiğimizde, görsel süslemelerinden kaçınmamız gerektiğini, ilgi çekici, merak uyandırıcı başlıkların doğru olmadığını defalarca söylemişliğim vardır.
Hele hele Vural hocanın söylediği gibi; biz gazeteciyiz, bizim işimiz sadece haber vermek, bilgi vermek, gerisi süslemeye girer, asayişe girer, özel hayata girer... Diye defalarca her ortamda konuşmuşluğumuz vardır.
*
Evet bizim işimiz öğretmek değil ama eğitebiliriz.
Önce kendimizi her zaman her şartta eğitebiliriz.
Sonra yayın organlarımızdan okurlarımıza seslenirken doğru cümleler kurarak, doğru fotoğraflar kullanarak, doğru yönlendirmelerde bulunarak onları da eğitebiliriz.
Mesela yine uyuşturucu imal edenin en az 20 yıl, satanın 10 yıl, kullananın ise 2 yıl hapis cezası ile yargılanacağını bu tür haberlerde sık sık işlemeliyiz.
Uyuşturucu işlerinden para, pul, itibar sahibi olanları övücü ifadeler kullanmaktan kaçınılmalı bu işi yapanlara özendirici mesajlar vermemeliyiz.
*
Bir araştırmaya göre; idol olarak kimi seçersiniz sorusunu cevaplayanların en çoku Polat Alemdar cevabını yapıştırmış.
Bakın Necati Şaşmaz dememişler, Polat Alemdar diye bir dizi karekterini söylemişler.
Nedeni basit.
Çünkü şimdiki genç nesil önce güce, sonra paraya ve daha sonra da aşka ihtiyaç duyuyor.
Dolayısıyla güce özenen gençliğin önüne uyuşturucu işi ile uğraşanları bırakın övücü haberleri hiç bir şekilde haberleştirmemek gerek.
Evet bizim görevimiz haber vermek ama varsın böyle habeler de olmamış olsun.
Ne kaybederiz.
Ama doğru olmayan bir başlık, doğru olmayan bir fotoğraf, doğru olmayan bir haber dili yüzünden şayet bir okuru bile uyuşturucuya yönlendirirsek çok ama çok şey kaybetmiş sayılırız.
*
Tabi bu arada uyuşturucu kullanmayı yenmiş kişileri keşfettiğimizde ise tam tersi övücü, özendirici, bir dil kullanarak sık sık gündeme taşımalıyız.
Madde bağımlısı insanlara nasıl yardımcı olunacağını sık sık yayın organlarımızda işlemeliyiz.
Uyuşturucu kullandı kilo verdi.
Uyuşturucu kullandı acayip keyiflendi, inanılmaz hareketlendi, şöyle uçtu böyle zıpladı yerine, sadece ve sadece kısa bilgi vermekle yetinmeliyiz.
Yine aynı şekilde şu şekilde madde aldı, şuradan aldı, şu fiyata aldı gibi merak uyandırıcı ve özendirici ifadelerden kaçınmalıyız.
*
Bu arada; Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nü ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti'ni de böyle anlamlı hizmetlerinden dolayı tebrik etmek lazım.
Bu tür etkinlikleri çoğaltmak lazım.
Hele hele bizim sektörde o kadar ihtiyaç var ki; adam ayda senede iki sayfa gazete yayınlayınca duyduğu, gördüğü, bildiği her şeyi yazmayı mubah sayıyor.
İşin ilginç yanı buna da 'basın özgürlüğü' diyor...
Neyse dostlar yazımı seminer sonrası emanet bir bilgisayardan yazarak gazeteye zor yetiştirdim.
Kusurumuz olduysa affola...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.