Çok Güzel Hareketler Bunlar dönüyor

Mutfak ekibinin bir araya gelerek hazırladığı enfes bir işti. Kendi çağının iyilerindendi. Sonra ekip dağıldı. Öbekler halinde çalışanlar oldu; 3 Adam gibi. Bireysel yürüyenler oldu; Murat Eken, Büşra Pekin, Pelin Öztekin, Şahin Irmak, Ersin Korkut, Bülent Emrah Parlak gibi. Unutulup gidenler oldu, isimlerini saymak ayıp olur...

Şimdi her şey sil baştan başlıyor. Yeni bir “Çok Güzel Hareketler Bunlar” ekibi kuruluyor. Eskilerden kimse yok. Belki konuk oyuncu bir iki tane. Bir, Yılmaz Erdoğan var. O da ekibi kurduktan sonra ne yapacağına karar verecek...

Ama şu kadarı net. Program ekrana dönüyor. Kanal D bir süredir Yılmaz Erdoğan ile temasta. Yeni adres orası mı olur yoksa Yılmaz Erdoğan ile başka bir proje mi planlanır, o kadarını bilemiyorum!

Ercan Mehmet Erdem, “Behzat Ç.” dizisinin senaryo yazarı olarak tanındı. Son olarak Netflix platformunun çekeceği ilk Türk dizisinin senaryosunu yazarken diziyle yollarını biraz da gürültülü bir şekilde ayırdı...

Işık hızıyla yine aynı şirketin bir başka işi “Mehmed Bir Cihan Fatihi” dizisinin senaryosunu devraldı. Şimdi dizi onun kalemine emanet. İki dizinin de yapım şirketi aynı.

Biriyle bozuşup diğeriyle barışmak sanırım kolay bir şey değil. Ticarette küslük olmaz deyiminin tam da karşılığı bana göre bu transferdir. Hayırlısı olsun. Ercan Mehmet Erdem, kalemi kuvvetli bir kardeşimizdin, işleri yoluna koyacağına inancım tam...

Uzun uzadıya yazmaya gerek yok. “Kalp Atışı” (Show TV) isimli diziye son bir şans verilmişti. Ama olmadı...

Beklenen reyting baremine gelemedi. Yeni gününde alternatif olamadı. Yaz aylarındaki yüksek nabzı tutturamadı. Girdiği nadastan bereketle çıkamadı. Ve bitti...

Haftaya son bölümü oynayacak. Belki düzelir temennisiyle nadasa girip çıkabilen dizi olmadı. Bir, “Yer Gök Aşk” vardı.

O da iki dizinin birleşmesiyle ortaya çıkmıştı. Başka da hatırlamıyorum...

Demek ki ekranda nadas çare değil bir koma hali oluyormuş. Ya bitireceksin ya da inat edip hikayenin sonuna kadar gideceksin...

Gül Sunal merhum Kemal Sunal’ın eşi. Popüler kültürü takip edenler kendisini pek tanımaz. Ama bir tanıyan Gül ablanın sohbetinden kolay vazgeçmez...

Bilmeyenler vardır elbet. Gül abla son bir yıl içinde üç kez sahneye çıktı. Bir kez daha şubat ayında bu kez bir festival oyuncusu olarak sahnede olacak...

“Gölge Feslikannarı” isimli tek kişilik gösterisiyle izleyenleri hiç tanımadığımız bir Sunal Ailesi ile tanıştırıyor. Ve bunu şarkılı türkülü bir sunumla yapıyor. Yazılı bir metin yok.

Anılar ve doğaçlama espriler. Gül Sunal sadece iki dakika içinde tertemiz beş kahkaha attırabiliyor. Hani arada hep dertleşiyoruz ya, “kadın komedyen çıkmıyor” diye. Başta Gül Sunal’a ayıp ediliyor. Benden söylemesi. Fırsatını bulup izleyin, bana teşekkür edeceksiniz!

 "Ben adamı gözünden tanırım” diye bir özdeyiş vardır ya. Önceki akşam “Çukur” (Show TV) dizisinde bu söze cuk oturan bir mevzu yaşandı...

Koçovalı evinin çalışanı Sadiş, çocukluk aşkı Salih’i (ki kendisini Vartolu olarak biliyoruz) gözünün altındaki kırmızı sürmeden tanıdı...

Diziyi 13 bölümdür izliyorum. Ben Erkan Kolçak Köstendil’in (Vartolu) o kırmızı gözünün set yorgunluğundan olduğunu düşünüyordum. Meğer hikayesi varmış. Güzel ayrıntı...

Ama can sıkan ayrıntılar da var. Beyefendi’nin kim olduğunu öğreneceğimiz anda eski Türk filmlerine özgü bir sahneyle dünya değiştiren Feyyaz...

Tüm bu karmaşanın içinden tereyağından sıyrılır gibi sıyrılan Selim...

Ortamlar karışmışken bir anda Sherlock Holmes karakterine bürünen Sena ve yancısı kız arkadaş...

En fenası da durduk yerde bir yenisi daha ortaya çıkması ihtimal olan İdris Bey’in kayıt dışı çocukları...

Hikayeyi fena sündürüyor. Fena halde akıl karıştırıyor. Bir şeylerin yoluna girmesini bekleyenleri fena halde yoruyor.