Adı ‘ışık’ yansıması karanlık.

İzmir’de yayınlanan Yenigün Gazetesi 2 Ekim 2024 tarihinde gazeteyi baskıya hazırlayarak, anlaşmalı matbaasına gönderiyor.

Gazetenin manşetinde; “Devlet boşluk yaratıyor, tarikatlar dolduruyor: Işıkçılar Cemaati’nden İzmir’e yeni yurt” spotu ile ‘BOŞLUĞA ‘IŞIK’ SIZDI' başlıklı haber yer alıyor.

Haberde Işıkçılar Cemaati’ne ait olduğu bilinen İhlas Vakfı’nın İzmir’e daha geniş kapasiteli giriş yaptığından bahsediliyor.

Sorun şu ki gazetenin matbaası İhlas Vakfı’na ait ihlas matbaası bu manşetteki gazeteyi basmak istemiyor.

Anlayacağınız matbaa gazete yönetimini arayarak bu başlıkta bir gazete basmalarının mümkün olmadığını söyleyerek ‘sansür’ uyguluyor.

Gazete yönetimi ise günlük yayın yaptığından o günün gazetesini basmaya mecburdur.

Acil toplanarak bir karar alınıyor, gazetenin manşeti değiştirilerek; “IŞIKLAR İÇİNDE UYU” başlığı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi ile baskıya giriyor.

*

Bu başlıkta amaç hem kendilerine yapılan sansürü kamuoyuna daha iyi bir şekilde deklare etmek, hem de Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’inde bu çağda yapılan sansürü ironik olarak sergilemek.

Öncelikle başta arkadaşım gazetenin imtiyaz sahibi Mesut Şimşek olmak üzere bu kararı alan meslektaşlarımı kutluyorum.

Daha sonra bu sansüre boyun eğmeyecek, meslektaşlarının yanında yer alan tüm İzmir basını tebrik ediyorum.

9 Eylül, Ege Telgraf, İlkses, İz Gazete, Yeni Bakış ve Yeni İzmir Gazeteleri Yenigün’e dayanışma mesajlarını iletmiş.

Basın Konseyi, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın-İş, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Temsilciliği, TYS İzmir Temsilciliği, Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, DEM Parti Genel Başkan Yardımcı ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın, DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, İhlas Matbaacılık’a tepki göstererek uyguladıkları sansürü kınadıklarını açıklamışlar.

*

Aynı kaderi paylaşıyoruz Yenigün gazetesi ile.

Kırk kişinin istihdamını sağlıyorsunuz.

Kira, vergiler, ödemeler, giderler, baskı maliyeti, dağıtım giderleri yetmiyormuş gibi üzerine bir de özgür basın düşmanlarına karşı direnç gösteriyorsunuz.

İktidarın desteklediği medya imparatorluklarına karşı direnmeye çalışıyor, ayakta durmak için çabalıyorsunuz.

Devletin imkanlarını peşkeş çekenlere karşı mücadele veriyorsunuz.

Yerel basına üvey evlat muamelesi bir tarafta dursun, reklam kanallarınız kapalı, yerel siyasetçilerin keyfi uygulamalarına dur diyen yok, bastığınız gazeteyi okuyan duyarlı okur yok, özgür basının yaşaması için destek olan esnaf yok, iş insanı yok, sivil toplum kuruluşu yok.

Tek dayanağınız meslek sevdanız, kamu haklarını koruma inancınız, geleceğe gurur duyacağınız bir miras bırakma hedefiniz.

Onu da elinizden almaya çalışan karanlık sansürcü kesimler.

*

Görüyorsunuz değil mi?

2024’ün Türkiye’sinde, Mustafa Kemal’in İzmir’in de yapılanlara bakın.

Adamlar yaptıkları kanunsuzluğu ellerinde bulundurduğu imkanlarla örtbas etmekten utanmıyorlar.

Bu yolda ne yazık ki en az bizim kadar kamu haklarını düşünen matbaa çalışanlarını da kullanmaktan imtina etmiyorlar.

Sanıyorlar ki herkes kendilerine benzeyecek, zorba karşısında susacak, sansür karşısında geri adım atacak, çıkarlar uğruna inançlarından, karakterlerinden, etik değerlerinden, ödün verecek.

Buyrun size güzel İzmir'imin sansüre karşı şamarı.

Alın onu tepe tepe kullanın.

*

Bir defa daha benim gibi meslektaşlarımın var olduğunu bilmekten büyük keyif aldım.

Onur duydum İzmirli meslektaşlarımdan.

İşte böyle arkadaşlar; zorbaya, haksıza, arsıza, hırsıza, utanmaza karşı yapacağımız tek şey direnmek.

Doğruları savunmak.

Güçlünün değil haklının yanında olmak.

Ne hak yemek ne de hakkımızı yedirmek.

Gazetecilik mesleğinin onurunu korumak ve sonsuza kadar yaşatmak.

Varsın gerisi gelsin.

Ne gelirse akşamdan gelsin, sabaha kalmasın…