Radikal'e "İmam'ın Ordusu" baskını
Mavioğlu: Okuyamadım
Mavioğlu, Ahmet Şık'ın kitap taslağına el konulması yönünde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı olduğunu hatırlatarak, kitap taslağının polise teslim edilmemesinin ''terör örgütüne yardım ve yataklık'' suçu kapsamında değerlendirileceğinin kendisine bildirildiğini söyledi.
Bu karar uyarınca Şık'ın gönderdiği kitap taslağının aranması amacıyla çalıştığı Radikal gazetesine gelen polislerin şu anda bilgisayardan taslağın çıktılarının aldığını, daha sonra kaydı sileceklerini belirten Mavioğlu, ''Ahmet Şık, 18 Aralık 2010'da ''00kitap son'' koduyla kitap taslağını bana göndermişti. Açıkça söyleyeyim, fırsat bulup okuyamadım. Sadece bir göz gezdirdim ama şu an çok pişmanım okumadığıma. Ancak gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmayacaktır'' dedi.
Mavioğlu, polisin, kendisinin dışında ayrıca Ahmet Şık'ın eşi Yonca Şık ile avukat Fikret İlkiz'i de arayarak, onlarda bulunan nüshaların da teslim alınacağı yönünde tebligatta bulunduğunu söyledi.
Tüm dökümanlara el konulacak
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Ahmet Şık'tan elde edilen kitap taslağının doküman ve tüm nüshalarına el konulmasına karar verdi.
Mahkemenin kararında şöyle denildi:
''(İmamın Ordusu) isimli döküman ve tüm nüshalarına içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 17 Mart 2011 tarihli yazısı ekinde sunulan 16 Mart 2011 tarihli 49 sayfalık rapor içeriğinde belirtilen evrak ve tüm nüshalarına CMK 121, 122, 123/2, 124, 127 uyarınca el konulmasına karar verildi''
"Kitap değil örgütsel döküman"
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, ''İmamın Ordusu'' belgelerinin, henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığını, şu haliyle ''örgütsel doküman'' olan yazıların, ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün amacına hizmet etmek ve propagandasını yapmaya yönelik hazırlandığının anlaşıldığını bildirdi.
''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talebini değerlendiren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında, Soner Yalçın'dan elde edilen bilgi ve örgütsel dokümanlar çerçevesinde Ahmet Şık ve Soner Yalçın'ın bilgisayarlarından elde edilen ''İmamın Ordusu'' belgeleri ile ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 17 Mart 2011 tarihli yazısının ekinde sunulan 16 Mart 2011 tarihli 49 sayfalık raporun incelendiği kaydedildi.
Kararda, ''Kitap taslağının önceden hazırlanıp ardından örgütte etkin konumda bulunan Soner Yalçın'a gönderildiği, kitap üzerinde yazdığı notların talimata dönüştürülerek Ahmet Şık'tan elde edilen kitap taslağında uygulandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü talimatlarıyla bu kitabın yazdırılmaya çalışıldığı, kitap içeriğinde açıkça terör örgütünün ve amacının propagandasının yapıldığı, suçu ve suçluyu övme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının da örgüt talimatları çerçevesinde kitaba konu edildiği ve örgüt talimatlarıyla kitabın bastırılarak sansasyon ve dezenformasyon yapılmasının planlandığı, yargılanan örgüt üyelerine de bu suretle moral ve motivasyon verilmeye çalışıldığı, 49 sayfalık inceleme tutanağında ayrıntılı olarak belirtildiği''ne yer verildi.
Söz konusu yazıların, henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığı, kitabın içindeki örgütsel emir ve talimatlar ile paragraf aralarına yerleştirilmiş, eklenmesi ve çıkarılması gereken yerlere ilişkin notlardan şu haliyle yazıların örgütsel doküman niteliğinde olduğu, örgütün amacına hizmet etmek ve propagandasını yapmaya yönelik hazırlandığının anlaşıldığı belirtilen kararda şöyle denildi:
''(İmamın Ordusu) isimli doküman ve tüm nüshalarına, içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 17 Mart 2011 tarihli yazısı ekinde sunulan 16 Mart 2011 tarihli 49 sayfalık rapor içeriğinde belirtilen evrak ve tüm nüshalarına CMK 121, 122, 123/2, 124, 127 uyarınca el konulmasına karar verildi.''
Bu karar üzerine Cumhuriyet Savcısı Öz, ''(İmamın Ordusu) isimli doküman ve tüm nüshalarına veya kitap taslağına, 3. kişilerde bulunan nüshalarına, kitap haline dönüştürülmüşse suretlerine içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, şüphelinin avukatına da bir nüshasını verdiğini beyan ettiğinden avukatındaki nüshalara da el konulmasına, mahkeme kararına rağmen vermeyen veya vermek istemeyenlerin ellerinde bulunan nüshaların temini için gerektiğinde arama ve el koyma kararı talep edilmesi, bulunması muhtemel diğer adreslerin tespit edilerek, bu adresler için de arama kararı talep edilmesi, aksine davranışın hem CMK 124, hem de örgüte yardım suçunun oluşturacağının bildirilmesi'' yönünde polise talimat verdi.
Bu kararlar kapsamında, söz konusu kitap taslağının bir örneğinin kendisinde de bulunabileceği düşünülen Radikal gazetesinden Ertuğrul Mavioğlu'nun gazetedeki bilgisayarında inceleme başlatıldı.
Yayınevi'nde iki kez arama
Ergenekon soruşturması kapsamında Kadıköy'deki İthaki Yayınevi'ne dün yapılan aramanın ardından bugün de arama yapıldı.
Yanınevinin bulunduğu Kadıköy Bahariye Dr. İhsan Ünlüer Ersoy Apartmanı'na öğle saatlerinde gelen Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, tutuklanan gazeteci Ahmet Şık tarafından yazıldığı belirtilen ''İmamın Ordusu'' adlı kitabın dijital kaydının bulunduğu harddiski alarak, aramayı tamamladı.
İthaki Yayınevi Editörü Ahmet Öz, aramaya ilişkin şunları söyledi: ''Savcılık kararıyla dün gece arama yapılmıştı. Bugün İstanbul 12. ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla geldiler. Dün gece söz konusu kitabın dijital ortamdaki kaydı polislerce silinmişti. Bugün de bilgisayarın harddiskine el koydular. Kitabın dijital kopyasını bulundurmak yasak, mesele bu. Harddiskin içerisinde başka çevirilerimizde vardı. İşimiz fiili olarak durmuş durumda. Harddiski geri vereceklerini söylediler.''
"Varsayım üzerine gelmişler"
Polis ekipleri, İthaki Yayınevinin, Bahariye Caddesi Dr. İhsan Ünlüer Sokak'taki ofisinden, yaklaşık 7 saat süren arama çalışmasının ardından ayrıldı.
Aramadan sonra gazetecilere açıklama yapan yayınevi sahibi Ünal Koçan, halen çok büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirterek, polislerin genel olarak Ahmet Şık'ın kitaplarını sorduklarını söyledi.
Koçan, ''Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler'' diye konuştu.
Arama sırasında yayınevinde bulunan Editör Ahmet Öz ise Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün emriyle arama yapan polislerin, Ahmet Şık'ın daha önce yayıneviyle çalışırken bir kopyasını kendisine gönderdiği kitabı almaya geldiklerini söyledi.
Polislerin o kopyayı aldığını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiğini kaydeden Ahmet Öz, gün içinde konuyla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapacaklarını ifade etti.
Gazetecilerin, ''Kitabın basımıyla ilgili bir hazırlığınız var mıydı?'' şeklindeki soruları üzerine de Ahmet Öz, herhangi bir hazırlıkları olmadığını, buraya henüz iki gün önce taşındıklarını ve halen taşınma işleriyle uğraştıklarını söyledi.
Ahmet Şık'ın eşiyle telefonda görüştüğünü bildiren Ahmet Öz, şöyle konuştu:
''Galiba telefonları dinlediler. Kitabın ilk 20 sayfasını bile okumadım. Baskıyla ilgili bir hazırlığımız yoktu. İçeriden sadece kitabı aldılar. Aramanın uzun sürmesi, teknik sorunlardan kaynaklandı. Savcı Zekeriya Öz'ün kitapla ilgili bir kanısı var, ona istinaden gelmişler. Ahmet Şık tutuklanmadan önce kitabın yayımlanmasına vaktimiz olmadı, o da başka yayınevleriyle görüşüyordu.''
Ahmet Öz, arama yapılırken içeride sadece yayınevi sahibi ve kendisinin bulunduğunu aktararak, ''Geniş bir arama diyemeyiz. Kitabın bulunduğu maili ben açtım. Aramalar eş zamanlı olmuş. Topkapı'daki matbaaya, buradaki ofise ve yayınevinin Kadıköy'deki önceki binasına gidilmiş, tebligat bırakılmış'' dedi.
CHP'den tepki: Korkuyorlar
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ergenekon soruşturması kapsamında İthaki Yayınevi'nde bugün yapılan aramanın, yayınlanacak ''İmamın Ordusu'' adlı kitaptan korkulduğu için yapıldığını öne sürerek, ''Yayınevine girenler, İçişleri Bakanlığına bağlı polisler mi, yoksa imamın orduları mı?'' diye sordu.
Anadol, TBMM'de düzenlendiği basın toplantısında, ''Bugün, iktidarın adına 'ileri demokrasi' dediği rejimin, aslında demokrasinin üzerinde paspas gibi tepindiği, hukuk kurallarının hiçe sayıldığı bir gün'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP'yi sürekli eleştirdiğini ifade eden Anadol, ''Tarih bilgisi de yeterli olmadığı için sık sık yanlış yapar. Ben kendisine yardımcı olayım. Ülkede, çok partili yaşama geçiş sancılarının yaşandığı bir dönemde, demokrasinin çocukluk hastalıkları egemendi. CHP'nin en büyük ayıbı, günahı Tan Matbaası olayıydı. Bunu eleştiriyorum, kınıyorum' diye konuştu.
Daha çıkmamış bir kitabın, ''basılacağı'' varsayımıyla yayınevine girilmesinin Anayasa suçu olduğunu savunan Anadol, şöyle devam etti:
''Bu suçu işleyen iktidarın uygulaması karşısında, kınamayı falan az buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak utanıyorum. 'İleri demokrasi' denilen rejimin nereye geldiğini, 'yetmez ama evet' diyenlere ibretle gösteriyorum. Bunlar, bu durumda ne yapacaklar acaba? 'Ergenekon' soruşturması kapsamında gazeteci Ahmet Şık tutuklandı ve Başbakan, 'gazetecilik faaliyetleri dışında eylem yaptığı için tutuklananlar var' dedi. Ahmet Şık'ın başka ne işi var? Hangi eylemi var? Kitap yayınlıyor, adam gazeteci...
Yayınevinin sahibi, ''basılmamış bir kitapla ilgili geliyorlar'' diyor. Arama sırasında polislerin, 'kitabın kopyasını almak üzere Savcı Zekeriya Öz'ün emriyle geldiklerini' söyledikleri aktarıldı. Polisler, kitabın kopyasını alıyor, elektronik dokümanı da imha ediyorlar. Polisin böyle bir yetkisi yok. Anayasa suçu işliyorlar. Savcı Öz'ün, kitapla ilgili bir kanısı varmış ona istinaden gelmişler. Kanısı olması bile yetiyor. Yayınlanacak 'İmamın Ordusu' adlı kitaptan korkuyorlar. Yayınevine girenler, devletin İçişleri Bakanlığına bağlı polisler mi, yoksa imamın orduları mı?''
''İntikam duygusuylu haraket ederek..."
İşlenen bu suçun ortada kalmaması gerektiğini ifade eden Anadol, yayınevine giren polisler hakkında soruşturma açılmasını istedi. Anadol, ''Aksi halde yayınevine devletin polislerinin girdiğine ikna edemez. Onlar polis değil, imamın ordularıdır'' dedi.
Adalet Bakanı Ahmet Kahraman'ı, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında işlem başlatması çağrısında bulunan Anadol, ''Zekeriya Öz'e dava açan Gazeteci Müyesser Yıldız'ın da intikam duygusuyla hareket edilerek tutuklatıldığını'' ileri sürdü.
''Gazetecilik faaliyeti dışındaki eylem'' söylemiyle tutuklamalar yapıldığını hatırlatan Anadol, ''Nedim Şener'in, Ahmet Şık'ın ve Müyesser Yıldız'ın, gazetecilik dışındaki eylemlerini bir söyleyin. Bu, ileri demokrasi falan değil takunyalı faşizm'' diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İthaki Yayınevindeki aramalara ilişkin olarak, ''Hitler, Musollini faşizminde bile bir kitap daha yayınlanmadan suçlu ilan edilmemiştir'' eleştirisinde bulundu.
Tanrıkulu, yaptığı yazılı açıklamada, Ahmet Şık'ın neden tutuklandığının ortaya çıkmaya başladığını belirterek, yaşananlarının hukuksuzluk olduğunu ve bunların AK Parti'ye destek veren çevrelerce görünmesi gerektiğini ifade etti.
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmalarıyla başlayan süreçle birlikte ''Türkiye'de hukuki güvenlik hakkının ayaklar altında olduğunun tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığını'' savunan Tanrıkulu, insanlık tarihinde sadece faşizm dönemlerinde yaşananların AK Parti iktidarında da yaşanmaya başlandığını iddia etti.
Tanrıkulu, şunları kaydetti:
''Hitler, Musollini faşizminde bile bir kitap daha yayınlanmadan suçlu ilan edilmemiştir. AKP dünyada ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Türkiye'de 12 Eylül cuntasının uygulamalarını hatırlatan görüntüler artık canlı yayınlarla hafızalara kazınmaktadır. 9 yıllık AKP iktidarının özeti bütün Türkiye'yi olağanüstü hal rejimi ile yönetme başarı kazanmış olmalarıdır. Bunu tarihe not olarak düşüyoruz.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.