Abdullah Gül: Türkiye Türbülansa Girdi

Abdullah Gül: Türkiye Türbülansa Girdi
Türkiye'deki siyasi gerilime dikkat çeken Gül, "Hak etmediğimiz tartışmalar yaşıyoruz. Türbülans gibi bir tartışma ortamı içindeyiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu türbülansa benzeterek, bir an önce bu durumdan çıkılması gerektiğini söyledi.

"Bir tartışma var, kırıcı da olabiliyor. Türbülansa girersiniz, çıkarsınız" diyen Gül "Türbülansta düşen bir uçak yok bildiğim kadarıyla. Ama yolcuları rahatsız eder. Boyutunu büyütmeyin, kasırga fırtına esiyormuş gibi almayın. Söylem tarzlarımız biraz gözden geçirilirse, bu havayı değiştirir. Hele şimdi seçime giderken bunun önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.

Gül, Roma'da temaslarını takip eden gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Gül'ün sorulara verdiği cevaplar şöyle:

- Son dönemde Batı basınında istikrarsız bir Türkiye fotoğrafı inşa edilmiyor mu?

Dışarıdan çok kasıtlı olarak kötü göstermek isteyen çevreler olabilir ama bunu toptancı bir şekilde 'dışarısı kötü göstermek istiyor, kampanya yapıyor' diye düşünmek doğru değil. Unutmayalım ki, dışarıda bir zamanlar bizim için 'reformist government in Turkey' (Türkiye'nin reformcu hükümeti) diye manşetler atılıyordu. Bizim başarılarımızı çok övdüler açıkçası. O bakımdan objektif olmamız gerekir. Hepsini toptancı şekilde Türkiye düşmanı gibi görmemek gerekir. O zaman kendimize yanlış yaparız ve herkesi Türkiye'nin düşmanları safına yerleştiririz... Tabii azıcık zayıflarsak üstümüze çullanacak çevreler var, gerçekçi olmalıyız ama toptancı da olmamalıyız. Hak etmediğimiz tartışmalar yaşıyoruz. Türbülans gibi bir tartışma ortamı içindeyiz.

TÜRKİYE BU DURUMDAN NASIL KURTULUR?

- Türbülanstan nasıl çıkılabilir?

Türbülans lafının boyutunu çok büyütmek kanısında değilim. Türbülansa girersiniz, çıkarsınız. Şimdiye kadar türbülansta düşen bir uçak yok bildiğim kadarıyla. Ama yolcuları rahatsız eder. Boyutunu büyütmeyin, kasırga fırtına esiyormuş gibi almayın. Ama hepimiz görüyoruz, manşetlere baktığınızda konuşulanlara baktığınızda, demek ki keskin bir ortam var. Buradan hemen çıkılması gerekir. Türkiye'yi bu tartışmalardan, atmosferden süratli bir şekilde çıkarmak da yine bizim elimizdedir. Sadece siyasete değil, basın dünyasına da, yazarlara da, iş dünyasına, hepimize de iş düşer. Söylem tarzını herkesin bir gözden geçirmesini gerektiriyor. Söylem ve konuşulan dil gözden geçirilirse bu havayı değiştirir. Seçime giderken bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

"TÜRKİYE ÇALIŞAN HUKUK DEVLETİDİR"

- Yaşanan sürecin mahiyeti ve bununla nasıl baş edileceği konusunda devletin tepesinde, buradaki kurumlar arasında fikir birliği var mı?

Devlet organları arasında farklılıklar yok, Cumhurbaşkanlığı, hükümet, yüksek mahkemelerin başkanları ve diğer önemli kurumlara baktığınızda. Söylediğiniz konudaki problemlerin çözülmesi ancak hukuk çerçevesi içinde mümkün olabilir. 'Devlet için bu tip davranışlar doğru değildir' dediğinizde, bunların hukuk çerçevesi içinde düzeltilmesi bir noktada görevdir. Bunlar yapılırken yanlışlar olursa, hukuk dışı olursa, yine mekanizmalar var. Türkiye çalışan bir hukuk devletidir, mahkemeler vardır, üst mahkemeler vardır, itirazlar vardır. Kimse 'ben bunu böyle istediğim için böyle oldu, böyle istiyordum, böyle yapıyorum' derse, bu hukuka aykırıysa, bunun kontrol mekanizmaları var, hukuka uygun hale getirilir. Bu çerçeve içinde bakarsak, bu yönde gidersek bu sıkıntılı durumdan en az zayiatla çıkılır.

"FARKLI DAYANIŞMALAR VAR"

-Bürokrasi içinde ayrı bir dayanışma içinde davrananlar var demişsiniz. Buna ne tür bir müdahale münasiptir?

Devlet sistemi içinde bazı kurumlarda farklı dayanışmalar var, bunun örnekleri var. Bunlar hukuk içinde düzeltilebilir. Bundan daha normal bir şey olamaz. Hatta bu dayanışmalar dini olabilir, etnik olabilir. Bir hukuk devletinde devlette çalışanları hepsinin sadakati önce anayasa kanunlar ve devlete olacaktır. Varsa alacakları bir direktif, hiyerarşik bir sistem içinde kanunlar içinde olmalıdır. Bunun dışında başka bir şekilde dayanışma olursa, buna hukuk çerçevesi içinde müsaade edilmez, hangi saikle olursa olsun.

"PROBLEM OLMASA DUMAN ÇIKMAZ"

- Problem olduğunu kabul ediyorsunuz?

Bir problem olmasa bu kadar duman da çıkmaz.

"TARTIŞMALARI DOĞRU BULMUYORUM"

- MİT tartışmaları…

Her devletin istihbarat teşkilatı vardır. Bu, devlet olma vasfının şartıdır. Güvenlik meseleleri kesinlikle ihmal edilemeyecek konulardır. Ama şu da bir gerçektir ki, istihbarat faaliyetleri de böyle aleni işler değildir. Bunlar örtülü meselelerdir, devletin, milletin ali menfaatleri için, halkın güvenliği için polis ve Silahlı Kuvvetler varsa, o da kendisine verilen görevleri yerine getirecektir. Ben istihbarat teşkilatının bu kadar aleni gündemde tutulmasını, tartışılmasını doğru bulmam. Tabii ki, onlar da kendilerine verilen görevleri yaparken kanun sınırları içindedirler. Ancak istihbarat teşkilatının bu kadar ağızlarda olmasının, bu kadar sayfalarda olmasının bu kadar iyi olmadığı kanaatindeyim.

HSYK DÜZENLEMESİ

- HSYK ile ilgili anayasa değişikliğinde partiler uzlaşamadı ne düşünüyorsunuz?

İktidarla muhalefetin birlikte bir şey yapmaları ülkenin bu ortamdan çıkmasına da katkı sağlayacaktır. Gördüğüm kadarıyla maksat hasıl oldu. Bu konu herhalde duruldu diye görüyorum. Sayın Başbakan'ın son açıklamasından sonra diğer siyasi partiler de memnuniyetle karşıladılar. Anayasa değişikliği hala yapılabilir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.