“Bizde tek patron Genel Başkanımız Tayyip Erdoğan’dır”
Anadolu' nun ücra bir kasabası olan Kilis 'te başlayan bir yaşamın ardından gelen sürpriz gelişmeler, avukatlık hayalinin yıkımı ve siyaset merdiveninden tırmanışında şekillenir. Ötesinde neler olacağıysa yine zamanın şifrelerinde gizlidir...
Çocuk yaştaki avukatlık hayali, mesleğin, gözde olmasından ileri gelir. Aslında tek amacı üniversite okumaktır. O dönemlerde üniversite çıtasına erişenler, parmakla gösterilecek kadar az sayıdadır Kilis’te. Zoru başarmanın önündeki en büyük engel ise babasıdır. İlkokulu henüz bitiren küçük İbrahim’e, dükkanda yardımcı olarak ihtiyaç duyan babası, “Ya dükkan, ya İmam-Hatip” seçeneklerini dayatır. İki şık da cazip gelmemesine rağmen, mecburen İmam-Hatip Okulu’ndan yana safını belirler. İstemeyerek de olsa İmam Hatip’e gider. Bugünden geriye baktığındaysa, “Babama çok dua ediyorum, iyi ki İmam Hatip Okulu’nu önerdi” değerlendirmesinde bulunur, AK Parti Beylikdüzü İlçe Başkanı İbrahim Bülbüllü…
Çocukluğundan başlayan sohbetin her safhasında yaşadıklarının izlerini mimiklerine yansıtan Bülbüllü, bir siyasetçi duruşundan ötede kah geçmişiyle yüzleşen, kah anılarıyla bütünleşen tavrıyla hatırlayabildiği detayları dile getiriyor:
“Ölü yıkayıcıları”
“O dönemlerde İmam Hatiplilerle alay ediliyordu. Çocuk yaşta olduğumuz için etkileniyordum. Diğerlerine göre biz “ölü yıkayıcısı” idik. İmam-Hatip mezunlarının önü kesildiğinden dolayı, farklı tercihlerde bulunamıyorduk. Hukuk Fakültesi artık imkansız görünüyordu. Ancak, daha sonra yapılan bir düzenlemeyle bu hak elde edilebildi. Bundan dolayı rahmetli Erbakan Hoca’ya da sürekli duacıyımdır…”
Üç kız babası İbrahim Bülbüllü’nün yaşamındaki en katmerli acı ise annesini kaybedişidir. Henüz stajyer avukattır ve Filiz Hanım ile nişanlanmıştır. Annesinin vefat ettiğini öğrendiğinde şok geçirir, oturduğu yerden epey bir zaman kalkamaz… “Galiba o an için kısmi felç geçirdim, hareket edemiyordum. Benim için çok zor oldu kendime gelmem…”
“Avukatlık bana göre değilmiş”
Hayalindeki mesleğe erişen Avukat İbrahim Bülbüllü’yü bir başka sürpriz bekliyordu. Hukuk sistemindeki eksikliklere ve yanlışlara tanıklığı, onu meslekten soğutmuştu. İlk ciddi sınavını verecekti. Dava Yargıtay’da idi. Günlerce dosya üzerinde çalıştı. Anadolu’nun ücra bir kasabasında büyüyen Kilisli İbrahim, beraberindeki dosyalarla Ankara’ya gittiğinde hüsrana uğradı. O’nun kurgusundaki Yargıtay, devasa bir yapı, dava süreci de çetin geçecek bir savunma anı olacaktı, ama öyle olmadı… “Duruşmanın yapıldığı mekan, bir odanın yarısı kadardı. Davayla ilgili savunma hakkımı kullanıyordum ki, mahkeme başkanı ‘öze gel avukat bey, konuyu kısadan anlat’ dediğinde öylece kalakaldım. O an anladım ki avukatlık mesleği bana göre değilmiş. Gazeteci olmalıymışım ben…”
“Filiz Hanım’ın astım hastalığı bizi buraya getirdi”
Eşi Filiz Hanım’ın sağlık sorunu, Bülbüllü ailesinin öncelikleri arasındadır. Astım hastalığı bir yana aynı zamanda yeni bir çocuk beklemektedirler. İlaç tedavileri kalıcı çözüm getirmeyince endişeli süreç devam eder. Hastanedeki nöbetçi pratisyen hekim, sıradan gibi gözüken farklı bir çözüm sunar… “O gece nöbet tutan pratisyen doktor, eşimi havası temiz olan bir yere götürmemi söyledi. Fatih’te oturuyoruz, doğalgaz da şimdiki gibi yaygın değil. İstanbul’un havası malum, kirli. İhlas’ta yeni yeni yapılanmalar var. Bir arkadaşım tavsiye etti. Geliş, o geliş işte. Bizi Beylikdüzü’ne getiren sürecin başlangıcı, Filiz Hanım’ın astım hastalığına çözüm arayışımızdandır. ..”
“ Siyaset, babadan sirayet etti”
Milli Nizam Partisi’nde siyaset yapan bir babanın oğlu olan İbrahim Bülbüllü’nün ilk siyasi deneyimi Refah Partisi Kilis İlçe Başkanlığı’nda ortaya çıkar. İstanbul’dan birkaç arkadaşıyla birlikte ilçe başkanlığının giderlerini karşılamaya çalışırlar. O zamanlar Refah Partisi’ne çokta talep yoktur. Hatta öyle zamanlar olur ki, ilçe başkanlığını yapacak birisini bulmakta bile güçlük çekilir… “Kimisi bağı-bahçesi var diye yanaşmadı, kimisi de işlerinin yoğunluğundan dolayı zaman bulamadı. Her şeye rağmen bir şekilde ayakta tuttuk ilçeyi. İkinci siyasi deneyimim Fatih İlçe Teşkilatı’nda olsa da aktif bir görevim yoktu, üyeliğim ve ara sıra katkılarım söz konusuydu. Yakuplu’ya geldiğimde belde yönetiminde aktif görev aldım. Nihayetindeyse Beylikdüzü İlçe Teşkilatı…”
“ Akpınar olmayınca, tadı da kalmadı”
Beylikdüzü Belediye Meclis toplantılarında, CHP Meclis üyesi H. İbrahim Akpınar ile AK Parti Meclis üyesi İbrahim Bülbüllü’nün söz düellosu her ortamda gündeme damgasını vurur. Siyasetin şovunu yapan her iki İbrahim’in birbirine sözlü sataşması iri puntolarla gazetelere manşet olur. Muhalefetin sayısal çoğunluğu olmasına rağmen, çaresizlik derecesinde zorda kalmadığının altını çizen Bülbüllü, partisi açısından iyi bir Meclis süreci yaşadığını iddia ederken, ilçe lehine olabilecek gelişmelerde muhalefetin olumsuz tavır sergilediğini öne sürer. Kıran kırana geçen anıların ardından CHP Grup sözcülüğünden Akpınar’ın ayrılması, Bülbüllü’yü de sessizleştirir… “İlk başlarda Yusuf Başkan Meclis Başkanlığını üstlenmediği için, muhalefetin sorularına hep ben cevap veriyordum. CHP Grup sözcüsü Akpınar iken gündeme ilişkin konularda heyecanlı tartışmalar da yaşanıyordu. Sonrasında Akpınar sözcülükten ayrılınca tadı da kalmadı. Zaten Belediye Başkanı Yusuf Uzun Meclis’e başkanlık etmeye başlayınca, her türlü soruya ilk elden kendisi cevap verir oldu…”
“İlçe başkanlığı adaylığı gündemimde yoktu”
AK Parti İlçe Olağan Kongre süreçlerinin başlamasının ardından mevcut İlçe Başkanı Celal Babayiğit için siyasi ibrenin Büyükçekmece’den yana kayması, Beylikdüzü İlçe Başkanı’nın kim olacağı sorusunu gündeme getirir. Kulislerde birçok isim zikredilmektedir… “İlçe başkanlığı için adaylık hiç aklımda değildi, düşünmüyordum bile. Ha, adaylığını açıklayan arkadaşların olması da gayet normaldi. Ama benim gündemimde yoktu. İlçedeki siyasi sürecin değerlendirilmesi sonucunda böyle bir görevi üstlenmemiz istendi, ben de kabul ettim. Aynı zamanda Meclis üyeliğini sürdürmemin de siyasi açıdan yadırganacak bir yönü yok. Partimizin yetkili kurulları böyle uygun gördü, kişisel değerlendirmeme göre de herhangi bir sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum…”
“En büyük icraat yeni Anayasa olacak”
AK Parti siyasetinin geneldeki başarısının ve yereldeki AK Parti belediyeciliğinin halk tarafından kabul gördüğüne dikkat çeker İlçe Başkanı Bülbüllü… “Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum ki, AK Parti ve Başbakan R.Tayyip Erdoğan, bu ülke için bir lütuftur. 10 yıllık iktidar süreciyle daha önceki dönemler kıyaslanırsa, bu fark daha net anlaşılır. Sağlık ve eğitim reformları gibi birçok alanda gelişmeler yaşandı. Türkiye’nin her bölgesinde öğrencilere IPAD dağıtılacak, sınıflarda akıllı tahtalarla eğitim görülecek. FATİH projesinin belki de dünyada bir başka örneği yok. Bunlar yapılacak mı diye soranlara ‘AK Parti hayal edilemeyecek çok şeyi yaptı, bunları da yapacak’ şeklinde cevabımız var. Öğrencilere, bedava kitap da AK Parti döneminde dağıtıldı. ‘Olmaz’ diyorlardı, oldu. AK Parti Hükümeti’nin en büyük icraatı yeni Anayasa olacak. Ondan sonra Türkiye’nin önü daha da açılacak…”
“Bizde tek patron Genel Başkanımız Tayyip Erdoğan’dır”
İl Genel Meclis üyesi Ahmet Dokumacı’nın 2 yıl önce bir toplantıda dile getirdiği “Beylikdüzü’nün patronu Celal Babayiğit’tir” ifadesinin hatırlatılması üzerine bu tür sıfatların yakıştırılmasını yersiz bulduğunu söyler, AK Parti Beylikdüzü İlçe Başkanı Av. İbrahim Bülbüllü… “Herkesin siyasi sıfatı bellidir. Patronluk diye bir şey söz konusu değil. Eğer ille de birisine patron denecekse, bizde tek bir patron vardır, o da Genel Başkanımız R.Tayyip Erdoğan’dır. O ne derse o olur. Onun dışındaki herkes hangi siyasi kimliğiyle siyaset yapıyorsa öyle tanımlanır…”
“Ölü yıkayıcısı” tanımlamasına ve alaycılığına hedef olduğu o günlerden, iktidardaki partinin ilçedeki bir numaralı temsilcisi konumuna gelen İlçe Başkanı Av.İbrahim Bülbüllü, siyasetle uğraşanların, ülkenin dertleriyle dertlendiğine işaret ederken, “Hangi partiden olursa olsun; ister sağ, isterse sol, tüm siyasetçilerin tek derdi, bu ülke adına güzel şeyler yapmak. Ben böyle inanıyorum. Sadece çözüm şekilleri farklı. Bu yüzden de siyaseti tercih edenleri gerçekten önemsiyorum” vurgusunda, siyasal sorumluluğun bilinçli olarak üstlenilmesinin bir vatandaşlık görevi olduğuna dikkat çekiyor. Ona göre siyaset; işler iyi gitmediği zaman, iyi şeyler yapabilme sanatından ibaret…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.