Bölükbaşı, cezaevinde yemin etmişti

Bölükbaşı, cezaevinde yemin etmişti
Hatip Dicle, Balbay, Haberal, Alan... Halkın oylarıyla seçildiler ancak tahliyelerine izin verilmedi. Bu nasıl şey diye düşünürken, tarihin tozlu arşivlerinde dolaştım, karşıma öyle bir örnek çıktı ki...

Türk siyasetinin en renkli simalarından Osman Bölükbüşı... Vekil seçildiğinde cezaevindeydi, o da yeminini koğuşta kurulan temsili kürsüde yaptı. Üzerinde beyaz gömleği ve kravatı vardı. İzleyicileri diğer mahkumlardı. Büyük bir alkış aldı...


Hatip Dicle'nin ardından Balbay, Haberal ve Alan'ın da milletvekili seçilmelerine rağmen tahliye kararları çıkmayınca hepimiz 'bu ne biçim bir hukuk garabetidir diye söylendik. Gerçekten de bir hukuk garabetiydi yaşanan. Halkın özgür iradesiyle seçilmiş bir kişi, zimnen dokunulmazlık hakkını kazanmış bir kişi nasıl olur da halen demir parmaklıklar ardında tutulurdu...
Bu tuhaflık yeni sanmayın. Daha önce de birçok siyasimiz cezaevinden parlamentoya girmeyi başarmışlardı. 1950'de Mümtaz Faik Fenik, 1987'de Ahmet Türk, cezaevinden Meclis'e geçen isimler oldular. Ama bir başka isim var ki, onun da Meclis'e girmesine izin verilmemişti. Osman Bölükbaşı!.. Ama o önüne çıkartılan her engeli paramparça etmiş ve her seferinde parlamentoya gitmeyi başarmıştı. Buyrun o halde Türk siyasetinin bu muhteşem 'Nazar Boncuğu'nun hikayesine...

MUHALEFETİN ALTIN ADI
Türkiye'de bir muhalefet kitabı yazılacaksa Osman Bölükbaşı ismi altın harflerle yazılmalıdır. Demokrat Parti ve Menderes'le giriştiği amansız mücadelede muhalafetin her yolunu denedi. Gözaltına alındı, tutuklandı, baskı gördü ama hiç yılmadı. Bildiğini söylemekten hiç  geri durmadı. Dokunulmazlığın; yolsuzluk davalarından yırtmak için değil, kürsüde halkın yararına olan görüşleri savunmak için kullanılması gerektiğini herkese öğretti.
Neler mi yaşadı Bölükbaşı? Tarih tarih gidelim...
- 1913'te Kırşehir'in Mucur İlçesi'nde doğdu.
- İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olduktan sonra Fransa'da matematik okudu.
- 1946'da yeni kurulan Demokrat Parti'ye kaydoldu.
- 1947'de CHP'ye karşı daha sert muhalefet yürütülmesi gerektiğini savunarak partiden istifa etti.
- 1948'de Millet Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı.
- 1949'da İsmet İnönü ve Celal Bayar'a suikast planladığı iddiasıyla tutuklandı.
- Aynı yıl Nuri Leflef'le birlikte Muhalefet isimli dergiyi çıkardı. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu.
- 1950 seçimlerinde Kırşehir'den milletvekili seçildi. Bu kez muhalefete parlamento içinden devam etti.
- 1953'te partisi 'laiklik karşıtlığı' gerekçesiyle kapatıldı.
- 1954 Şubat. Osman Bölükbaşı bir grup arkadaşıyla beraber Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ni kurdu.
- 1954 seçimlerinde Kırşehir'deki bütün oyları alarak yeniden Meclis'e girdi.

Meclis'in en sert konuşması
SIKI durun... Demokrat Parti iktidarı aynı yıl Kırşehir'i ilçe yapıp Nevşehir'e bağladı. Bu hukuk skandalı da Bölükbaşı'nı durduramadı. O muhalafetine hem de en sert biçimiyle devam etti. Üç yıl boyunca ilçe olarak kalan Kırşehir'in tepkiler üzerine yeniden il yapılmasına karar verildi. İşte bu kararın görüşmeleri sırasında Bölükbaşı siyasi tarihimizin en sert konuşmalarından birini yaptı. Bakın neler söyledi:
Reis: (Kendisine laf atan DP'lilere cevap veren Bölükbaşı'ya) bu şekilde devam ederseniz iç tüzüğü uygular sizi Meclis'ten çıkarırım.
Osman Bölükbaşı: Ona da teşebbüs ediniz, eseriniz tamam olsun. Rejimi bu hale getiren kindar adam kimdir? Maalesef rejimin baş savunucusu olması gereken Cumhurbaşkanı Celal Bayar'dır. Bu hakikati bütün milletin bilmesinde ve tarihin kaydetmesinde fayda vardır (şiddetli gürültüler)...
Reis: Cumhurbaşkanı'ndan bahsedemezsiniz.
Osman Bölükbaşı: Ederiz ederiz, bu tertipleri yapanlardan bahsederiz. Bu memlekette herkesin maskesini düşüreceğiz. Rejimi bu hale getiren adam Celal Bayar da olsa maskesini düşüreceğiz. Bu ikinci cinayetinize rağmen, bu kanun tasarsının lehinde oy vereceğiz (ne cinayeti sesleri, gürültüler)...
Namık Gedik: Bölükbaşı devletin başında bulunan şerefli zata bühtan yoluyla hakaret etti. İşte Bölükbaşı budur. Vatandaşlar kendisini bir defa daha hakiki hüviyetiyle tanısın.
Osman Bölükbaşı: Söz istiyorum. Son söz milletvekilinindir (şiddetli gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar, konuşamaz sesleri)... Tüzük var. Tüzük var. Utanın, Utanın! Zalimlerin uşakları, topunuz ne olduğunuzu gösterdiniz. Haysiyetten mahrum insanlar!
Reis: Haysiyetten mahrumlardan kimi kasttediğinizi söyler misiniz? (şiddetli gürültüler, meclise hakaret ediyor sesleri)
Osman Bölükbaşı: Bana sorma, bana tecavüz eden Dahiliye Vekili'ne cevap hakkı tanı. Tekrar ediyorum haysiyetiniz olsa böyle kanun çıkarmazdınız.
Reis: Yani haysiyetten mahrumlar mıyız biz? Efendim, Bölükbaşı, Meclis'e ve Başkanlığına tecavüz etmiştir. Kendisinin üç oturum boyunca Meclis'ten çıkarılmasını oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler, etmeyenler?...Üç oturum için kendisi Meclis'ten çıkarılmıştır.

YUMRUK YUMRUĞA KAVGA
Bölükbaşı şıhışımla Genel Kurul salonundan çıktı. Genel Kurul kulisinde yürürken ardından koşarak gelen DP milletvekili Ahmet Kocabıyıkoğlu 'Sen kime küfrediyorsun lan' diyerek Bölükbaşı'na hücum etti. Bölükbaşı yumrukla cevap verdi. İtiş kakış bir anda kavgaya dönüştü. Araya giren Meclis Emniyet Müdürü Hasan Oğuzcan çenesine aldığı yumrukla yere yığıldı. Bölükbaşı'nın dokunulmazlığı kaldırıldı. Menderes oylamaya katılmadı.

2 BİN AVUKATLIK DEV KADRO
ŞİMDİ sırada mahkeme vardı. 1 yıldan 6 yıla kadar hapisle yargılanacaktı. Bölükbaşı'nı savunmak için tam 2 bin avukat başvuruda bulundu. Avukatların toplu halde CKMP genel merkezine gelişleri bile bir mitingi andırıyordu. Bu gönüllü hukuk ordusunun içinde ilginç isimler de vardı. Şimdilerde CHP Genel Başkan Yardımcılığı yapan Hurşit Güneş'in babası Turan Güneş bunlardan sadece biriydi. Avukat ordusuna rağmen yargılama jet hızıyla görüldü. Meclis'in şahsına hakaret suçlamasıyla hapse mahkum edildi. Bölükbaşı, dokunulmazlığının kaldırılmasından tam 6 gün sonra 2 Temmuz 1957 günü tutuklandı. Götürüldüğü yer aşina olduğu bir cezaeviydi; Ankara Ulucanlar Cezaevi.

İlk ziyaretçisi İsmet Paşa oldu
OSMAN Bölükbaşı'nın cezaevine girişi de olaylı oldu. Cezaevinde ilk ziyaretçisi İsmet Paşa'ydı. Başbaşa yarım saat görüştüler. Bu arada hukukçular ordusu da tutuklanmaya itiraz etti. İtiraz gerekçeleri; tutuklamayı veren hakimin tarafsızlığını yitirdiği iddiasıydı. Hakim Adil Güneşoğlu'nun tutuklamadan önce 'Atatürk öldü, millet yaşıyor. Peygamber öldü, ümmeti yaşıyor. Bölükbaşı'nı tevkif etsek ne çıkar' dediği rivayet ediliyordu. Bir üst mahkeme bu itirazı yerinde buldu. Bölükbaşı'nın tahliyesine karar verdi. Ama bu özgürlük de uzun sürmedi. İki gün sonra yapılan yeni bir itirazla Bölükbaşı tekrar cezaevinin yolunu tuttu. Çok değil bir hafta önce Meclis kürsüsündeki bir milletvekili şimdi demir parmaklıkların ardındaydı.

EN GÜVENDİĞİ KALE KIRŞEHİR
Ama Bölükbaşı yine siyasi kalesine güveniyordu. Bugüne kadar onu hiç yalnız bırakmayan Kırşehirliler 27 Ekim günü yapılacak genel seçimde de onu Meclis'e taşıyacaklardı. Öyle de oldu. Osman Bölükbaşı, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin Genel Başkanı olarak cezaevinden katıldı seçimlere.... Ve bir mucizeye imza attı. Yüzde 7.13 lük bir oyla (652.064 oy) parlamentoya kendisi dahil 4 milletvekili sokmayı başardı.

MENDERES'LE PİNPON MAÇI
Artık Menderes'le aralarındaki mücadele bir pinpon maçına dönmüştü. Top bir Menderes'in sahasında, bir Bölükbaşı'nın sahasındaydı... Bölükbaşı milletvekili seçilmişti seçilmesine ama tahliyesi yönünde karar gerekiyordu. Kendisi de Kırşehirli olan Hakim Nazmi Baytok bu talebi yerinde görmedi. Ona göre 'Görev süresi bitmiş önceki Meclis'in, Bölükbaşı'nın dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karar geçerliliğini koruyordu.' Bölükbaşı'nın avukatları Turan Güneş ve Muammer Aksoy bir üst mahkemeye reddi hakim talebinde bulundular.

MUHTEŞEM BİR TÖREN
Bu hukuk savaşı sürerken Meclis de ilk oturumuna hazırlanıyordu. 1 Kasım 1957 günü yemin töreni için toplanan Meclis'te sıra Kırşehir'e geldiğinde Meclis Başkanı Refik Koraltan, bu ilin ismini okutmadı, atladı. CHP'liler buna tepki gösterdiler.
Peki aynı anda cezaevinde bulunan Bölükbaşı ne yaptı dersiniz?
Koğuşundaki mahkumların önünde radyodan pür dikkat yemin törenini dinledi. Gömlek ve kravatını takmış, tıraşını olmuştu. Sıra Kırşehir'e geldiğinde kalktı kendisi için koğuşun içinde hazırlanan minik kürsüye yürüdü ve milletvekilliği yemini etti. Mahkumların alkışları arasında tekrar yerine geçti. Bu sembolik yemin töreni Demokrat Parti'yi iyice kızdırdı. Ama daha fazla yapacakları bir şey kalmamıştı. Yemin töreninden tam 1 ay sonra 30 Kasım 1957 günü Osman Bölükbaşı tahliye edildi. Ve tabii ki muhalefetine kaldığı yerden devam etti. Bu yüzden büyük hayal kırıklığı yaşayan Haberal, Balbay ve Hatip Dicle'ye sesleniyorum. Burası Türkiye... Tek seferde adaletin yerini bulduğu hiç görülmemiştir. Ama en nihayetinde hak yerini bulur...
O yüzden moralinizi hiç bozmayın... Çok üzülecek de olursanız, Bölükbaşı'nın hayatını bir kez daha çok iyi okuyun...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.