'Bu kepenk kapatma değil, kepenk kapattırma eylemi'
Miting alanına geldikten sonra konuşmasına kepenk kapatma eylemine göndermeler yaparak başlayan Erdoğan, eylemin adını "Kepenk kapattırma" eylemi koydu. Erdoğan "Bunun adı kepenk kapatma eylemi değil bunun adı kepenk kapattırma eylemi. İnsanları tehdit ederek insanlara belediye eliyle dehşet saçarak buna kepenk kapatma diyemezsiniz. Bu açık ve net kepenk kapattırma eylemidir. Bu insanların ticaret hürriyetine engel olmaktır. Ticaret özgürlüğüne engel olmaktır. Sizin nereniz özgürlükten yana ya. Siz hangi demokrasiyi konuşuyorsunuz. Siz hangi temel hak ve özgürlükleri konuşuyorsunuz" dedi.
'İnsanlığımdan utanıyorum'
Erdoğan yerel yönetime yönelik eleştirilerini de sıraladığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Ben şu anda Hakkari'nin şu sokağında gezdiğim zaman insanlığımdan utanıyorum. Bu nasıl bir yerel yönetim. Burada altyapı var mı Allah aşkına, şurada yol var mı Allah aşkına. Biraz sonra söyleyeceğim bunlara gönderdiğimiz parayı. Soruyorum bu para acaba nereyle gidiyor. Partimizi kurduğumuz sizin huzurunuza çıktığımız günden itibaren gönül birlikteliğimi kardeşliğimiz her gün biraz daha pekişti. Çünkü biz size yalan söylemedik, söylemiyoruz. Biz ilkelerimizden taviz vermedik, vermiyoruz. Bizim siyasetimiz hizmet eser siyaseti kardeşlik siyaseti. Bunların siyaseti ise ideoloji siyasetidir. Farkımız bu. Şu anda Hakkari'de Yüksekova'da Şemdinli'de Çukurca'da biz eserlerimizle hizmetlerimizle konuşuyoruz. Biz verdiğimiz sözleri tutuyoruz vaatlerimizin arkasında duruyoruz. Tek tek adım atım yatırımlarla reformlarla 81 vilayetin tüm Türkiye'nin Hakkari'nin çehresini değiştiriyoruz. Biz partimizi kurduğumuz günden bu güne bir takım odaklar her an bizi engellemeye kalktılar. Partimizi kapatmak istediler. Çirkin oyunlar oynadılar. Fakat bu tahriklere bu tezgahlara biz hiçbir zaman gelmedik. AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak istediler. Bizim sizlerle olan muhabbet bağımızı kıskandılar bu muhabbeti bozmak istediler. Hiçbirine eyvallah demedik. Hiçbir tezgaha, hiçbir kışkırtmaya boyun eğmedik. Tam tersine sizin desteğinizle sizin hayır dualarınızla demokrasiye özgürlüklere milli iradeye musallat olan bu çetelerle amansızca mücadele ettik."
'Futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz'
Erdoğan çetelerle mücadelenin yanında inkar politikalarına da son verdiklerini belirterek faili meçhul cinayetlerin üzerine gittiklerini söyledi. Eskiden Kürtçe kasetlerin tandırlarda saklandığını hatırlatan Erdoğan bugün devletin televizyonunun 24 saat Kürtçe yayın yaptığını belirterek "Bunu kim getirdi. Bunu hangi parti getirdi. Kim biz getirdik. Biz başardık ve daha da ileri gidecek" diye konuştu. Terör örgütünün bölge halkına yönelik tehditlerine de dikkat çeken Başbakan Erdoğan "Şiddet bugüne kadar acıdan başka hiçbir şey vermedi. Terör, şiddet, acıdan yoksulluktan başka bir şey getirmedi. Size soruyorum Hakkarili kardeşim. Bu şiddet politikaları kimin işine yarıyor? Bu terör kimin ekmeğine yağ sürüyor? Ve lütfen başımızı iki elimizin arasına alalım. Bu ülkede hizmet verecek kimse oyunuzu onlara verelim. Onlara verelim. Futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Tehditmiş. Sevgili kardeşlerim Oy namustur oy şereftir. Şunu açık söylüyorum. Korkunun ecele faydası yoktur. Siz bu mücadeleyi vereceksiniz, beraber vereceğiz. Molotof kokteylleri, taşlar hangi meselelere çözüm getiriyor. Çocuklarımızın elerine molotof kokteyli tutturmak suretiyle dükkanların camlarını indirenler otobüsleri arabaları ateşe verenler, tarihe de millete de asla bunun hesabını veremezler. Çünkü demokrasi bu yolla gelmez. Temel hak ve özgürlükler bu yolla gelmez. Bunlar tamamen istismar siyasetidir. Bu istismar siyasetinin önünü hep beraber keseceğiz" dedi.
'O belgeler on yıllardır yaşanan acının belgeleriydi'
Erdoğan AKP iktidarı döneminde inkar politikalarını bitirmek için samimi bir süreç başlattıklarını ancak CHP, MHP, BDP'nin ittifak halinde bu süreci sabote etmek için inanın gece gündüz çalıştıklarını öne sürdü. Dün Van mitinginde açıkladığı belgeleri hatırlatan Erdoğan "O belgeler işte on yıllardır yaşanan acının belgeleriydi. O belgeler İnkar politikalarının belgeleriydi. AK Parti olarak Bizim 22 Kasım'da son verdiğimiz inkar politikaları. Ret politikası, asimilasyon bu ülkeye bir daha geri dönmeyecek" dedi.
'Ameliyat isteyen avucunu yalasın'
Başbakan Erdoğan Kürt sorunu denen şeyin ret, inkar ve asimilasyondan ibaret olduğunu da sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: "Şu anda böyle bir şey kaldı mı Türkiye'mde. Sadece benim partimin grubunda 60'ı aşkın Kürt milletvekili kardeşim var. Biz bunları bir yerlerden izin alarak partimize almadık. Benim kabinemde Kürt bakan arkadaşlarım var. Biz bir yerlerden ruhsat alarak bunları kabinemize koymadık. Ha nerden izin aldığımızı söyleyeyim. Sen yaptın, Millet yaptı. Millet verdi, millet görevlendirdi biz de parlamentoya taşıdık. Açık söylüyorum. Herkes rolünü oynuyor. Artık bu ülkede benim Kürt kardeşimin sorunları bugüne kadar nasılsa yine şimdi benim sorunumdur. Biz tek millet dedik. Bu milletin içinde ne var. Türkü var Kürt var, Laz var Çerkez var Romanı var Arap var. Millet böyle oluşur. Onun için tek millet. Ama arkadan bir şey daha söyledim. Tek bayrak dedim. Peki bizim bu bayrağımızın rengi birilerini niye rahatsız ediyor. Hilal şehidimizin kanıdır. Hilal bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehitleri sembolize eder. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır dedik. Onun için 780 bin km 2 ile bu vatan bizim. Bu vatanın üzerinde ameliyat yaptırmayız. Bu vatan bizim 74 milyonun. Her kim ameliyat derdine düşüyorsa avucunu yalasın, kusura bakmasın. Bizim derdimiz bu."
'Hakkarili analar evlatlarına sahip çıksın'
Başbakan Erdoğan konuşmasında BDP'nin CHP ile kol kola girerek bütün ilkelerini çiğnediğine vurgu yaparak, "Kendi kendisi ile çelişiyor. Şiddetle baskıyla, sindirerek boykot uygulamaya çalıştılar aynen bugün ki gibi" diye konuştu. Erdoğan BDP'nin tehditlerle vatandaşın demokratik hakkını kullanmasına engel olduğun belirterek "Çünkü kendilerine inanmıyorlar. Biliyorlar ki eğer biz Kürt kardeşlerimizi serbest bırakırsak. Onların tabi Kürt kardeşlerim kardeşi falan değil onu da söyleyeyim. Çünkü bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşimin temsilcisi olamaz. İstismarını yapar sadece. İstismarını. Bugüne kadar soruyorum Allah aşkına şu Hakkari'nin sokaklarındaki hal şu görüntü benim Kürt kardeşlerime hizmet vermek diyebilir miyiz? Halkını seven halkına hizmet verir halkına hizmet eder. Ben artık Hakkarili kardeşlerimin Hakkarili gençlerin gerçeği görmesini istiyorum. Bu şiddet politikalarını sorgulamasını istiyorum. Hakkarili anaların artık evlatlarına sahip çıkmasını dağdan geri çağırmasını istiyorum. Bugün artık yasaklar yok. Bugün artık kısıtlamalar yok. Bugün ifadenin önünde engeller yok. Hep birlikte çok daha iyisini yapacağız. Standartları çok daha yükse çıkaracağız. Ama bunun için sizden destek istiyoruz. El ele vereceğiz. Omuz omuza vereceğiz" dedi. Erdoğan BDP'nin terörden beslendiğini de ifade ederek "Terör varsa BDP var. Bunu onlar da açıkça ilan ediyor. Demokrasi diyorsanız tavrınızı açıkça ortaya koyacaksınız. Siz bu konuda yürekliyseniz çıkın terör örgütü olarak PKK'yı ilan edin. Edemediler Neder çünkü oradan besleniyorlar" diye konuştu.
120 trilyonluk havaalanı
Hakkari için hayalleri olduğunu ve bu hayalleri gerçeğe dönüştürmek istediğini de sözlerine ekleyen Erdoğan'ın konuşmasında diğer satır başları ise şu şekilde yer aldı:
"Yüksekova'da 1 milyon kapasiteli bir havaalanın temelini attık. 120 milyon, trilyona mal olacak. Bunun temel atma törenini bile engellemek istediler. Ama benim Ulaştırma bakanım geldi temeli attı. İnşaat devam ediyor. Aynı şey Silopi Şırnak da oldu. O da gerçekleştirdi. Burada havaalanı Kürt kardeşimin aklından geçer miydi. Buraya uçağı indireceğiz. Buraya haftada 15-20 uçağın kalkmasını istiyorum. Ölüm haktır. Biz hayatımızda birkez ölürüz. Buna inanmışız. Buna inanmayanlar tabi hergün korkarlar. İnanıyorsak hiç korkmayız. Bizim için ölüm son değil başlangıçtır. Bizim değerlerimizde inancımızda ölümden sonra dirilmek vardır. Bunların böyle bir şeyi yok. Bunlar İslam'ı kılıç zoruyla kabul ettiklerini söylüyorlar. Kürtlerin dininin Zerdüştlük olduğunu da bunlar söylüyor. Şimdi devletin imamları arkasında namaz kılmayın diyorlar. Cuma cemdir. Bunlar bu hassasiyet içinde değil. 12 Haziran dinimizi istismar edenlere cevap verme günüdür. Güvenli olursak, huzurlu olursa istikrar olursa Hakkari'ye dünyanın her yerinden yatırımcı gelir. Hakkari Belediyesine 2010 yılında 13.5 trilyon pay verdik. Yüksekova Belediyesine 18 trilyop pay verdik. Bunları bilin. Batı ne alıyorsa buralar daha fazlasını alıyor. Hakkari Belediyesinin görevi olmasına rağmen şehir içindeki ana yolları yapıyoruz. Dört çöp kamyonu gönderdik. Buna rağmen Hakkari çöpe mahkum ediliyor. Bu mudur hizmet? Hakkari'ye layık görülen bu mu? İşte bunu sorgulamanızı istiyorum. İstismar ve hizmet siyaseti yapanları ayırın. Siz çok daha iyisine layıksınız."
Başbakan Erdoğan Şanlıurfa'ya geldi
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak ''ANA'' ile saat 17.10'da Şanlıurfa'ya geldi. Erdoğan'ı, GAP Havaalanı'nda Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vali Nuri Okutan, Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ve öteki ilgililer karşıladı. Erdoğan ile birlikte, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de Şanlıurfa'ya geldi. Başbakan Erdoğan, buradan karayoluyla kent merkezine hareket etti.
Erdoğan, partisinin Şanlıurfa'daki Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yurttaşlara hitap etti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Şanlıurfa tarihe ışık tutan bir şehir. İnsanoğlunun inşa ettiği en eski mabet, günümüzden 11 bin 500 yıl önce burada, Şanlıurfa'daydı. Buğday ilk kez bu topraklarda yetiştirildi, tarım ilk kez bu bereketli topraklarda yapıldı, dünyanın ilk üniversitesi bu topraklarda kuruldu. Bu topraklarda su, ateşe hükmetti.
Nice alimler, evliyalar, şairler, fikir adamları bu topraklardan yetişti. İnsan bu şehirle nasıl gururlanmaz?''
"Biz koltukların, etiketlerin, sıfatların peşinde değiliz"
Kendilerinin, bu büyük zatların rehberliğinde yürüdüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Biz makamların, rütbelerin, payelerin peşinde değiliz. Biz koltukların, etiketlerin, sıfatların peşinde değiliz'' dedi. Erdoğan, Şanlıurfa'dan bir vatandaşın çıkıp 'Allah sizden razı olsun' demesi durumunda kendileri için en büyük paye ve rütbenin bu olacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz kendi kendimizi her an hesaba çekeriz. Kendimizi milletin önünde hesaba çekeriz. Her akşam başımızı yastığa koyunca, 'Bu millet için ne yaptın?' diyerek kendi muhasebemizi yaparız.
Açık söylüyorum, birileri iktidar mücadelesi içinde olabilir. Birileri hırslarına yenik düşebilir. Birileri, kendi ikballeri için yetimin, öksüzün, yoksulun, yolda kalmışın üstüne basabilir. Biz, onlardan asla olmadık, asla olmayacağız. Biz illa da birilerini bu makamlarda sürekli tutmak için yokuz. Biz hiçbir zaman hırsımıza yenik düşmedik, Allah'ın izniyle, sizlerin hayır duasıyla, bundan sonra da hırsımıza yenik düşmeyeceğiz. Kibire, böbürlenmeye, yersiz gurura teslim olmadık, olmayacağız.
Biz sorun çözmeye geldik. Biz yasakları ortadan kaldırmaya, yolsuzluklardan hesap sormaya, yoksulluğu yok etmeye geldik. 8,5 yıldır bunun samimi mücadelesi içindeyiz. 8,5 yıldır ben, arkadaşlarım, teşkilatım, bunun gayreti içindeyiz.
Hani diyor ya şair; 'Vur kazmayı dağa Ferhat/çoğu gitti, azı kaldı...' Biz de aynen öyle diyoruz. Çoğu gitti, azı kaldı diyoruz. Çok şey yaptık, daha da fazlasını yapacağız diyoruz.''
Herkesin öleceğini söyleyen Erdoğan, ölünce musalla taşına konulduğunda imamın cumhurbaşkanı, başbakan, profesör, trilyoner, ağa, şeyh niyetine değil, er kişi ya da hatun kişi niyetine diyeceğini ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu kavga, bu kibir, bu gurur niye? Gelirler seni iki metreküplük mezara korlar, bütün yakınların gider. Eğer hatırlarlarsa ne ala. Eğer güzel eserler bırakırsan iyi anılırsın. Bırakmazsan iyi ki gitti be. Bu adamdan kurtulduk derler. İşte biz bu ülkede hoş bir sada bırakalım diyoruz. Eserlerimizle, şehirlerimizle, yaptığımızla anılmak istiyoruz. ''Allah Başbakan'dan razı olsun' denilirse bu bize yeter. İşte biz bunun için varız. Daha çok şeyler yapacağız.''
Anamuhalefet CHP'nin durumunun daha da içler acısı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Siirt'te yaptığı konuşmada saygısızlık yaptığını ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun, ''Statükonun Allah'ı Ankara'dadır'' dediğini hatırlatan Erdoğan, buna rağmen CHP Lideri'nin özür dileme erdemini göstermediğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, ''Edebini de takın. Zaten 12 Haziran'da benim milletim sana edebini takacak ve taktıracak, merak etme. Alevi kültüründe böyle bir anlayış yok. Güya oradan geliyor ama bunun bile farkında değil. Hacı Bektaşı Veli'nin rahle-i tedrisatından geçse bu ifadeyi kullanmaz. Ama maalesef geçmemiş'' diye konuştu.
Yine, CHP milletvekili adaylarından birinin, Allah'ın ayetine ''Sinir bozucu'' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, bu milletvekili adayının da özür dileme erdemini göstermediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Siyaset, ilkeler üzerinden yapılır. Her partinin temel ilkeleri vardır, çizgisi vardır, sınırları vardır, karşı olduğu şeyler, kabul ettiği şeyler vardır. Elbette bir siyasi partinin içinde farklı renkler, farklı düşünceler, farklı değerler olabilir. Ama bunlar da en nihayetinde bir bütünlük, bir uyum, bir ahenk arz eder.
Şimdi ben soruyorum; Allah aşkına, bu yeni CHP'nin çizgisi, ilkesi, programı, hedefi, derdi, davası nedir? Bu yeni CHP nasıl bir şeydir? 'Başörtüsüne özgürlük' diyeceksin, 'milletin değerlerine saygı' diyeceksin, ayete 'sinir bozucu' diyeceksin, başörtülü kızlarımızı rahibe gibi göstereceksin, yahu bunların hepsi nasıl bir araya gelir?
Hadi orayı geçtik... Terör örgütünü savunacaksın, terör örgütü ile birlikte partinin kepengini indireceksin, Ergenekon'a avukatlık yapacaksın, genel af diyeceksin, çetelere kol kanat gereceksin, Dersim'de analar ağlasın deyip, anında çark edip, Tunceli'de milletin karşısına çıkacaksın... Yahu bunların hepsi bir arada nasıl olur?''
"Yeri geliyor bunlar milliyetçi, yeri geliyor komünist"
CHP'li Ankara Yenimahalle Belediyesinin, İskilipli Atıf Hoca'nin idam edilmesi kararını veren hakim Ali Çetinkaya'nın ismini bir parka verdiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, diğer adıyla Kel Ali'nin güya adalet dağıttığını ifade etti.
Ali Çetinkaya'nın, 'Sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine' diyerek İskilipli Atıf Hoca'yı idam sehpasına gönderdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sayın Kılıçdaroğlu, dün Afyon'da çıkıyor, bu şahsı, Kel Ali'yi, Ali Çetinkaya'yı büyük devlet adamı olarak ilan ediyor ve savunuyor. Yahu bu nasıl bir devlet adamlığı be? Sen mi bu ülkeye devlet adamı olacaksın, siyaset adamı olacaksın da bu ülkenin önüne geçeceksin? Şahidi dinlemeden, önce idam edip ipini çekeceksin, sonra şahitlerin dinlenmesine diyeceksin. Ondan sonra da bu kararı verene büyük devlet adamı diyeceksin. Yahu sen ne biçim devlet adamısın be? Senin her yerin dökülüyor. 12 Haziran'da bunlara gereken cevabı milletim verecek.
İşine gelirse, eski CHP'ye dönüyor, 'Cumhuriyet kadar eskiyiz' diyor, işine gelmezse, 'Biz yeni CHP'yiz' diyor. Yeri geliyor bunlar milliyetçi, yeri geliyor bakıyorsunuz bir anda komünist, bir anda ırkçı. Ne derseniz deyin, bunların hepsi var.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.