CHP TAM KADRO LÜLEBURGAZDA

CHP TAM KADRO LÜLEBURGAZDA
Çiftçinin sorunlarına değinerek, AKP Hükümetinin tarım politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, ayçiçeğinin alım fiyatlarındaki düşüşe dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Lüleburgaz Meydanı’ndan Recep Bey’e sesleniyorum, 2012’de 1,5 lira fiyat verdin, şimdi 1 li

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir diktatörün bu ülkeyi yönetmesine izin vermemeliyiz, özel hayatınıza müdahale ediyor, kadın kaç çocuk yapacak beyefendi biliyor. Nasıl doğum yapacak, hangi ders seçilmeli, sokağa ne zaman çıkılacak beyefendi biliyor. ‘Oturuyorum, Dolmabahçe’de Kadıköy vapurundan gelen kadınları seyrediyorum’ diyor, ya biz seni başbakan seçtik sen dikizci mi oldun. Artık bütün dünya şunu iyi biliyor; Türkiye Cumhuriyetinde bir diktatör var o diktatör bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, partisinin Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesinde düzenlenen Tarım Mitingi’nde konuştu.

Çiftçinin sorunlarına değinerek, AKP Hükümetinin tarım politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, ayçiçeğinin alım fiyatlarındaki düşüşe dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu, “Lüleburgaz Meydanı’ndan Recep Bey’e sesleniyorum, 2012’de 1,5 lira fiyat verdin, şimdi 1 lira 30 kuruş fiyat veriyorsun. Sen gübreye, mazota, ilaca zam yaptın, suya zam yaptın, her şeye zam yaptın ama çiftçiye gelince ‘senin ürünün fiyatını düşüyorum’ diyeceksin. Neye göre düşüyorsun? Hangi gerekçeyle düşüyorsun, hangi ekonomik kuralın gereği olarak düşüyorsun” diye konuştu.

Hükümetin, çiftçinin üretmesini desteklemek yerine, tarım ürünlerini ithal ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Yağlı tohum, küspe ve ham yağın toplam tutarını düşündüğümüzde AKP döneminde ithal için ödenen bedel 27 milyar dolar. Altını çiziyorum, milyar dolarları ödüyorsunuz ama kendi çiftçinizi görmüyorsunuz, yeterli destek vermiyorsunuz. Kendi çiftçinizi ürüne mahkûm ediyorsunuz, doğru dürüst fiyatla satın almıyorsunuz, başka ülkelerin çiftçilerine dünyanın fiyatını veriyorsunuz. Bunu CHP olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Bunun hesabını TBMM’de sormak benim ve partimin görevidir” dedi.

Türkiye’de gündöndü üretiminin yüzde 60’ının, çeltik üretiminin de yüzde 55’i Trakya’da yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “2009’da çeltik fiyatı 1,5 liraydı. 2010, 2011, 2012’de 1 liranın altına düştü. 2013 hasat başladı, fiyat 1,30 kuruş civarında. Maliyeti ise 1,5 lira. Fatura çeltik üreticisine çıkıyor. ‘Üretmeyin, dışarından GDO’lu pirinç getireceğim, onu millete yedireceğim’ diyor” ifadelerini kullandı.

Buna izin vermeyeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bizim insanlarımız çalışkan, bizim topraklarımız bereketli. Buna izin vermemenin bir tek yolu var, sandığa gideceğiz ve AKP’yi gömeceğiz. Bu işin yolu budur” diye konuştu.

VATANDAŞ BİR KİLO MAKARNAYA MAHKÛM OLSUN, DİYOR”

AK Parti döneminde 24 milyon ton buğday ithal edildiğini, 7 milyar dolar para verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Vicdanınıza sesleniyorum, 7 milyar doları Türk köylüsüne ödeseydi, bu bedel Türk köylüsüne teşvik olarak verilseydi değil Anadolu, değil Ortadoğu, bütün dünyayı buğday ambarı yapmaz mıydık? Ama yapmadılar. ‘Köylü üretmesin, ekmesi, bize mahkûm olsun, bir kilo makarnaya mahkum olsun, ben onun iradesini satın alayım’ diyor. Buna izin vermeyeceğiz ve bunun mücadelesini yapacağız” dedi.
Önümüzdeki yıllarda köylünün zarar ettiği için, giderek topraktan uzaklaşacağını belirten Kılıçdaroğlu, “10 yıl evvel 3,5 kilo buğday sattı mı 1 litre mazot alıyordu çiftçi. 10 yıl sonra, şimdi 7,5 kilo buğday 1 litre mazot. Köylünün içinde bulunduğu durumu vicdanınıza bırakıyorum” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, kalabalıktan gelen “9 kilo buğday” sesleri üzerine, “9 kilo buğdayla 1 litre mazot alıyorsunuz, öyle mi. Siz daha iyisini bilirsiniz, doğrusu odur” ifadelerini kullandı.

HARAMİLERİ İKTİDARDAN İNDİRMEK DE BİZİM GÖREVİMİZDİR

Her gün her saat zam yapıldığını buna karşın ‘çiftçiye mazotu vergisiz verin’ dediklerini zaman hükümetin ayağa kalktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Kardeşim sen, yata bedava veriyorsun, gemiciklere bedava veriyorsun. Ondan üretiyor mu, hayır. Köylü sabahın köründe tarlaya gidiyor. Alın teri döküyor, üretiyor, dünyayı besleyecek, ‘Sen üretme’ diyor. ‘Zam yaptım katlanacaksın’ diyor, açlığa mahkûm ediyor. Bu yöntem halkın yöntemi değildir. Bu haramilerin yönetimidir. Haramileri iktidardan indirmek de bizim görevimizdir” diye konuştu.

10 YIL ÖNCE 50 MİLYON BAŞ KOYUN VARDI, ŞİMDİ BU 25 MİLYONA DÜŞTÜ.

İki yıl önce Lüleburgaz Meydanı’nda “Bu tarım politikası doğru değil. Eğer bu politika devam ederse Türkiye saman ithal etmek zorunda kalabilir” demiş olsaydı, buna kimsenin inanmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyet tarihinde ilk kez, AKP iktidarı döneminde saman ithal etmek durumunda kaldık. Ovalarımız var, sularımız var, çalışkan insanımız, güneşimiz, güzel bir iklimimiz var, ne oldu da bu Türkiye’ye saman ithal etmek zorunda kaldık” diye sordu.

Saman ithal edilmesinde ‘kuraklık etkili oldu’ denmesinin “hikâye” olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “10 yıl önce 50 milyon baş koyun vardı, şimdi bu 25 milyona düştü. Her iki koyundan birisini Recep Bey cebine koydu. Keçi sayımız 19 milyondan 6 milyona düştü. ‘Keçi beslemeyin ormanı yer’ diyorlar. Ormanı yiyenler kravatlı keçiler. Üçüncü Boğaz köprüsüne bakın. Manda sayısı, 1 milyondan 80 bine düştü. Peki, o zaman bu saman ne oldu böyle? Hayvan sayısı azaldı, e kuraklık da yok. Çünkü köylüyü üretimden kopardılar” dedi.

Ekonomik bağımsızlığını elde edemeyen bir ülkenin başkalarının kölesi olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, kendilerinin o nedenle çiftçinin hakkının teslim edilmesini, alın terinin değer bulması gerektiğini söylediklerini belirtti.

KÖYLÜ AKP’NİN KÖLESİ

Bir ara sütün fiyatının 30 kuruşa düştüğünü bu nedenle köylünün ineklerinin tamamını kesime gönderdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bir baktılar memlekette süt yok. Bu sefer ‘sıfır faizli kredi açıyoruz’ dediler, herkes koştu kredi aldı. E sığır fiyatları arttı fakat bir süre sonra düştü. Düşünce, yükselince yurtdışından canlı hayvan ithal ettiler. Hayvan geldi, değeri düştü. Siz hiç bir siyasal iktidarın kendi çiftçisiyle rekabet ettiğini duydunuz mu? AKP Hükümeti yapıyor. Kendi çiftçisiyle rekabet ediyor, kendi çiftçisini rakibi olarak görüyor. Köylü üretiyor, maliyetinin altından satıyor. Karkas et dışarıdan çok düşük fiyata geliyor. Peki kasapta et ucuzladı mı? Kilosu 25 lira. Peki kim kazanıyor burada? Köylü, kasap, üretici zararda, kazanan kim, ithalatçı yandaşlar” dedi.
CHP Lideri, AK Parti döneminde, 2003-2012 yılları arasında, tarımsal gıda ve ürün ithalatına ödenen paranın 104 milyar dolar olduğunu belirterek, “Kimin parası bu sizin paranız. Bu tarım ürünleri Türk çiftçisini yok etmek için geliyor. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Köylü milletin efendisidir’ diyordu. Şimdi köylü, ekmiş düşünüyor; ‘banka borcunu, kredi kartı borcunu nasıl ödeyeceğim?’ Köylü milletin efendisiydi, şimdi köylü AKP’nin kölesi haline geldi. Zincirlerinizi kırın AKP iktidarından hesabını sorun. Dünyanın en pahalı mazotunu kendi çiftçisine satan bir iktidarı gördünüz mü siz? Üret diyor, ee, alın terinin karşılılığını ver, ‘onu da vermem’ diyor. Size bir görev düşüyor hesap sormak, demokrasilerde en temel kural yurttaşın iktidardan hesap sormasıdır. Sandığa gideceğiz ve hesabını soracağız bunun. Milletin efendisini AKP’nin kölesi haline getirdiler” diye konuştu.

CANLI HAYVANI ŞİLİ’DEN GETİRECEK, YERSENİZ DİYOR

Türkiye’nin ülke bir dönem bütün ülkelere pamuk ihraç ettiğini, şimdi Yunanistan’dan pamuk ihraç edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Kanada’dan mercimek ithal ediyoruz bu ülkeni toprağı çiftçisi yok mu? Arjantin’den, dünyanın öbür ucundan, dünyanın yol parasını vererek soya getiriyoruz. ABD’den mısır ithal ediyoruz. Bizim ülkemizde de var, toprağımız, suyumuz, çiftçimiz var, ABD’den ben niye mısırı getireyim? Ukrayna’dan buğday, Gürcistan’dan saman, Şili’den de angus getireceğim diyor. Canlı hayvanı Şili’den getirecek, yerseniz diyor. Bu millet artık yemeyecek senin numaralarını Recep Tayyip Erdoğan” dedi.
Hükümetin çıkardığı Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre, GSMH’nın, yani milli gelirin her yıl en az yüzde 1’inin çiftçiye teşvik olarak verilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Siz böyle bir teşvik duydunuz mu, yüzde 1’ini değil yüzde yarımını bile vermedi. Her çiftçi ailesinin AKP hükümetinden alacağı 12 bin 877 TL’dir, herkes bunu çok iyi bilmeli” diye konuştu.

BAYRAĞA SAYGI DUYMAYANA SİZ DE SAYGI DUYMAYIN

Bu yıl Edirne’de Kırkpınar Yağlı Güreşlerini izlediklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Bütün dünyanın izlediği bir gösteridir bu, bayrak geçerken hepimiz ayağa kalkarız, bayrağa saygı diye. Bu yıl tören yapıldı, bayrak geçti vatandaş, CHP’liler, Genel Başkanı, Milletvekilleri ayakta, ayağa kalkmayan sadece AKP’li bakanlar. Kendi bayrağına saygı duymayana siz de saygı duymayın” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“Diktatörlerin bir özelliği vardır, halkı kandırmakta çok beceriklidir bunlar bunların eline kimse su dökemez, halkı kandırmak için her türlü yalanı çok rahatlıkla söylerler, her türlü mizanseni rahatlıkla kurarlar. Geçenlerde Mısır’da genç bir kız öldürülmüş bizimki başladı televizyonda çocuk gibi ağlamaya, güzel ağla kardeşim, ben şimdi soruyorum, Samsun’da 2,5 aylık çocuğumuz açlıktan öldü bu vatandaş ağladı mı, ağlamadı. En son Kenya’da bir Türk kızı 8 aylık hamile El Kaide terör örgütü tarafından öldürüldü, ağladı mı, gözyaşı döktü mü, baş sağlığı bile dilemedi. Bunları iyi tanıyacaksınız, bunların yaptığı mizansenleri iyi değerlendireceksiniz. Biz yaşamını yitiren her insan için üzülürüz ve arkasından dua okuruz onu siyasete malzeme yapmayız, ama bunlar her şeyi siyasete malzeme ederler herkesin inancına saygılıyız, herkesin kimliğine saygılıyız ama siyasetin yolu çiftçinin derdini çözüyor musun arkadaş, çiftçinin alın terini değerlendiriyor musun, hayır, din, iman edebiyatı, buna prim vermeyelim artık. Türkiye o kulvarı geçsin artık, daha sağduyulu, daha dikkatle davranmak zorundayız, birbirimizi daha iyi tanımak zorundayız. Güzel, özgür, mutlu Türkiye’yi beraber ayağa kaldırmak zorundayız.“

SEN BİRİLERİNİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMEDİN Mİ?

Hükümetin dış politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “Biz ülkemizi barış, huzur içinde yönetmek istiyoruz. ‘Bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım’ diyoruz. Kendisi kalkmış dünyayı dizayn etmeye kalkıyor, kimsin sen? Sen birilerinin önünde diz çökmedin mi? Diz çöken adam dünyayı dizayn edebilir mi? Senin dünya için söz söylemen için CHP kültürünü, bağımsızlığı, Kuvay-i Milliye nedir onu bilmen lazım. O kadar cahil ki Mısır’daki olay ile Çanakkale’yi karıştırıyor. Daha öğrenmemişsin Çanakkale’yi sen Mustafa Kemal’in verdiği mücadeleyi biliyor musun, savaş meydanlarından geldi o. Barışın ne kadar önemli olduğun o biliyordu, savaş verdi ama barış istedi. Ecevit bizim liderimiz, Kıbrıs’a çıktı, harekatın adı ‘Barış Harekatı’ydı, hiç kimsenin burnu kanamadı barışı sağladı, biz buyuz, biz CHP’yiz” dedi.

CHP için önemli olanın kişilerin değil halkın çıkarı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Bir sucuk fabrikasını yönetemeyen, batıran adam şimdi Başbakanlık koltuğunda oturuyor, birde buna usta diyorlar. Sen kendin usta olduğunu iddia ediyorsan gel Lüleburgaz çiftçisi sana ustalığın ne olduğunu öğretsin, gel bakayım buraya. Çiftçiyi, esnafı, sanayiciyi batırdın, işçiyi sendikasızlaştırdın taşeron işçiliği yaygınlaştırdın birde sana usta diyorlar bırak ustalığı sen çırak bile olamazsın, seni çırak bile kabul etmez. Biz demokratik yollardan gideriz, baskı kurmayız, özgürlüğü savunuruz, ‘Özgürlük benim karakterimdir’ diyen Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyorum. Özgürlük bu kadar önemli. Bir diktatörün bu ülkeyi yönetmesine izin vermemeliyiz, özel hayatınıza müdahale ediyor, kadın kaç çocuk yapacak beyefendi biliyor. Nasıl doğum yapacak, hangi ders seçilmeli, sokağa ne zaman çıkılacak beyefendi biliyor. ‘Oturuyorum, Dolmabahçe’de Kadıköy vapurundan gelen kadınları seyrediyorum’ diyor, ya biz seni başbakan seçtik sen dikizci mi oldun? Kimsin sen? Diktatörlerin özelliği budur, halkı kandırırlar. Gerçek yüzünü dünya öğrendi, artık bütün dünya şunu iyi biliyor; Türkiye Cumhuriyetinde bir diktatör var o diktatör bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Baskıyla sopayla TOMA’yla... Ne olursa olsun ister TOMA’nı al gel, ister plastik mermini, ister biber gazını, ister polisini, ister ordunu getir, mücadele edeceğiz çünkü biz özgür ve bağımsız bir Türkiye istiyoruz.”

 
ELİ KİRLİ, DİLİ DE KİRLİ

Başbakan’a yönelik, “Eli kanlı, eli kirli, dili de kirli” sözlerine yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Müslüman’ı Müslüman’a kırdırıyor. Senin ne işin var, demokrasi getirecekmiş o ülkelere. Dön kendine bak senin ülkende demokrasi var mı? Batılı ne diyor, ‘Melez demokrasi var’ diyor. Erbakan’ı da bunlar arkadan hançerledi onun için geçmişinde ihanet kültürü olana sakın güvenmeyin. İşçiyi, köylüyü, esnafı sattı, kendisini de usta ilan etti, ihanet kültürünün ustasıdır. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok. Biz CHP’liler bütün yurttaşlarımızı kucaklıyoruz. Her partilinin, her yurtseverin, çocuğunun geleceğini düşünen her vatandaşımın bir şey yapmasını istiyorum; geçen seçimlerde CHP’ye oy vermemiş bir vatandaşı ikna et sandığa gelsin ve CHP’ye oy versin. Türkiye’nin tamire, onarıma, yeni bir yüze, yeni bir iktidara, çağdaş uygarlığa taşıyacak olan yeni bir hükümete ihtiyacı var. Halktan yana olan, halkın çıkarlarını savunan halk için mücadele eden cebini değil, halkın cebini düşünen yeni bir siyasal anlayışa ihtiyaç var, halkın iktidarına ihtiyaç var, haramileri indirelim halktan yana olanları iktidara çıkaralım. Beraber çalışacağız, bu ülkeyi haramilere bırakmayacağız.”


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.