CHP'nin İstanbul Adayı Ekrem İmamoğlu, Projelerini Açıkladı
Yayınlanma:
Güncelleme:
CHP'nin İBB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Haber Global'de yayınlanan Adaylar Konuşuyor programında İstanbul projelerini açıkladı. "Öğrencilerin aylık akbil ücretini 85 liradan 50 liraya indireceğiz" diyen İmamoğlu, ikinci bir metrobüs t
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Haber Global'de yayınlanan Adaylar Konuşuyor programına konuk oldu.
"ADAYLIK SİNYALİ 2017 YILININ EYLÜL AYINDA VERİLMİŞTİ"
Adaylık süreciyle ilgili Türkiye'nin çok alışmış olduğu bir süreç olmadığına değinen İmamoğlu, "Ama bence çok dengeli, seviyeli… Partimizin tüm kurullarının benimsemesinin sağlandığı bir süreç. Elbetteki burada genel başkanımızın teveccühü çok önemliydi. Bizi bu yöne kabul etmesi çok önemli ve değerliydi. Aslında gerçekçi sinyali 2017 yılının Eylül ayında verilmişti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Binali Yıldırım'ın istifa sürecinden sonra. Dolayısıyla biz ilgimizi alakamızı yoğunlaştırdığımız İstanbul kentiyle Aralık ayı itibarıyla buluşmuş olduk. Çokta hazırlıklıyız açıkçası" diye konuştu.
"BENİM AİLEMDE HER KESİM İNSAN VAR"
Hayatta her koşulun kendisi için çok değerli olduğunu belirten CHP'nin adayı İmamoğlu, "Çünkü her tecrübe sizi hayata geniş bir perspektifle hazırlıyor. Benim ailemde her kesim insan var. Tümüyle bunların şu andaki davranışlarıma yön verdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla hiçbir kesime uzak olmadığımı düşünüyorum. Bu da tamda yerel yöneticide belkide olması gereken unsurlar diyebilirim. Alınganlık yok. Sadece şunu söyleyebilirim. Siyasi tavırlar bir miras değildir. Buna yeni nesil insanlar şekil verebilir. Bir sürü ailede var. Ailemin geçmişte ürettiği tüm siyasi geleneklere bakış açıları, yakınlıkları benim için çok değerlidir. Hayata bakışımı ve insanlarla ilişkilerime çok değerli katkılar sunmuştur" dedi.
NEDEN SEÇİLMESİ GEREKTİĞİNİ TEK TEK SIRALADI
İstanbullunun İstanbul'un bir parçası olduğunu hissetmediği bir döneme taşıyan yönetim anlayışından bahseden İmamoğlu, "İstanbul'da zaten 25 yıllık bir süreç yaşanıyor. Bir süreçle yöntemle yönetiliyor. Elbetteki her dönemin aslında kendine has yol haritası oluşur. Hani vardır ya giriş, gelişme, sonuç olarak baktığınızda insani ilişkiler açısından iyi bir dönem başlangıcı yaşanmış olabilir. O dönemde takdir ettiğimiz bir çok unsur var. Ama özellikle son dönemde İstanbul'a çok ciddi sıkıntılar yaratan ve başta yönetim anlayışıyla İstanbul'u bambaşka bir yöne çeviren şu anda İstanbullunun İstanbul'un bir parçası olduğunu hissetmediği bir döneme taşıyan yönetim var.
"İSTANBUL'UN YÖNETİMİNDE İSTANBULLUNUN HİÇBİR İRADESİ YOK"
İstanbul'un yönetiminde İstanbullunun hiçbir iradesi yok. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yönetim anlayışı İstanbul'a kattıklarına baktığınızda son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin, belediye başkanının, bir başka unsurla milletin oy verdiği bir insanın istifa ettirilerek görevden ayrılması ya da istifa ederek. Bu tür tavır ve davranışlar başka bir siyasi anlayışa çekmiştir İstanbul'u. Biz tamamen demokratik, katılımcı, şeffaf, hesap verebilen insanları içine katan her kesimi,kendini sorumlu hissettiği her konuda masanın bir parçası olabildiği demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü bir tavırla bir kentin yönetim anlayışını vadediyoruz.Kaldı ki bunun elbetteki alt unsurları var. Katacakları değerler var. Bu kentin çocuğuna, kadınına, gencine, mazlumuna, yoksulunabaşka boyutlarda değerler katacak saygıyla katacak. Bir lütuf gibi değil. İnsanları evet sen bizim kentimizin insanısın mağdur etmiştir bu kent seni. Sorunların var. Biz bu sorunları çözeceğiz. Ama aynı zamanda seni hayata taşıyacağız. Lütuf gibi değil bir hizmet anlayışıyla insanlara yakınlaşan bir yönetim anlayışı" diye konuştu.
"BEN SEÇİLDİM BEN YÖNETECEĞİM ANLAYIŞI OLMAYACAK"
Sadece siyasi kavramlarla 'ben seçildim ben yöneteceğim' anlayışı olmayacağından değinen Ekrem İmamoğlu, "Seçenler kadar seçmeyenlerin de hak sahibi olduğu bir şehir yönetiminden bahsediyorum. Muhtarından, Büyükşehir Belediye başkanına kadar…Hangi unsur varsa liyakatıyla sürecin içine katılan.
Bakın on binlerce insan çalışıyor Büyükşehir Belediyesi'nde. İyi biliyorum orada çok liyakatlı, becerikli, başarılı insanlar var. Mesleklerini yapamıyorlar. Bir kurum içerisinde tarih boyunca bu kadar rotasyonu başka bir kurumda göremezsiniz. Bir gün bu odada başka bir gün bu odada. Şu an beni dinlerken başlarını salladıklarını hissediyorum. Bu anlamda 5-10 yıldır Büyükşehir Belediyesini gözlemliyoruz. Hem belediye başkanlığı öncesi siyasi yaşantımda hem de belediye başkanlığı dönemimde."
"YÜZDE 3'ÜN ALTINA DÜŞMÜŞ DENİZ ULAŞIMINI BÜYÜTECEĞİZ"
Ulaşım trafik konusunu da değinen İmamoğlu, "Ulaşım başlı başına bir konu. İlk etapta benim sorunumu çözdü diyecek paketlerimiz de var. Orta vadede sorunları daha bütüncül çözebilen, uzun vadede daha büyük kentselgelişimi içene alan kavrayan kenti bütüncül bir şekilde çözebilen. Kenti kuzeyden güneye bölen hatlardan, doğu batı eksenindeki ana akslara erişimi kolaylaştıran, duraklamaları durakları tasarlayan bütüncül bir kent hikayesi yazmak. Yüzde 3'ün altına düşmüş deniz ulaşımını büyüten. Yatırım yapılmış mıdır? Evet yapılmıştır ama yetersizdir. Metro yatırımı hızlanmalı bu şehirde aynı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yüzde 80'lere erişmeli. Elbette yapılan şu an metro yatırımlarını da biliyoruz. Ama bunların üstüne çok çok daha fazla yatırımlar hızlıca erişmeli. Örneğin 2.5 – 3 milyon insanı ilgilendiren İstanbul'un batı eksenindeki 6-7 ilçenin Küçükçekmece'den Başakşehir'e ya da Esenyurt'tan Büyükçekmece Beylikdüzü'ne Avcılar'a varıncaya kadar yere hiçbir metro yatırımı yapılmamıştır. Tam 17 senedir. Bazı noktalara daha hızlı yatırımlar yapılmıştır. Ama haksızlık yapılmıştır. Bu manada İstanbul'un her noktasına ihtiyaç nerede varsa…" dedi.
"BİR BAŞKA BOYUTU SOSYAL BAKACAĞIZ ULAŞIMA"
"Bir başka boyutu sosyal bakacağız ulaşıma. Yani ulaşıma bir bakıma bir kere biz 'para kazanalım' gözüyle bakmayacağız. Özellikle toplu ulaşıma. Örneğin çocuklar çok basit. 0-4 yaş arası 1 milyon 200 bin çocuk var. Anne evden çıkamıyor, seyahat edemiyor, doktora gidemiyor. Belki o ulaşım onun için pahalı. Mesela bir soluk alacak şehrin bir parkına gidecek gidemiyor. Bu koşulları düzelteceğiz.
"ANNEYE ÇOCUĞU DOĞDUĞU GÜN KARTI VERİLECEK"
Bakın buradan duyuruyorum. 0-4 yaş arası çocuğu olan anneye çocuğu doğduğu gün kartı verilecek o annenin 4 yaşına gelene kadar çocuğuyla seyahati bedava olacak bu kentte. Biz neyi düşünüyoruz bu toplumun geleceğini. Sağlıklı bir neslin gelişmesini sağlayacağız. Nasıl olacak? Annenin huzuruyla olacak, annenin sağlığıyla olacak. Eğer bir anne hastaneye giderken çocuğuyla beraber iki saatini yolda geçiriyorsa sağlıklı bir nesil yaşatmanın imkanı var mı? Yok. Yolun kısalması diğer fonksiyonlar önce bir cebini rahatlatalım.
"ÖĞRENCİLER İÇİN 85 LİRADAN 50 LİRAYA ÇEKECEĞİZ"
Öğrenciler için 85 liradan 50 liraya düşüreceğiz. Erişim çok zorlaştı. 18-25 yaş aralığı gençlerimiz var. 350 bin kişi kim bunlar biliyor musunuz? 18-25 yaş arası okul okumamış, mesleği yok, çalışmıyor. Bu gençlerimize özellikle indirimli kart vereceğiz öğrenci dışında. Yani bu kartımız yüzde 40 indirimli olacak. Bu genci hayata katacağız. Gidip bir alışveriş merkezinin kafeteryasında sabahtan akşama kadar oturmayacak. Bu şehirde kolay seyahat edecek, iş araştıracak, meslek eğitimi alacak ki bu konuda artçı bir takım faaliyetleri kent hayatının içine katacağız ve o insanlar hayata katılacaklar.
İSPARK niye zarar etsin. Bu tür faaliyetler hiçbir şekilde maliyet değildir. Fayda tarafına bakarız. Fayda tarafı şudur. Bu kentin güvenliği, bu kentin vicdanı, bu kentin hassasiyetleri bunları koruyorsunuz bunları sağlayarak.
"2. BİR METROBÜSÜ TASARLADIK"
Mesela metrobüs kavramı. Güzergahı uzadıkça başka problemler yaratmıştır. Bu problemleri giderici fiziki çalışmalarımız var. Daha büyük kapasiteli neredeyse iki katına erişeceğimiz tipteki araçlarla oradaki seyahati çok rahatlatacağız. Bunu biz medya ile daha somut kavramlarla paylaşacağız. Bir başka unsur İstanbul'un şu anda görünmeyen ikinci bir aksı var.Özellikle kuzey tarafının TEM otoyolu üzerinde ikinci bir İstanbul kuruldu. Eskiden İstanbul E-5 çevresindeydi. Ama şu an TEM çevresinde. En kalabalık nüfuslar bugün TEM'in civarında. Esenyurt'tan tutun ta Sultanbeyli'ne Pendik'e kadar. Tam da bu aksta biz TEM Karayolu üzerinde çok nitelikli duraklara sahip çok hızlı erişimi sağlayan ikinci bir metrobüsü tasarladık. Hem E-5 hattındaki sorunu azaltacağız hem de ikinci hatta TEM Otoyolu üzerinde o büyük nüfusa ve altını çizerek söylüyorum daha dar gelirli nüfusun yaşadığı işine, gücüne, sosyal hayata erişme konusunda müthiş hızlı hat koordine edeceğiz. Onlara ayrıcalıklı bir yol sağlayacağız. Daha pratik daha az ama nitelikli duraklarla.
"BENİM MAKAMIM DA HALKIN İÇİNDE OLACAK"
Topluma ne verirseniz aslında o yönde gelişiyor. Bakın 1980'lerin başından sonra büyük kütüphane olarak İstanbul kentine Büyükşehir Belediyesi ne yazık ki kütüphane yatırımı yapmamış. Tarihi İstanbul Büyükşehir Belediye binası var Saraçhane'de. İki unsur söylüyorum bu binayı İstanbul'un gençlerine açacağım. İstanbul'un hatta Avrupa'nın en donanımlı kütüphanesi olacak. Bir başka unsur… Halka açacağız. Yani Büyükşehir Belediye binası halk kütüphanesine dönüşecek. Benim makamım da orada olacak halkın içinde.
"HALK EKMEĞE KARDEŞ GELİYOR HALK SÜT DAĞITACAĞIZ"
Büyük proje kavramı var kocaman bir bina, kocaman şu bu… Bakın bu güzelim İstanbul'da gerçekten mağdur edilmiş insanları var. Bu şehri yaşamıyor. Yaşanamayan bir İstanbul var. İlkokul zamanındaki çocuklara temel besin olarak süt dağıtacağız. Halk ekmeğe kardeş geliyor halk süt dağıtacağız.
İstanbul'da hala ne kadar yok saysak bile tarım alanları var. Biz İstanbul'un kıyısında köşesinde kalan bu tarım alanlarını zenginleştireceğiz. Nasıl İstanbul'un süt ihtiyacı var. O tarım alanlarında hayvancılığı teşvik edeceğiz. Sütü üretenin alıcısı hazır. Aslında dengeli, sağlıklı besine erişme konusunda bir köprü oluşturmuş olacağız.
TÜM KENTE ÜCRETSİZ İNTERNET
Tüm kente internet erişimi yaymak için çalışıyoruz. İstanbul'un birçok noktasında özelikle insanların yoğunlaştığı, öğrencilerin yoğun olduğu birçok noktada hem ücretsiz hem kolay bir hale getirme konusunda yoğun bir altyapı çalışmamız var.Bunların gerekçeli noktaları, alanları ve nasıl erişebilecekleri noktasında tüm altyapıyı açıklayacağımız vakit gelecek sizlerle paylaşacağız.
GÜVENLİK KONUSU
Bu kentin koşulları. Araçta yolculuk güvenlik unsurudur. Geçenlerde bir hemşehrimiz yazıyor. Diyor ki, Lütfen şu ışıklarda yoğunlaşan ve bizi ürküten çocuklardan bahsetmiyorum masum çocuklarda var. Belki görüyorsunuzdur arttığını da fark ediyorsunuzdur.
Büyük proje şu insanın kendini iyi hissettiği ortam iyi projedir.Mesela kadın geliyor diyor ki 'Ben duraktan indiğim zamanevime gidene kadar kendimi güvensiz korku içinde hissediyorum.' Benim yolumun düzeltilmesi kendimi güvende hissetmem en büyük proje.
Parklar… En çok parkları güvenli hissetmeyen ve gitmemeyi tercih edenler kadınlar… O zaman ne anlamı var. Neyi ürettik.Parkları güvenli hale getireceğiz.İstanbul'a yeni yaşam vadileri yapacağız. Şu an tasarlanan mecralarını tek tek daha sonra açıklayacağız. Hangi atıl duran, belki başka hesaplar yapılan alanlarda 20 milyon metrekare. Metruk durması kullanılmaz halde durması sizi korkutsun. Ama bir yaşam alanı ürettiğinizde oranın dönüştürülmesinden korkmayın kimsenin gücü yetmez.
Birkaç kanalda tartışıldı; 'Efendim genel seçimlerde niye az alıyor Cumhuriyet Halk Partisi' gibi bir kavram üretildi. Yerel seçimlerde refleksler farklıdır kişi tercihi ön planda tutulur. Ama genel seçimlerde bu reflekslerin değişmesi elbetteki zaman alır.
(AKP'lileri, MHP'lileri, HDP'lileri ikna edip Beylikdüzü'nde yüzde 50,8 oy oranı aldınız. Bir seçmen size oy vermiş ama belediye meclisinde kendi partisine oy vermiş. Bunu nasıl başardınız?)
O zaman ben bir istatistiği sizinle paylaşayım. 50 civarında oy aldığımız seçimde HDP'nin oyu kendi parti oyunun neredeyse 3'te birine düştü. O dönem Milliyetçi Hareket Partisi vardı o partinin oyu yarısına düştü. Hatta iktidar partisinin Ak Parti'nin oyu bile yaklaşık genel seçimde aldığı oyun 5-6 puan gerisine düştü. Şöyle oldu bir kere partizanlık ruhumuz yok. Az önce dediğim gibi yetiştiğimiz ortam. Bir kere şunu hissettirdik biz insanlara; biz herkese kucak açacağız. Hiç kimseyi partisinden dolayı ayrıcalıklı ya da cezalı bir duruma getirmeyeceğiz. 5 yıl boyunca Beylikdüzü'nde hiçbir vatandaşımız şunu diyemez; 'Ben partimden dolayı cezalandırıldım. Şu hizmet kapıma gelmedi.' Bakın öyle bir anlayış var ki 'E tabiki biz daha fazla oy veren ilçelerehizmet getireceğiz' diyen belediye başkanları gördük. Ama bunu merkezdeki başka görevliler bunu düzeltmeye çalıştı ama evet aslında beyindekinin dille tezahürü bu. O bakımdan hiç kimseye farklı davranmadık. Çok net ifade ediyorum.
"İDDİA EDİYORUM…"
Ben şunu da iddia ediyorum bu oranlar bu yerel seçimde hem ilçemizde hem tüm İstanbul'da aynı kavramlarla karşılık bulacak. Çünkü bizim söylediğimiz her şey bu kentin insanlarına dair. Herkes kendini bulacak söylediklerimizde. Bizi samimi bulacaklar. Çünkü ortaya koyduğumuz bir laboratuvar örneğiydi Beylikdüzü modeli. Laboratuvar örnek üretir sonra bunu seri üretime geçirir.
DİĞER PARTİLİLERİ NASIL İKNA EDECEKSİNİZ?
Kampanya süreci boyunca HDP'lilere farklı MHP'liye farklı ya da partim olan CHP'ye ayrı konuşacak hiçbir dilimiz olmayacak. Bizim her söylediğimiz 16 milyon İstanbulluyu ilgilendiriyor birincisi bu. Ama ikincisi siyasal tavır açısından… Şunu söyleyebilirim 9-10 yıldır ilçemde görev yapıyorum. Bunun 4.5-5 yılı siyasi görevdi, 5 yılı da belediye başkanlığı. Siyasi görev yaparken bile herkesle irtibatı teması ön planda tuttum. O diyalogların neticesidir 2014'teki seçimde o insanların oylarını almak. O bahsettiğiniz farklı kesimlerin. 2014 seçimlerden sonra göreve geldiğimiz zamandan itibaren ben HDP'yi de ziyaret ettim, MHP'yi de ziyaret ettim, Ak Parti'yi de ziyaret ettim. 10 defa gittim hiç gelmediler 5 defa daha gittim hiçbir kaygı duymaksızın. Belediye başkanının gidemeyeceği kapı çalamayacağı kapı olmaz.
Türkiye'de çok az yerde vardır. Var mıdır emin değilim tedbirli konuşuyorum sadece. Demokrasi sokağı kavramıyla bütün siyasi partilere eşit koşullarda propaganda yapmalarını sağlamak gibi bir misyon üzerime aldım belediye başkanı olarak. Kendi partimi ön plana çıkarmadan gelin kentin en aktif noktasında genel seçimde ya da diğer seçimlerde gelin propagandalarınızı en çağdaş biçimde yapın insanlara erişin dedik. Kent halkının önüne geçtim ortaya oturdum bir moderatör kavramıyla 'Bana soru sorun' dedim. Bütün siyasi partileri davet ettim. Bir tanesi hiç gelmedi önemli değil. Ama 5 yıl boyunca senede bir defa vatandaşın huzuruna geçip bütün siyasi partileri oraya davet edip kent insanına kendilerini ifade etmeleri fırsatı tanımak özgürlükçü unsurlar içerisinde insanları kucaklamak çok değerli. Bu aslında bir belediye başkanının ne kadar emin olduğunu, her koşulda ona gidilebileceğini çünkü benim demokrasi anlayışım çok net.
"SANDIĞA ATILAN OYLARLA DEĞİL SAYILAN OYLARLA KAZANILIR"
Türkiye'de sandık güvenliğinin tartışılması ya da bir sorun olarak görülmesi bana ait bir konu değil. Ne yazık ki 81 milyon insan aynı şeyi konuşuyor. Ne yazık ki sandığın şöyle bir kuralı var; mutlak sandıkta adamın olacak. Halbuki çağdaş ortamlarda buna ihtiyaç yoktur. Eğer biz hala bunu 2019 senesinde konuşuyorsak aslında bu Türkiye'deki demokrasi ortamının ayıbıdır. Bunu gidermek zorundayız. Gideremedik tedbirimizi almak zorundayız. 12 seçim tecrübesi olan bir kişiyim ben. Tek bir oya sıkıntı getirmedim kendi ilçemde. Bu sorumluluk duygusudur, insanları sorumlu kılmaktır ve bütün tedbirleri almaktır. Biz görecekler 31 Mart 2019 gecesi il başkanlığımız diğer siyasi unsurlar müttefiklerimiz, ittifak kurduğumuz partimiz dahil olmak üzere bütün İstanbul halkı 'İstanbul ittifakı' diye tanımlıyoruz. Ben sandıktan çıkan oylarda alacağımız oyları 'İstanbul ittifakı' olarak görüyorum. Her oya sahip çıkmanın bütün altyapısını kuracağız. En fazla 2-3 saat içerisinde İstanbul'un neticesini vereceğiz.
İLÇE ADAYLARININ HENÜZ AÇIKLANMAMIŞ OLMASI BİR HANDİKAP MI?
Elbetteki zaman önemli. Zaman içerisindeki süreçleri yönetmek çok değerli. Ben şu an her saati bir gün gibi hissediyorum. Evet biraz gecikti ama şu da bir gerçek aslında en hızlı süreci yaşıyor Cumhuriyet Halk Partisi. Daha önceki adaylaşma süreçlerini iyi biliyorum. En azından 2004'ten beri bu süreçleri takip eden biriyim. 2008'den beri siyasiyim. Geciktiğimizi biliyorum ama genel başkanımızın, il başkanlığımızın, genel merkezimizin yetkili kişilerin çok hassas bir çalışma yürüttüğünü özellikle 22-23 Ocak haftası sürecinde adaylaşmaların büyük oranda biteceği yönünde bir kanaatim oluştuğunu söyleyebilirim. İnşallah en doğru kararı vereceğiz. En doğru ismi sadece isim bazında değil kavramlarla kimdir diye tanımlama çabasında ki il başkanımızın bir kaç aydır başkanlığımızla beraber yürüttüğü il il bir mekanizma bu. Önce kim olduğundan ziyade nasıl bir kişi olması gerektiği konusunda bir servis hazırlandı. Buna uyumlu insanlar tercih ediliyor. Türkiye siyaseti son 5 yıla 8 seçim sığdırmış olacak. Zorluklarını biliyoruz ama bize güven duysunlar. En az hata ile en doğru isimlerle yola devam edeceğimizden emin olsunlar.
MUHARREM İNCE DESTEK VERECEK Mİ?
Sadece Muharrem Bey değil. Partimizin içindeki tüm değerli insanlar, her unsur bu sürece katkı sunacak. Sadece Cumhuriyet Halk Partiler değil, şu an İstanbul'un nefes almasını istediği çok insan var. Görüşüyoruz konuşuyoruz.
Oturup herkes düşünsün ben bu şehirde mutlu muyum? Bakın araştırmalar yüzde 60'ı aşkın insan 'fırsatını bulsam bu kenti terk edeceğim' diyor. Tam tersine yüzde 80'i 90'ı ben bu kentte yaşamaktan mutluyum diyecek günlere yürümek istiyoruz."
Politika
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.