"Fazla ileri gidiyorsun"
Konuşmasında BDP'ye yüklenen Erdoğan, "Bu ülkede kardeşi kardeşe düşürenlerle biz bir yerlere varamayız. Bu ülkeyi bölmeye çalışanlarla biz bir yerlere varamayız. Bu ülkede bölücü terör örgütü ile biz bu ülkeyi ayağa kaldıramayız. Benim halkımın, benim milletimin demokratik iradesine hükmetmek isteyenlerle hiçbir yere varamayız. Niye dayatıyorsunuz, niye tehdit ediyorsunuz? Bırakın benim vatandaşım kendi irasiyle kullansın'' dedi.
BDP'lilerin 'Devletin imamının arkasında namaz kılmayın' çağrısını eleştiren Erdoğan, "Sizin namazla falan ne alakanız var. Apo'yu peygamber ilan edenlerle bizim işimiz olamaz. Bizi aldatanlara karşı hep beraber olacağız. Bu oyuna gelmeyeceğiz" diye konuştu.
Erdoğan konuşurken bir kadın kürsüye yakaşarak bir şeyler söyledi. Erdoğan, "Sevgili anacığım sizi aldatanlara kanmayın. ABD'de bugün yüzde 9 işsizlik var. Biz göreve geldiğimizde işsizlik neyse şu anda da o" dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Diyor ki Ahmede Hani; 'İnsan, en büyük kalemin çizdiği nakıştır'. Mevlana diyor ki; 'Yaratıktan şikayet, Yaradandan şikayettir'. Yunus Emre diyor ki; 'Yaradılanı severim, Yaradandan ötürü'. Ahmede Hani ne diyorsa, Yunus da işte onu diyor. Mela Ceziri ne diyorsa, Mevlana da aynısını söylüyor. Faki Tayra ne diyorsa, Hacı Bektaş da, Ahmet Yesevi de onu söylüyor. Bu topraklar, hep beraber bizim topraklarımız. Bu vatan bizim vatanımız. Ayrım yok, bölücülük yok. Biz bir ve beraberiz. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Biz bir tarağın dişleri gibiyiz. Biz, et ile tırnak gibiyiz. Biz, bu topraklar üzerinde dost değil, akraba değil, birbirimizle ezelden kardeşiz, ebediyen kardeşiz. Şu Dicle ile Fırat ne kadar kardeşse, biz de o kadar kardeşiz. Şu Süphan'la Ağrı ne kadar kardeşse, biz de o kadar kardeşiz. Yer ile gök ne kadar ayrılmaz bir bütünse, ne kadar kardeşse, bizde işte o kadar kardeşiz. Kim bunun aksini iddia ediyorsa, biliniz ki tarihi reddediyor, gerçeği katlediyor, kendini inkar ediyordur. Kim ki kardeşlerin arasına husumet sokmak, ayrılık sokmak, fitne tohumları ekmek istiyorsa, biliniz ki kendisine, milletine, ruhuna ihanet ediyordur. Doğu'daki, Güneydoğu'daki kardeşim, yanlış politikaların, inkar politikalarının neticesinde mahrum bırakıldı, mağdur bırakıldı. Buradaki kardeşlerimize hizmet getirilmedi, buraya yatırım yapılmadı.''
'Bu ülkede kardeşi kardeşe düşürenlerle biz bir yerlere varamayız'
Başbakan Erdoğan, o dönemleri ellerinin tersiyle ittiklerini ve bir daha geri dönmemek üzere kapattıklarını vurguladı. Muş'la birlikte 81 ili mahrum ve mağdur şehirler olmaktan çıkardıklarını kaydeden Erdoğan, mamur ve mağrur şehirler yapmak için gece gündüz çalıştıklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Biz oy peşinde değiliz. Biz, seçim sandığı göründüğünde demokrat olanlardan, seçim sandığı göründüğünde bu bölgeyi, Muş'u, Muşlu kardeşlerimi hatırlayanlardan değiliz. Biz, söz verip, vaat edip, umut simsarlığı yapıp, seçim sandıkları kapanınca sırtını millete dönenlerden hiç değiliz. Bu bölgenin acısı, sızısı, derdi, meselesi her zaman bizim derdimiz oldu. Burada bir tek can yere düştüğünde, bizim canımızdan can gitti. Burada dökülen her gözyaşı yüreğimize, vicdanımıza, ruhumuza aktı. Silahlar konuştukça, kurşunlar vızıldadıkça, dağlarda gençler yere düştükçe, bizim ciğerimiz yandı, yüreğimiz yandı. İşte 8,5 yıldır biz bu acıyı dindirmenin mücadelesini veriyoruz. Bu ülkede kardeşi kardeşe düşürenlerle biz bir yerlere varamayız. Bu ülkeyi bölmeye çalışanlarla biz bir yerlere varamayız. Bu ülkede bölücü terör örgütü ile biz bu ülkeyi ayağa kaldıramayız. Benim halkımın, benim milletimin demokratik iradesine hükmetmek isteyenlerle hiçbir yere varamayız. Niye dayatıyorsunuz, niye tehdit ediyorsunuz? Bırakın benim vatandaşım kendi iradesiyle oyunu kullansın. Bunu yapıyorlar mı? Bakıyorsunuz, tehditler... Demokrasi bu değil, özgürlük bu değil, temel haklar bu değil.''
'Benim için artık bu ülkede Kürt sorunu bitmiştir'
Kendisinin bu ülkede 74 milyon vatandaşın hepsini aynı şekilde sevdiğini ve sevmeye devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, ''Benim için artık bu ülkede Kürt sorunu bitmiştir. Artık bu ülkede benim Kürt kardeşlerimin sorunu vardır ama Kürt sorunu yoktur'' diye konuştu. Kürt vatandaşların sorunları neyse bu çözmek için hizmetkar olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, Muş'a yapılan hizmetlere değindi. Muş havaalanının yapıldığını, Muş'u diğer şehirlere bağlayan karayollarının hizmete açıldığını kaydeden Erdoğan, ''Bu yollarla nasıl şehirleri birbirine bağlıyorsak, 74 milyon vatan evladının gönüllerini de böyle birbirine bağlıyoruz. Bizim derdimiz budur'' dedi.
Ferhat'ın dağları deldiği gibi dağları delerek Muş ile Bitlis'i tünellerle birbirine bağladıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, bunun bir aşk meselesi olduğunu dile getirdi. ''Bu bölünme kampanyaları yapanlara karşı bir olunsun, yekvücut haline gelinsin biz bu işleri bitiririz. Bazıları bir oyun oynuyor. Bu oyunu beraber bozacağız' diyen Erdoğan, AK Parti'yi kurarken ''Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek millet'' dediklerini hatırlattı. Tek millet derken, milletin Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Çerkez, Abhaza, Boşnak ve Romanlardan oluştuğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Tek bayrak derken, rengi şehit kanlarından oluşuyor. Hilal bağımsızlığımızı, yıldız şehitlerimizi ifade ediyor. Bu birilerini niye rahatsız ediyor. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Onun için tek vatan diyoruz. Hepimiz bu vatan için varız. İşte Malazgirt'te Sultan Alparslan... Unutabilir miyiz? Onunla Anadolu'nun destanını yazdık. Unutabilir miyiz? Öyleyse niçin birileri buralarda ameliyat yapmak istiyor?''
'Bu oyuna gelmeyeceğiz'
Kendisinin milletin efendisi değil, hizmetkarı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, bunun böyle bilinmesi gerektiğini ifade etti. Halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu bildiklerini kaydeden Erdoğan, bu yola böyle koyulduklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Birliğimizi zedelemeye gayrete edenler var. Cuma, cuma namazı bizim birlik sembollerimizdir. Biz köy camileri, köy mescitlerinde bile cuma kılmayız. İlçelere veya il merkezlerine gideriz. Niye? Çünkü birlik ve beraberlik orada oluşur. Şimdi terör örgütü ne diyor: 'Devletin imamlarının arkasında namaz kılmayın'. Allah Allah... Ya zaten sizin namazla falan ne alakanız var? Terör örgütünün böyle bir derdi var mı? Açık konuşuyorum bakın. Apo'yu peygamber ilan edenlerle bizim işimiz olamaz. Onun için bizi aldatanlara, benim Kürt kardeşlerimi aldatanlara karşı hep beraber olacağız. Onlara 12 Haziran'da sandıkta gereken cevabı vereceğiz. 50 metre ötede Cuma kılınıyor, arka tarafta birileri ayrıca Cuma kılıyor. Birileri de onları seyrediyor, bu işte bölücülüktür, ayrımcılıktır. Bu oyuna gelmeyeceğiz, bu oyunu hep beraber bozacağız.''
'Arkadaş miting mi yapacaksın gel yap'
12 Haziran seçimleri yaklaşırken ''sivil itaatsizlik'' diye bir şey tutturulduğunu belirten Erdoğan, yeniden mağdur rolüne soyunulduğunu, çadırlar kurulduğunu söyledi. Miting yapılmak isteniyorsa aynen kendileri gibi miting yapılabileceğini, valiliğe bildirilerek yürüyüş yapılabileceğini, bunların hiçbirine mani bulunmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ama dertleri ne, bunlar yol kesmeye alışmışlar. Bunlar yasa masa tanımazlar. Yol kesecek, caddenin üzerine çadır kuracak, bilmem nereye çadır kuracak. Arkadaş miting mi yapacaksın gel yap. Bak ben de böyle yapıyorum mitingimi, sen de gel yap. Gel böyle yap. Yani bu ülkede her şeyimizi demokratik parlamenter sistem içinde, yasalar çerçevesinde yapsak olmaz mı? Ama düşünebiliyor musunuz BDP'nin milletvekili, yüzü maskeli terör örgüt mensuplarını yanında ellerinde molotofkokteylleri onlarla yan yana fotoğraf karesinde ve BDP'li Diyarbakır Belediyesinden dışarıya molotofkokteylleri atılıyor. Bunların hepsi kameralarda var, hepsi çekildi, yakalandılar. İşte sıkıntı, gerilim buradan geliyor. Onun için devamlı uyarı yapıyoruz, 'Yapmayın, etmeyin, demokrasiye gölge düşürmeyin, gelin her şeyinizi açıkça konuşun, bu ülkede kardeşçe bu mücadeleyi sürdürelim. Eğer millet size yürü diyorsa siz yürüyün, ama demiyorsa o zaman da millete saygı duyacaksınız'. Kalkıp Tayyip Erdoğan'ı tehdit etmekle bir yere varamazsın. Çünkü biz kadere inanmış insanlarız. Bizim böyle bir farkımız var. Böyle yürüyeceğiz bu yolda. Onun için de değerli kardeşlerim lütfen bu tezgahı gelin 12 Haziran'da birlikte bozalım. Bu istismarcılara sandıkta gereken cevabı verelim.'' AKP olarak gönül diliyle, samimiyet diliyle yürekten konuştuklarını ifade eden Erdoğan, Muş'ta ayrı, İstanbul'da ayrı konuşanlardan olmadıklarını söyledi.
'Cennet annelerin ayaklarının altında'
''İşte bugünlerde görüyorsunuz CHP'nin, CHP Genel Başkanı'nın halini'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Zaten bunların Muş'ta bir kıymeti harbiyesi yok biliyorum. İlkeli, tutarlı, omurgalı bir siyasette Silivri ile Batman yan yana gelmez. Silivri'ye gidiyor tezgahında Ergenekon satıyor, Batman'a geliyor tezgahında KCK satıyor, Tunceli'ye gidiyor Alevilik satıyor, Konya'ya geliyor orada da Mevlana ile özdeş oluyor. Yapma dürüst ol, samimi ol. Biliyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu, Alevilik kültürüyle yetişmiş bir insandır, Alevidir, ancak Hacı Bektaş-ı Veli'ye saygısı olması gerekir, olduğunu da zannediyorum. Ama Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor, 'eline, beline, dile hakim ol' diyor. Yani bu Arapça'da nedir biliyor musunuz? Arapça'da üç harften oluşur bu 'elif', 'dal', 'be' yani 'edeb'. Onun için de Hacı Bektaş-ı Veli, 'edeb yahu' diyor. Ama bunlarda bu var mı, yok. Nasıl küfrettiklerini duydunuz değil mi? Ama ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun annesine saygı duyuyorum. Çünkü biz analara saygı duyarız, cennetin annelerin ayaklarının altında olduğunu bilenlerdeniz ve biz babanın ayağının altını öpmeyiz ama ben annemin ayağının altını öptüm, öpüyorum, öperim bu yaşımda bile. Çünkü biz o terbiyeyle, edeple büyüdük ve bu şekilde de yola devam edeceğiz. Onun için ne diyoruz, 'ana gibi yar olmaz' diyoruz.''
Nabza göre şerbet sunmanın samimiyetsizlik, ilkesizlik olduğunu belirten Erdoğan, ''Ergenekon'a kol kanat gerenler Kürt meselesinden bahsedemezler, çetelerle kol kanat gezenler Diyarbakır Hapishanesi'ni dillerine alamazlar, mafyaya, cuntaya sahip çıkanlar faili meçhullerin hesabını soramazlar'' diye konuştu.
'Başbakanınız ne diyorsa onu yapın'
Tüm Türkiye'de 163 bin derslik yaptıklarını, öğrencilerin kitaplarını dersliklerin üzerlerinde bulduğunu anlatan Erdoğan, ''şartlı nakit'' uygulamasıyla öğrencilere ekonomik destekte bulunduklarını söyledi. Kaç çocuk olursa olsun bu desteğin yapıldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ama bak unutmayın, ne diyorum ben 'en az 3 çocuk.' Bu milletin çoğalması lazım tamam mı? Bunu Başbakanınız olarak söylüyorum. Allah ziyade etsin. Bazıları diyor ki 'sakın bu Başbakan'ın dediğine inanmayın'. Ben de diyorum ki bu sizin kardeşiniz, Başbakanınız ne diyorsa onun yapın. Bunların söylediğine aldırmayın. Evvelallah AK Parti iktidarında sorun yok. Her doğanın genel sağlık sigortası var mı, var. Bitti. Her şeyi, ilacına varıncaya kadar.''
Üniversite öğrencilerine kendileri geldiğinde verilen 45 lirayı ayda 240 liraya çıkardıklarını, yurtta kalanlara 150 lira da beslenme yardımı yapıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Ne oldu 390 lira. Kılıçdaroğlu diyor ki 600 lira vereceğim her ay. Senin o vaadini zaten biz üniversite öğrencisine sadece burs, kredi olarak veriyoruz. Sen nerede kaldın'' dedi.
Erdoğan, sosyal güvencesi olmayanlara asgari 150 lira nakit yardımda bulunulduğunu, erzak, kömür yardımı verildiğini, özürlülere evde bakım masrafı olarak asgari ücret ödendiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Kılıçdaroğlu sen bizimle bu noktada yarışamazsın, nal toplarsın nal. Bu kervan çok hızlı gidiyor'' diye konuştu.
''Muş'ta üniversiteyi kim kurdu''
''Muş'ta üniversiteyi kim kurdu'' diye soran Erdoğan, ''Soruyorum beyler... Cevap verin de Kılıçdaroğlu da duysun, BDP de duysun. Üniversiteyi kurduk, fakülteleriyle, meslek yüksekokullarıyla zenginleştirdik, zenginleştiriyoruz. Daha da iyi olacak. İnşallah, yeni binası üniversitemizin yapılıyor. Muş Alparslan Üniversitesi inşallah farklı bir güzellik ortaya koyacak. Çünkü Muş ilmin şehridir, Muş alimlerin şehridir, Muş evliyalar şehridir'' diye konuştu.
Muş'un, kutsal değerleri ayaklar altına alanları, kutsal değerlerle dalga geçenleri affetmeyeceğini, sandıkta hesabını da soracağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ben buna böyle inanıyorum. Bunlar apaçık şekilde gençlerin kanından besleniyorlar, annelerin gözyaşından besleniyorlar, bunlar yoksulluğun istismarından, terörün, acının devamından besleniyorlar. Bunların ne yapmak istediklerini, kime hizmet ettiklerini, kimin ekmeğine yağ sürdüklerini görmenizi, oynanan oyunu 12 Haziran'da bozmanızı istiyorum. Buna hazır mıyız? 12 Eylül halk oylamasında ne yaptılar? Gittiler bu BDP, CHP ile birleşti. Öyle değil mi? Ne diyordu BDP? 'Bizim partimiz devamlı kapatılıyor.' 'Tamam' dedik, 'Kapanmasın. Bak hazırlık yaptık. Gel beraber anayasa değişikliğinde bu paketin içine bunu da koyalım.' Ne oldu biliyor musunuz? Zaten anayasa için geldiğimde de anlatmıştım size. Oylamaya BDP'liler giremediler, girmediler. Ne yazık ki, bizim içimizden de üç beş kişi ki, bunlar da şimdi MHP'nin içinde, onlarla da birleştiler ve 330'un iki oy altında kaldığımız için paketten düştü. Şimdi de çıkmış sağda solda konuşuyorlar bu BDP'liler; 'bizim partimiz devamlı kapatılıyor.' Sen kapatılmamasını istemiyorsun ki zaten, oradan besleniyorsun. 'Ne olur kapanırsa bir tane yenisini daha açarız' diyor. Şimdi tutturmuşlar baraj. Hep bunu konuşuyorlar değil mi?''
''Biz de bu barajla geldik"
AKP'nin iktidara geldiği zaman da seçim barajının bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz de bu barajla geldik ama ne oldu? Biz Türkiye'nin tamamını kucakladık. Biz sadece bir etnik yapıyı kucaklamadık. 74 milyonun tamamını kucakladık. 780 bin kilometrekareye hitap ettik. Bunu yaptığımız için de bize halkımız yüzde 34 oy verdi. Parlamentoda yüzde 65 milletvekili çıkardık. Ondan sonra yüzde 47 oy verdi. Niye? Çünkü bizde ayrım yoktu. Biz vatanımızı da seviyoruz, vatandaşlarımızın tamamını da seviyoruz, hiçbir ayrım yapmıyoruz. Çünkü yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmek bizim medeniyet projemizdir, onun için seviyoruz. Dinimizin de gereği bu.
12 Haziran seçimleri yaklaştı. Ne tutturdular bu ara? 'Sivil itaatsizlik' diye bir şey. Yeniden mağdur rolüne soyunuyorlar, çadırlar kuruyorlar. Miting mi yapacaksın? Gel aynen böyle miting yap. Yürüyüş mü yapacaksın, bildir valiye, git yürüyüşünü de yap. Bunların hiçbirine mani yok ama dertleri ne? Bunlar yol kesmeye alışmışlar. Hiçbir şey bunlarda hak ve özgürlük içinde değil. Bunlar yasa masa tanımazlar. Yol kesecek, caddenin üzerine çadır kuracak, bilmem nereye çadır kuracak. Arkadaş miting mi yapacaksın, gel yap. Bak ben de böyle yapıyorum mitingimi. Sen de gel yap, gel böyle yap. Yani bu ülkede her şeyimizi demokratik parlamenter sistem içinde, yasalar çerçevesinde yapsak olmaz mı? Sen de gel yap ama düşünebiliyor musunuz; BDP'nin milletvekili, yüzü maskeli terör örgütünün mensupları yanında ellerinde molotofkokteylleri, onlarla yan yana fotoğraf karesinde.''
Erdoğan'dan din dersi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aile başına 600 lira vereceğini söylediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Belediyeler, üniversiteli çocuklarımıza burs veriyordu. Aldınız bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdünüz ve belediyeler çocuklara artık burs veremiyor. Bunu CHP yaptı, Kılıçdaroğlu sen yaptın, siz yaptınız, beraber yaptınız. Aldatmayın milleti, benim milletim artık bunları yutmuyor ama bu gerçekleri anlatacağız, bunları bilin.
Şimdi yanına da bir tane yine almış bakıyorsun, şimdi merhum Ecevit'in koltuğuna sığınıyor, gelmiş bana burdan laf atıyor. Diyor ki 'merhum Ecevit'in ismini ağzına alması için' diyor, 'abdest alması lazım.' Şecaat arz ederken sirkatin söylüyor. Ey Kılıçdaroğlu, abdest nerede alınır biliyor musun? Abdesti biz sadece namaz kılarken alırız. Bir de Kitabullah'ı okurken elimize aldığımızda. Olay budur.
Bunun dışında, 'filancanın ismini ağzına alırken abdest al', yok böyle bir şey. Bu konularda biz rahatız sen kendine bak. Senin ne denli bu işlerle alakan var bilemem ama ben sadece Hacı Bektaş'ı Veli'nin hitabıyla sesleniyorum sana; eline, diline, beline hakim ol.
Bak senden öncekinin bir kasedi çıktı, o kasetle geldin genel başkan oldun. Şimdi sen de elle, dille fazla ileri gidiyorsun. Bilesin ki 12 Haziran'da benim halkım seni de bir yerlere gönderecek.''
Muş'a yapılan sağlık yatırımlarını anlatan Başbakan Erdoğan, bu yatırımların en kısa zamanda bitirileceğini söyledi.
''Buradan soruyoruz sayın Kılıçdaroğlu, sen 8 yıl SSK'da genel müdürlük yaptın. Ben de o zaman sigortalıydım. Sigorta hastanesine gittiğimiz zaman kuyrukta az mı bekledik? İlaçlarımızı alabiliyor muyduk? Sen genel müdürken bu işi halledemedin. Bir SSK genel müdürüyken bu işi halledemedin, şimdi kalkıp kuru sıkı atıyorsun o da ayrı tabii. Bunlar dürüst değil'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kalkıyor meydana geliyor, gidiyor benim çarşaflı kardeşime rozet takıyorlar. Rozeti takıyorlar, ondan sonra da otobüsten aşağı atıyorlar. Bunu Baykal da yaptı, bu da yapıyor. Ya bırakın hür bırakın bu milletin evlatlarını. Ne uğraşıyorsunuz?
Geldi referandumda, 'gel' dedi hemen yapalım. Ben de hemen 'hodri meydan' dedim. 13 Eylül günü gel bir araya gelelim oturalım hemen bu işi halledelim.
Ankara'da TESK'in toplantısı var. Kendisiyle orada bir araya gelme durumu oldu. Dedim ki, var mısın bu işi yapmaya? Baktık biz hazırız hemen gel bu işi yapalım. Başladı böyle çeşitli derelerden su getirmeye. Bak dedim, biz bir şeyi konuşmayız, biz bir şeyi yaşarız. Biz bu işi yaşıyoruz. Sen lafını yapıyorsun. Dürüst ol. Akşam başka, sabah başka konuşma, dürüst ol.''
Öte yandan miting meydanında asılan ''Hoşgeldin Büyük Usta/ Tu bi xer hati hosta ye mezin'' ve ''Başımız, gözümüz üstüne geldiniz/ Tu li ser seranmı ser çavanra hati'' pankartlarının Türkçe ve Kürtçe olması dikkat çekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.