KILIÇDAROĞLU PARTİLİLERE SESLENDİ
Yayınlanma:
Güncelleme:
CHP'nin 34'üncü Kurultayı Ankara'da başladı. İki gün sürecek Kurultay'da bugün genel başkanlık, yarın ise parti meclisi seçimleri yapılacak. Kurultay'ın temasıysa "demokrasi ve değişim" olarak belirlendi.
CHP'nin "Demokrasi ve Değişim" adını verdiği 34. Kurultayı Ankara Arena Spor Salonu'nda yapılıyor.
Kurultay salonuna 10. Yıl Marşı eşliğinde partililerin alkışları arasında giren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, salonu dolaşarak tribünleri selamladı. Salonda bulunanlar ellerindeki Türk bayrakları ve CHP bayraklarını sallayarak marşa eşlik etti.
Kılıçdaroğlu, kalabalık nedeniyle salonda güçlükle ilerledi. Bu sırada foto muhabirleri ve kameramanlar da görüntü almakta zorlandı. Salonu dolaşan Kılıçdaroğlu, tribünlerde kendisi için ayrılan yere oturdu.
İki gün sürecek kurultayda bugün Genel Başkan seçimi yapılacak. Kılıçdaroğlu'nun tek aday olarak katılması beklenen kurultayın ikinci gününde ise 60 kişilik Parti Meclisi ile 15 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu üyelikleri için seçim yapılacak.
Kurultaya AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz'un da aralarında bulunduğu siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, sanatçılar Gülriz Sururi, Musa Eroğlu, Suavi, Mustafa Özarslan, Onur Akın, Sadık Gürbüz, Melike Demirağ'ın yanı sıra eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal da katılıyor.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından satırbaşları;
"Her dört gencimizden birisi işsiz. Kadınlar büyük ölçüde çalışma yaşamının dışına itildi. Genç boşanmalar çığ gibi artıyor. İş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. Kadına şiddet yüzde 1400 arttı. Hapishaneler tıka basa doldu. Bu tabloyu şu cümleyle bitirebiliriz işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır.
Finansal yatırım sanayi yatırımlarının önüne geçti. Son 10 yılda 328 milyar dolar faiz ödendi. 10 tane GAP yapıyor. Tüketime endeksli ekonomi politikası tarımı da çökertti. Çiftçilere mazot desteği 550 milyon lira. Sizin mazotunuzdan 8 milyar lira vergi kesiliyor. Bunun adı çiftçiye destek oluyor. Neden üreten Türkiye diyoruz? Bunun ilk hedefini koyan Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Batı'nın egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronluğuna soyunursanız burnunuzu böyle sürterler. 25 gündür uçağımızın nasıl düştüğünü bilmiyoruz. Türkiye bir aşiret devleti mi oldu? Kendi uçağının nasıl düştüğünü bilmeyen bir yönetim anlayışı olabilir mi? Sıfır sorun diyorlardı. Tam bir sorunlar batağına sürüklenen Türkiye. Suriye'deki olaylar dolayısıyla soruyorlar, niye savaş istemiyorsunuz, Esad'ı mı destekliyorsunuz? Orantısız güce her zaman karşı olduk. Katliamları kınamaya devam edeceğiz. Mısır'daki sağır sultan duydu ama bazıları duymamış. Bütün dünyada kimsenin burrunun kanamasını istemeyiz. Biz savaş istemiyoruz. Biz bir yıl öne hükümete çağrıda bulunduk. Türkiye 'de uluslararası Suriye konferansı düzenleyin. Ellerinin tersiye ittiler. Bir yıl sonra Rusya bizim önerimizi sahiplendi. Dış politikada çifte standart olmaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin katillerle işi yoktur. Surıye'ye karşı çıkıp Ömer El Beşir'in elini sıkmak en büyük yanlıştır. Sen hangi yüzle Türkiye'ye davet ediyorsun. Sormazlar mı adama, Malatya-Kürecik'te İsrail'i korumak için o radar sistemini neden kurdur? Ağırıma giden bir şey var. Doğu Akdeniz'de Rumlara 'Arama yapamazsın' dedik. Piri Reis'i gönderdik, arızalandı geri çektik. Bir Rum bakan çıkıp, 'Bunları boşverin konuşurlar bir şey yapamazlar' dedi. Türkiye bu hale düşmemeliydi. Bu iktidar onurlu Türkiye'ye yakışmıyor.
Türkiye enerji açısından Rusya'ya yüzde 60 bağımlı. Dış politikada da ekonomide de bütün yumurtalar aynı sepete konmaz. Allah'lık bir Dışişleri Bakanımız var. Kaddafi'nin linç edilmesine bizim Başbakanımız neden alkış tutar? Vefa denen bir şey var. AB sürecinde de sıfıra sıfır elde var sıfır.
Demokrasi lütuf değildir. İnsanların ağır bedeller ödeyerek kazandığı haktır. Eğer siz Yargıtay'a militan yargıç seçerseniz bu ülkede tuz kokar. Tuzun kokusu da artık her insanın burnunda. Yargıya duyulan güven sarsıldı. Gazetecileri, yazarları, bilim insanları hapiste olan bir ülkede demokrasi yoktur. Silivri'de dağıtılan adaletsizliktir. Görülen özgürlüğün kan davasıdır. Deniz Feneri davası. Hırsızları soruşturan savcılar hakkında soruşturma açılan bir yargı düzeni hangi çağdaş ülkede var? Yargıtay bilmiyor mu? AKP adaleti budur. Sıkıyönetim mahkemeleri vardı, karşı çıktık. DGM'ler vardı, karşı çıktık. Adamına göre mahkeme olabilir mi?
İster Kürt sorunu değin, ister Güneydoğu Anadolu sorunu deyin. Ortada bir cenaze 35 yıldır duruyor. Kaldırılması gerekiyor, kimse cesaret edemiyor. Biz bu coğrafyaya barışı getirmeye kararlıyız. Tutturmuşuz analar ağlamasın. Lafla peynir gemisi yürümez. Halk sana oy verdi, yolunu yordamını bulacaksın. Sorunun ve çözümün zor olduğunu biliyorum. Bütün şehit annelerine sesleniyorum: Yetki verin, güç verin, halkın iktidarını kuralım. Türkiye'yi barış cenneti yapalım.
Özgür ve çağdaş bir anayasa istiyoruz. Üniversiteleri susturan, laikliğin ve sosyal devletin içini boşaltan anayasaya karşıyız.
2 yılda çok şey yaptık. Her kurultay bizi biraz daha değiştirdi. Değişeceğiz, dönüşeceğiz, yenileneceğiz."
Politika
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.