Kılıçdaroğlu'ndan 2 şok iddia
“Bugün oldu. İstanbul'da Başbakan Erdoğan'ın mitingi sırasında belediye başkanı, il başkanı, milletvekili adaylarıyla birlikte İstanbul Valisi de sahnedeydi ve bu internet medyasında eleştirildi. Bunu nasıl buluyorsunuz? Miting meydanında bir valinin başbakanın yanında olması...” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Yadırgamıyorum. Çünkü çoğu vali, 'biz hükümetin valisiyiz' diyor, devletin valisi olduğunun farkında bile değil” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti bayrağını arabasında taşıyanların büyükelçi, cumhurbaşkanı ve vali olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Ben de uzun yıllar bürokraside çalıştım. Bakanlarla giderdik, bakanlar bir siyasi toplantıya girerse biz valilerle beraber dışarıda beklerdik. Bakan toplantısını yapar bitirirdi, sonra gelirdi biz beraber bir yere giderdik. Hiç bir zaman bakanlarla beraber bir siyasi toplantıya katılmazdık. Valiler de katılmadı benim gördüğüm hiç bir yerde.
Ama AKP ile beraber bu tablo değişti. Valiler, AKP'nin valisi. Onlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin valisi değil. Aslında o insanların arabalarından Türk bayraklarını indirmesi lazım. AKP bayrağı takıp gezebilirler. Hiç yadırgamam. Doğrusunu yapıyor çünkü. Yapıyorsan adam gibi doğrusunu yap.”
Kılıçdaroğlu, bu sözleri daha önce söyleyip söylemediğinin sorulması üzerine de “İlk kez söylüyorum” dedi. “Şimdi mi aklınıza geldi bu sözler” denilmesi üzerine de “Evet şimdi aklıma geldi” yanıtını verdi.
Bir başka soru üzerine, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın bir yemin töreni dolayısıyla davetiye gönderilmesi konusunun ihmal edildiğini farketmesi üzerine kendisini aradığını aktaran Kılıçdaroğlu, kendisinin ise İstanbul'da bulunması nedeniyle törene katılamayacağını söylediğini anlattı.
Daha sonraki törenlerin hiç birinde davetiye almadığını bildiren Kılıçdaroğlu, “Niye davetiye almadığımızı bilmiyorum. Yasada yokmuş galiba öyle bir gerekçe bulmuş” dedi.
'SAĞLIK BAKANI 'SORUŞTURMAYI DURDURUN' TALİMATI VERDİ'
Seçim kampanyası süresince yolsuzluklarla ilgili özel bir dosya açıklamadığının belirtilmesi ve “Yolsuzluk yok herhalde memlekette yoksa siz mi yakalayamıyorsunuz?” şeklindeki bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, “Hayır yolsuzluk çok. O kadar çok yolsuzluk var ki...” dedi.
Açıklamama nedeninin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Hangi gazeteci yazacak? Eğer yazacaksanız, manşete taşıyacaksanız Türkiye'nin gündemine otursun diye, ben size bir bakanın yapılan bir soruşturmayı 'durdurun' diye yazdığı yazıyı göndereyim. Ama hiç kimse korkudan yayımlayamaz ki...” şeklinde konuştu.
Sözlerinin ardından canlı yayın yapıldığının belirtilmesi ve soruşturmaya ilişkin sorular sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Şimdiki Sağlık Bakanı... Van'daki bir soruşturmayı durduruyor. Yolsuzluk dosyasını 'soruşturmayın' diyor. Çünkü yolsuzluk saptanmış, rapora bağlanmış...'Durdurun' diyor soruşturmayı. Valiliğe yazıyor. Ama yazıyı isterseniz, yanımda değil, Ankara'da. Bilseydim bu kadar ilgi çekeceğini, rahatlıkla yazıyı da getirir gösterirdim. Ama Sayın Bakan duyuyordur herhalde bizi. Yarın desin 'ben böyle bir yazı imzalamadım', ben sevinirim.”
“Meydanlarda açıklayın, meydanlar sizin” sözleri üzerine de Kılıçdaroğlu, Kayseri'deki yolsuzluk iddialarıyla ilgili rüşvet defterinin fotokopisini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, bu olaylar karşısında medyadan bekledikleri yankıyı bulamadıklarını belirtti.
“Olay üzerine yapılan açıklamaların, durumu karmaşık ve anlaşılmaz hale getirdiğinin” söylenmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Ama öyle bir medya var ki karşınızda. Her şeyi bırakıyorum. Ortada bir rüşvet defteri var. CHP'li belediyelere sorun, 'size yılda kaç denetçi geliyor' diye? Bakırköy'e gelen herhalde 20'nin üzerindedir, 60'tır, 100'dür. Her olayda gelir. Rüşvet defteri var. Oraya iki müfettiş gönder, yandaş müfettiş gönder... Onlar bile görmezlikten gelemez” diye konuştu.
'DENİZ FENERİ DAVASINI SEÇİM SONRASINA ERTELEYİN TALİMATI VERİLDİ'
Olayın şu an ciddi olarak araştırıldığını, kendilerinin de olayı takip ettiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bakın üzüldüğüm noktalardan birisi şu. Deniz Feneri olayında. Bu kadar gecikmenin nedeni nedir? YGS'de çıkar, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı açıklama yapar eyvallah. Niye Deniz Feneri'nde açıklama yapmıyorsun? Benim bildiğim kadarıyla 'Deniz Feneri davasını seçim sonrasına erteleyin' diye talimat verildi. Çıksın Başsavcı 'Ben talimat vermedim' desin. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı 'Ben bu olayın bir an önce açıklığa kavuşmasını istiyorum' desin. Niye söylemiyor? Almanya'ya gittiler. Tüm deliller toplandı, yazılar yazıldı. Niye dava açılmıyor? Ben adım gibi biliyorum. Daha ayrıntı vermek istemiyorum. O savcıları da görevden alacaklar da fakat bu ara alırlarsa kıyamet kopar diye korkuyorlar. Davayı da açtırmayacaklar.
Eğer başsavcı, başsavcıysa çıksın savcılara sorsun, 'Kardeşim bu dava kaç yıldır sizin elinizde. Ne yapıyorsunuz siz? Niye davayı açmıyorsunuz?' diye niye sormuyor?”
Bu durum için elinde bir kanıtın bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Böyle bir yazı olur mu? Hangi savcı böyle bir yazıyı yazar” dedi.
“Kars'taki heykel için yürütmeyi durdurma veren mahkemenin başkanının sürüldüğünü, yürütmeyi durdurmayı kaldıran yargıcın da mahkeme başkanı olarak hemen atandığını” savunan Kılıçdaroğlu, “Bana hiç kimse kalkıp bu ülkede 'yargı bağımsızdır' diyemez” dedi. Kılıçdaroğlu, “Hukuk varsa gereği yerine getirilsin” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.