MUHAMMET ÇAKMAK 10.SIRADAN ADAY!

MUHAMMET ÇAKMAK 10.SIRADAN ADAY!
İŞTE BÖLGEMİZ 10 SIRA ADAYI MUHAMMET ÇAKMAK İLE İLGİLİ PM ÜYESİ OLDUĞUNDA BASINA YANSIYAN HABERLERDEN BİRİSİ...
İŞTE BÖLGEMİZ 10 SIRA ADAYI MUHAMMET ÇAKMAK İLE İLGİLİ PM ÜYESİ OLDUĞUNDA BASINA YANSIYAN HABERLERDEN BİRİSİ...

CHP’ye Şeyh Torunu PM Üyesi
   
Elazığlı Halidi Nakşibendi şeyhi Halit Hoca'nın torunu Çakmak'ı, CHP'nin beyin fırtınası toplantılarında tanıdık. Gürsel Tekin'in deyimiyle 'CHP'lileri dayak yemişe çeviren' ilahiyatçı Çakmak, 'Gülen'in de Türkiye'de bir fenomen olduğu' görüşünde.
 
2002'de AK Parti'den aday adayı olmak isteyen Çakmak, 2004-2007 yılları arasında DYP Genel Başkanı, hemşerisi Mehmet Ağar'a danışmanlık yaptı. Cumartesi günkü kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nun blok listesinden PM'ye giren ilahiyat hocası, 'CHP'yi çok önemsiyorum çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve Türk toplumunu modernleştiren parti' diyor.
 
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde din sosyolojisi dersleri veren Çakmak'ın yüksek lisans tezi, 'Dini bir grup olarak Aczmendilik', doktora çalışması, 'Nakşibendiliğin Sosyolojik Evreni- Elazığ ve Siirt Örneği'. 'Türkiye'de Sanayici Dindarlığı' araştırması 'muhafazakarlar zenginleştikçe laikleşiyorlar' yorumuna neden olmuştu.
 
Uzmanlık alanları, dini grup ve cemaatlerin sosyolojik analizi, yabancılaşma, din ve siyaset ilişkisi olan Muhammet Çakmak İngilizce, Arapça ve Osmanlıca biliyor...
 
- Nakşibendi Şeyhi Halit Hoca, ilahiyatçı torununun CHP yöneticisi olmasına ne dedi?
 
Hayatımın en büyük onuru olan, taparcasına sevdiğim müthiş zarif bir adamdır dedem. Güneş gibi insanlara aydınlık dağıtır. Hayatının hiçbir döneminde siyasetle ilgilenmemiş, aşk ve gönül adamıdır. 90 yaşında ve Allah'a şükür sağlığı iyi. Bize hep, 'kendinizi yetiştirin bu fukara, garip millete hizmet edin' der.
 
- Tecrübelerinize bakınca siyaseti kafanıza koyduğunuz anlaşılıyor...
 
2002 seçiminde AK Parti'den aday adaylığım söz konusuydu, olmadı. DYP lideri Mehmet Ağar'la ise Elazığ'dan tanışıyorduk. Çok genç yaşta siyasete karşı ilgim vardı. Siyaseti, kişinin doğrularını, birikimlerini insanların hizmetine sunacağı bir alan olarak görüyorum.
 
TARİHSEL KÖKÜ OLAN TEK PARTİ
 
- CHP ile ilişki nasıl başladı?
 
Bir arkadaşım sayesinde Deniz Baykal ile tanışmıştım. Din üzerine sohbet ettik. Baykal'ın Kutlu Doğum haftasındaki konuşmasına katkım oldu. Gürsel Tekin de yakın arkadaşımdır. Kemal Kılıçdaroğlu ile tanışmamızda, Meclis'teki odasında devlet-din ilişkisi, Türkiye dindarlığı, başörtüsü konularını konuştuk. Büyük bir zarafet göstererek anlattıklarımdan etkilendiğini söyledi. Ardından swissOtel'deki toplantıya davet edildim. Hazırlıklı gittim.'CHP'nin sorunu ontolojik (varlık bilimi ile ilgili) dedim.
 
- Neden CHP?
 
CHP'yi çok önemsiyorum çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve Türk toplumunu modernleştiren partidir. Modernleşme, Türk milletinin binlerce yıllık tarihindeki en önemli kırılma noktasıdır. Bu sayede Kanuni döneminden daha güçlüyüz bugün.
 
- CHP'deki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Değişim çok doğal. Değişmek ontolojiktir, tanrısaldır. Değişmemek bataklığa dönüşmektir. CHP tarihsel kökleri ve derinliği olan tek partidir. Entelektüel hafızası olan bir parti değişimi sağlayabilir.
 
- CHP'yi eleştirirken 'Tanrısal söylem geliştirmelisiniz' demiştiniz...
 
CHP belli bir söyleme, banda sıkışmış, toplumun büyük bir kısmı ile irtibatını kaybetmişti. Tanrısal söylem, insanın bu evrende yaratılmış en değerli varlık olduğunu hesaba katan söylemdir. Ötekileştirmeyen, ayırmayan, itmeyen... 'İnançların, etnik kökenin, alışkanlıkların beni ilgilendirmiyor. Sen önemlisin çünkü tanrının bu evrende yarattığı en değerli varlıksın' demek gerekiyor.
 
- Başbakan da 'Yaradılanı severiz Yaradan'dan ötürü' diyor...
 
Evet ama bunu söylerken birilerini ötekileştirmemek asıl önemli olan.
 
- AK Parti kimi ötekileştiriyor?
 
Hiçbir partinin sözcüsünü rakip olarak görüp konuşmayacağım. Fikirlerimi, doğrularımı, Türk milletine olan derin inancımı ifade edeceğim. Biz dünyadaki gelişmeleri rakip
kabul ediyoruz.
 
- Sadece Türkiye değil tüm dünya muhafazakarlaşıyor, neden?
 
Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle yeni bir postmodern çağa girildi. En genel ifadesiyle 'Tanrı yeniden hayatımıza döndü.' 90'lı yıllardan sonra Auguste Comte pozitivizminin yıkıcı etkileri keşfedildi. İnsanı makine gibi gören modern algının çöktüğü fark edildi. İçsel algıların, dinselin yükselmesi normaldir. Türkiye de nasiplendi bu ortamdan. İnsanları dinin pür, naif, berrak içsel yolculuğuyla tanıştırmak lazım. Din insanı ötekileştiren bir kavrama dönüşmemeli.
 
- Ne demek dinin insanları ötekileştirmesi?
 
Dindarlık eğilimi bir ötekileştirme boyutuna taşınırsa, bu benim tüylerimi diken diken eder. Dinlerin yanlış anlaşıldığı dönemlerde, toplumlarda ne büyük baskılara neden olduğunu bilen bir ilahiyatçıyım. Ben, 'İslam modernite karşısında görkemli bir defans oluşturdu' diyorum. Nakşibendilik, insanlığı yalnızlaştıran bu kainatta çıkara dayalı ilişkilere karşı yüksek bir ahlaktır. İslam ötekileştirmez, insanların ruhları üzerinde bir baskı aracına da dönüşmez.
 
ADAM OLMADIKTAN SONRA İSTER ÇIPLAK GEZ, İSTER ÇARŞAFLA
 
- Başını örtmeyen kadın günahkar mıdır?
 
Bu cümleden daha büyük günah düşünemiyorum. Böyle bir düşünceyi lanetliyorum. Bu insanlık suçudur. Müslüman olmak yüksek düzeyli bir insanlaşma projesidir. Adam olmadıktan sonra ister çarşafa gir, ister çıplak gez. Elinden ve dilinden emin olunan adama dönüşmektir İslam'ın gayesi...
 
CHP'LİLERİN DİNDARLIĞI ZARİF VE DERİN
 
- CHP din düşmanı mı?
 
Asla! Bu CHP'lilere atılmış büyük bir iftiradır. Baykal'ı, Kılıçdaroğlu'nu, Gürsel Tekin'i, Umut Oran'ı, Faruk Loğoğlu'nu tanıyınca bırakın din düşmanı olmayı ne kadar zarif ve derin ince bir dindarlık çizgisinde olduklarını gördüm.
 
- 'Dini gruplar etnik milliyetçiliğe geçit vermez' dediniz. CHP bölgede bu şekilde mi oy alacak?
 
'Tanrı'nın yarattığı görkemli bir varlıksın, seni kabul ediyorum' dediğinizde sorunlar ortadan kalkar. Ben o bölgenin çocuğuyum. Türküm ama Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgedenim, akrabalıklarımız var. Biliyorum, tarihsel açıdan sorunlar, büyük ekonomik gerilik var. Bunların aşılması için büyük gayretler gerekiyor. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu'nun ikinci büyük 'Arama Toplantısı'nı ocakta Van'da yapacağız.
    
 

Muhammet Çakmak kimdir?
14.07.1969 yılında Elazığ'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Elazığ'da tamamladı. 1991 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Felsefe ve Din Bilimleri Din Sosyolojisi Anabilim dalı'nda yüksek lisansını tamamladı (Dini Bir Grup olarak Aczmendilik). 2004 yılında aynı enstitüde Nakşibendiliğin Sosyolojik Evreni isimli çalışmasıyla Doktor ünvanı aldı. 2008 yılında Sanayici Dindarlığı çalışmasını tamamladı. Bu çalışma, 2009 yılırda Newsweek Türkiye Dergisi'nde "muhafazakarlar zenginleştikçe laikleşiyor" başlığı altında yayınlandı. 2001 yılından itibaren Bosna Hersek'te Zenitsa İlahiyat Fakültesi'nin kuruluş çalışmalarına katılma, Romanya'da Köstence Bölgesi'ndeki Türkler'in sosyo-kültürel dini hayatlarına ilişkin gözlem çalışması, Özbekistan ve Kazakistan'daTürk dünyası ve Türkiye münasebetlerinin sosyolojik imkanı çalışmaları, Yemen ve Suriye bağlamında Ortadoğu'da Türk izleri ve Arap aklının oluşum süreçlerine ilişkin sosyolojik çalışmalar yapılması.. 2004-2007 arası Doğru Yol Partisi genel başkan danışmanlığı, 2005-2008 arası Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu başkan danışmanlığı (halen Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din sosyolojisi Ana Bilim Dalın'da görev yapmaktadır.) Bürokratik Dindarlık adlı çalışması devam etmektedir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.